X

Vahşi kadının yolculuğu: Cinsel özleri tanımak

“Güçlü feminen olmanın ilk kuralı sağlıklı maskülen olmaktır.” –Didem Çivici, Wild Woman Academy’nin kurucusu.

Feminen, maskülen, eril ve dişil ifadelerini muhtemelen daha önce duymuşsunuzdur. Benim de sıkça aşina olduğum kavramlardı. Dişil ve erilin doğasını genel olarak anladığımı düşünüyordum, ama eksik olduğunu hissettiğim parçalar vardı. Vahşi Kadın Kampının – Karanlığın Bilgeliği çalışmasının daha ilk gününde Didem cinsel özleri öyle güzel anlattı ki parçalar tamamlandı. Öncelikle okumadıysanız serinin “Vahşi kadının yolculuğu: Vahşi olanla tanışma” başlıklı ilk yazısına göz atmanızı öneririm.

Şimdi biliyorum ki feminen ve maskülen öz birbirinden ayrılmaz parçalar ve birini anlamak ancak ikisini de anladığımızda mümkün.

Cinsel özler nelerdir ve birbirinden nasıl farklılaşır?

Her insan hem eril/maskülen hem de dişil/feminen özlerden oluşur. Bunlar bizim cinsel özlerimizdir ve birlikte bir bütünü oluşturur. Feminen öz, akışkan ve tahmin edilemeyendir. Bizim dalgalı, anlamlandırmakta zorluk çektiğimiz karanlık tarafımız, inişli-çıkışlı duygu sellerimizin kaynağı… İçimde bir kasvet hissettiğim, sıkıştığım, belirsizlik hissettiğim, coşkuyla dolup taştığım her an feminen özüm sahnededir. Bedenimde hissettiğim her şey ise feminen özümün benimle konuşmasıdır.

Maskülen öz; sağlam, sabit ve değişmez olandır. Yaşamı ve kendimizi anlamlandırışımızdır, fark edişimizdir, eylemlerimiz, seçimlerimiz ve yaşamdaki ayak izlerimizdir.

“Güçlü feminen olmanın ilk kuralı sağlıklı maskülen olmaktır.”

Her insanda feminen ve maskülen özler değişken oranlarda mevcuttur. Bazı insanların feminen, bazılarının maskülen özleri baskınken; bazı insanlar ise eşit feminen ve maskülen cinsel öze sahiptir. Maskülen özü yüksek kadınlar olabileceği gibi feminen özü yüksek erkekler de vardır.

(Bu konuda daha derin bilgiye sahip olmak için Didem Çivici’nin çevirisini yaptığı David Deida kitaplarını okumanızı öneririm. Ben, “Üstün Erkeğin Yolu” ve “Canım Sevgilim” kitaplarını su gibi okudum. David Deida, kadın-erkek doğalarını anlamak adına çok faydalı tespitlerini büyüleyici bir anlatımla paylaşıyor.)

Maskülen ve feminen özler birbiri ile nasıl bir etkileşim içindedir?

Maskülen özüm yaşamımın şöförü ise feminen özüm yaşamdaki yol haritamdır. Ancak, bu haritanın çok karmakarışık ve eski bir dille yazıldığını düşünün. Yani, bir define haritası olduğunu hayal edebilirsiniz.

Şimdi düşünün ki yaşamım onları bulmamı bekleyen hazinelerle dolu ve ancak ben haritayı okuyabilirsem onlara erişebileceğim. Bu durumda yapacağım şey, define haritasını önüme serip onu anlamaya çalışmak olacaktır. İşte; haritayı önüme sermek, onu okumak ve ondan alacağım rehberliği hayata geçirmek / aktarmak maskülen özümün işiyken, haritanın rehberliği feminen özümün katkısıdır. Tabi, define haritanızın tamamını bir kerede çözmeyi beklemek pek gerçekçi olmayacaktır. Ancak her kararınızdan önce önünüze haritanızı açıp “şu anda neredeyim” ve “bir sonraki adımımı ne yönde atmak istiyorum” sorularını sorarak rehberlik almak bizi en yakın hazineye götürecektir.

Feminen özümü dinleyerek define haritamla yol almak benim için de yeni bir yol ancak daha ilk denemelerimde “ben bunu daha önce nasıl düşünemedim” dedirten fark edişler yaşadım. İçe dönmenin muazzam zenginliği! Ve yıllardır tam yanı başımda duran kocaman bir hazineyi bu yöntemle bulduğumu söyleyebilirim.

Feminen ve maskülen sürekli birbiri ile dans halindedir ve birbiri için birbiri içinde yaşar.

Özetle, maskülen özümüz ile karmakarışık ancak çok değerli bilgilerle dolu olan feminen özümüze bağlanır, onu dinler, anlar ve ondan aldığımız bilgileri kullanarak yine maskülen özümüz aracılığıyla yaşamımızı inşa ederiz. Feminen ve maskülen sürekli birbiri ile dans halindedir ve birbiri için birbiri içinde yaşar.

Güçlü feminen olmanın ilk kuralı sağlıklı maskülen olmaktır

Hepimiz eğlence, zevk ve aşk dolu hayatlar yaşamak istiyoruz. Bunların hepsi feminen özümüzün hediyeleri ve Didem diyor ki bu hediyeleri almanın ilk kuralı sağlıklı bir maskülen öze sahip olmaktır.

Bu demek oluyor ki işe maskülen, yani “yapan” özümüzü geliştirerek başlamalıyız ki feminen, yani “olan” özümüzü yaşayabilelim ve “var oluşumuzun” tadını çıkartabilelim. Birçoğumuz gibi ben de yaşamdan daha fazla keyif almak ve daha çok eğlenmek istiyorum. Uzun yıllar bunun için çok çalıştım ama yaşamdan keyif alma noktasında sürdürülebilir bir zemin inşa edememiştim.

Şimdi görüyorum ki yaşam enerjimi çoğunlukla asla bitmeyecek işleri yapmak için harcamışım. Yani, sadece işleri bitirme odaklı çalışmışım.

Halbuki içimdeki maskülen özü geliştirme farkındalığı ile çalıştığımda, karşıma çıkan işlerde çok daha seçici ve girdiğim sınavlarda çok daha istikrarlı devam edebildiğimi görüyorum ve bu bakış açısıyla yaşamayı seçtiğimde başarı benim için içimde büyüyen bir varlığa dönüşüyor. Dış etmenlerden bağımsız, sağlam ve yıkılmaz bir başarı hissi bu.

Ve şunu da bugün çok iyi anlıyorum ki ne babam ne sevgililerim ve ne de eşim olacak erkek benim hayatımda yaşamdan keyif alacağım sürdürülebilir zemini inşa edemez. Bunu beklemek de benim için illüzyonu, bir hayali beslemekten başka bir işe yaramaz. Ben, yaşamımdaki insanlardan destek alabilirim ama yaşamımda istediğim sürdürülebilir sağlam başarıyı sadece ben kendi içimdeki maskülen özü geliştirerek inşa edebilirim.

Didem, feminen ve maskülen arasındaki bu uyumu hocalarından öğrendiği muhteşem bir örnekle anlatıyor. Diyor ki, içimizdeki feminen öz bir direk dansçısıysa, maskülen öz de onun direğidir. Direk ne kadar sağlam olursa, dansçı o kadar güvenle ve özgürce hareket edebilir, dansını aşkla ve coşkuyla ifade edebilir.

Peki, bunun için ne yapmalıyım? Maskülen ve feminen özlerimi nasıl güçlendirebilirim?

İçimizdeki maskülen ve feminen özlerin güçlü olması, sağlıklı olmalarına bağlıdır. Bunun için de öncelikle sağlıksız ve sağlıklı feminen ve maskülen özlerimizi keşfetmeli ve bunları sağlıklı olacak yönde geliştirmeli, olgunlaştırmalıyız.

Didem, sağlıklı ve sağlıksız cinsel özlerimizi ayırt edebilmemiz için faydalı bir de rehber hazırlamış. Bu rehbere Wild Woman Academy’nin web sitesinden ulaşabilirsiniz. Size fikir vermek adına, sağlıklı ve sağlıksız feminen ve maskülen özlerin ayırt edici birkaç özelliğini paylaşmak istiyorum:

  • Sağlıksız feminenin özellikleri: Kurban, güçsüzlük, zayıflık, kontrol, kıskançlık, ilgi açlığı, manipülasyon, onay beklemek, depresyon, fedakarlık, çaresizlik, değersizlik…
  • Sağlıksız maskülenin özellikleri: Baskı, yargı, saldırganlık, desteklememe, kontrol, yok sayma, şiddet, kaba, cimrilik, tembellik, kavga, şüphe…
  • Sağlıklı feminenin özellikleri: “Hissediyorum”, anlayış, olmak, izin vermek, teslimiyet, bereket, derinlik, vizyon, şekilsizlik, açıklık, akış, süreç, şefkat, beslemek, coşkuyla yaşamak…
  • Sağlıklı maskülenin özellikleri: “Düşünüyorum”, farkındalık, an, düzen, özgürlük, avlanmak, davranış, alan tutmak, mantık/anlam, başarı, devamlılık, kararlılık…

Kendi içinizde hangi durumda ne yaşadığınıza bakıp, tüm listeye danışarak içinizdeki sağlıklı ve sağlıksız yanları ayırt edebilirsiniz. Sağlıklı ve sağlıksız özleri ayırt edebildikten sonra yapmamız gereken onları nasıl olgunlaştırabileceğimizi bilmek, öğrenmek ve davranışlarımızı buna göre yeniden düzenlemek.

“İçimizdeki masküleni olgunlaştırmanın yolu, onu sınavlara sokup mücadele alanları yaratmaktır. Feminen özümüzü ise yaşamımızda zevk ve aşka daha çok alan açarak olgunlaştırabiliriz.” diyor Didem ve şunu da ekliyor: “Sağlıklı bir birey olmak, hem sağlıklı feminen hem de sağlıklı maskülen özlere sahip olmakla mümkün olabilir.”

“Sağlıklı bir birey olma yolunda atılacak ilk adım sağlıklı masküleni inşa etmektir”

Peki bu noktada işe nereden başlayacağız diye soruyorsanız Didem, “Sağlıklı bir birey olma yolunda atılacak ilk adım sağlıklı masküleni inşa etmektir” diyor. 

Mesela ben doğası gereği çok hızlı fikir geliştiren biriyim ama bir projeyi devam ettirmekte epey zorlandığımı gözlemliyorum. Bunun farkında olmadan önce devam etmekte olan projemin ortasında bir anda bunalır, şiddet, özensizlik, umarsızlık gibi duygular içine girer ve o duygular içinde kaybolurdum. Projelerim başarısızlıkla sonuçlanır ya da o işten aldığım keyif yok olur ve heyecanla başladığım işler bile işkenceye dönerdi. Tabi birlikte çalıştığım insanları da fazlasıyla yorardım.

Şimdi çok iyi anlıyorum ki onlar, içimdeki erilin sağlıksız yanlarıydı ve erilim sağlıksız olduğunda feminenim de sağlıklı olamıyor. Feminen yanım, güvenebileceği, teslim olabileceği sağlıklı bir eril olmayınca eğlence, zevk, keyif gibi hediyelerini bana sunamıyor. Böyle olunca ben hunharcasına çalışıyor ama yaşamdan keyif alamıyordum.

Bugün yürüttüğüm projelerde hala bu negatif duygular içine düştüğüm oluyor elbette, çünkü gelişim zaman alır, biliyorum. Ancak, ben bu durumlardaki tutumumu tamamen değiştirdim. Artık bu duygu seli içine girdiğimde etrafıma şiddet yaymak yerine kendi içime dönüp bu duyguların içinden geçmeyi bekliyorum. Duygu sisi dağıldığında kendimi muhteşem bir manzaranın içinde buluyorum ve orası aradığım tüm cevapları veriyor. Gücümü yeniden elime alıyorum.

Mesela geçtiğimiz haftalarda yaşadığım böylesi bir anda sis bulutunun ardından beliren cevap : “Sürekli çalışmak yerine düzenli periyodlarla eğlenmeyi ihmal etmemelisin” olmuştu ve ben de çalışma düzenimi yeniden inşa etmiştim.

Cinselliğimizi sağlıklı ve doyumlu şekilde yaşamak, bedenimiz için sağlıklı şeyler yemek içmek, kendimize özen göstermek, yavaşlamak, kahkaha dolu anlarımızın sayısını arttırmak ve tüm çabalarımızda kendimizi ödüllendirmek… Bunlar içimizdeki feminen özümüzün olgunlaşmasını destekleyerek yaşamdan daha fazla keyif alacağımız kapılar açıyor önümüzde ve olgunlaşan feminen, içimizdeki maskülene daha fazla çalışma aşkı ve ilham veriyor. Bu desteği alan maskülen de daha fazla olgunlaşacağı daha büyük mücadele ve sınavlara atılmaktan şüphe duymuyor. Böylece bütünselliğimiz büyüyor, gelişiyor ve biz her açıdan olgunlaştıkça yaşamda daha derin zevkler keşfedebiliyoruz.

İlginizi çekebilir: Vahşi kadının yolculuğu: Vahşi olanla tanışma

Yazarın diğer yazıları için tıklayın. Yazarın diğer yazıları için tıklayın. 

Diğdem Girici: İnanıyorum ki doğru bilgiye ulaşabilen ve bu bilgiyi hayatında doğru şekilde kullanmayı öğrenen her insan hayal ettiği yaşamı yaratabilir. İşte bu yüzden yazıyorum, yaşamımı hafifleten bu muhteşem bilgiler daha çok insana ulaşabilsin ve daha çok insan yaşamdan keyif alabilsin diye. Sorularınız veya paylaşımlarınız için bana giricidigdem@gmail.com adresimden veya @digdemgiriciyoga Instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz. Sevgiler.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale