X

Yalnızca eleştiri ve baskılardan kurtulmak için: Evlenmek şart mı?

Arkadaş çevremizde konuştuğumuz, ilişkilerimizde bazen sıkıntısını yaşadığımız, ailelerimizden dinlediğimiz, toplumdan psikolojik baskıyı yediğimiz bir konu var: Evlilik! Bu konuda bir iki cümle etmeyen bir ben kaldım sanırım. Eh madem bir süredir farklı farklı örnekler karşıma çıkıp duruyor, o zaman gözlemlerimi ve analizlerimi de yaptığıma göre artık yazıya dökme zamanım gelmiş demektir. Hazır mıyız?

Evlenme isteğimizin altındaki asıl sebebi biliyor muyuz?

Üç ay evveldi. Hayatımda hiç konuşacağımı bile düşünmediğim bir kişi benimle iletişime geçti. Çeşitli konulardan konuşurken bir anda konu evliliğe geldi. Kendisi 30’lu yaşlarında ve boşanmış bir kadın. Bana anlattıklarının bir kısmından hepimize örnek olması adına (tabii ki kendisinin haberi olarak) paylaşmak isterim.

Bundan iki-üç sene önce etrafımdaki herkes evleniyordu ve konuştuğumuz konular değişmeye başlamıştı. Bir anda anlıyorsun, aile kurmak gibi gerçekler var. Ben de o dönemde karşıma çıkan erkek arkadaşımla yeni tanışmışım, bununla evleneceğim dedim. Daha iyisi olmaz, zaten çıkmaz, dedim. Başlarda hoşlanıyorum falan ama yani bence evlendiğim gün bile çok mutlu değildim. Dışarıdan bakıldığında her şey güzel gözüküyordu belki de, düğün harika, resimler harika. Fakat aynı evin içine girince, bütün hayat enerjim düştü. Mutsuz bir insan oldum. Şimdi bambaşka bir insanla bambaşka şartlarda ilişki yaşıyorum ama eve koşarak gidiyorum. Evlilik, çocuk gibi konuları oluruna bıraktım. Cidden, insanlar birbirlerinin üzerinde gerçekten bir baskı oluşturuyorlar.

Onu dinlerken sizce ilk neyi duyduğum an dehşete düştüm? “Bence evlendiğim gün bile mutlu değildim.”

Sonra çok üzüldüm. Bize dayatılanlara, inandırılanlara… Gözle görülmeyen ama kalpte sıkışıklık yapan toplum baskılarına… Çok şükür ki muhtemelen ülkemizdeki en şanslı kadınlardan biriyim ben. Bu konuda üzerimde hiç baskı hissetmedim ama evet farkındayım da bu gerçeğin. Kadınların üzerinde aileleri, arkadaşları, akrabaları tarafından kesinlikle evlenmeli şeklinde anlayamadığım bir baskı kuruluyor. Ve sonuç ortada… Hayaller, beklentiler ve gerçekler… Yazık.

Ben bugün isim vermeden örnekler üzerinden ilerleyeceğim. Hepsi de yaşanmış; karşılaştığım, dinlediğim hikayeler kadınlardan. O kadar çok ki maalesef! Biz tabii sadece bir kaçını konuşacağız burada bugün.

Eskiden beri evliliğe kafaca uzak duran bir tanıdığım evleniyor. Daha doğrusu adımlar atıldı da o gün henüz gelmedi. Geçen gün konuştuk. Herkes dışarıda “Ah ne güzel evleniyor, mutlu, maşallah” gibi yorumlar yaparken içinde çok ciddi bir savaştaymış. Kız sıkışmış durumda. Hem evlilik fikri onu hala çok korkutuyor ve heyecanlandırmak yerine boğuyor hem de erkek arkadaşıyla güzel bir ilişkisi var. Ama bu boyutta kalsın istiyor. Sorumluluk almak, birine bağlı olmak, çocuk yapmak gibi kavramları şu an için hayatında hiç istemiyor. Sonsuz saygım var. Herkesin tercihi kendine. “E o zaman yapman gereken belli.” dedim. “Evet ayrılmam lazım ama onu görünce unutuyorum bu hissettiklerimi. Hem ayrılınca ya her şey kötü olursa? Pişman olursam? Başka düzgün birini bulamazsam? Yalnız kalırsam?!

Baskılar evliliğe bakışımızı büyük oranda etkiliyor.

Siz de benim gördüğümü görüyor musunuz? Korku ve endişenin nasıl da hayatını yönettiği bu cümlelerde avaz avaz bağırıyor değil mi? Peki korku ve endişe üzerine kurulan hayatlardan sizce hayır beklenir mi? Aslında çok yüksek bir yüzdeyle ne olacağı belli değil mi bu şekilde ilerlerse? Korkularımızın bizi nasıl da aşağı çektiğini ve nasıl hayatımızı sürükleme gücü olduğunu görüyor muyuz? Tabii o gücü vermeyi seçen de biziz. Kendi hayatımızda dimdik dursak, kendimize sahip çıksak ve ne olursa olsun her şeyi göze alıp kalbimizin doğrusunun peşinden gidecek cesareti seçsek her şey aşırı kolay olmasa da eminim çok daha huzurlu ve mutlu olacağız.

Buraya kadar ki toplum baskısı ve korkular konusunu anlayabilirim ama şu an bahsedeceğim konuyu anlamam mümkün değil: aile baskıları!

İşin bu kısmı benim çok anlayabildiğim bir durum değil. Olmayacak da. Benim annem, babam Allah’a sonsuz şükür ki yaşa takılan, bizi hemen baş göz etmeye çalışan, bizi yeter ki evlenelim diye başkalarına karşı susturan bir aile olmadı. Bir sürü insanı ağzım açık bir halde dinledikçe benim ailemin normal diye adlandırılması gerekirken, şans olarak değerlendirilebileceğini gördüm Türkiye’de. Bırakın annemin bana evlen demesini, bizim evde bu sözcük bu yaşıma kadar hiç kullanılmadı bile. Birinden mi ayrıldım? “Hayırlısı olsun kızım demek ki sana göre değilmiş boşver hiç üzülme. Allah sana göre olanları karşına çıkartacaktır merak etme. Hiçbir şeye geç kalmıyorsun, acelen de yok. Hayırlısı ne zamansa o zaman olacak.” der. Hiç aksi yönde bir söylemini duymadım bu yaşıma kadar. Hep benim yanımda, arkamda dimdik durmuştur. Onun kızıdır onun için her şeyden değerli olan, evli bir kadın olup olmaması değil.

Sonra arkadaşlarımı dinliyorum; dehşet içinde. Annesinin evlen evlen diye baskıları karşısında dayanamayıp nişanlananlar, tabii sonunda ayrılanlar ve bunun travmasını yaşayanlar, evlenmeyi hiç istememesine rağmen aile baskısıyla o yola girmeye kendini mecbur hissedenler, erkek arkadaşının yanında kendisini olduğu gibi ifade edememenin sıkıntısını çekerken evlenme ihtimalini kaçırmasın diye kızına aman sus, alttan al diye öğütler verenler.. Anlamıyorum! Bu konuyu asla anlamıyorum ve anlamayacağım. Nasıl bir anne baba kızının mutluluğundan önce evlenmesi gerektiğini düşünür? Nasıl kızının değerini aşağılara çekip bir erkeğin karşısında sırf kızıyla evlensin diye kızına alttan al öğüdü verir? Bunları duydukça deliriyorum! Nasıl bir bilinçsizlik, şuursuzluktur bu? Evlenince ne oluyor? Ne olacak? Ne bekliyor bu aileler? Anlayamıyorum! Sonra nasıl damatlarının kızına değer vermesini ve el üstünde tutmasını bekliyorlar? Daha sen vermemişsin kızına değer, kızına kendinin değerli olduğunu aşılayamamışsın! Nasıl el alemin adamının yapmasını bekliyorsun acaba?! 

Yani demem o ki, aslında çoğu zaman içe tam sinmeyen ve yapılması “gerekildiği” düşünüldüğü için yapılan evlilikler çok yapılmakta günümüzde. Peki neden? Evlenmek şart mı? Evlenmeye hedef, başarı, statü olarak bakılıyor hala 2017 Türkiye’sinde. Sanırım buradan başlamalı. İlk önce bu inançları değiştirmekten başlamalı konuya.

Evlenmeye hedef, başarı, statü olarak bakılıyor hala 2017 Türkiye’sinde.

İnanın ben de şunu yeni yeni fark ediyorum ki evliliğin içi şişiriliyor. Çok fazla anlam yükleniyor ve haddinden fazla önem veriliyor. Aynı güzellik kavramına yaptığımız gibi aslında. Öyle gözümüzde büyütüyoruz ki öyle hayatımızın en önemli olayıymışçasına yaklaşıyoruz ki duruma, içine öyle büyük anlamlar kata kata ilerliyoruz ki o yolda; sonuç fiyasko. Evlendikten sonra gelen benzer sorular: “Eee bu muydu?” Hiçbir şeyin değişmediği, hayatın değişmediği ancak evlendikten sonra fark ediliyor maalesef. İnsanlar büyük bir hayal kırıklıklarına uğruyorlar. Dolayısıyla buyurun size son yıllarda boşanma oranlarının artmasıyla ilgili sebeplerden bir tanesi.Boşanmak da ayrı dert. Büyük travmaya hoş geldiniz sanki çok ihtiyacımız varmış ve hiç yokmuş gibi. Aileler, evler, alışkanlıklar hepsi bir kenara dursun; o büyük anlamlar yüklenen evliliğinden sonra insan bomboş kalıyor sanıyor. Tüm enerjisini evliliğe vermiş ve kendisini kaybetmiş o sırada. Yalnız kalınca da kimdi, ne yapardı, nasıl yaşardı gibi ana cevapları tekrar hatırlaması gerekiyor. Pek tatlı bir süreç olmasa gerek.. Ama büyüttüğü kesin.

Ben diyorum ki evlenmek istiyorsak niçin evlenmek istediğimizi iyi analiz edelim. Aşırı noktalarda kaçıyorsak da onların da aynı şekilde sebeplerine bakalım. Dinginlik uçlarda değil, dengededir.

Kendimden örnek verecek olursam eğer bu niçinleri analiz etme konusuna; bir dönemim vardı hayatımda kimsenin olmadığı ama evlenmek isteğine takıldığım. Kendimi tuhaf buldum bu konuda ve şifa seansları aldığım Ezgi ile bir seans yapmak istedim. Normalde içimde pek olmayan ve bir anda tavan yapan bu evlilik merakı da nereden çıkmıştı şimdi? Severim kendimi analiz etmeyi, anlamayı. Bu yüzden kendisiyle çalışmayı seçen bir insan oldum bu hayatta. Çünkü ancak kendimi anladığımda kendime daha sakin yaklaşabiliyorum, dönüştürmek istediklerimi dönüştürüyorum. O seanstan şöyle bir sonuç çıktı: “Gamze senin asıl ihtiyacın olan kendinin yarattığı, sana ait olan bir alan. Şu ara evde çok sıkıştığın ve kendine alan açamadığını düşündüğün için ve evliliğin de kendi alanın olması anlamına geldiği için senin için; evlenmek istiyorsun bu kadar basit. Asıl olay evlenmek değil yani, senin o kavrama yüklediğin kendi alanına sahip olma durumu.” Ve ben o seansta aydınlandım! Eğer ki kendini eşelemeyen bir insan olsaydım, bildiğiniz gümbürtüye evlenecektim. İhtiyacım o olmamasına rağmen deli gibi evlenmek istediğimi sanıp karşıma gelen bana en uygun olduğunu düşündüğüm erkekle evlenecektim belki de. Uf! Hayat anlık arzularla nasıl yerlere gidebilir siz de benim gibi görüyor musunuz?

“Artık kendime ait bir alanım vardı!”

Ne yaptım? Hemen odama el attım. Annemin zamanında dekore ettiği odamı tamamen kendi zevkim ve isteklerim doğrultusunda değiştirdim. Ve ne oldu biliyor musunuz? Bendeki o evlilik arzusu tamamen söndü gitti. Artık bana ait, istediğim gibi olan bir alanım vardı!

İşte bu yüzden farkındalıklarımızı yükseltmeliyiz. Bu yüzden kendimize yaklaşmalıyız, anlamalıyız. Hayatımızı gerçekten istediğimiz şekilde yaşayabilmek adına bu çok önemli. Biz kendimizin gerçekten ne istediğini fark etmezsek, nasıl hayal ettiğimiz hayatları yaşayabiliriz ki?

Evlilik konusunun daha milyon tane sonu gelmeyecek boyutu var ama benim son zamanlarda yaptığım gözlemler, biriktirdiğim örnekler doğrultusunda bugün için toplum baskısından, sahip olduğumuz korkulardan ve bu korkuların hayatımızı sürükleyebileceği noktalardan, aile baskısından, evlilik kavramına yüklenen anlamdan bahsetmek istedim.

Son olarak şunu söylemek isterim: Eğer içinizde evlenmek gibi bir istek varsa yaşa, cinsiyete, zamana aldırmadan, korkularınızı iyi analiz ederek gerçekten niçin evlenmek istediğinizin derinlerine inin. Eğer cevap tamamen karşınızdaki kişiden ötürüyse ve sadece sevgi bazlı bir sebep ise tebrikler! Çok çok güzel bir noktadasınız! Umarım isteğiniz gerçekleşir ve mutluluğunuza mutluluk katar. Çünkü bence iyi bir evlilik gerçek bir sevgiye dayanmalı. Başka hiçbir yan sebebi de olmamalı. Fakat işin içerisinde korkular, endişeler, tereddütler, baskılar varsa lütfen ama lütfen durun. Ayrılın demiyorum asla karşınızdakiyle fakat evliliğin içine hemen dalmayın. İnanın ya boşanıyor oluyorsunuz ki bu bence büyük bir travma, ya da aslında içerisinde çok mutsuz olduğunuz bir evlilik sürdürüyorsunuz güven alanından çıkmaya cesaret edemediğiniz için ki bence bu çok daha büyük bir travma!

Bir de, evlenseniz de evlenmeseniz de, erkek arkadaşınız olsa da olmasa da asla ama asla; ne olursa olsun; hayatınıza, isteklerinize, tutkularınıza devam edin. Sizi mutlu eden şeyleri yapmayı asla bırakmayın. Sahiplenin kendi hayatınızı sıkı sıkı. Sevgi, aşk, fedakarlık maskeleri altında kendinizden uzaklaşmayı seçmeyin. Siz kendinizi doldurun ki kim giderse gitsin bomboş kalmayın. Kimsenin sizi kendinizden çalmasına izin vermeyin. Unutmayın ki kim olursa olsun hayatınızdaki en değerli şey sizsiniz! Bunu daima kendinize hatırlatmanız ve kalbinizde hissetmeniz dileğiyle..

 

İlginizi çekebilir: Beklenti kaynaklı hayal kırıklığının en güzel ilacı: Kendini sevmek

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale