X

We, Robot: Cybercab, Robovan ve Optimus ile Tesla dünyası, geleceğin fragmanını mı izletiyor?

Geçtiğimiz günlerde Tesla, tüm dünyada büyük yankı uyandıran bir etkinlik ile geleceğe dair inanılmaz kesitler sundu. Elon Musk’ın adeta bir Hollywood gösterisi edasında gerçekleştirdiği bu etkinlik, yani We, Robot teknolojinin ve yapay zekanın bildiğimizden ve sandığımızdan aslında çok daha ileride olduğunu resmen kanıtladı.

Pek çok ünlü bilim kurgu, fantastik komedi, aksiyon yapımlarından tanıdığımız Kaliforniya’daki Warner Bros Stüdyoları’nda gerçekleşen We, Robot etkinliği Tesla Dünyası’ndaki son gelişmeleri tanıtırken bir yandan da muhtemelen çok yakın zamanda geleceğin nasıl görüneceğinin de kısa bir şovunu yaptı.

Etkinlikteki her detay adeta bir fantastik kurgu ya da bilim kurgu filmlerini andırıyor gibi olsa da hepsi fazlasıyla ‘gerçek’ti. Başrollerde ise birazdan detaylarını ele alacağımız Robotaxi, Robovan ve Optimus vardı. Sanki Marvel dünyasından ya da Starwars camiasından fırlamış karakterler gibi duran bu isimleri yakın gelecekte daha sık duyacağız gibi. Yapay zekanın ve son teknolojik gelişimlerin eseri olan Robotaxi, Robovan ve Optimus, etkinlik boyunca ziyaretçilerin deneyimlemesine de sunuldu. Elbette ilk şovu Elon Musk, Robotaxi ile giriş yaparak başlatmış oldu.

Gelin, Tesla Dünyası’nda neler oluyor, yakın gelecekte bizi neler bekliyor, robotlar dünyayı gerçekten de ele mi geçiriyor, sürücülü otomobiller tarih mi oluyor, daha yakından bakalım.

Robotaxi: Nam-ı diğer Cybercab

Görsel ve kapak görseli: tesla.com

We, Robot etkinliğinin en başında Elon Musk konuşmasını yapmak için sahneye Robotaxi, diğer adıyla Cybercab ile geliyor ve o geliş, gelecekten bir fragman gibi akıllara kazınıyor. Robotaxi, tamamen otonom sürüşle çalışan, bir şoföre ihtiyaç duymayan, fütüristik bir tasarıma sahip, direksiyonu ve pedalları olmayan, kısacası kendi kendine giden bir taksi.

Evet; taksiyi çağırıyorsunuz, geliyor, biniyorsunuz ve sizi gideceğiniz yere götürüyor. Şoför yok, direksiyon yok, yolu tarif etmenize gerek yok, hiçbir şey yok. Hatta kendi kendini şarj ediyor, kendi kendini temizliyor… Kulağa nasıl geliyor? Böyle bir taksi sizi kapınızdan gelip alsa ve gideceğiniz yere bıraksa, nasıl olurdu? Denemek ister miydiniz, yoksa sürücüsü olan geleneksel taksiler sizin için daha mı cazip ya da daha mı güvenli bir seçenek?

Aslınca Cybercab, otonom sürüş teknolojisine sahip taksiler konusunda dünyada bir ilk değil. Waymo şirketinin sürücüsüz taksileri Amerika sokaklarında bir süredir aktif. Dolayısıyla Robotaxi’nin sürücüsüz olması onu eşsiz kılmıyor. Ama tasarımı büyük fark yaratıyor. Çünkü Waymo’nun sürücüsüz taksileri bildiğimiz otomobil tasarımlarına sahip ve yine bildiğimiz şekilde direksiyonu sürüş esnasında dönüyor, yalnızca onu döndüren bir şoför yok.

Cybercap’te ise geleneksel otomobillere dair en ufak bir iz bile yok. Ayrıca, Waymolar şu an için Amerika’nın yalnızca birkaç eyaletinde ve sınırlı bir bölgede hizmet veriyor. Elon Musk’ın etkinlikte söylediğine göre ise uygun altyapısı olan ülkelerde 2027’ye kadar Robotaxi’ler hizmet verebilir. Ama dünya böylesi bir otonoma hazır mı, tabii henüz bunu bilmek zor…

Yeni yenil toplu taşıma: Robovan

Görsel: tesla.com

Gelelim etkinliğin can alıcı bir diğer tasarımına; Robovan. Taksiler maliyetli mi geldi ya da daha kalabalık bir şekilde mi seyahat etmek istiyorsunuz, Tesla’nın bunlar için de bir çözümü var: Robovan. Robovan’i yeni nesil toplu taşıma araçları olarak tanımlasak sanıyoruz ki yanlış olmaz. Elon Musk’ın etkinlikte söylediğine göre otonom gelecekte daha büyük bir araca ihtiyaç duyarsak Robovan bu ihtiyacımıza cevap verebilecek güçlü bir seçenek.

Sanki bir uzay aracını andırıyormuş gibi sıra dışı bir tasarıma sahip olan Robovan, aslında bir prototip ama yine Elon Musk’ın söylediğine göre Tesla bu tasarımı üretecek ve yine yakın zaman sokaklarda artık sık sık Robovan görmeye başlayacağız. Zaten Tesla’nın amacının da bu olduğunu dile getiriyor; sokakta gördüğümüz araçların görünümünü değiştirmek. Çünkü ‘Gelecek, gelecek gibi görünmeli’ymiş. Sizce de öyle mi? Bu sıra dışı tasarıma sahip Robovan, size de geleceği çağrıştırıyor mu?

Gelelim özelliklerine. Tıpkı Cybercap gibi Robovan da tamamen otonom sürüş teknolojileri ile çalışıyor ve 20 kişiye kadar içine insan alabilecek geniş bir hacmi var. Pencereleri ve tekerlekleri gizlenmiş bir tasarıma sahip. Ve Elon Musk’ın söylediğine göre özellikle kalabalık bölgelerdeki trafik sorununu çözmek ve kişi başı yolculuk maliyetlerini düşürmek için etkili bir çözüm olabilirmiş Robovan. Ama ne zaman seri üretime geçecekleri ya da yollarda aktif bir şekilde görmeye başlayacağız, orası henüz kesin değil. Yine de Musk, çok uzun süre beklemeyeceğimizin de sinyalini veriyor gibi.

Akıllı ev yardımcı insansı robotlar: Optimuslar

Görsel: tesla.com

We, Robot etkinliğinin son tanıtılan tasarımı ve Elon Musk’ın da insanlığın ürettiği en teknoloji harikası ürün olarak değerlendirdiği, gecenin yıldızı: Optimuslar yani gelişmiş otonom insansı robotlar.

“Optimuuss, kapıya bakar mısın?” Hazır mısınız evinizde böyle seslenmeye?

Optimuslar’ın bir insanın yapabileceği herhangi bir işi yapabileceğini söylüyor Elon Musk. Kapıyı açabilir, misafirlerinize bir şeyler ikram edebilir, çocuğunuza bakabilir, köpeğinizi yürüyüşe çıkarabilir, yemek hazırlayabilir, evi temizleyebilir, kısacası aklınıza gelen her gündelik işi ve ev işini yapabilir diyor. Düşünsenize evinizde akıllı bir yardımcı var, hem evin tüm işlerini hallediyor hem çocuklara bakıyor hem de yorulmuyor, şikayet etmiyor, durmuyor, dinlenmiyor, her an göreve hazır. İnanabiliyor musunuz?

Üstelik yine Elon Musk’ın söylediğine göre bir gün herkesin bir Optimus’u olabilir. Araba satın almaktan çok daha ucuza mal edebileceklerini söylüyor bu insansı robotları. Hatta 20-30 bin dolar arasında satışa çıkarabileceklerini de belirtiyor.

Etkinlik boyunca katılımcılarla kaynaşan Optimuslar, dans ediyor, içecek hazırlıyor, insanlarla selfie bile çektiriyorlar. Öyleyse soralım; gelecek gerçekten de böyle mi görünüyor? Halihazırda zaten bir film seti olan stüdyoda görüldüklerinde, evet; kabul etmek gerek ki her bir tanıtılan ürün hayranlık ve heyecan uyandırıcı. Ama dünya, böylesi bir otonomiye ve ‘her şeyi’ yapan robotlara hazır mı?

Dünya, böylesi bir otonomiye ve ‘her şeyi’ yapan robotlara hazır mı?

We Robot, gerçekten de basit bir tanıtım değildi, bir deneyim etkinliğiydi ve adeta geleceğin simülasyonu gibiydi. O muhteşem ışıklandırmaların altında her şey mükemmel görünse de gerçekten öyle mi, soru işareti…

Aşağıda fragmanını eklediğimiz Humans dizisini izleyenler hatırlayacaktır; robotlarla yaşamak başta çok büyük kolaylıklar sağlasa da içinden çıkılması çok zor olaylara da sebep olmuştu. Bugün böylesi bir tasarımın gerçek dünyada oluşu, akıllara bilim kurgu senaryolarındaki olasılık payını da getirmiyor değil. Gerçekten işler karışabilir mi? Robotların ‘her şeyi’ yapması, insana ve insan gücüne olan ihtiyacı sıfırlar mı? Öyle bir durumda bu robotlara erişim sağlayamayan ülkeler veya toplumun belli kesimleri, tüm gelişmelerden geride kalır mı? Halihazırda aralarında büyük farklar olan gelişmiş ve gelişmemiş ülkeler arasındaki uçurumlar git gide büyür mü? Etik, ahlak, suç, yasalar, hepsi ve daha fazlası değişmek zorunda kalır mı? Değişirse, bu değişim iyiye doğru mu yoksa kötüye doğru mu olur? Warner Bros Stüdyoları’nın büyülü ışıklandırmalarının etkisinden çıkıp cevaplanması gereken çok soru olduğu kesin. Ama belli ki bu yol, uzun bir yol.

Peki ya full otonom sürüş teknolojileri bu denli hızla yayılırken geleneksel trafik kuralları tarih mi olacak? Yollar, sürücüler, yayalar, bu gelişmelere hazır mı? Böylesi bir alt yapı tüm dünya ülkelerinde var mı? Elbette ki cevap şu an için hayır. Ama bu alt yapı hazırlıklarına çoktan başlamış ülkeler de var, en başta da halihazırda otonom araçların kullanılmaya başlandığı Amerika gibi. Peki, güvenlik endişeleri gerçek anlamda giderildi mi ya da giderilebilecek mi? En büyük soru işareti bu konuyla ilgili olabilir. Çünkü, bazen araçtaki tek bir kişinin bazen dört kişilik bir ailenin bazense Robovan’ı düşündüğümüzde 20 kişilik bir spor takımının canı, bu teknolojiye emanet edilmiş olacak. Otonom sürüş teknolojileri ise tam anlamıyla buna hazır mı, bugünden bilmek zor.

Kısacası, hala cevaplanması gereken çok soru olduğu, yapılması gereken sonsuz düzenlemelerin olduğu su götürmez bir gerçek. Ama otonom geleceğin çok uzak olmadığı da… Bakalım, bu gelecek bize ne kadar ‘yakın’, zaman gösterecek…

Etkinliğin tamamını merak edenler için Tesla’nın kendi YouTube hesabında paylaştığı videonun linkini de aşağıya ekliyoruz:

İlginizi çekebilir: Teknolojik bir devrim mi yoksa geçici bir heves mi: Apple Vision Pro

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale