X

Zamanı bölmek odaklanmayı ve üretkenliği artırıyor

Yaratıcılık çoğu zaman dağınıklıkla özdeş gibidir. Başarılı bir ressamın atölyesinden bahsedecek olsam, muhtemelen gözümüzün önüne tuvallerin, boyaların iç içe geçtiği karmakarışık bir mekan gelir. Yazarların kağıtlarla, kalemlerle ve küçük kağıtlara yazılmış notlarla dolu çalışma masalarında oturup kafa patlattıkları düşünülür. Bunlar klişe olsa da, pek de karşı çıkılamayacak genellemeler. Ancak yaratıcılık her zaman üretkenliği beraberinde getirmez ve üretkenlik için düzen şart gibidir; her ne kadar kişiye özgü yönleri olsa da… Düzen için ise önerilen yöntem şu: Zamanı bölmek.

Zihinsel dağınıklık daha kritik

Düzenli ve üretken bir insan olmak sanılanın aksine Tanrı vergisi değil, benimsenerek ve uygulanarak geliştirilen bir özellik. Düzen derken, fiziksel ortamdaki dağınıklığın toparlanmasından çok zihinsel anlamda derli toplu olma halinden bahsediliyor. Zihni kaplayan her düşüncenin ve özellikle yapılacak şeyler listesinin belli bir yerde, diğer şeylere karışmadan durduğu bir düzen bu. Bu maddelerin üzerinde tek tek durmak ve başka işlerin dikkatimizi dağıtmasına izin vermemek gerekiyor.

Birden çok şeye aynı anda odaklanmaya ve hepsini birden yapmaya çalışmanın kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramadığı pek çok kez kanıtlandı. Aynı anda iki ayrı e-postayı okuyup onlara yanıt vermekten tutun da, yolda yürürken mesaj yazmaya kadar pek çok irili ufaklı eylem birbiriyle çakışıyor. Böylece biz zamandan tasarruf ettiğimizi düşünürken aslında işi uzatmış, çoğu kez de konsantrasyon eksikliğinden kaynaklı hataların önünü açmış oluyoruz.

Zamanı bölmek denen teknik sayesinde uyanık geçirdiğimiz zamanı parçalara ya da kompartmanlara ayırarak, elimizdeki işlere belli zaman sınırları koymak amaçlanıyor. Böylece her iş kendisi için ayrılan zaman dilimi içinde bitsin diye kişi de daha verimli ve kendini o an önünde olan işe vererek çalışabiliyor. İnsan psikolojisinin “yumurta kapıya dayanınca” psikolojisi bu: Belki işi son dakika yapmıyoruz ama belli bir süre içinde bitirmek için canla başla çalışıyoruz.

Hızlanayım derken yavaşlamayın

Tam da elindeki işin ortasında gelen şu son e-postaya bakmayı birkaç dakika erteleyemeyen çoğu kişi, bunu “yapmak zorunda olduğu için” yaptığını savunacaktır. Doğru, özellikle profesyonel hayatta her şeyin acil ve önemli olduğu, kaybedilecek bir saniye bile olmadığı fikri bize aşılanır. Ancak o ilk ertelemeyi başarabilirsek göreceğiz ki, bu e-postanın dikkatimizi dağıttığı her saniye elimizdeki işi daha da hızlı yapabiliyoruz.

İşleri birbirinden ayırmak zamanla tüm hayata etki ediyor. Kendimizi zamanı bölmek konusunda eğiterek, zihnimizi meşgul eden her şeyi belli bir süre için dışarıda bırakmayı, susturmayı başarabiliyoruz. İşte bu gerçek bir odaklanma ve üretkenlik hali oluyor.

Çoğu insan yalnız olacağı bir yere çekilip en sevdiği (ama kafasını karıştırmayacak olan) müzik albümünü dinleyerek saatler boyunca çalışabildiğini belirtiyor. Ne yazık ki herkesin bu denli kendine özgü ortamları yok ve açık ofis ortamında çalışanların işi çok daha zor. Yani, zamanı bölmek konusunda çok daha fazla pratik istiyor.

Özellikle bilgisayar başında çalışanlara, yapacakları en ufak işi bile takvimlerine işlemeleri, ilk adım olarak öneriliyor. Böylece kişi hem zaman yönetiminin nasıl olduğunu gözlemlerken, hem de kendisi için süreler belirlemiş ve hedefler koymuş oluyor. Bu konuda sıkı davranıp, yarım saatlik işi on dakikaya sıkıştırmamakta fayda var elbette, yoksa hevesiniz çok çabuk kırılabilir.

Profesyonel hayatta olduğu kadar özel hayatta da işe yarayan bir teknik ise “bununla ilgili şu an yapabileceğim bir şey var mı?” diye sormak. Eğer varsa ve konu önemliyse, gereken aksiyonu alıp ilerlemek, yoksa bunun için belli bir zaman ayarlayıp ilerlemek. Son seçenek ise, şayet şu an yapılacak bir şey yoksa bunu kabul edip, sonradan tekrar düşünmek üzere aklımızın uzak bir köşesine atmak.

Zamanı bölmek bir yandan günümüzü planlamaya fayda sağlarken, bir yandan da o an çözemediğimiz konularla dikkatimizin dağılmasını engelliyor.

 

İlginizi çekebilir: Verimli bir çalışma performansı için konsantrasyonu güçlendirmenin yolları

Kaynaklar:
Life Hack
Foundr

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale