X

Yaptığımız şeyi neden yaptığımızı doğrudan etkileyen 6 insan ihtiyacı

Bazı kavramlar size de tuhaf gelmiyor mu?

Mesela; “Başarılı olma korkusu” veya “Kendini sabote etmek”.

Ya da her şey tam aksini gösterirken kendini yine de yetersiz hissetmek ve etrafında onca sevenin varken sevilmediğine inanmak …vb.

İnsanoğlu tuhaf yaratık ve onunla ilgili öğrendiğim her yeni şeyle ona hayranlığım artıyor. Şunu söylememe izin verin: Bu makaleyi okumakta olan sen; eşsiz ve muhteşem bir varlıksın! Ve dünyada biri diğerine benzemeyen, farklı durumlarda bambaşka tepkiler veren, sevgi, saygı, yas, kutlama gibi konularda bambaşka fikir ve duygulara sahip milyarlarca eşsiz insan var.

Bununla beraber bu eşsizlik her zaman bize yardımcı olan bir durum değil. Bazen öyle şeyler yapıyoruz ki, hem kendimiz bunu neden yaptığımıza bir açıklama getiremiyoruz, hem de kendi kendimize fayda yerine zarar veriyoruz. Peki, bu neden kaynaklanıyor ve bu konuda neler yapabiliriz?

Yaptığınız şeyleri siz yapmıyorsunuz !

İhtiyaçlarınız size yaptırıyor. Bunu detaylandıracağım ama önce Maslow’un “İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi”ni kısaca anlamamız önemli.

Amerikalı Psikolog Abraham Maslow’un 1943 yılında ortaya koyduğu bu teori, geçen zaman içinde geliştirilerek, insanın kişisel gelişiminin hangi ihtiyaca göre hangi düzeyde olduğunun tespiti konusunda etkili ve tüm çevrelerce kabul gören bir çalışma olarak psikoloji literatüründe saygın bir yer kazandı.

Kısaca anlatmak gerekirse; Maslow’un teorisi, insanların belirli kategorilerdeki ihtiyaçlarını karşıladıklarında, kendi içlerinde bir hiyerarşi oluşturan daha üst ihtiyaçları tatmin etme arayışına girdiklerini anlatıyor. Ve bireyin kişilik gelişiminin, o an için baskın olan ihtiyaç kategorisinin niteliği tarafından belirlendiğini söylüyor.

Aşağıdaki şema ihtiyaçlar hiyerarşisinde bulunan ihtiyaçları daha kolay anlamamızı sağlıyor.

Fizyolojik ihtiyaçlar: Nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım

Güvenlik ihtiyacı: Vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği

Ait olma ve sevgi ihtiyacı: Arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık

Değer (Saygınlık) ihtiyacı: Kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı

Kendini Gerçekleştirme İhtiyacı: Erdem, yaratıcılık, doğallık, problem çözme, ön yargısız olma, gerçeklerin kabulü

Maslow’a göre birey için o an baskın olan ihtiyaçlar hangi kategoriye aitse, yani günlük etkinlikleri ağırlıklı olarak hangi ihtiyaçları gidermeye yöneliyorsa, kişilik gelişmişlik düzeyi de onun istedikleri ya da seçimlerinden bağımsız olarak bu ihtiyaç kategorisine karşılık gelen düzeyde bulunuyor. Kişi bir üst düzeydeki kategorinin gereksinimlerini algılamıyor; çünkü böyle gereksinimleri o an için söz konusu değil.

Örnek veremek gerekirse; beslenme, barınma gibi fizyolojik ihtiyaçlarını karşılayabilen ancak çoluk çocuk, mülkiyet ve iş gibi konularda güvenlik ihtiyaçlarını giderememiş biri ailesine sevgi bağı kurmakla, kitap okuyup kendini geliştirmekle ilgilenmez. Çünkü henüz ihtiyaçlar hiyerarşisinde 2. basamağı tamamlayamamıştır.

Gelelim yaptığımız şeyleri yapmamıza sebep olan “6 İnsan İhtiyacı”na:

Yıllar içinde gelişen Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi, 35 yılı aşkın bir süredir milyonlarca insanla çalışmalar yapmış olan Tony Robbins’in yorumuyla çok daha anlaşılır ve herkes tarafından kullanılabilir bir gelişim metoduna dönüştü. (Tony ile UPW etkinliğine katılmak istiyorsanız bana ulaşın: tolga@powercoaching.us)

Bizi ve çevremizdekileri güdüleyen başlıca ihtiyaçlarımızı bildiğimizde hem kişisel gelişim hem de iletişim açısından muazzam bir ilerleme kaydetmek mümkün. Yaptığımız her şeyin sebebi olduğunu söyleyebileceğimiz 6 ihtiyacı detaylı olarak öğrenme zamanı geldi. İşte o 6 ihtiyaç:

1. Kesinlik/Güven İhtiyacı

Kesinlik, güvende olma ihtiyacıdır. Her ayın sonunda ne kadar para kazanacağınızı, çocukların okul taksitini ödeyebileceğinizi, sağlıklı olduğunuzu ve diğer hayati konuları net bir kesinlikle biliyorsanız kafanız rahattır.

Elbette bu ihtiyacı giderirken insanoğlunun o tuhaf tarafları da devreye giriyor ve ihtiyacımızı karşılayalım derken gelişimi sekteye uğratabiliyoruz. Yaşanmış bir örnekle ilerleyelim: Başarılı bir 2. Lig futbol takımı var. Birkaç yıldır kendi liglerini domine ediyorlar ve daima ilk üçün içinde yer alıyorlar. 2. Lig’de bu takımın %100 netlikle, kesin olarak bildiği şey var: Şampiyonluğa oynamak.

2. Lig’de başarı oyuncuların kesinlik ihtiyacını karşılayan en önemli unsur. Bu kesinlik öylesine güçlü ki; 3. sezonun sonunda şampiyon olup 1. Lig’e çıkıyorlar. Ve 3 yıldır “Kesinlik” ihtiyaçlarını karşılayan en önemli unsur su buharı gibi havada kayboluyor; kesinlik gidiyor şüphe geliyor: “Acaba 1. Lig’de başarılı olabilir miyiz?”

Ve zurna da burada zırt demeye başlıyor. O kesinlik gidince, takımın öz güveni azalıyor, endişe başlayınca takım ruhu kayboluyor ve başarı ihtimali de azalıyor. Tüm takım oyuncuları başarının kesin olduğu yere dönmek istiyor, yani 2. Lig’e !

Bütün takım canına dişine katarak oynamak konusunda çaba gösteriyor, bilinçli zihinde niyetleri elbette başarılı olmak. Ancak asıl hadise bilinçaltında; içsel sabotajcılar devreye giriyor ve kesinlik ihtiyacının başarıyla karşılandığı 2. Lig’e dönebilmelerini sağlayacak başarısız sonuçlar almaya başlıyorlar. Bir süre sonra; bu takım oyuncularının psikolojik kesinlik ihtiyacını karşılayan şey 1. Lig’de aldıkları başarısız sonuçlar oluyor.

Hepinizin hayatınızda bir şekilde karşılaştığınız başka örnekler vereyim:

  • Her şeyi ve herkesi kontrol altında tutmaya çalışanlar
  • Sürekli yakınan, şikâyet edenler
  • Sürekli her şeye muhalefet gösterenler

Bu tarz insanların kesinlik ihtiyaçlarını doyurmaya çalıştıklarından emin olabilirsiniz! Enteresan değil mi? Daha da ilginç hale gelecek, okumaya devam edin.

2. Değişiklik/Bilinmezlik İhtiyacı

Dedim ya tuhafız işte. Birinci ihtiyacımızın tam aksi bir ihtiyacımız daha var. Her şeyden emin olduğumuzda, her konuda hayatımızda kesinlik olduğunda da sıkılıveriyoruz. Bir farklılık arıyoruz, sürprizler olsun istiyoruz.

  • İlişkilerde ayrılıkların
  • İş yerinde tartışmaların
  • Aldatmanın
  • Alkol, sigara, uyuşturucu bağımlılıklarının
  • Obezitenin

Tüm bunların sebebi bu ihtiyaç. Şu aşağıdaki cümlelere bir bakın bakalım:

  • “Saatlerdir masa başında çalışıyorum, bir farklılık lazım. Çıkıp bir sigara içeyim”
  • “Her gün aynı şey, işe git-gel, yemek ye, TV izle. Farklı bir şey yapmalı. TV izlerken çayla kek yiyeyim.”
  • “Ay bugün çok stresli, modumu değiştirmem lazım şekerim, bir kadeh bir şey içeyim.”

Bir yerlerden tanıdık geliyor, değil mi? Oysa bu ihtiyacı olumlu değişikliklerle de giderebiliriz Yine örnekleyelim:

  • İlişkiniz monotonlaştı mı? Dışarıda flört ederek yeni heyecanlar arayacağınıza partnerinize harika bir sürpriz planlayın, bakalım ne olacak? Ya da mesela gidin birlikte paraşütle atlayıp rutini kırın ve hayatınızı farklılaştırın. Daha önce hiç gitmediğiniz bir restorana gitmek bile müthiş etkili olabilir.
  • Kendinizi kapana kısılmış mı hissediyorsunuz? Hep aynı şeyleri yapmaya “Yeter artık!” mı diyorsunuz? Yepyeni bir hobi edinin! Örnek vermek gerekirse; fotoğraf çekmeyi öğrenin. Türkiye’nin her yerinde bulunan fotoğraf gezilerine katılın, yeni insanlarla tanışın.
  • Çok eski arkadaşınızla ne zaman bir araya gelseniz; hep aynı şeyleri konuşuyorsunuz. Heyecan verici yepyeni bir konu bulun ve bir sohbet başlatın.

Göreceksiniz, bir anda çok daha iyi hissetmeye başlayacaksınız; çünkü hayatınızda bir değişiklik var!

3. Önemli/Saygın/Farklı Hissetme İhtiyacı:

Farklı farklı insanların bulunduğu bir ortam düşünün. Bir adet CEO olsun bu ortamda, bir sinema yıldızı da bulunsun, bir ünlü futbolcu, onun yanında en sevdiğiniz köşe yazarı ve de annenizle babanız.

Ben böylesi bir ortamda elime bir silah alıp kafanıza dayarsam sizce o ortamın en önemli ve farklı kişisi kim olur? Bildiniz tabi ki ben!

Şiddetin en önemli sebeplerinden biri önemli hissetme İhtiyacıdır. Eminim ki sizin okulunuzda da ona buna sataşıp dayılanan bir iki çocuk bulunmuştur. O çocukları getirin gözünüzün önüne ya da mesela çok başarıl bir futbolcu olan Emre Belezoğlu’nun maçlardaki kavgacı halini değerlendirin. Her şeyi bildiğini düşünen ve diğerlerine yukarıdan bakan insanları anımsayın. Veya herkese ana şefkatiyle yaklaşıp tüm zamanını etrafındakilerle ilgilenmeye ayırıp kendini tüketen insanları. Bilin ki hepsinin derdi bir: Önemli hissetmek!

Önemli hissetme ihtiyacını sağlıklı bir şekilde karşılamanın yolları ise yeni şeyler üretmek, yetkin olduğumuz konularda insanlara destek olmak ve başarıya odaklanmak. Örnek vermek gerekirse; ben Uplifers’da karşılıksız bir şekilde bilgi paylaşarak, vakit ayırıp da bana yazan siz kıymetli okuyucularımla kurduğum bir “kazan-kazan” iletişimi çerçevesinde kendimi önemli hissetme ihtiyacımı, son derece sağlıklı bir biçimde karşılıyorum. Bu yüzden de varlığınıza ve ilginize tekrar minnetlerimi sunuyorum; sağ olun!

4. Sevgi/Bağlantı İhtiyacı:

Kendimizi bir yerlere ya da biriyle bağlantıda hissetmek önemli ihtiyaçlarımızdan biridir.

Özgürlüğü sevmekle birlikte bir yerlere ait ya da birileriyle bağlantıda hissetmek de önemli ihtiyaçlarımızdan. Takım tutmaktan evliliğe, uzun zamandır çalıştığı şirketi sanki sahibiymiş gibi benimsemekten mahalle hayatına kadar birçok yerde bu ihtiyacımızı karşılamakla ilgileniyoruz. Kimisi bağlantı ihtiyacını karşılamak için mafyaya bile katılabiliyor.

İnsanlar bizi sevsin diye bazen kendimiz olmaktan çıkıyor, bazen de kurban rollerine bürünüyoruz. Özellikle de ülkemizde çaresiz, bahtsız, acıların çocuğu edebiyatları bolca mevcut; çünkü bunu yapan insanlar karşılığında sevgi ihtiyaçlarını gideriyorlar. Bütün uyarılara rağmen fosur fosur sigara içen biri, sırf arkadaşları “İçme abi şunu, yazık ediyorsun kendine” diyerek sevgi gösterdiği için sigara içmeyi sürdürebiliyor. Dedik ya, tuhafız işte!

Ailenize vakit ayırmak ve yakın ilişkilerinizi samimi ve saygılı bir biçimde yaşamak, sık sık doğaya çıkmak, sanatla iç içe yaşamak, ruhani çalışmalarda bulunmak ve kendinize fiziksel olarak iyi bakıp özen göstermek, bu ihtiyacınızı giderirken size de fayda sağlayan yollar.

İlgili yazı: Kendinizi geliştirmek için mükemmel bir hediye: Sevgili

Ruhun da ihtiyacı mı olurmuş canım!

Buraya kadar yazdıklarım egomuzun ihtiyaçları. Bu, kötü ya da iyi anlamına gelmiyor, sadece fizyolojik ve psikolojik açıdan daha çok “Ben” olgusunu destekleyen ve giderildiğinde hızlı bir biçimde iyi hissettiren ihtiyaçlar.

6 İnsan İhtiyacı’nın son ikisi ruhumuzun ihtiyaçları. Daha çok farkındalık gerektiren ve ‘Ben’ kavramından ziyade ‘Biz’, hatta ’BİR’LİK’ kavramı etrafında gelişen iki ihtiyaç bunlar. Ve giderildiğinde de muazzam bir tamamlanmışlık hissi yaratan, özde huzuru oluşturan ihtiyaçlar.

5. Büyüme/Gelişme İhtiyacı:

Bir bebek, bir fidan, bir meyve, bir iş ya da bir ilişki büyüyüp gelişmiyorsa önce küçülür sonra da tükenir.

Büyüme ve gelişme doğanın ve evrenin her alanında kesintisiz olarak gerçekleşen bir olgu. Bir bebek, bir fidan, bir meyve, bir iş ya da bir ilişki büyüyüp gelişmiyorsa ne olur? Cevap açık değil mi: Önce küçülür sonra da tükenir.

Hepimizin içinde bir yerlerde gelişip büyümeyi arzulayan bir mekanizma var. Yeni bir bilgi alırken, yeni yerler görüp yeni şeyler öğrenirken yaşadığımız coşku ve hissettiğimiz heyecanın sebebi, içerideki o mekanizmanın büyüdüğünü fark ediyor olması. Ve büyüme ve gelişme yaşadığımız anda içgüdüsel olarak biliyoruz ki, aslında en temel yaşam amacımızı sürdürüyoruz: Evrim!

Doğru veya yanlış olmadığının sadece “Öğrenme” eyleminin söz konusu olduğunun farkındalığını yaşayarak, reaktif davranmak yerine proaktif olmayı seçerek ve büyük resme odaklanarak büyüme ve gelişme ihtiyacımızı karşılayabiliriz.

6. Katkıda Bulunma İhtiyacı:

Sessiz sedasız çocuk okutan bunu kimselere duyurmayan insanlar var örneğin ya da kurduğu fabrikanın civarındaki tüm sokak hayvanlarının veteriner, bakım, ilaç masraflarını karşılarken bunu hiçbir şekilde açıklamayan patronlar. Yahut bu dünyaya ve çevrelerindekilere fikriyle, emeğiyle nasıl katkıda bulunabilirse onun için gönüllü olup çalışan insanlar (GreenPeace Gönüllüleri, Sınır Tanımayan Doktorlar, AKUT vb)

Madem kendilerini öne çıkarmayacaklar neden yapıyorlar bu insanlar bunu?

Egonun değil ruhun ihtiyacı dediğim şey bu işte. Kendimizi aştığımız bir yer burası, kelimenin tam anlamıyla üst benliğimizin, ruhumuzun ihtiyacı: Hiçbir karşılık beklemeden vermek. Buna verdiğin şey karşısında sevgi, saygı ve takdir beklememek de dâhil.

Söylemekte fayda var: Tüm diğer ihtiyaçları yeterince karşılayabildiğimizde çok daha kolay geliyoruz bu noktaya. Bu yüzden şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; dünya üstündeki her birey kişisel gelişimle ilgili azıcık bile çalışsa, dünya inanamayacağımız kadar hızlı bir şekilde çok daha muhteşem bir yer olabilir!

Üstada saygı…

Bitirirken bu makaleyi bana yazdıran bilgileri aldığım ustamı bir kez daha anmak isterim. Tony Robbins’in bilgi teknolojilerini öğrenmek için yaptığım emek, zaman ve maddi yatırım hayatımda kendime yaptığım en iyi şeylerden biriydi. Bu hem kendimi tanımak ve duygusal ustalığımı geliştirmek konusunda beni olağanüstü bir şekilde büyüttü hem de yaptığım işte danışanlarımın önlerini çok daha hızlı ve kolayca açmama destek oldu.

Siz de kendinize hediye gibi bir yatırım yapmak ve bu çok özel insanın eğitimine katılmak ve Tony Robbins’ten sertifika almak istiyorsanız hâlâ fırsat var! UPW Londra etkinliğine katılmak ve hayatınızı tam da istediğiniz biçime dönüştürmek için bana ulaşın: tolga@powercoaching.us

Farklı konularda danışıp çalışmak arzusundaysanız da maillerinizi bekliyorum. Haftaya görüşmek üzere 🙂

V. Tolga Hancı: Doğma büyüme İstanbul'lu Tolga, 20 yıllık reklamcılık kariyerini danışmanlığa, ve oradan da koçluk ve eğitmenliğe dönüştürmüş bir yüksek performans stratejisti. Çalıştığı kişi ve kurumların; hayatın her alanında sınırsız potansiyellerinin % 100'ünü kullanarak, daima yüksek performansta kalabilmeleri için stratejiler üretiyor. Power Coaching'in ve Anthony Robbins Türkiye oluşumlarının kurucu ortağı. Birlikte çalışacağı kişi ve kurumların hedef ve hayallerini merak ediyor ve şöyle söylüyor: "İstiyorsan yaparsın! Asıl soru şu: Harekete geçmek için ne kadar isteklisin?"

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale