X

Ya hep ya hiç: ‘Hiç’in gözü daha mı pektir ‘hep’ten?

‘’Ya hep ya hiç, ya gel ya git
Ya az ya çok, ya var ya yok
Bugün beni ya sev ya terk et

Yakın uzak, iyi kötü
Yaşa ya da unut dünü
Bugün beni ya sev ya terk et’’

Hayat, birçok kez bize iki seçenek sunar: Ya hep ya hiç. 

“Hep” derken, sürekli bir şeyin arzusuyla tutkulu bir şekilde ileriye doğru ilerlerken; “hiç” de, ya bir şeyin tamamen kaybedilmesi ya da hiç var olmamış gibi kabul edilmesi hali söz konusudur. Bu iki kutup arasında yaşadığımız psikolojik gerilim, yaşamlarımızı derinden etkileyebilir. Peki, gerçekten “hiç”in gözü daha mı pektir “hep”ten? İşte bu soru, insan doğası, arzular ve kayıplar üzerine derin bir psikolojik keşfe çıkarıyor bizi.

Hep ve hiç arasında psikolojik denge

Yaşamda her şeyi siyah beyaz gördüğünüz ve grinin tüm tonlarını kaçırdığınızı fark ettiğiniz oldu mu? İnsan psikolojisinde “hepsizlik” ve “hiçlik” arasındaki dengeyi korumak çok da kolay değildir. “Hep”; sürekli bir başarıya, ideal bir duruma, mükemmel bir ilişkiye, ya da bitmeyen bir mutluluğa ulaşma arzusuyla ilgilidir. İnsan bu arzuya kapıldığında, mükemmellik idealiyle yaşayan biri haline dönüşür. Sürekli bir hedefe doğru koşar kaşar koşar, geri adım atmaz. Amaç her ne olursa olsun, “hepsi” olmalıdır; hayat, eksikliği kabul edilemez bir şekilde yaşanmalıdır.

Bunun zıttı olarak “hiç” kavramıysa, kayıpların ve başarısızlıkların izlendiği bir yolculuktur. Hiçlik, bazen bir şeyin hiç başlayamayacağını ya da bittiğini kabul etmekten doğmuş olmalıdır. Bu da bir çeşit terk edilmişlik hissine sebep olur. 

İnsan, “hiç”in tarafında, ya da “hiç”i görecek kadar ona yaklaşmışsa, kendini kaybolmuş ve yalnız hissedebilir.

Peki “hiç”in gözü niye daha “pek’’ gibi gelir insana? 

Çünkü çoğu zaman, hiçlik derinlik arayışını da temsil eder. Beraberinde insanı daha büyük farkındalıklara ve içsel bir kabule yönlendirir. Hiçlik, insanın kayıpları ve olamayışları kabul etmesiyle bir tür teslimiyet duygusu yaratır. Dolayısıyla kişi, hayatındaki eksikliklerle yüzleşmeye cesaret eder ve bu da bir nevi güçlü bir özgürlük duygusu yaratır. Bu kabullenme, insanı daha dayanıklı kılabilir.

Hiçlikteki güç: Bir tür kabullenme

Kayıplarla ve başarısızlıklarla yüzleşmek, insanın olgunlaşmasının bir adımıdır. Bu, en zor dönemlerin bile insanı şekillendirdiği bir gerçektir. Eğer bir insan, “hiç”i kabul etmekte başarılı olursa, hayata dair çok önemli bir öğreti de ediniyor olacak demektir. Çünkü hiçbir şeyin sonsuza kadar devam etmeyeceğini anlamak, insanı bağlı olduğu zincirlerden özgürleştirir. Hiçlik, çoğu zaman yenilgi gibi görünüyor olsa da bu aynı zamanda bir dönüşüm noktasıdır. Hiçlikte, insan yıkılıyor olmayı deneyimleyebilir, ama aynı zamanda her şeyi yeniden inşa edilebilir.

Heplikteki sıkışmışlık: Mükemmeliyet arayışı

Öte yandan, “hep” duygusu, sıkça içine düşülen bir tuzaktır. İdealize ediyor olmaktan türeyen mükemmeliyetçi düşünme tarzı, insana her zaman “daha fazlasını” isteme duygusu aşılar. Hep daha iyi, hep daha güzel, hep daha güçlü… Bu sonsuz bir döngü haline gelir ve bu kısır döngü içinde hapsolan insan hiçbir zaman tam anlamıyla tatmin olamaz. Her an her şeyin “en iyi” versiyonunu hedeflemek, insanı psikolojik olarak tükenmişliğe ve tatminsizliğe götürür.

“Hep” fikri, sürekli bir devinim halinde olma hali, bir koşuşturmacayı temsil eder. Tüm bunların ışığında insan hiçbir zaman “tam” olmaz, olamaz.

Günümüzde “Ya hep ya hiç” gözlüğüyle dünyaya bakıyor olmak, yaşamlarımıza derinlemesine nüfuz eden bir düşünce şeklidir.

Hem “hep”i arzularız, hem de “hiç”i kabul edebilmeliyiz. Bu iki zıt arasında bir yol bulabilmek, bize daha anlamlı bir psikolojik yaşam sunar.

Çünkü hayat ne hep ne de hiçtir. Gerçek hayat, her iki durumun karmaşasında bir yerde var olabilme halidir: Bazı şeyleri sürekli istemek, bazı şeyleri ise kaybetmeye razı olmak gerekir. 

Dengeyi bulduğumuzda, ne kaybın ne de kazancın bizde yarattığı aşırı duygusal etkiyi hissetmeyiz. O zaman, hiçlik de heplik de bizi teslim almaz.

İletişim; Instagram: psikologhazalaslan

İlginizi çekebilir: Terk edilme şeması: Ben imkansız aşklar için yaratılmışım, ne kavuşmayı bilirim ne unutmayı

Hazal Aslan: Hazal Aslan, İstanbul Bilim Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümünden 2017 yılında mezun olmuştur. Akabinde uzun dönem yurt dışında bulunarak dil eğitimini tamamlamıştır. Türkiye'ye geri dönmesinin ardından çeşitli özel kurumlarda psikolog olarak görev yapmıştır. 2020 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programına kabul edilmiştir. Yüksek Lisans eğitimi esnasında almış olduğu psikoterapi eğitimleri doğrultusunda süpervizyon eşliğinde danışan görmüştür. ''Doğuma Psikanalitik Bakış'' Projesi ile mezun olmuş ve uzmanlığını tamamlamıştır. Gönülden bağlı olduğu Saadet Öğretmen Çocuk İhmal ve İstismarını Önleme Derneği ile pek çok eğitim kurumunda seminerlerde konuşmacı olarak yer almıştır. UCİM ( Uluslararası Çocuk İhmal ve İstismarı Önleme Derneği ) Eğitim Koordinatörü olarak görev almaktadır. Temel olarak eğitimini alarak yararlandığı yaklaşımlar; Şema Terapi, Bilişsel Davranışçı Terapi, Deneyimsel Oyun Terapisi, Pozitif Psikolojidir. Pek çok farklı modelin eğitim ve süpervizyon sürecinden geçmiştir, eğitim serüveni devam etmektedir. ‘’Her insanın anavatanı çocukluğudur. İns’an, çocukluğunda yaşadığı anları unutsa bile o anların yarattığı hisleri her daim hatırlar. ‘’ ilkesi ile mesleki çalışmalarına özel bir klinikte devam eden Psikolog Hazal Aslan; çocuk, genç yetişkin, yetişkinlerle yüz yüze ve online seans kabulünü gerçekleştirmektedir. Yaşamdan ilham alarak, ins’anın var oluş haline dair fikirlerini yazdığı, Instagram hesabı: psikologhazalaslan

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale