X

Yalnız değiliz hiçbirimiz: Dostluklar da, ruhumuz da paylaştıkça güçlenir

Benim burada yazı yazmamın aslında tek bir ana sebebi var. Size tüm hikayelerimde söylemeye çalıştığım şey şu: Aslında hiçbirimiz yalnız değiliz. Herkesin hikayesi farklı olabilir ama hislerimiz çok ortak. İnsan genel anlamda her şeyi sadece kendisi yaşıyor zannediyorken çok daha fazla zorlanıyor. Zaman zaman kendisini eksik, yetersiz, hatta değersiz hissediyor. Fakat hiçbiri gerçek değil. Her birimiz çok zorlanıyoruz aslında ama kimimiz göstermiyor, kimimiz göstermeyi zayıflık sanıyor, kimimiz kendisinin farkında bile değil, kimimiz de cesareti seçiyor ve ne varsa içinde paylaşıyor ki başkaları da onun kendi hayatında hissettiği gibi yalnız hissetmesin. Çünkü anlatmayı seçen o “birileri” kendisini çok zaman yalnız ve desteksiz hissediyor hayatında. Bu sebepten iyiyi olduğu gibi, kötüyü, zor anları da anlatmanın önemini, değerini biliyor. (Evet, yazar bu son cümlelerinde kendisinden bahsediyor.)

Özellikle son senelerde kimseyle hiçbir şey paylaşmaz oldum. Sıkıntımda kabuğuma çekilir, kendi yaralarımı sarıp yeniden gülmeye başladığımda dışarı çıkar oldum.

Pek geçmişi düşünen biri olmamama rağmen son bir aydır üniversite zamanlarımı özlediğimi fark ettim. O dönemler çok sık aklıma gelir oldu. Neden? Çünkü o dönemler hiçbir zaman yalnız değildim. Sıkıntım da olsa biz hep kalabalıktık. Arkadaşlarımızla hep sokaktaydık. Beraberdik. Bir şey oldu mu kurul toplanır gibi toplanılır, hayatla dalga geçilir ve o gülmeyeceğini sanan yüz güldürülürdü. Yan yana hiçbir şey o kadar da zor değildi.

Sonra büyüdük. Herkes kendi hayatına gitti haklı olarak. Yok arkadaşlarımla hiç ayrılmadım, hala beraberim ama tabiî ki eski yoğunlukta değil sadece.

Bir de yeni yeni şunu fark ettim: Büyüdükçe ben insanlarla içimi paylaşmayı bırakmışım, tek başıma kendimi iyileştirmek için epey güç harcar olmuşum, çünkü insanları rahatsız etmek istememişim. Herkesin zaten kendi dertleri var, bari beraberken gülelim diye kendimi illüzyon bir kalıba sokmaya zorlamışım. Halbuki hikaye! Varsayımdan öte bir şey değil bu dediğim. Gerçeğini paylaşmadıkça ne kadar gerçek kalabilir insan? Ve gerçek kalmazsa eğer, ne kadar gerçek ilişkilere sahip olabilir?
Bu ara tam da bu soruları sorguluyorum kendimde.

Bu konu da şuradan çıktı: Yakın bir arkadaşım mesaj attı geçen gün nasılsın, keyfin iyi mi diye. Normalde hep yaptığım gibi iyiyim der geçerdim. Bu sefer öyle yapmadım! Topladım tüm cesaretimi, çünkü paylaşmaya paylaşmaya benim için epey zorlaşmış ve cesaret isteyen bir duruma dönüşmüş; “iyi değilim!” dedim ve herhalde on sayfa mesaj döşemişimdir. Kendime de bir o kadar şaşırdım, çünkü sadece kötüyüm diyebilmek resmen Pandora’nın kutusunun açılmasını sağladı. Sonra biz birkaç mesajlaştık derken ben kendimi çok daha hafif hissetmeye başladım. Kötüyüm diye sesli söylediğim an bile içimde alan açılmaya başlamıştı, hissetmiştim. O gün o başlarda zor ama sonrasında beni çok rahatlatan konuşma bana şifa oldu.

Artık saklanmayacaktım. Tek bir mesajlaşmanın bana ne kadar iyi geldiğine şahit oldum. Ertesi gün buluştuk, beraber saatlerce muhabbet ettik ve ben yeniden ışıldamaya başladım. Daha net gördüm yalnızlığın bir insanın sağlıklı hayatına devam edebilmesi için imkansız olduğunu. Çok yapmaya çalıştım, yapamadım işte. İnsan tek başına devam edebilmek için evrilmemiş. Tabii şuna da bakmak lazım: Neden kimseyle paylaşmıyorum? Neden yalnız iyileşmeyi tercih ediyorum?

Bunun hepimize göre farklı farklı, sonsuz cevabı olabilir. Bunlar ne doğru ne de yanlış. Sadece çekirdek sebebi görmeniz, fark etmeniz bile belki de yeniden açılmanıza yardımcı olacaktır.

Kendinizi dışarıya zayıf göstermemek olabilir mi? O zaman şöyle düşünün: Sizi zayıf görseler ne olur? Siz robot değilsiniz ki, insansınız. Tabii ki zayıflıklarınız olacak ve bu sizi daha çok insan yapar sadece. Bunu paylaşmak güçsüzlüğünüzü değil, aksine gücünüzü gösterecektir ve belki de bu paylaşımlarla kim bilir kaç kişiye kendi gerçeğini paylaşması için, daha gerçek olması için cesaret vereceksiniz.

Ya da belki de insanların sizden sıkılmasını istemiyorsunuzdur. İnsanlar tarafından dışlanmak, sevilmemek en korktuğunuz şeydir belki ve bu sebepten tüm yüklerinizi tek başınıza taşımak zorunda olduğunuzu zannediyorsunuzdur. Ben bir şey diyeyim mi size; yanınızda kalbiniz için var olan insanlar sizden asla sıkılmıyorlar. Onlar ne olursa olsun varlar ve hep var olsunlar!

Gerçeği, kabullenmeyi, şefkatli sevgiyi bizzat onlardan öğreniyorsunuz hatta size olan yaklaşımlarıyla. Ha bu sebepten giderler ya da gidecekler mi? Bırakın gitsinler. Demek ki hiç gerçek olmamışlar.

Benim bu yukarıda saydıklarım hayatımdaki sebeplerden bazılarıydı fakat en çekirdeğe indiğimde “kimseye yük olmayayım” gibi bir inancımla karşılaştım. Yük olmak. O gün size bahsettiğim arkadaşımla mesajlaşmanın sonunda bile ona bu şekilde söylemiştim bir anda: “Sana yük olmak istemem.

Arkadaşım da şaşırmıştı. O, yükün ne demek olduğunu bile anlayamamıştı. Ama bu kelime ve hisle benim içimde bir yerler titreşiyordu. Belki bebek bilincimde bir yerlerde ya da çocukken bir şeyleri yanlış anlayıp bu şekilde yorumlamış ve hep buna inanmıştım. Bu da bu konu dahil hayatımın birçok noktasında hayatımı maalesef yönetir olmuştu.

Ama şimdi görmeye başladım. Hayır, ben yük değilim ve hiçbir zaman da olmadım. Kendimi birileriyle paylaştığımda onlara hiçbir zaman yük olmadım ve olmayacağım. İnsan olarak paylaşmaya, birileriyle beraber ayağa kalkmaya ihtiyacım var ve hep olacak!

Yani diyorum ki, insanoğlu yalnız falan değil! Kendisini kafasında kurduğu varsayımlarla yalnız sanıyor ve kendi seçimleriyle o şekilde konumlandırıyor. Bu şekilde de giderek sıkışıyor, daralıyor, küçülüyor ve hayat iyice yaşanmaz bir hal alıyor. Eğer siz de paylaşamayanlardansanız alın cesaretinizi kalbinize ve açılın en yakın hissettiğiniz kişilere. İnanın konuşmaya başladığınız an hiçbir şey olmasa da ferah alanlar açılmaya başlıyor. Ve tabii neden paylaşamadığınıza da bir bakmanızı tavsiye ederim. Kim bilir altından neler çıkacaktır ve bulduklarınızda kim bilir hayatınız nasıl iyileşecektir.
Kolaylıklar gelsin.
Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Beklentilerinizin altında ezilmemek için: Hayata her an katkı sunduğunuzun farkında mısınız?

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale