X

Varanasi gezi rehberi 2: Aarti seremonisi

Varanasi rehberimin ilk bölümünde de bahsettiğim gibi Varanasi, kutsal nehir Ganj boyunca uzanan ve Tanrı Şiva’nın ateşi ile parlayan bir şehir. Başrolde Tanrı Şiva olunca da seremonilerde, kutlamalarda ateş oluyor. Bu bölümde de her gün doğumu ve batımında gerçekleştirilen Aarti’den bahsedeceğim.

Karanlığı aydınlatan Aarti Seremonisi

Hinduizm’de tanrılara adanan ateş seremonilerinden Aarti, kelime anlamı olarak da “karanlığı aydınlatan” anlamına geliyor. Ganj’ın kıyısında her gün batımı ve gün doğumunda gerçekleştirilen Aarti seremonileri tüm halk tarafından büyük bir ilgiyle izleniyor ve dualarla eşlik ediliyor. Varanasi en önemli hac merkezlerinden olduğu için her gün yerli yabancı turistler ve hacılar da bu seremonilere katılıyor.

Seremoni 7 rahip tarafından gerçekleştiriliyor; bu 7 ateş vücudumuzdaki çakraları temsil ederken; kullanılan objeler de 5 elementi temsil ediyor: Çiçek; toprak elementi. Su; su elementi. Gee veya yağ; ateş elementi. Tavuskuşu yelpazesi; hava elementi. Yak kuyruğu; boşluk (akasha).

Seremoni, 7 rahibin birbiriyle senkronize biçimde ateş- müzik ve çanlar eşliğinde bir dizi hareketinden oluşuyor. Yakılan tütsüler insan zihninin saflaşmış, temizlenmiş halini simgelerken, 7 rahibin senkronize hareketleri ile insan varlığının bütün boyutları sembolik biçimde tanrılara sunuluyor. Yanan ateşler tanrıların nefesi ile güçlenirken; tören sonunda nehir kıyısına gidilerek ateşler Tanrıça Ganga’nın kollarına yani Ganj nehrinin sularına bırakılıyor, dileklerin gerçekleşmesi için dualar ediliyor. Assi Ghat ve Dasaswamedh Ghat’ta hem gün doğumunda hem de gün batımında bu seremonilere katılabilirsiniz. Her birinin keyfi ayrı oluyor.

Hint kadınları ve Bindu

Hindistan’da yaşam gördüğüm kadarıyla çoğunlukla inanç ve buna bağlı olarak artık hayatın parçası haline gelmiş alışkanlıklara göre yaşanıyor. Kadınlar resmen sokaklarda renk kartelası gibi geziyorlar. Rengarenk altı metrelik saree kumaşlarına sarınıp, afili takılarını hatta ayak parmaklarına bile minnak yüzüklerini takıyorlar. Tabii bir de alınlarına kırmızı veya tonlarında noktasal işaret konduruyorlar. Filmlerde gördüğüm bu kareleri seyahatim sırasında da görünce anlıyorum ki bu iş harbiden ciddi bir gelenek, yani filmlere renk katmak için yapılan bir makyaj değil!

Alnın üst tarafının saçla birleştiği yere çizilen kırmızı boyaya “Sindoor” deniyor. Bu simge kadının evli olduğunu gösteriyormuş. Evlendiği gün eşi tarafından ilk kez yapılan bu işareti daha sonra kadın her gün kendisi uyguluyor. Dul kalan kadınlar ise Sindoor uygulamayı bırakıyormuş, hatta dul kaldığı gün kadının kayınvalidesi veya görümcesi bu işareti siliyormuş. Geleneğe göre boşanmak yaygın değil, eşi öldüğünde dul kalıyor ama pek tabii modern hayatta artık bu gelenekten uzaklaşılmış durumda.

Bindi ise kaşların arasındaki bölgeye çizilen veya yapıştırılan noktalara deniyor. Zaten Sankrit dilinden gelen Bindu kelimesi nokta, damla, küçük parcacık anlamına geliyor. Kadim yazıtlarda yaratılışın başlangıç noktası olarak geçiyor; evreni sembolize eden mandalanın merkezindeki başlangıç noktasına da bindu deniyor.

Bu noktanın iki kaş arasına uygulanmasının nedeni ise 3. Göz, yani Ajna Çakrayı temsil etmesi. Bindu tüm kadınlar tarafından uygulanabiliyor, özellikle gençler taşlı minik aksesuarlarla süslemeli bindular kullanıyor. Ben de sokaklardaki tezgahlardan kendim için bir paket almayı ihmal etmedim.

Zaman zaman erkeklerin alınlarında da kırmızı, turuncu veya beyaz nokta veya çizgiler görmek mümkün. Bunlar sadece günlük dua için gittikleri tapınaklarında din adamları tarafından çiziliyor, bir çeşit dua/kutsama göstergesi. Tapınaktaki din adamları gelenlere dua okuyarak alınlarına birkaç nokta konduruveriyor.

Seyahat önerilerim

“Varanasi’de en güzel şey nedir?” diye sorsanız gün doğumunda tekne gezintisi derim. Tekneye sabahın karanlığında binip gün ağarırken şehri nehirden izlemek gibisi yok. Tüm günün kaosunu üzerinden atan şehir, ölü yakımın devam ettiği iki ghattan yükselen ateşlerle tamamen dönüşümün enerjisini yansıtıyor. İnsan türlü hallere giriyor bu gezintide. Ne yapıyorum, nerdeyim, inanç nedir, düşündüğüm için mi varım; yoksa var olduğum için mi bu kafamdaki sorular? Ben kaç defa gördüm bu gün doğumlarını? Yaşam bir amaca mı tabi ya da yaşamak zaten bir amaç değil mi? Ölüm de yaşam mıdır? Öldüğümde bu soruları yine sorabilecek miyim? Ya da en önemlisi öldüğümde tüm cevapları alabilecek miyim? Kafamdaki sorular sessizleşirken tekrar Assi Ghat’a dönüyoruz ve buradaki Aarti seremonisinin sonunu yakalıyorum.

Ben Assi Ghat’a çok yakın bir pansiyonda kaldım, ismi Kashika Paying Gasthaus. Bir ailenin üç katlı evi ve bazı odalarını oda-kahvaltı pansiyon olarak işletiyor. Ev sahibinin çok iyi ingilizcesi olduğu gibi, Hindu kültürü ve tarihine dair bilgisi de çoktu, hiç bir sorumu cevapsız bırakmadı sağolsun. Ayrıca hem gelişte hem de ayrılırken taksi konularında da çok yardımcı oldu.
Varanasi bence günlerce kalınacak bir şehir değil, şehrin kalabalığı ve dini merkez olmasından dolayı kendini tekrarlayan bir havası var ve bu ağır gelebiliyor. Bir de ben ordayken şansıma Hindistan başbakanı Varanasi’ye geldi, şehirde zaten varolan kaosun daha da çıktığı noktayı tahmin bile edemezsiniz.

Harishchandra ve Manikarnila Ghat’larında kremasyon törenleri her an sürüyor. Yürüyerek veya tekne ile burdan geçerken töreni izlemeniz mümkün.

Ashish Cafe, Hotel Sita, Aadha Rooftop kafeler gün içerisinde dinlenmek ve bir şeyler içmek için ideal. Özellikle Hotel Sita’nın en üst kattaki kafesi şehri yukarıdan izlemek ve fotoğraf çekmek için harika. Bengali sokağındaki minik tasarım dükkanlarına da göz atmadan dönmeyin bence. Ayrıca Varanasi önemli bir ipek dokumacılığı merkezi, bu yüzden saree almak isterseniz özellikle büyük tapınak Sri Kashni Vishwanath’a giden yoldaki kapalı çarşı gibi sokaklardaki dükkanlardan bakabilirsiniz. Bu tapınağa turist olarak giriş ücretli olduğu için ben girmedim; dini bir merkeze ücretli giriş olması pek hoşuma gitmedi. Turistler için ayrı bir giriş var, dilerseniz rehberli gezi de alabiliyorsunuz. Girmek isterseniz web sitesinden rezervasyon yaptırabilirsiniz.

Varanasi’de ghatların en merkezi Dasaswamedh ghat ana meydan konumunda, burada özellikle çantanıza dikkat etmenizi öneririm. Etrafta çok fazla fotoğraf çektirmek isteyen veya size bir şeyler anlatmak isteyen kişiler olacaktır. Dialoğa girmeden uzaklaşırsanız iyi olur, aksi takdirde size anlattıkları karşılığında rehber gibi para isteyebilir. Bir de sahte din adamları sizi kutsamak için yanınıza gelebilir, bu gibi isteğiniz dışında çevrenizde olup bitene karşı dikkatli olmak şart.

Ganj’ı arkanıza alıp Dasaswamedh ghattan içeriye doğru yürüdüğünüzde ilerde çiçek pazarına çıkacaksınız, görmeden dönmeyin derim. Hatta kendinize çiçek seçip akşam seremonisinde Ganj’a dileğinizle bir mum yakıp bırakabilirsiniz.

Ve son olarak Şiva’nın şehri Varanasi’den Rudraksha almadan dönmeyin derim. Rudraksha isminin anlamı birleşimindeki iki kelime “Rudra” ve “Aksha”dan gelir. Rudra, Şiva’nın diğer ismidir. Aksha ise göz yaşı demektir. Birleştiğinde “Şiva’nın Gözyaşları” anlamını alır.

Efsaneye göre Şiva tüm yaşayanlar için mutluluk niyeti ile derin bir meditasyona girer. Meditasyonu bitirip gözlerini açtığında gözyaşları toprağa dökülür. Bu damlalar tohum gibi ağaç verir ve bu ağaçlara Rudraksha ismi verilir. Şiva’nın her tasvirinde kafasında, boynunda, ellerinde Rudraksha tohumları olduğunu görürüz. Rudraksha takı kullanan kişinin kötülüklerden korunduğu, sağlık ve güce kavuştuğuna inanılır. Özellikle derin meditasyon gücü ve iç huzur arayanların kullandığı bir doğal takıdır.

Maceralarımı Instagram hesabımdan takip edebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Varanasi gezi rehberi 1: Şiva’nın sönmeyen ateşi

Semanur Aksoy: Üniversite yıllarında birçok AB projesinde görev alarak dünyayı gezmeye başladı. İzmir’de üniversiteyi bitirdikten sonra iş hayatı onu önce Meksika’ya sonra da İstanbul'a götürdü. 2011 yılında yoga ile tanıştı ve bu hayatında bir dönüm noktası oldu. Kurumsal hayatın onun içindeki boşluğu besleyerek büyüttüğü bir dönemde ara verdi ve önce iki ay, daha sonra da yedi ay sırt çantası ile Güney Amerika seyahatine çıktı. Amazonların şifalı bitkileri ile tanıştı; bunun da yoga gibi hayatında olumlu anlamda bir kırılım yarattığını anladı. Yoga yolculuğuna Reiki, Access Bar ve Thai Beden Terapistliği gibi şifalı dokunuşları da ekledi. Mandala tasarımlarını tekstil ile buluşturarak kendi markası Let’s Boho’yu yarattı. Şimdilerde gezgin kimliğinden arta kalan zamanını geçirmek için yerleştiği Fethiye’de, yoga, nefes, meditasyon ve Thai Beden Terapi içerikli bireysel dönüşüm rehberliği ve kendi markasını yaratmak isteyenlere marka danışmanlığı yapmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale