X

Yaşamdaki en büyük başarı: Mutlu ve iyi hissetmek için kendini gerçekleştirmek

Küçük yaştan itibaren kendimizi gerçekleştirmemeyi öğreniyoruz. Daha bebekken etrafımızda olanı biteni hissederek, görerek, duyarak yani kopyalarak öğrendiğimizin bilincinde olmayan ebeveyn ve toplumla şekilleniyoruz. Her şey bilinçaltımıza kayıt edilirken o kadar masumuz ki, yetişkin olduğumuzda davranışlarımızın sebebi, kaynağı, kökü olan duygularımızın, korkularımızın, inançlarımızın farkında bile değiliz. Çünkü hayatın koşturması için de bir şeylere yetişmeye çalışıyoruz. Yaşamda var olma mücadelesi veriyoruz. Ama ne mücadele… Durup hiç düşünmeden, hiç sorgulamadan geçen mücadeleli yıllar.

Mücadele neyle geçiyor?

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde olduğu gibi fizyolojik temel ihtiyaçlar bir kenara (nefes alma, yeme, içme, uyuma, sevişme), hayatımız; kendimizi güvende hissedeceğimiz şeyleri temin etmekle (evim olsun, arabam olsun, param olsun param olursa ancak emniyette ve güvende olurum, yani mutlu olurum koşulu ile), sevgi ihtiyacıyla (bir yere ait olmak, birine ait olmak, eşim/sevgilim olsun, bir yere kabul edileyim evleneyip barklanayım, çocuk yapayım çabasıyla), değer ihtiyacıyla (aldığımız titirlerle, kendimizi değerli zannettiğimiz zamanlar, öz değerimizin farkında olmayıp aldığımız sıfatlarla, kendimizi var etmekle) geçiyor. Kısacası; yaşam kendimizi gerçekleştirmeden geçiyor, ellerimizin arasından kayıp gidiyor.

Yaşam mücadelesinde geçip giden yıllardan sonra erkekler, genellikle 40’lı yaşlarında bir şeyleri sorgulamaya başlıyorlar.

Yaş biraz ilerledikçe, kadınlar genelde 30’lara, erkekler genelde 40’lara geldiğinde bir şeyler sorgulanmaya başlanıyor. Ya bir hastalık çıkıyor, ya bir yakının ani kaybı, ya iflaslar, ya işten çıkarılmalar, ya aldatılmalar, terk edilmeler, boşanmalar… Bir şey dank ediyor o zaman ve insan işte o zaman sorguluyor yaşamını. Ne kadar mutlu olduğunu ve hayattan ne kadar tatmin olduğunu. Benim savım şu;

  • İllaki insanın başına bir şey gelmesi mi gerekiyor?
  • Yaşamımızın muhasebesini yaparken daha bilinçli olamaz mıyız?
  • Gerçekten aklımızı kullanamaz mıyız?
Kendini gerçekleştirmemize engel olan durumları anlatan hikayeler

Yoksa hep bilinçaltımıza zamanında kayıt ettiklerimizin kumandasında yaşamaya mahkum muyuz? Siz bu soruları kendinize soradurun, ben de birkaç örnekle basitçe kendimizi gerçekleştirmemize engel olan durumları, daha doğrusu birkaç gözlemimi anlatayım:

Geçenlerde metroya biniyorum. Bir kadın ve iki çocuğu da o sırada metroda. Çocuklar turnikenin altından geçmeye çalışırken güvenlik görevlisi sordu; ‘Çocuklar kaç yaşındasınız?’ Çocuklardan biri heyecanla atıldı: ‘Ben 11 yaşındayım’, diğeri de aynı heyecanla; ‘Ben de 9 yaşındayım’ dedi. Yani ben de büyüğüm der gibi. Analarının yüzü ise buruldu. Çocuklar bedava geçecekken turnikeden, güvenlik görevlisine, yani para engeline takıldılar. Artık çocukluktan çıktıklarını kabul etmek istemeyen anaları ise çaresiz bastı akbilini. Para dediğimiz kavram daha çocuk yaştayken kendimizi gerçekleştirmeye, yaşımızı bile söylemeye engel olabiliyor. Yani biz öyle zannediyoruz; çünkü yaşadıklarımızla böyle öğreniyoruz. Sonra da yıllarca para hep kendini gerçekleştirmeye engel olan büyük aşılmaz bir dağ gibi önümüzde duruyor. Sevgili anne babalar, farkında olmadan yaşananlar işte bu basit örnek gibi hayatlarımıza damgasını vuruyor.

İlgili yazı: İzin verin çocuklar özgürce çocuk olsun

Bir küçük örnek daha aileye küçük kardeş gelince oluyor. Anne – baba; ‘Sen artık abla oldun, ağabey oldun’ yüklemesini yapınca çocuk, ne yazık ki çocukluğuna veda ediyor. Abla/ağabey olmanın sorumluluğu yüklenince, ister istemez kabulleniyor durumu; ama esas çatışma sonrasında. ‘Abla/ağabey oldum yani büyüdüm ve büyüklerin yaptıklarını yaparım’ düşüncesine gelen çocuk bir şey istediğinde; ‘Olmaz sen daha çocuksun’ cevabını alıyor. Bir çocuk için güvensizliğin başladığı, çatışmanın yerleştiği noktalar artık bir bir şekilleniyor. Çocuk ‘Büyük müyüm yoksa çocuk muyum?’ ikilemeni yaşayadursun, ebeveyn olarak zaten aynı ikilemleri yaşayan yetişkinler de çocuğa basit söylemlerin nasıl etki ettiğinden bihaber yaşamını sürdürüyor.

Kariyerinizde ister en tepe noktalara gelmiş üst düzey bir yönetici olun, isterseniz de patron olun hiç fark etmez, yaşamdaki en büyük başarı, mutlu ve iyi hisseden insan olmak için kendini gerçekleştirmektir. Ancak kendi gerçeğini yaşayan, yaratan insan özünde mutludur.  

Bu bilinçle; önce kendinizi gerçekleştirmenizi, ardından da kendini gerçekleştiren ve duygularını hisseden, ifade eden çocuklar yetiştirmenizi diliyorum aşkla…

Hande Akın: 5 Şubat 1977 İstanbul doğumluyum. Şişli Terakki Lisesi’nde okudum. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV Sinema Bölümü’nden mezun oldum. 15 yıl reklam sektöründe prodüksiyon ve müşteri ilişkileri yöneticilikleri yaptım. 28 yaşlarında başlayan sorgulama, kendimi keşfetme, tanıma, anlama maceramda 33. yaşım milat oldu. Reklamcılıkla vedalaştım. Aldığım ve almakta olduğum sayısını artık hatırlamadığım pek çok eğitim, seminer oldu. Kişisel gelişim alanında yaşam koçluğu yapmaya başladım yıl 2010... “Ben zamanı”nın kurucusuyum, Bu slogandan hareketle; EFT (Duygulardan Özgürleşme Tekniği), REGRESYON, Ezoterik şifa teknikleriyle harmanladığım kalbimin rehberliğinde özgün bireysel seanslarımın yanı sıra kişisel gelişime dair eğitimler, seminerler veriyorum. Kadın Olmak ve AŞK’a gel özellikle dişil enerji üzerine çalıştığım workshoplarım. İlham veren, motive eden, umudu yeniden yeşerten kitlelere özel konuşmalar yapıyorum. Kitabım “Kadın Olmak” 2014’te çıktı. 2015 ve 2016 yıllarında televizyon programı hazırlayıp, sundum. Akışta kalma deyimini içselleştirerek yapabildiğimce teslimiyetle gelişmek ve geliştirmek bana keyif veriyor. Birbirimizden öğrenerek, birbirimize destek vererek geliştiğimize, hepimizin birbirinden ilham aldığına ve her bireyin kendini şifalandırabileceğine inanıyorum.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale