X

Yolunuza yabancılaşmamak için: İnandığınız şeyin peşinden koşun

Yaşamda en zor şey inandığın şeyin peşinden koşmak. Daha da zor olanı inandığın şeyin ne olduğunu bilmek, bilinç haline taşımak. İnandığın şeyin peşinden koşmak, insana kontrolsüz bir güç verirken aynı zamanda yalnız bırakıyor. İnandığın her ne ise orada teksin çünkü.

Özgürlüğümüzün peşinden koşan bizler için, yalnızlık kaçınılmaz bir sonuç, yine de bunu biraz yanlış anlamış olabiliriz. Buradaki yalnızlık hissi ve durumu, kimsesizlik değil! Bu, onay alacak, fikir soracak kimsenin olmayışı, kalmayışı demek. Çünkü, adı üzerinde içinden, tüm yüreğinle inandığın, sadece sana ait ve senin yaşamın, senin varoluşun için geçerli. Diğerlerinin dünya algısı, yaşam görüşü ve yolları için geçerli değil. Dolayısıyla her sistem dışı, genelleme dışı kararın ve isteğin bir şekilde “iyi niyetle” yargılanacak!

Senin işine gücüne bakış açın, genelinkine uymadığında başarısız olma ihtimalin (neredeyse kesinlik hatta) ile yorumlanacak. Binlerin aynı şekilde denediği ve pek azının mutlu sona ulaştığı yollar üzerine örnekler verilecek. Şaşırtıcı ki, bunlar sana da mantıklı gelecek! Çünkü mutlu sona ulaşan da aynı yoldan gitmiş, ulaşamayan da! Ulaşamayan, elbette birçok eksikliğe sahip! Mi? Ulaşan kadar da yeterlisin, aynı yolu denemekle ilgili bir sıkıntı yok o zaman! Mı?

Bu öyle bir hipnoz ki, bizi inandığımızın gerçekleşme ihtimalinden alıkoyar. Korkuya ve endişeye yol açar. Bizler, başkalarının gerçeklik algısını satın aldığımız anda ve kendi gerçekliğimizi bir kenara koyduğumuzda, endişe ile yürüdüğümüz kendi yolumuzun yabancıları haline geliveririz. Böylelikle bilmediğimiz diyarlarda kaybolur, androjen bir hal sergileriz.

Oysa olan basittir. Kendi hayalimizin, kendi varoluşumuzun arkasında durmamışızdır. Yaptığımızın yanlışlığından, söylenenlerin yanlışlığından değil, sadece kendimize ait olan gerçeklikten uzak kaldığımız için tökezleyip düşmüşüzdür.

Ay’da rahatça yürüyemeyiz, değil mi? Ay’da yürüyebilen de, Dünya’da rahatça yürüyemez. Hangimizin algısı yanlıştır bu bağlamda? Sadece başka bakışlara ve başka yaşam deneyimlerine sahip varlıklarız o kadar. Özgürlük, ne olursa olsun, kendi gerçekliğinin peşinden koşmaya bağlıdır.

Elbette bu her zaman kolay olmaz. İnandığın şeyi bilmeli, bilinç haline taşımaktan ve uygulamaktan korkmamalısın! En basit halleri, ailevi ve yakın çevrenin söylemlerini ipi göğüsleyerek yırtarsınız ama bu sefer, inanç, toplum ve binlerce yıllık bilgiye takılırsınız!

Birçok bilgiyi sorgusuzca kabul eden hallerimiz, bu bilgileri aşmakta, yok saymakta, tecrübe etmediği halde zorlanır. Hamurumuzun içine katılmış karbonat gibidir bunlar! Şiştikçe şişerler. Aslında her şey çok basittir. “İstediğin şeyi yapmalısın.” Ama biz istediğimizi yapacak kadar cesur değiliz.

Önünüzdeki engellerden biri de kendi yargılarınız

Cesaretimizi yeni kıran şeylerden birisi de kişisel gelişim adı altındaki yargılarımız ve yanlış okumalarımız. Kendini sabote mi ediyorsun? Gerçekten istiyor musun? Bu isteğin bütün için hayırlı mı? Yoksa yaşam seni sınıyor mu? Doğru cevabı mı veriyorsun? Her şey bir kafa karışıklığı…

Dışarıdan bize gelen bir etki yoktur. Elbette her zaman kendimizi sabote ederiz. Ama bu sandığımız gibi bir şey değildir, bir şeyi durdurmak, bir şey için direnmek değildir. Kendimize direnmektir. Kim ki, kendine direnir, dış aynalar onun direncinin kaynağına yönelik eleştirilerde bulunur. Kim ki, kendi kararını yargılar, dış aynalar bu kararının yargılanma şekli üzerinden sorgulamaya başlar. Dışarıdan bize doğru gelen hiçbir şey yoktur. Şeytan yoktur!

Bizim kendimizi, öz halimizi algılamaya olan direncimizden başka şeytan yoktur. Kendimizle dost olmadan, dışarıda olan biteni sakinleştirip durduramayız. Kendimizi sabote etme ihtimalimiz de yoktur!

Bu, şu demek: Sen olduğun şeyi yansıtırsın, eğer yeteri kadar olgunlaşmadıysan önündeki konu üzerinde, bir şekilde korkularının üstesinden gelemez ve hareket edemezsin. Durumun ciddiyeti geçtiğinde ise, bunun aslında geçmen gereken bir şey olduğunu düşünür (aslında geçebilecek olgunlukta olduğunu görür) ve kendini “başarısızlık” ile suçlar ya da görünmez travmalar yüzünden kendini “sabote” ettiğin sonucuna varırsın.

Aslında sadece o frekansta henüz titreşmiyorsundur veya basit bir anlatım ile, o olgunlukta değildir o kanunun meyvesi. İyi analiz etmek, iyi okumak gerekir. Kuran bile “oku” diye başlar. Oku dediği, kitap değildir, oku dediği bizzat sensindir, kendinsindir, yaşamdır. Okuma-yazma bilmeyen bir peygambere, ilk emrin oku olması sizce de manidar değil midir?

Oku!

Her şeye ve herkese rağmen kendi kurallarınızı koyun

Hem içerden, hem de dışarıdan oku. Senden başka hiç kimse yok, dışarıda kimse yok. Sadece sen varsın. Senin kendine attığın çelmeler var. Ama yine, bunlar cezalandırmak için değil. Bunlar senin içindeki kayboluşların, fark etmeyişlerin, kararsızlıkların, kendine olan yargın ve anlayışsızlığın.

Sen inanırsan eğer kendine, içinde bir barış hali olursa, kendin ile yürümeye gönlün olursa, dışarıdaki her şey ama her şey, sakin ve pürüzsüz olur. Sen, senden başkasının olmadığını bilirsen eğer, yalnızlıktan korkmaz, zincirleri koparmakta gecikmezsin.

Ve evet, kendi dünyanın kurallarını kendin koyarsın her şeye ve herkese rağmen. Sadece hiç vazgeçmemek gerekir hiç! İnanın ki yaşam değildir burada bizi test eden, içimizdeki şüphedir. Işığın hala orada olup olmadığını merak ettiğimiz hallerimiz. Kendimize olan inançsızlığımız, bizi kendimizi sürekli olarak test etmeye iter. Hem de en bilinçsiz hallerimizle. Kendimize duyduğumuz teslimiyet, sonsuz inanç ise, yaşamı coşku ve sürprizlerle yaşamayı verir bize.

Elbette tüm bunlar için, ruhumuzun en karanlıklarına kadar girip, sürekli dönüp duran duygu hallerini iyileştirmeliyiz. Ve bu konuda da, kendimize çok yardımcıyız. Sarkastik olarak söylemiyorum! Cidden, her şey yardım aslında. Direnmeden bakarsak, karşımıza sürekli olarak çıkan olayları, evet bizler kendi kendimize çıkarıyoruz ortaya. Görmeyi reddetmez ve o duygular ve durumlar ile bir masaya oturursak, elbette çözümlenecek, hiç yoktan iki üç adım ileriye gidecektir. Hareket her zaman vardır.

Geldik mi yine niyetin sağlamlığına! Kendine inanmaya koyduğun niyet bükülmez olmalı kardeşim. Sır bu! Ne olursa olsun, vazgeçmemelisin. Ne kadar korkarsan kork, kaç kere düşmüş olursan ol, tekrar ayağa kalkmalısın. Yola devam. Ama o ipi, kendine bağlı o ipi asla bırakmamalısın.

Oldukça uzun bir metafizik çalşmasında, bir filmi yorumluyorduk. O zaman filmde kendime dair gördüğüm bir olayı anlatırken “Ben de başardım” dedim. Eski kocam yanıma yaklaşıp, neyi başardın ki diye sordu. O gün anlatamadım neyi başardığımı, oldukça karışıktı duygularım. “Neyi başardın?” (Beni başarısız buluyor, onaylanmadım, aşağılandım, acaba başaramadım mı?) Sağ olsun, tek bir soruyla, kendime dair tüm yargı ve korkularımı çıkarmama vesile oldu. 

Dönüp dolaşıp her bir değişimde bunu söylüyorum; İçimdeki ışığa olan inancımı korumayı başardım. Ve siz de, hala devam ediyorsanız, her şeye rağmen, ait olmadığınız yerlerden bir şekilde uzaklaşıyorsanız, atılıyorsanız, kaçıyorsanız, bırakıyorsanız, dönüp dolaşıp yine kendinize sarılıp “Haydi kalk, devam!” diyorsanız, başarmışsınız!

Yoksa başarı, beşeri dünyanın maaşı, statüsü filan değildir. Başarı, oyunu oynamaya devam etmektir, yetişecek bir şey yok, yakalancak bir durum yok. Oyun var. Siz varsınız. Başka da birşey yok. Geri kalan herşey illüzyon, ama siz gerçeksiniz.

Elbette bir şeye yetişme arzusu, yaşlanma ve ölüm korkusu, zaman algısının bize paket olarak sunduğu büyük korku illüzyonlarıdır ve bu korkuların refere ettiği “acelecilik, telaş, geç kalmışlık” hisleri tamamen illüzyondur. Gerektiği zaman her şey olması gerektiği şekilde olur. Sadece olma haline izin vermeliyiz. Kendimizi ifade etme, varlığımızı dışa vurma, olduğumuz saf hali yaşama haline izin vermeliyiz.

Bu hem kolay, hem de zordur, nasıl olduğunu biliyorsunuz! Bir soğan zarı gibi soyunmalıyız, sürekli ve sürekli. Çıplaklık güzeldir!

Ve eğer özgürlük istiyorsanız, hayallerinizi özgür bırakın gerçekleşsinler!

Yolunuz aşk olsun!

Sorularınız, yaklaşan çalışma ve kamplar için @esrauyman ve @magicalchildoftheworld@esrauyman  adreslerini takip edip, bana ulaşabilirsiniz

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale