Yolculuklarda ne buluruz: Kendini tanımak ve bunun etrafında kurulan bağlar

Yolculuklar iyidir. Dualitenin ya da sarkacın iki ucundan sizi kurtarabilirler. Nereye gitmeli? Uzak doğuya mı yolculuk edelim? Kadim tapınaklarda bilinmeyen bir şey kalmış mıdır? Daha da önemlisi aradığımız şey “bilgi” midir? Eksikliğini duyduğumuz şey çoğunlukla bilgi değil bilme halidir, yapma halidir dersek sanırım yanılmayız.

Yolculuğa bakalım. Yolculuklarda öncelikle modern insanın gelir seviyesiyle birlikte oluşturduğu ve insanlık ailesinde daha önce olduğunu düşünmediğim bir kavramı, “konfor alanı”nı geride bırakırsınız. Sonrasında karşılaşmalar gelir. Dünya hayatınızı deneyimlemek için oluşturduğumuz benliklerin tamponlarını fark edersiniz.

Nedir bu tamponlar? Normal anlarda konfor alanlarınızda olduğunuzdan her şey normal gözükür. Birey halihazırda pürüzsüz bir alışkanlık ortamı yaratmak için hemen hemen bütün manyetik alanını harcamıştır. Ancak bu normallik içinde çok az şey görünür. Nerede derindeki işler? Beden taşımanın getirdiği benliklerin yanlış düşmüş izlenimleri, alışkanlıkları, evetleri, hayırları nerede? Öğretilmiş ahlak, öğretilmiş iyi insan numaraları nerede?

Konfor alanından çıkan insana yardım gelir. Bunun tersi de doğrudur tabii ki, ancak potansiyel halde duran yardımı neden yatay bir akış için hareketlendiriyorsun? Bir sonraki anın içinde yaşayacağın karşılaşmanın derinliğini daha iyi anlamak ve ihtiyacın olanı almak ya da karşıdakinin ihtiyacı olanı vermek için kullansan daha iyi olmaz mı?

Yolculuğa tekrar bakalım. Konfor yok ve benlikler zıplamış, içsel konuşmalar almış başını gitmiş, bir de bedensel olarak sıkışıklıklar varsa güzel bir çalışma bizi bekler. Bedensel sıkışıklığı açalım, hava sıcaktır ve gideceğimiz tatil köyünün yol ayrımında beklediğiniz dolmuş gecikir. Sırtınızda çanta vardır, tuvaletiniz de gelmiştir. Bu liste uzar gider.

Beden makinesi böyle uyarıları varlığın ekranına getirebilir. Duygusal durumlar değişmeye başlar, o duygulara bağlı benlikler içsel olarak konuşur ve en son da beden sistemi buna karşılık vermek zorunda kalır. Sırtındaki çantayı çıkarıp hızlıca yere atarsın ve söylenirsin. Anı durdurup bakalım, bir benlik kontrolü ele aldı ve makineyi kullandı. Ne oldu? Manyetik alanın boşaldı. Manyetik alan bizim her şeyimizdir.

Günlük hayatta dualiteyi ve sarkacı çok hissedemeyebiliriz. Eğer oradan buradan gelen döngüler yoksa, oradan buradan kısmını detaylandırmak için aile dizimlerine katılabilirsiniz. Daha derin evetler ve hayırlar yapabilecek bir makinayı sadece bir ve sıfır ile yönettiğinizi düşünün. Ya sağa ya da sola. Makineden kastım beden ve merkezleri. Beden ve merkezlere bağlı tesirlerin geldiği kaynaklar bize birçok rakam ve renk yollasa da biz sıfır ve birde kalmışız.

Kendini bilme okullarındaki öğrenciler hayatı çalışma olarak görürler ve öyle yaşarlar. Üç merkezli insanın hareketlerini gözlerler. Anın içine düşenleri, işaretleri okumaya gayret ederler. Sıfır ve birden farklı tepkiler, çıktılar verebilirler. Çok daha fazlasını yapabiliriz, çok daha fazlasıyla bağ kurabiliriz.

Kendini arayan bireyler için C tesirleri, yani uyanmaya çalışan varlıklar için gerekli olan her şey, şuurlu insanlık çemberinden bizlere doğru gelir. Bunu bir mekan olarak düşünmeyin, hatta bunu hiç düşünmeyin. Tesirler ve bilgiler bizim doğru kurduğumuz bağlarda yükselir. Bütün çalışma bağ kurabilmeyi öğrenmektir dersek yanlış olmaz sanırım. Nasıl bağ kuracağımızı öğrenelim, bunu keşfedelim. Buna hevesli olalım.

Entelektüel olarak bilmenin dünya maddesi olduğunu idrak ettiğimiz an hızlanacağız. Maddeyi tanımlamak ve tanımak için kullandığımız bilgiyi, maddeyi deneyimledikten sonra bırakıp, deneyim maddesini, yani izlenimleri alanımızda -manyetik alanımızda- tutmak modern insanın yapabileceği bir şeydir.

Zamanın ve oktavın sahiplerine.

İlginizi çekebilir: Göksel suların bereketini almak ve kapları doldurmak

Avni Onur Sevinç
Gelişimimize uygun ekolojiyi inşa etmek için çalışan bir Doğa. Doğa, aynı zamanda arkadaşlarını da arar. Bu temiz ekolojide olmak ister misin?