X

Yaptığınız işteki kararlılığınızı nasıl ölçersiniz?

Son zamanlarda Cal Newport’un Study Hacks sitesinde yer alan makalesinde insanların herhangi bir işe başlamalarının çok büyütüldüğüne dair ifadeler yer alıyor. Cal, birçok insanın bağlılık göstermeden işe başladıklarını ve bunun sonucunda da çok değerli bir zaman ve enerji kaybı yaşayıp, birkaç ay sonra gereksiz bir efor sarfederek başladıkları işi yarım bıraktıklarını dile getiriyor. Kararlılık olmadan aksiyon almanın sadece zaman kaybı olduğunu vurguluyor.

Cal’ın fikirleri üzerinden devam edersek, kendimize bir işe veya projeye başlamadan önce kararlılık seviyemizin ne kadar olduğunu sormalıyız. Kararlılığımızı ölçmek sanıldığı kadar kolay olmayabilir. Ölçmenin en doğru yolu bir işe başlayıp ne zaman o işten ayrıldığına bakarak anlaşılır. Örneğin; bir işe başlayıp 2 yıl sonra bırakıyorsanız, sizin kararlılık seviyenizin 2 yıl olduğunu söyleyebiliriz.

Ne yazık ki; birçoğumuzun yeni bir projedeki kararlılık seviyesini ölçmek için çöpe atacak yılları yok. Her ne kadar kesin sonuç vermese de, gerçekten ne kadar değer verdiğinizi ölçmek konusunda bir önceki önerinin yerini alacak başka bir deneye sahibiz.

Sonsuza kadar çalışmaya gönüllü müsünüz?

Kendinize bir hedef seçerek ne kadar kararlı olduğunuzu ölçebilirsiniz. Şimdi kendinize herhangi pozitif geri bildirim almadan ne kadar uzun süre bir projeyi yapmaya niyetli olduğunuzu sorun. Çabalarınızın karşılığını görmeden ne kadar uzun süre bir proje üzerine çalışmak istersiniz?

Bu zaman dilimi, kabaca sizin o projeye olan bağlılığınızı ölçecektir. Şimdi şöyle düşünün, size bir projede yer almaya ne kadar süre gönüllüsünüz diye değil de, onun yerine size bir hava boşluğunda, vakumun içinde herhangi bir aşama kaydedip kaydetmediğinizden habersiz ne kadar daha çalışmaya gönüllü olursunuz diye sorduğumu hayal edin.

Yani sorduğum soruyu bir forma sokarak, eğer tek bir kilo bile veremezseniz, hiç güçlenemezseniz ve vücudunuzda hiçbir değişiklik olmazsa ne kadar süre her gün spor salonuna gitmeye devam edersiniz? Eğer yeni bir işe başlıyorsanız, kendinize ne kadar süre hiç para kazanmadan ve işle ilgili herhangi bir olumlu belirti görmeden, deneyim kazanıp üretmeye devam edebileceğinizi sorun.

Sonsuza kadar ısrar etme aptallıktır

Açıkça, sonsuza kadar hiçbir netice almadan devam ediyorsanız bir yerlerde hata yapıyorsunuz demektir. Bu noktada ya imkansız bir hayalin peşinden koştuğunuzu ya da yaklaşımınızın hatalı olduğunu söyleyebiliriz.

Yine de, düşünce deneyinde sorumuz hala değerli bir durumdadır. Bazı zamanlar bir amacın peşinden koşarken olumlu geri dönüşler alamadığınız dönemler olabilir. Kendinizi motive edecek ve ileriye umutla bakmanızı sağlayacak enerjiyi kendinizde bulamayabilirsiniz. Sorumuzun dayandığı nokta ne kadar gerçek bir neticeye, hedeflenene varılmadan, bir amacın peşinden koşmaya devam edeceğinizi düşünmenizdir.

 Düşük kararlılık değeri verdiğiniz projelerden kaçının

Cal’ın makalesine geri dönersek, kararlılık göstermeden bir işe koyulmanın tehlikeleri üzerinde size önerebileceğimiz temel fikir düşük kararlılık değeri hissettiğiniz projelere katılmamanızdır. Eğer projeye yüksek kararlılık değeri vermiyorsanız, başlamak için hiç zahmete girmeyin.

Peki ‘yüksek kararlılık değeri’ nedir? O sizin işi takip etmenize bağlıdır; ama verebileceğiniz en güvenli değer ‘sonsuza kadar’ demektir. Sonsuzluk harfi harfine sonsuz sayıda yıllar anlamına gelip, tüm yaşam süreniz veya hayal edemeyeceğiniz kadar uzun bir süre demektir. Eğer bir amacın peşinden koşarken hiçbir netice alamasaydınız, o durumda amacın peşinden koşarken kendinizi en güvenli pozisyonda konumlandırırdınız.

Bir kez daha şu an içerisinde bulunduğunuz durumun bir düşünce deneyi olduğunu ve gerçek olmadığını söylemek istiyorum. Sizin için kararlılık değeri ‘sonsuzluk’ olsa bile bu yola devam ederken sonuçları görmek istemiyorsunuz anlamına gelmez. Bu yalnızca sonuçları göremeseniz bile vazgeçmeyeceğiniz anlamını taşır.

Katıldığınız projelerin sadece birkaçı sizin için yüksek kararlılık değeri taşımaktadır. Yüksek kararlılık değeri, tüm hayatınızı adamasanız bile yine de sizin için oldukça önemli olduğunu belirtir. Steve Pavlina birçok sanal girişimin başarıya ulaşması için 3-5 yıl gerektiğini belirtiyor. Bu da eğer yeni bir website açmayı planlıyorsanız, kararlılık eşiğinizin en az 6 ay olması gerektiğini gösteriyor.

Benzer bir şekilde, bir projede yol alabilmeniz için en azından 1 yıl gibi bir kararlılık değeri göstermeniz gerektiğini söyleyen uzmanlar da bulunmaktadır. Eğer birkaç haftada gelişme kaydetseniz bile, bu her zaman görülen bir durum değildir. Bir noktaya erişene kadar ya da koşullar belli olana kadar aylarca olduğunuz yerde de kalabilirsiniz.

Kararlılık motivasyon değildir

Kararlılık; bir aktiviteyi yapmak için gerekli olan sabrın ve gerçek tutkunun birleşimidir

Hayatınızda en çok değer verdiğiniz alanlarda ‘sonsuz’ kararlılık değeri göstermelisiniz. Örneğin; sağlıklı olmak, tatmin edici bir ilişkiye sahip olma veya tutku duyduğunuz bir şey üzerine çalışmak konusunda zaman limitiniz olmamalı. Bazı spesifik hayalleriniz kısa süreli değer taşısa da, eğer gerçekten tutku duyuyorsanız süresini uzatabildiğiniz kadar uzatın.

Fakat sonsuz değerlere sahip olmak motivasyon demek değildir. Motivasyon söz konusu olduğu zaman pozitif geri dönüş ararsınız. Oysa kararlılık; bazı şeylerin eksik olmasına rağmen yola devam etmektir. Motivasyon eğer olumlu neticeler almaya başlamadıysanız sizi ileri doğru itmez.

Aksine, kararlılık o aktiviteyi yapmak için gerekli olan sabrın ve gerçek tutkunun birleşimidir. Bir iş sahibi olmak sonsuz kararlılık seviyesine oldukça yakındır; çünkü hızlı geri dönüş alamasanız bile aynı sabrı göstermeye devam edersiniz.

Video oyunların oldukça popüler olmasının sebebi aksiyon almanız için sürekli size geri bildirimler sağladığı içindir. ‘Düşmanları öldür’ , ‘Deneyim puanı kazan’ gibi geri bildirimleri vererek sizi oyunun içinde tutar. Maalesef hayat video oyunları gibi değildir. Bazen çok fazla çaba sarfetseniz bile karşılığı çok az olabilir. Bir iş ne kadar uzun ve zorsa, içinde bulunduğunuz kara delik size o kadar büyük görünecektir. Motivasyon elbette ki önemlidir; ancak sonsuz görünen vadilerde ilerlerken inatçı olmak ve vazgeçmemek de en az onun kadar önemlidir.

Kaynak:

scotthyoung.com

Yaşam seçimlerimizden ibarettir

Zamanınızı ve enerjinizi korumanıza yardımcı olacak 10 değerli öneri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale