X

WhatsApp Sözleşmesi aslında ne anlatıyor?

Herkese merhabalar, 2021 yılı umarım herkes için güzel, umut dolu başlamıştır. Bana ilk ayından itibaren şans getirdi ve işlerim hedeflediğim bir sonraki aşamaya ulaştı. Sizin için de güzel bir yıl olması dileğiyle yazıma başlıyorum. Herkesin birbirine sormaya başladığı “WhatsApp’ı silecek misin, yoksa devam edecek misin?” sorularına belki cevap niteliğinde bir hukuki değerlendirme olacak. 4 Ocak 2021 sabahı cep telefonlarımızda “WhatsApp” tarafından sözleşme değişikliğine gidileceğine ilişkin bir uyarı ile karşılaştık.

Sözleşmedeki “Gizlilik İlkesi” gereğince onay vermemiz halinde verilerimizin Facebook ve bağlı şirketleri ile paylaşılacağı, onay vermememiz halinde ise bu uygulamayı belirtilen tarihten sonra kullanamayacağımızı öğrendik. Bu değişiklik birçoğumuzu tedirgin etti ve her yerde bu konu konuşmaya başlandı. Sonuçta WhatsApp’ın veri paylaşıma ilişkin sözleşme değişikliği bir anda ülkemizin gündeminin baş köşesine oturuverdi. WhatsApp’ın yapmaya çalıştığı (ya da daha doğru bir deyişle dayattığı) sözleşme değişikliği nedeniyle haklı olarak korkuya kapılan ve çekinen pek çok kullanıcı bir anda Telegram, Signal veya BİP gibi mesajlaşma platformlarına geçiş yapmaya başladı. Tabii bir yandan hepimizin aklında ardı arkası kesilmeyen sorular oluştu; zira bu süreçte WhatsApp uygulaması iş yaşamımızdan özel yaşamımıza kadar hayatımızın her alanına çoktan girmişti.

Bu değişiklik öylesine önemsendi ki ülkemizde, Twitter üzerinden “WhatsApp Siliyoruz” hashtagi ile uygulamaya karşı boykotlar ve toplu eleştiriler başladı. Aslında bu bir bakımdan oldukça iyi bir gelişme oldu. Böylelikle toplumun büyük bir çoğunluğu son derece önemli olan kişisel veri güvenliği konusunda farkındalık edindi, hatta aydınlanma yaşadı. Bunu da bu sürecin önemli bir yanı ve kazanımı olarak dikkate almalıyız. İşte bu yazımda kullanıcıların verilerin paylaşılması noktasında bu derece radikal bir farkındalık yaşamasına neden olan mobil uygulamaları, bunların kişisel verilerin güvenliğe yaklaşımlarını ve konunun hukuki boyutunu değerlendirmeye çalışacağım.

Sözleşmede “Hizmetlerimizin yürütülmesi, sağlanması, iyileştirilmesi, anlaşılması, özelleştirilmesi, desteklenmesi ve pazarlanması amacıyla WhatsApp; hizmetlerimizi ne zaman yüklediğiniz, kullandığınız veya hizmetlerimize ne zaman eriştiğiniz dahil olmak üzere bazı bilgileri almak ve toplamak zorundadır. Aldığımız ve topladığımız veri türleri, hizmetlerimizi nasıl kullandığınıza bağlıdır. Hizmetleri sağlamak için belirli bilgilere gereksinim duyarız ve bunlar olmaksızın hizmetlerimizi size sağlayamayız. Facebook şirketlerinin bir parçası olan WhatsApp, diğer Facebook şirketlerinden bilgi alır ve bu şirketlerle bilgi paylaşımında bulunur. Hizmetlerimizin ve Facebook şirketi ürünleri dahil bu şirketlerin sunduğu olanakların yürütülmesi, sunulması, iyileştirilmesi, anlaşılması, özelleştirilmesi, desteklenmesi ve pazarlanması amacıyla bu şirketlerden aldığımız bilgileri kullanabiliriz ve bu şirketler de bizim onlarla paylaştığımız bilgileri kullanabilirler” ifadesi yer almakta.

6698 sayılı KVKK kapsamında “Bu Kanunun amacı, kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemektir.” diyerek kişisel veri kavramını koruma altına aldığı görülmektedir. Kanunun 2. maddesi kapsam olarak “Bu Kanun hükümleri, kişisel verileri işlenen gerçek kişiler ile bu verileri tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla işleyen gerçek ve tüzel kişiler hakkında uygulanır” diyerek gerçek ve tüzel kişileri kanun kapsamında sorumlu tutmuştur.

Bakıldığında 6698 sayılı KVKK, esas itibari ile kişisel veriyi kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi olarak tanımlamış olmakla bu kavramı oldukça geniş yorumlamaktadır. Yani bu tanımdan hareketle kişisel veri kavramının içine bilindiği üzere, kişinin isim, telefon numarası, özgeçmiş, resim, görüntü, ses kayıtları, parmak izleri, genetik bilgiler gibi veriler de girmektedir. Haliyle WhatsApp gibi bir sosyal mecrada, kullanıcı kendi özel veya iş hayatına dair pek çok kişisel veri bulunmakta ve depolanmaktadır. Bu yönüyle WhatsApp’ın getirdiği bu sözleşme maddeleri kullanıcı olan herkesi ilgilendirmekte ve kişisel veri kavramının mahiyetinin önemini bir kez daha göstermektedir.

Kişisel veri kavramı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na da cezai nitelikli hükümler konularak, kişisel veriyi hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, verileri yok etmeme gibi fiiller suç olarak düzenlenmiştir. Böylesi önemli bir kavram olan gerçek kişiye ait kişisel verinin, iç hukukta kanunlarla, uluslararası alanda sözleşme ve ek protokollerle korunma altına alınmasına rağmen Whatsapp’ın yayınladığı sözleşme metni ile, kullanıcılara ait olan her türlü kişisel veriyi işlemesi ve paylaşması hukuka uygun olacak mıdır?

KVKK madde 5’e göre kişisel veriler ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemez denmektedir. Bilindiği üzere hukukta genel bir ilke olan rızanın hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir hal olarak düzenlendiği görülmektedir. Gönderilen sözleşmede WhatsApp kullanıcılara ait olan kişisel verinin paylaşılmasına rıza gösterenlerin verilerini paylaşacağını, 8 Şubat’a kadar söz konusu sözleşmeyi kabul etmeyen kullanıcıların kişisel verilerin işlenmemesi gerektiği düşüncesine karşı artık WhatsApp’ı kullanamayacağını tek taraflı olarak dikte etmektedir. Bu durum haliyle aklımıza 6098 sayılı Borçlar Kanunu Genel İşlem koşullarını getirmektedir.

TBK’nın 20. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca genel işlem şartları şu şekilde tanımlanmıştır. “Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu koşulların sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem taşımaz.” demektedir. Bununla beraber, genel işlem koşulları ile düzenleyenin kötü niyetli hareket ederek sözleşmenin diğer taraflarının aleyhine hareket etmesi mümkün olduğundan TBK madde 21’de bu husus düzenlenmiştir.

TBK madde 21’de, “Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır” şeklinde emredici bir hüküm yer almaktadır.

Mevcut kanun hükmü, düzenleyenin sözleşmenin diğer tarafı olan kişiyi aydınlatma yükümlülüğünü açıkça, tereddütte yer vermeyecek şekilde, kapsamlı olarak bilgi sahibi edinilmesine ve bu şekilde bir rızanın alınmış olması şartına bağlamaktadır. Ancak WhatsApp’ın yayınladığı sözleşmede taraflara kişisel verinin ne olduğu dahi söylenmemiş, bu kavramın içine nelerin girdiği, kişinin verilerin işlenmesinin ve bu işlenmenin sonuçlarının neler olacağı gibi önemli noktalar atlanarak matbu bir metin gönderilmesi ile yetinilmesi bu hususta genel işlem koşullarının TBK madde 23 uyarınca düzenleyenin aleyhine yorumlanması gibi bir duruma yol açabileceği de ortadadır.

Sonuç olarak iyi niyet ve dürüstlük kuralı ilkesi kavramı gereğince, kullanıcılara dayatılan bu sözleşmenin, her türlü kişisel verinin korunmaya çalışıldığı ve kişisel veri ihlalinin gerek ulusal gerekse uluslararası alanda türlü cezai ve idari yaptırımlarla düzenleme altına alındığı gerçeğine karşılık; aydınlatma yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmeyen düzenleyene karşı, kullanıcısının her türlü kişisel verisi olarak paylaşılan fotoğraf, yer, konum, dosya, ses kayıtları gibi bilgilerin işlenmesine verilen rızanın yani bu irade açıklamasının temelinin sağlamlığı konusunda hukuka ne derece uygun düşeceğinin hukukçular tarafından tartışma konusu olacağının kaçınılmaz hale getireceği ortadadır.

İlginizi çekebilir: Pandeminin dağarcığımıza kattığı bir kavram: “Kısa çalışma ödeneği” nedir?

Avukat Gökçe Işık: Burslu olarak girdiğim Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdim. Medeniyet Üniversitesi’nde Tıp Hukuku alanında yüksek lisansımı tamamladım. Baronun Kadın Hakları Komisyonu’nda aktif görevler aldım ve bu alanda çalışmalarıma devam ediyorum. Şimdi geriye dönüp baktığımda olduğum ben ile olmak istediğim ben arasındaki farkın her geçen gün giderek azaldığını fark ediyorum. Avukat, teoriyle pratiği kişiliğinde birleştirendir. Bu hayat felsefesinden yola çıkarak her ne kadar kendimi akademik olarak Tıp Hukuku alanında yetiştirsem de ülkemizde kadınların adalete erişiminde ciddi sıkıntılar olduğunu gözlemlediğim için bu alanda gönüllü çalışmalar yapıyorum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale