X

Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?

Yaratıcılık, hepimizin peşinden koştuğu ancak, idealleştirilen her şeyde olduğu gibi, bir türlü ulaşamadığımız bir varış noktası gibi. Sanki bir kez yaratıcı olabilsek, şeytanın bacağını bir kez kırsak, artık başka bir derdimiz kalmayacak, yaratıcılık hayatımızın her zerresine en ışıklı dokunuşu yapacak ve “başarmış olacağız” zannediyoruz. Ancak gerçek, bambaşka olabilir.

Yaratıcılığı, yalnızca sanatçılara, yazarlara ait bir kalite gibi görüp, kendi içimizdeki yaratıcı parça ile hiç temas kurmadan bir ömür geçirebiliyoruz. Peki, birçoğumuza ilham veren ve bizi heyecanlandıran bir kalite olmasına rağmen, yaratıcılık ile neden bir türlü bağ kuramıyor, onu neden kendimize yakıştıramıyoruz?

Bu soruya her birimiz, hayat hikayemiz ve büyürken başkalarından duyduklarımız doğrultusunda birçok farklı yanıt verebiliriz. Kimimiz ailemizde, kimimiz okula başladığımızda “yeterince” yaratıcı bulunmadığımıza dair yorumlar duymuş ya da başkalarının yaratıcılıkları parlatılırken bir köşede hayran hayran birilerini izlemek durumunda kalmış olabiliriz. Tüm bu olanlar, yaratıcılık kalitesini kendimizden yüksek bir mertebeye koymamıza ve bir ömür boyu kendimiz için o mertebeyi erişilmez kılmamıza yol açmış olabilir. Hikayemiz her ne olursa olsun, içimizdeki yaratıcı güç ile yeniden bağlantı kurmamız ve hem gündelik hayatımıza hem de kendimizi ifade ediş biçimimize yaratıcılığın ışığının değmesi mümkün! Nasıl mı? Bu konuda zihnimi açan ve benim için süreci daha anlaşılır kılan iki kitap paylaşacağım sizinle.

Yaratıcılık ile ilgili rahmin bilgeliğinden beslenen, pratikler içeren ve bu konuda daha derin katmanlarda bir dönüşüm fırsatı yaratan bir kitap okumak isterseniz, o zaman size önerim Vahşi Yaratıcılık kitabı olur. Tami Lynn Kent’in dünyada da Türkiye’de de çok sevilen ve çok okunan Vahşi DişilikVahşi Yaratıcılık kitabı olur. Tami Lynn Kent’ kitabının devamı niteliğindeki bu kitap, eril enerji, hayalleri tezahür ettirmek ve potansiyelimizi tam anlamıyla keşfedip harekete geçirmek için bize çok kıymetli bir yol haritası sunuyor. Vahşi Dişilik kitabında evrenin dişil prensiplerini aktaran ve dişil enerjinin, dişil soyağacının şifalanması için okura el uzatan Tami Lynn Kent, Vahşi Yaratıcılık‘ta bu sefer eril enerjinin dengelenmesi, şifalanması ve eril-dişil dengesinin sağlanmasıyla hayata yansıyacak dengenin armağanları üzerine yoğunlaşıyor.

Peki yaratıcılık ile vahşi yaratıcılık arasında bir fark var mı, diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Bize söylenenlere, inandırıldıklarımıza rağmen, içimizdeki yaratıcı parça ile yeniden bağ kurmak, onunla ilişkimizi güçlendirmek için, “boyun eğen” rolünden “vahşi” rolüne geçmemiz elzem. Vahşi olan dizginlenemez, kontrol edilemez; alkış, başarı ve sevgi pahasına kendisinden vazgeçmeyendir o. O yüzden yaratıcılık, içinde vahşi olanın kalitelerini de taşır.

Kitap, yazarın şu mesajı ile açılıyor: Bu kitap, Vahşi Yaratıcılığa sahip olanlara adanmıştır. Dünyanın sizin hayal kurmanıza ve hayallerinizi hayata geçirmenize ihtiyacı var.

Vahşi Yaratıcılık, altı bölümden oluşuyor ve her bölüm ile birlikte, konuyla ilgili bir katman daha derinleşiyor ve hem farkındalık kazanıyor hem de yaratıcı tarafımızla bağımızı daha da güçlendiriyoruz. Okuru önce Yaratıcı Ruhunu Uyandırmaya davet eden yazar, Bir Değer Olarak Yaratıcılık ve Yaratıcılığın Dinamikleri‘ne dair aktarımlarda bulunuyor ve okuru, Yaratıcı Menzilini Parlatarak yeni hayaller kurmaya ve bu hayalleri gerçekleştirmeye teşvik ediyor. Dördüncü bölümde Günlük Yaratıcı Pratikleri Geliştirmeye odaklanan yazar, eril enerjiyle birlikte Ruha Biçim Vermenin önemini aktardıktan sonra Yaratıcı Bir Yaşam Kurmaya dair aktarımlar, pratikler ve İçimizdeki Vahşi Gücü Serbest Bırakmaya dair vizyonunu paylaşarak, okuru yeni bir serüvene uğurluyor: vahşi, güçlü ve canlı hayaller kurarak ve bu hayalleri gerçekleştirerek süren kahramanın yolculuğunun bir aşaması da böylelikle sona eriyor; elbette yeni bir kapıyı aralayarak.

Yaratıcılık ile gündelik hayatta temas etmek, işte, ilişkilerinizde, hayatı yaşama hâlinizde yaratıcılığın o tatlı dokunuşunu hissetmek isterseniz o zaman size önereceğim diğer kitap Yaratıcılığını Keşfet. Bu kitaptan çok şey öğrendim ve kendi yaratıcılığımı nasıl baltaladığıma dair de çok şey keşfettim.

Tarihte daha önce bu kadar ilgi alanına sahip bir insan topluluğu yaşadı mı, doğrusu bilmiyorum. Mesleki bilgimiz ve deneyimlerimizin yanında, ucu bucağı olmayan bir bilgi çağında yaşıyoruz. Merak ettiğimiz her şey hakkında, tüm yönleriyle bilgi edinebiliriz ve bunu, yerimizden hiç kıpırdamadan yapmak mümkün. Bu çokluk bize, sürekli online olma, dinlenirken dahi yapılacakları düşünme, farklı alanlar arasında bağlantılar kurma, mail yazarken 2 saat sonraki toplantıda yapacağımız sunumu düşünme gibi külfetler getirdi. Multitasking olarak adlandırılan ve bugün, nörolojik olarak bizi tükettiğine dair araştırmaların giderek arttığı canavar, hayatın her alanını ele geçirmiş durumda. İş yerinde herkesin en az 5 farklı alanda sorumlulukları var; mesajlara yarım saat içinde yanıt vermezseniz ve maillerinizi 15 dakikada bir kontrol etmezseniz, tembel ve özensiz olmakla suçlanmanız an meselesi.

Peki tüm bu kaosun içinde işimize yaratıcılık katmak, işimizi ve kendimizi besleyecek kaynaklarla buluşmak mümkün mü? Cevap elbette ve tabii ki HAYIR. Öyleyse ne yapabiliriz? Her şeye rağmen, kendi yaratıcı çalışma, düşünme ve tefekkür akışımızı yaratabiliriz. Bu konuda, yaratıcılık üzerine uzun yıllar çalışan ve hepimize ilham veren isimlerin fikirlerini ve röportajlarını bir araya getiren “Yaratıcılığını Keşfet” kitabından birkaç öneri paylaşmak istiyorum.

Aslında İHTİYACIMIZ, yaratıcılık için sağlam bir rutin oluşturmak.

  • Önce yaratıcı çalışma: En anlamlı yaratıcı çalışmalarınızı günün başında yapın ve “reaktif işleri”, mesela e-posta ya da başka mesajlara yanıt vermeyi, sonraya bırakın.
  • Yaratıcılığı tetikle: Zihninizde, işe koyulma vaktinin geldiğini haber veren “tetikleyiciler” oluşturun; örneğin aynı müziği dinlemek ya da masanızı belli bir şekilde düzenlemek gibi.
  • Düzenli çalış: Zaman içinde yaratıcı kasınızı geliştirmek ve hız kazanmak için projeniz üzerinde düzenli aralıklarla, en ideali her gün, çalışın.
  • Yenilenme zamanları planla: Doksan dakika çalışıp ardından mola vererek, enerjinizi harcamak ve yenilemek arasında ritmik bir biçimde hareket edin.
  • Yalnızlığı önemse: Her gün biraz yalnız zaman geçirmeyi ilke edinin. Bu, verimsiz alışkanlıklar ve düşünce süreçlerini gözden geçirmenizi zihninizi sakinleştirmenizi sağlar.
  • İlham perisi bekleme: İlham gelsin ya da gelmesin, ortaya çıkıp işe koyulun.

İlginizi çekebilir: Meditasyon yaparak aydınlanmak mümkün mü?

Özge Uysal: Ben Özge Uysal. İstanbul'da doğdum, büyüdüm. Lisans eğitimimi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde tamamladım. Kitap editörüyüm, aynı zamanda kitaplar ile ilgili hazırladığım yazılar çeşitli mecralarda okuru ile buluşuyor. Yaklaşık 4 yıldır yoğun ve derin olarak reiki, meditasyon, Şamanizm, yoga ve mindfuness ile ilgileniyorum. Usui reiki ve kundalini reiki master'ıyım ve yoga eğitmeniyim. Hawaili şamanların kullandığını araçlardan oluşan kadim öğreti ho'oponopono eğitimlerine de devam ediyorum. Yazılarımın kalbinizi ve zihninizi şefkatle beslemesini diliyorum. AHO.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale