X

Yaşam koçu Hande Akın ile ilişkiler ve “Ben zamanı” üzerine

Yaşam koçu Hande Akın ile ilişkileri Konuştuk

Herkesin yaşamında dönüm noktaları, içinden çıkamadığı anlar, duygusal çalkantılar, zor zamanlar olur. Bu zamanlarda, özellikle de yanınızda kimse yoksa, her şey size olduğundan daha ağır gelir ve yükünüzü sizinle paylaşacak bir arkadaş, sizi rahatlatacak bir sırdaş ararsınız. Peki, bu dönemleri tek başınıza atlatmanız mümkün müdür? Kendinizi ne kadar tanıyorsunuz? Yapabileceklerinizin farkında mısınız?

Kendisini keşfetmek ve hayatında değişikliğe gitmek isteyenlerin artık, onlara yollarını bulmalarında yardım edecek, çıktıkları yeni yolda onları destekleyecek “yol arkadaşları”  var: Yaşam koçları!

Biz de MindBody Festival’de oldukça keyifli zaman geçirdiğimiz, “Ben zamanı” ile bizi içsel bir yolculuğa çıkaran yaşam koçu Hande Akın ile yaşam koçluğu, bireyin farkındalığı ve ilişkiler hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Yaşam koçluğunu merak edenler, kendisini keşfetmek isteyenler, ilişkilerle ilgili kafasında sorularla gezenler için Hande Akın’ın önerileri;

1. Öncelikle sizi kişisel olarak biraz yakından tanımak isteriz. Hande Akın kimdir? Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Yaşamı seven bir kadınım. Ruhumun özgür olması önemli. Doğal olarak içine çekildiğim, keyif aldığım, yaşamımda olmasına ihtiyaç duyduğum ve yaşamımı üzerine inşa etmekten mutlu olduğum değerlerim; birlik olmak, sevgi, desteklemek, dürüstlük, arkadaşlık, duyarlı olmak, iletişim, iç uyum, keşfetmek, koçluk yapmak, ruhsallık, tanrıyla ilişkide olmak, beslemek, geliştirmek, öğrenmek, zevk almak…

1977 İstanbul doğumluyum. Kova burcuyum. Anaokulu, ilkokulu, ortaokulu, liseyi Şişli Terakki Lisesi’nde okudum. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo-Tv-Sinema Bölümü mezunuyum. Üniversite öğrenciliğiyle birlikte 1995 yılında reklam filmi yönetmeni Ali Tara’nın yanında çalışmaya başladım.

Yaşam koçu Hande Akın ile ilişkileri Konuştuk

Öğrencilik dönemimde bir buçuk yıl kadar Kanal D Beyaz Show programında yönetmen yardımcılığı yaptım. 2000-2010 yıları boyunca; reklam ajanslarında marka yönetimi&müşteri ilişkilerinden sorumlu yönetici olarak çalıştım. İşimde çok başarılı oldum, hızlı yükseldim, iyi paralar kazandım, tatmin oldum. MUTLU OLDUM.

2005 yılında rutinin içinden çıkıp 3 ay NewYork’ta yaşadım. Biraz öğrencilik, biraz turistlik, biraz restaurantta hosteslik yaptım. Harika bir hayattan beslenme, tazelenme dönemini tamamlayıp reklam sektörüne geri döndüm.

Kendime “Manevi olarak tatmin olacağım, insanların mutlu olmalarına araç olacağım, keyfimce ve özgürce ne yapabilirim?” diye sorduğumda tesadüfen yaşam koçluğu ile tanıştım. Kendi kişisel & ruhsal gelişimim için aldığım pek çok eğitim ve seminere “Association for coaching” onaylı “Yaşam Koçluğu” eğitimini ekledim.

Ruhsal yolculuğumu destekleyen ve spritüel öğretileriyle gelişmemi sağlayan hocam Ali Erdinç Başaran’ın eğitimlerine katıldım. Bu eğitimlere katılmaya ve düzenlemeye devam ediyorum.

Duygusal kinesiyoloji, EFT, regresyon gibi zihinsel dönüşüm & duygu boşaltım tekniklerini hocam Dr. Bülent Uran’dan öğrendim.

Her bireyin kendini şifalandırabileceği bilinciyle;  Yeni Çağ’ın bilimi; Kuantum Terapi ve Kuantum Bilinç Oluşturma Eğitimi’mle, ezoterik şifa ve duygu boşaltım tekniklerini harmanlayarak çalışıyorum.

Birbirimizden öğrenerek, birbirimize destek vererek geliştiğimize; hepimizin birbirinden ilham aldığına inanıyorum. Bu sebeple; kendimi bireylerin kişisel&ruhsal gelişimini destekleyerek gelişmeye ve geliştirmeye adadım.

“Ben zamanı” geldi sloganından hareketle; kişilerde “Ben” bilincinin oluşması için kişisel & ruhsal gelişim seminerleri ve eğitimleri veriyorum ve düzenliyorum.  Ancak; kişinin “Ben” bilinci oluştuktan sonra “BİR”lik farkındalığına ulaşacağını düşünüyorum.

Hayat amacım; akışta kalarak keyifle ve neşeyle insanlara destek olmak, insanların daha mutlu olmaları için kişisel dönüşümlerini sağlamak. Böylece, gelişmek ve geliştirmek!

Ayrıca; gezmeyi, görmeyi, andan keyif almayı, yemek yemeyi, uykuyu, yogayı, pilatesi, kitap okumayı, yazmayı, yazı, güneşi, denizi, rengarenk giyinmeyi, pembeleri, Nişantaşı’nı, NewYork’u, Büyükada’yı çok severim.

İYİLİK, GÜZELLİK, DOĞRULUK… Bu üç kelimeyi kavramak, koşulsuz sevgi ve birlik bilincine ulaşmak için yaşadığımızı düşünürüm.

2. Yaşam koçluğu alanındaki kariyer basamaklarınızdan bahsedebilir misiniz biraz da? Bu işi yapmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz? Sizi bu konuya yönelmeye iten faktörler neler oldu?

Yaşam koçu Hande Akın ile ilişkileri Konuştuk

İletişim fakültesi mezunu olmam nedeniyle; yıllarca markaların iletişim faaliyetlerini koordine ederken en kıymetli şeyi öğrendim: İnsan ilişkilerini ve algılamalarını. Bu 15 yıllık deneyim, 33 yaşında başlayan yaşam koçluğu kariyerime zaten çok ileride başlamama vesile oldu.

Yoğun çalışma temposunda geçen reklamcılık kariyerimin doygunluk noktasına ulaşmasıyla; hayatımı, hayallerimi, ilişkilerimi, gerçekten ne yapmak istediğimi ve hayat amacımı sorgulamaya başlamıştım. Bu sorgulamalarla birlikte iç sesim, insanların mutlu olmalarını desteklemek ve insanlara bir şekilde yardım etmek istediğimi söylüyordu.

Ayrıca; artık sabah 9’dan gece geç saatlere kadar çalışmak yerine özgürce ve keyfimce çalışabileceğim bir şey yapmak istiyordum. Yıllık tatillerimin iki-üç hafta ile sınırlanması yerine daha özgür olmak; hayatı tatil modunda yaşayarak çalışmak istiyordum.

Kısacası; niyetim çok güçlüydü ve bu niyeti ifade ettikten çok kısa bir süre sonra tesadüfen bir yaşam koçuyla tanıştım. Onunla tanışmamız neticesinde kendimi koçluk eğitimlerini araştırırken buldum. Daha öncesinde de hobi olarak kişisel gelişime dair eğitim ve seminerlere katılıyordum.

Öncelikle koçluk eğitimine; niyetimi unutarak reklamcılık mesleğime katkı sağlaması için başladım. Sonra hayat öyle güzel sürprizler sundu ki; 2010 yılının Ekim ayında reklamcılığa veda etmeye, yaşam koçu olarak yeni bir yola girmeye karar verdim. Bu kararı vermemde; ne istediğimi bilmenin eminliği vardı.

Ardından uzun bir Hindistan seyahati yaptım ve New York’tan sonra ikinci kere uzun süreli kendimi besleme, tazeleme hediyemi kendime verdim. 2011 yılı kişisel ve ruhsal gelişime dair eğitimlere katılmak için daha çok imkan verdi. Böylece, yaşam koçluğunu harmanlayarak kullanabileceğim pek çok teknik öğrendim. EFT, regresyon, Matrix reimprinting, ezoterik şifa bunlardan bazıları…

2011 yılında Nişantaşı’nda açtığım ofisimde “Ben zamanı” geldi! sloganının harekete geçiren gücüyle yaşamının kahramanı olmak isteyen kişilere, kurumlara hizmet veriyorum. Öğrendiklerimi ve deneyimlerimi paylaşıyorum. Uzman, eğitmen ve kıymetli hocalarımla birlikte “Ben zamanı” yaratmak isteyenlerle buluşuyoruz. www.benzamani.com ‘u hayata geçirerek kişilerin içsel yolculuğuna ışık tutuyoruz. Bunları yaparken hayat okulunun öğrencisi olmaya devam ediyorum.

3. Yaşam koçluğu nedir? “Yaşam” dediğimiz şey oldukça geniş kapsamlı bir olgu. Yaptığınız işten kısaca bahsedebilir misiniz? Kimlerin bir yaşam koçundan destek alması gerekir? Hedef kitleniz kimlerden oluşuyor?

En basit ve yalın tanımı ile yaşam koçluğu “yol arkadaşlığıdır.”

Hayallerinize, isteklerinize, gerçekçi hedeflerinize ulaşmak için bir tür yolculuk yaparsınız. Bu yolculukta yaşam koçunuz; yol arkadaşınız olur. Yaşamda daha mutlu ve huzurlu olmak üzere; kariyer, finans, ilişki, sosyal yaşam, fiziksel ortam, kişisel gelişim, aile ilişkileri, sağlık&kişisel bakım alanlarına dair olmasını istediğiniz ne varsa; bu isteklerinizi birer hedef haline dönüştürmenizi ve bu hedeflere ulaşmanızı destekler. İstediğiniz yere en sağlıklı, hızlı ve etkin şekilde ulaşmanızı sağlar. Sizi motive eder. Hedeflerinize giden yolda kendinizi engellemek üzere inşa ettiğiniz duvarları, güçlü sorular sorarak görmenizi sağlar.

Farkındalığınızı artırır. Olaylara, kişilere bazı teknikler kullanarak farklı açılardan bakmanız için yardımcı olur. Sahip olduğunuz potansiyel gücün farkına vararak yaşam kalitenizi yükseltmeniz, hedeflerinize ulaşmanız ve en önemlisi her durumda “iyi hissetmeniz” koçunuzun hedefidir. Bu süreçte kişisel gelişiminize katkı sağlar. Bakış açınızı zenginleştirerek, sınırlandıran inanç kalıplarınızı aşmanıza yardım eder.

Asla tavsiyede bulunmaz, bir şeyleri empoze etmez, akıl fikir vermez… Herkesin kendi hayatı için en üstün akla sahip olduğu inancından yola çıkar. Hedeflerinize ulaşmanızın yanı sıra kişisel gelişiminize katkı sağlar. Yaşam kalitenizi artırmanız için çalışır.

Koçluk; kişinin belirlediği gerçekçi hedeflere stratejik bir plan dâhilinde ulaşılmasını sağlayan eylem odaklı profesyonel bir disiplin, çözüm odaklı, interaktif bir süreçtir.

Yaş, iş, mevkii, cinsiyet, din, dil, ırk, medeni durum ne olursa olsun; kendini yakından tanımak isteyen, hayallerine, mutluluğuna, arzuladığı ve gerçekten sevdiği değerlere ulaşmak isteyen, ruh sağlığı yerinde olan herkes yaşam koçuyla çalışabilir.

Yaşamında tam potansiyelini hayata geçirmek isteyen ve bunun için çalışmaya, adım atmaya hazır kişiler, yaşamlarında daha mutlu ve huzurlu olmak isteyen ilerlemeye açık bireyler ve bu bireylerden oluşan kurumlarla çalışıyorum.

Hedef kitlem;

  • Farkındalığını geliştirmek, bilinç seviyesini yükseltmek isteyen, yaşamına anlam katmak ve yaşamında değer yaratmak isteyenler, sahip olduğu potansiyel gücün açığa çıkması için motive edilmeye ihtiyaç duyanlar, kişisel gelişimine önem verenler ve kendini ve yaşamını kendi istediği doğrultuda değiştirmek&dönüştürmek isteyenler…
  • Hayatında bir kısır döngü içinde olanlar, bir şekilde mutlu olmadıklarını keşfedenler, hayatlarında sürdürülebilir mutluluk isteyenler…
  • İşsiz olanlar, sevmediği işi yapanlar, ilişkilerinde, evliliğinde sorun yaşayanlar, ilişkisi olmayanlar, hayatını başkalarının ya da toplumun kontrolünde yaşadığını fark edenler…
  • Ya da yaşamının her alanında (ilişki, kariyer, sosyal yaşam, sağlık, aile, arkadaşlık ilişkileri vb.) başarısını ve tatminini artırmak isteyenler…

4. Psikolojik danışmanlık, aile danışmanlığı, cinsel terapi, kariyer danışmanlığı gibi konular bu aralar çok popüler. İnsanlar artık başa çıkamadığı konularda destek almak konusunda daha ılımlılar ve bu alanda gittikçe artan bir farkındalık oluştuğunu görüyoruz. Bu konuda siz neler düşünüyorsunuz?

Harika olduğunu düşünüyorum çünkü kişi ancak kendini bilirse; bilinçli aklıyla içindeki öfke, kızgınlık, kırgınlık, utanç, suçluluk, kin, acıma, endişe, değersizlik, yetersizlik vb. duyguları, korkuları sevgiye dönüştürürse; hem kendi sağlığına hem de toplum sağlığına fayda sağlar.

5. Seminerlerinizde, workshoplarınızda ve kişisel web sayfanızda “Ben zamanı” olarak bahsettiğiniz olguya çok sık rastlıyoruz. “Ben zamanı?” nedir? Kişilerin kendilerine zaman ayırması neden bu kadar önemli?

“Ben zamanı” aslında harekete geçiren bir slogan !

“Ben zamanı” deyince bazı danışanlarım bunu ilk önce bencillik olarak algıladıklarını söylediler. Onlara şöyle cevap veriyorum:

Eğer bize çocukluğumuzdan itibaren bencilliğin kendimizi sevmek, kendimizi mutlu etmek için bir şeyler yapmak olduğu öğretilseydi, hepimiz bencil olmak için birbirimizle yarışırdık. Kendi gerçeğimizi ortaya koymadan yani “BEN” olmadan “BİZ” olunamayacağının bilinciyle, “Ben zamanı”nın anlaşılmasını diliyorum. Yunus Emre “Bir ben var benden içeri” demiş.

“Ben zamanı”

  • Potansiyelinizi keşfetmeniz ve hedeflerinize ulaşmanız için kendinize yarattığınız zamandır.
  • Gücünüzü ve değerinizi ortaya çıkaran bir enerjidir.
  • Hayallerinize ulaşmak için yaratmak zorunda olduğunuz bir fırsattır.
  • Kendinizi keşfetmek için kendinize ve sevdiklerinize verebileceğiniz en etkili, güzel hediyedir.
  • Vizyoner olmak, vizyonunuzu gerçekleştirmek,
  • Hedef belirlemek,
  • Çözüm odaklı olmak,
  • Harekete geçmek,
  • Yenilikçi olmak; “Ben zamanı” yarattığınızda mümkündür.

“Ben zamanı” bazen bir yaşam koçuyla çalışmak, bazen sadece kendinizi mutlu etmek için yaptığınız çok basit bir eylemdir. Bazen de hiçbir şey yapmadan, hiç bir şey düşünmeden sessiz kalmak, içinize dönmektir. Bazen bir bardak çayınızı alıp denizi seyre dalmaktır. Yaşam kalitenizi artırmak için kendinize ayırdığınız, farkındalık sağlayan tüm zamanlar “Ben zamanı”dır. Kişi, kendi adına ya da kurumu adına ne istediğini ve bu isteklerine nasıl ulaşacağını “Ben zamanı”nda keşfeder.

5. Size göre bir ilişkinin olmazsa olmazları nelerdir?

Gerçek bir ilişki duygusal, zihinsel, ruhsal ve bedensel (cinsellik) olarak doyurmalıdır.

İlişkinin içinde birbirlerinin alanlarına saygı duyarak “BİR”likteliğin paylaşımları olabildiğince fazla olmalı. “BİR”likteliğin paylaşımları büyütür, geliştirir, olgunlaştırır; hem kişiyi hem de ilişkiyi…

İlişkide iyi olanı görmek önemlidir, çünkü sevmek iyiyi görmektir. Kötüyü gördüğünüzde kötü hisseder ve bu kötü histen, yani kişiden kaçmaya çalışırsınız.

Koşul koymadan sevin.

İlişkide olabildiğince beklentisiz olun, böylece hayal kırıklığı yaşamazsınız.

Duygularınızı güzel bir dille ifade edin, içinizde tutmayın.

“Kendinizi ve ilişkinizi ne kadar besliyorsunuz?”, “Beslemek için neler yapabilirsiniz?”; bulun ve uygulayın.

İlişkinin odağına eşinizi ya da çocuğunuzu koyarak kendinizi unutmayın.

İlişkiniz varsa ya da yoksa; erkeklere ve kadınlara dair inanç kalıplarınıza bakın, bu kalıpların etkisinden özgürleşin.

İlişki içinde eril ve dişil enerjinizin farkında, sevgide ve dengede olun.

Toplumdan, kültürden, aileden gelen cinsellikle ilgili tabuları fark edin ve aşın.

Dikte eden, suçlayan ifadeleri kullanmayın.

Egonuzu fark edin ve onu sağlıklı bir hale getirmeye özen gösterin.

Alma-verme dengesini gözetin.

İlişki yaşadığınız kişinin size kendinizle ilgili bir şeyleri fark etmeniz ve şifalandırmanız için ayna tuttuğunu hep hatırlayın.

6. Günümüzde yaşanan ilişkiler hakkında neler düşünüyorsunuz? Teknolojinin hayatımızın bir parçası haline gelmesinin ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi oldu?

Sadece ilişkilerde değil, yaşamın her alanında; ne düşünüyorsak, bilinçaltında neye inanıyorsak onu yaşadığımızı düşünüyorum. Teknolojinin ilişkilere güzel bir etkisi olduğunu düşünürseniz bu etkiyi yaşarsınız. Kötü etki ettiğini düşünürseniz onu yaşarsınız.

Ayrıca; iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin diye etiketleyerek düşünmek de bizi dualiteye sokuyor. Halbuki olan her şey olması gerektiği gibi oluyor. Teknolojinin gelişmesiyle sanırım insanlar biraz daha ilişkilerde dürüst olmaya mecbur kaldı. Paylaştıklarımızın like edilmesi, tweet edilmesi gizliden gizliye; beğenilme, sevilme, ilgi görme, onaylanma vb. ihtiyaçlarımızı doyuruyor. Cep telefonlarına ya da diğer cihazlara gömülmek zaman zaman bizi içinde bulunduğumuz ortamdan ve farkındalıklarımızdan uzaklaştırıyor. Anda kalmayı engelliyor.

7. İlişkilerinde problem yaşayan çiftlere nasıl bir yol izlemeleriniz önerirsiniz? Bir danışmana hangi aşamada başvurulmalı? Dışarıdan yardım alınmadan problemlerin çözümü mümkün mü?

Öncelikle probleme değil; kendilerine, yaşadıkları duyguya ve hisse odaklanmalarını öneririm. Rahatsız eden problem her ne ise size kötü hissettiriyordur. Kötü hissin de bir duygusu ya da korkusu vardır. Öfke, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, yalnızlık, terk edilme, aldatılma korkusu vb. olabilir. İşimiz o duyguyu, korkuyu, yani o enerjiyi boşaltmak olmalı.

Problem, yaşanan olayda ya da kişide değil kendi içimizdeki hislerden kaçmamızda. Bunlarla yüzleşmek; problemi kökünden çözmek demektir. Çözülmediğinde kişiler değişebilir ama aynı problem başka biri üzerinden yansır. Çünkü o enerji hala sizinledir. Yardım almadan da problemleri çözmek elbette mümkün… Yeter ki kişi; kendi içine dönecek cesareti göstersin, çözmeye niyet etsin. Yardım almak süreci hızlandırır ve destekler.

8. Hayatını daha verimli ve daha dolu yaşamak isteyen okuyucularımıza ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz?

Bol “Ben zamanı” yaratmalarını önerebilirim 🙂

Sevgide ve gücünüzde kalırsanız daha verimli ve keyifli olursunuz. Çünkü sevgi, kendisine benzer olmayan her şeyi iyileştirir.

9. Uplifers hakkında neler düşünüyorsunuz?

Kişisel ve ruhsal gelişim için özenle hazırlanan bir paylaşım platformu. Tüm emeği geçenleri ve katkıda bulunanları tebrik ediyorum ve çok teşekkür ediyorum.

 
Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale