X

Uyku Çiçeği Bakımı Nasıl Yapılır?

Uyku çiçeği, yaprakları neredeyse siyah olan mor tonlarında bir bitkidir. Uyku çiçeğinin üçgen şeklindeki yaprakları genelde üçlü gruplar halinde büyür. Geceleri ve bulutlu günlerde tıpkı şemsiye gibi kapanan uyku çiçeğinin yaprakları sabah olunca tekrar açılır.

Uyku çiçeğinin beyazdan pembeye ve mora kadar küçük çiçekleri vardır. Genelde ilkbaharda ekilen ve ev bitkisi olarak bakılan uyku çiçeği, insanlar ve evcil hayvanlar için zehirli olduğundan dolayı bitkiye bakacağınız yere dikkat etmeniz önemlidir.

Uyku çiçeğine dair merak ettiklerinizi ve uyku çiçeği bakımında dikkat etmeniz gereken püf noktalarını bu yazıda okuyabilirsiniz.

Uyku Çiçeği Nedir?

Uyku çiçeği, benzersiz yaprakları ile ünlü bir bitkidir. Uyku çiçeğinin üçgen yapraklarının üst kısmı koyu mor ve alt tarafı açık mor renktedir. Anavatanı Brezilya olan uyku çiçeği nemli ve gölgeli ortamları sever ve organik madde bakımından zengin drenajı iyi topraklardan hoşlanır. Kurak koşullara adapte olabilen uyku çiçeği, koşullar istediği gibi olmadığında yapraklarını çeker ve koşullar düzelene kadar dinlenme durumuna geçer. Vahşi doğada böceklerden korunmak için geceleri yapraklarını kapayan uyku çiçeğinin bu davranışlarının ışık seviyelerindeki değişikliklerle ilişkili olarak görüldüğü düşünülmektedir.

Uyku çiçeğinin genel özellikleri ve ihtiyaçları şu şekildedir:

Botanik adı: Oxalis triangularis

Aile: Ekşiyoncagiller (Oxalidaceae)

Türü: Çok yıllık

Güneş isteği: Tam, kısmi

Toprak isteği: Tınlı, kumlu, drenajı iyi toprak

Toprak pH’ı: Asidik

Çiçeklenme dönemi: Sonbahar, kış, ilkbahar

Çiçek rengi: Beyaz, pembe, mor

Kökeni: Güney Amerika

Toksisite: İnsanlar ve evcil hayvanlar için zehirlidir

İlginizi çekebilir: Tesbih Çiçeği Bakımı Nasıl Yapılır?

Uyku Çiçeği Nasıl Bakılır?

Uyku çiçeği, hem bahçede hem de iç mekanda bakılabilen bir bitkidir. Uyku çiçeğinin canlı ve sağlıklı olmasındaki en önemli nokta, bitkinin güneş alan bir yerde olmasını sağlamak ve toprak kurumaya başladığında bitkiyi sulamaktır. Bunun yanı sıra büyüme dönemi geldiğinde bitkiyi uygun bir gübreyle beslemek de önemlidir. Uyku çiçeği, sonbahardan ilkbahara kadar aktif büyüme dönemimdeyken yaz geldiğinde dinlenme dönemine geçer. Ancak iç mekanda bakılan bitkilerde bu süreçte bazı değişiklikler olabilir ve bitki daha fazla bakım isteyebilir. Bu nedenle bitkinin yapraklarında bozulma görüyorsanız, sulamayı azaltmalı ve bitkiye daha fazla gübre vermemelisiniz. Yeni yaprakların oluştuğunu görmeye başladığınızda bitkiye eskisi gibi bakmaya devam edebilirsiniz.

İç mekanda ve dış mekanda uyku çiçeği bakmak için dikkat etmeniz gereken noktalar genel olarak şu şekildedir:

Işık ihtiyacı

Uyku çiçeğinin sağlıklı ve canlı olması için aydınlık ve dolaylı güneş ışığı alan bir yerde olması yeterli olsa da bitkinin gün içinde sabahları veya akşamları birkaç saat doğrudan güneş ışığı alması faydalı olabilir. Bunun için bitkinizi kuzeye, doğuya ya da batıya bakan bir pencerenin birkaç metre uzağına yerleştirebilirsiniz. Ayrıca saksıyı düzenli olarak döndürerek bitkinin her tarafının eşit şekilde güneş ışığı aldığından emin olmalısınız.

Su ihtiyacı

Uyku çiçeğini ihtiyaç duyduğu zaman sulamalısınız. Toprağı bitki büyüme dönemindeyken kısmen nemli tutmalı ve toprağın uzun süre kuru kalmasına izin vermemelisiniz. Sonbahar, kış ve ilkbahar aylarında bitkinizi sulamalı ve dinlenme döneminde ise aşırı sulamadan uzak durmalısınız. Bitkinin aşırı sulanması kök çürümesine neden olabileceği için büyüme döneminden sonra bitkiyi dinlenmeye bırakmalısınız. Uyku çiçeğini az suladığınızı bitkinin bodur kalmasından veya yaprak üretiminin az olmasından anlayabilirsiniz. Aşırı sulama ise bitkinin hızla sararmasına, büyümemesine ve hatta bitkinin ölmesine neden olabilir. Bitkinizin hastalanmaması için toprakta su birikmemesine ve toprağın uzun süre ıslak kalmamasına dikkat etmelisiniz.

Toprak ihtiyacı

Uyku çiçeği, drenajı iyi olduğu sürece her tür toprakta büyüyebilir. Toprak çok fazla nem tutan bir yapıdaysa köklerde çürüklük meydana gelebilir. Bu nedenle uyku çiçeği için tınlı ve kumlu topraklar idealdir. Saksıda bakılan bitkiler için drenajı iyi hazır karışımlar yeterlidir.

Sıcaklık ve nem ihtiyacı

Uyku çiçeği, 15-25°C arası sıcaklıkları sever. Bu nedenle uyku çiçeğinin iç mekanda yetiştirilmek için daha uygun olduğu söylenebilir. Bununla birlikte bitkinin 10°C’ye kadar gece sıcaklıklarına dayanması da mümkündür. İç mekanda bakılan uyku çiçeklerini klima ve ısıtıcılar başta olmak üzere hava akımlarından korumak gerekir. Uyku çiçeği için nem olarak ise ortalama seviyeler yeterlidir.

Gübre ihtiyacı

Uyku çiçeğinizi gübrenin üzerinde yer alan talimatlara göre besleyebilirsiniz. Bahçede bakılan bitkileri büyüme dönemi boyunca yavaş salınımlı veya sıvı bir gübre ile beslemek gerekir. İç mekanda ise sıvı gübreler yeterli olacaktır. Toprağa biraz kompost karıştırmak da bitkilerin sağlıklı büyümesini destekleyebilir.

Uyku Çiçeği Nasıl Çoğaltılır?

Uyku çiçeğini büyüme dönemi boyunca kökleri bölerek çoğaltabilirsiniz. Bitkiyi, kökleri bölerek çoğaltmak yeni bitkiler elde etmenin en kolay yoludur ve ana bitkinin kalabalıklaşmasını engellemek için idealdir. Uyku çiçeğini kökleri bölerek şu şekilde çoğaltabilirsiniz:

  • Bitkiyi topraktan kazın ve kökleri bölmek için yavaşça ayırın.
  • Köklere zarar vermemek için bölme işlemini elinizle ayırın. Ancak çok dolaşmış köklerde temiz bir bahçe makası kullanabilirsiniz.
  • Ayırdığınız her bir bölümü bahçeye veya saksıya dikin.
  • Bitkileri sulayın.

İlginizi çekebilir: Starliçe Çiçeği Bakımı Nasıl Yapılır?

Uyku Çiçeği Tohumdan Nasıl Çoğaltılır?

Uyku çiçeği genelde tohum yerine soğan kullanılarak yetiştirilir. Bitkiyi dikmek için en iyi zaman ilkbahardır. Soğanları, dar olan uçları yukarı bakacak şekilde toprağın 3-5 cm derinliğine yerleştirmelisiniz. Soğanların birbirinden 10-15 cm uzakta olmasına dikkat etmelisiniz. Soğanların sıcak ve aydınlık bir yerde olduğundan emin olmalısınız. Soğanların yaklaşık 3-4 hafta içinde büyüdüğünü görmelisiniz.

Uyku Çiçeğinin Saksısı Nasıl Değiştirilir?

Uyku çiçeği için kökünden biraz daha büyük bir saksı tercih etmelisiniz. Saksının geniş drenaj delikleri olduğundan emin olmalısınız. Uyku çiçeği için toprak saksılar idealdir. Toprak saksı, fazla nemin topraktan uzaklaşmasına yardımcı olacaktır. Bitkilerinizin toprağını her iki yılda bir saksıyı biraz büyütecek şekilde değiştirebilirsiniz. Saksı değişimi için bitkiyi eski saksısından hafifçe gevşetebilir ve ardından yeni toprak koyduğunuz yeni saksısına geçirebilirsiniz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale