X

Uplifers yolculuğu “hayat” verdi: “Ben Hayat”

Hayat kelimesi kutsaldır. Hayat demek nefes demektir, hayat demek can demektir, hayat demek enerji demektir, hayat demek aşk demektir, çocuk demektir, gülümsemek demektir, biraz ağlamak demektir sonra, bazen hüzünlenivermek demektir… Özlemi vardır hayat kelimesinin, özlem yerinde durduğunda “ayrılık” geliverir sonra, biraz buna endişe katarız, kaybetme korkusu katarız, yepyeni bir bebeğin mis gibi kokusunu katarız, “kalbimizi” katıveririz… Öyle anlarımız olur ki, “hayat durdu” deriz değil mi? Dünya duruverir mesela, terk edilmişizdir, yeniden elini tutamamak, belki boynuna sarılamamak vardır. O çok sevdiklerimizin ölüm haberini almak ve her şeye rağmen yine “yaşamak” yani yine hayat olmak vardır…

Ben bugün bu yazımda sizlerle hayat yolculuğumuzu, karşımıza çıkan olasılıkları, bunların önümüzde açtığı kapıları, bizler artık şansım bitti, hayat bitti, seçeneklerim bitti demişken aslında güneş gibi dünyamıza doğuveren “yeni yolları” biraz incelemek istiyorum. Tarafsızca, yargılamadan ama yine en derin noktasına kadar sorgulayarak yani yaptıklarımızı seçimlerimizi ve “bakış açımızı” bir kez önümüze alıp o sakladıklarımıza ve hatta belki de kendimize bile itiraf edemediklerimize bakarak…

Uplifers sitesinin ilk kurulduğu dönemlerde, ben henüz kendi yolculuğumun derin karanlıklarında boğulmuşken, benim yolum bir kişi ile kesişti. Belki ismini duyduğunuz belki şu anda okuduğunuz bu satırlarda ismini ilk kez göreceğiniz sevgili Eda Günay… O zamanlar o da, ben de hangi yollardan geçeceğimizi can-ım Uplifers platformunun ayrı ayrı hayatlarımızda ne ifade edeceğini bilmiyorduk. Ben bir gün ilk kez çokça sevdiğim moda ve styling konularında yazmaya başladım. İlk yazım buradan sizlere sunuldu ve o kadar çok sevindim ki, o günü hala dün gibi hatırlıyorum… Adeta havalara uçmuştum… İnsanın kendi adını bir yerin üzerinde görmesi çok değişik bir histi, hem de bu kadar mükemmelliyetçiyken, bu kadar kendi değerimi anlayamazken, emek verdiğim hiçbir şeyi bu dünyaya yakıştıramazken ve hatta “herhangi bir kişi bu yazıyı okumaya bile zaman ayırmıyordur ki” diye düşünüp giderken…

Hikaye bu ya, yollarımız yoga ile kesişti, ben eğitmenlik kursumda derine ve daha derinlere indikçe yazmak isteğim daha da arttı. Artık moda yazılarına hayatımıza yoga katmak yoga öğretisini anlamak ve yoga felsefesine göre düşünebilmek girdi… Ben yazdıkça yazma isteğim daha da arttı. Hala herhangi bir okuyucunun gerçekten “değer verip de” okuyabileceğini bile düşünemiyordum… Düşünün bir kere haftada saatlerce zamanınızı ayırıyorsunuz ama kendiniz bile “okumaya değer” görmüyorsunuz… Nasıl bir öz-değer yoksunluğu denizinde boğulduğum, nereye kadar battığım ve hala neden yazmaya devam ettiğim konusunda hiçbir fikrim yoktu…

Ardından hayatıma dans ve bir ilişki girdi. Sorunlar girdi, yorgunluklar girdi, huzursuzluklar girdi, sevgi girdi, aşk girdi, kaybetmek girdi… Yol öyle bir hale geldi ki yoga yetmedi, moda yetmedi, dans yetmedi, ilişkileri yazmak geldi… Ne yapıyorum geldi, neden yapıyorum, hayatı nasıl algılıyorum, ayrılıklar, geçmişten günümüze taşıdığımız endişeler, huzursuzluklar, “sen öyle yaptın ben böyle yaptım” suçlamaları, özlemler, geçmiş ilişkilerden dönüp dönüp gelen hayaletler, isteyip de olduramadığımız evlilikler, ayrılsak da “ah” dediğimiz keşkeler, pişmanlıklar… Kısacası hayat “hayat olmuştu” şimdi…

Ve işte ben ilk defa bu noktada sizleri duymaya başladım. Bana o kadar çok mesaj ulaştı ki, ben burada yazdıkça ben sadece kalbimden geçenleri anlattıkça, ben ağladığım bir konuyu içimi dökmek için olduğunca tartıştıkça, kendi kendimi burada her kelimemle yargıladıkça, belki yazının başında suçlayıp sonunda affedebildikçe, çekip gittiğim bir ülkeyi anlatırken aslında ne derece korkmuş olduğumu da haykırdıkça, itiraf ettikçe, ben daha saf hale geldikçe, işte o zaman sizlerin kelimeleri bana ulaştı… “İyi ki varsın” dedi bir kişi, “ben de aynını yaşadım” dediniz, “nasıl bu derece açık açık anlatabiliyorsun” diye sordunuz, “kalemimi kağıdımı alıyorum her gün ne yazmış diye bakıyorum” diyeniniz oldu… “Çok ağladım” bu ne biçim yazı diyen de oldu, “buna nasıl dayandın” diye sorabilen de… Sadece her gün seni okuduğumu bilmeni isterim diyebilecek kadar cesur olan da vardı, artık söylemezsem çatlarım diye düşünerek “Pınar ben senin yazılarını çok seviyorum” diyen de. Soru soranlar oldu sonra “Pınar Abla” olarak anlatmaya çalıştıklarımız, sevgimizi ifade edelim mi, itiraf edelim mi, yargılanır mıyız, ayrılmalı mıyım? Seviyorum ama üzülüyorum” diye soran da…

Şu anda bazılarınızla arkadaş olduk, düzenli olarak yazışıyoruz, kitaplarımızı paylaşıyoruz, telefon ile konuşuyoruz, hal hatır soruyoruz, hayatımızı paylaşıyoruz… Nasıl oldu bunların hepsi? Bizler nasıl bu noktaya geldik inanın ben hem çok mutlu hissediyorum hem de biliyorum ki bu kapıların hepsi yani “sizin o güzel kalpleriniz bana açıldı” ve bu ancak ben kendi kalbime safça bakmaya cesaret edebildiğimde gerçekleşti…

İşte tüm bu hikaye, Uplifers yolu ile dünyaya ilham olan ışık, “Ben Hayat” ile bu Ağustos ayında hayat buldu. Bu proje benim için çok özel bir projeydi, çok istediğim bir akışın ilk taşını oluşturdu… “Ben Hayat” burada belki okuduğunuz belki okuyamadığınız ama özenle seçilmiş olan ve kısacası burada özetlemeye çalıştığım yolculuğu yazılarımla yorumladığım bir eser… Evet tüm içerik Uplifers’da yayınlandı, ve şimdi “Ben Hayat” isimli kitabımda toplandı. Buradan henüz açıklayamayacağım ama kalbimin en derinlerine dokunan bir niyet ile birçok güzel kalbe yol olacak…

O yüzden bu yazı bir teşekkür yazısıdır. Öncelikle sevgili Eda Günay’a Uplifers gibi muhteşem bir platformu bu dünyaya kazandırmış olduğu için, sonrasında siz sevgili yüreklere her gün benimle atan benimle olmak için sevgiyle aktığını bildiğim o muhteşem güzel kalplere, bu kelimeleri okumak için yorulan gözlerinize ve en önemlisi “hayat” zamanınızdan beni için ayırmış olduğunuz her saniyenize binlerce teşekkür ederim… Bu yolculukta “Ben Hayat” olmaya giden yolda iyi ve kötü her anıma minnetle, benimle adımlarca veya bir adım bile yürüyen her kişiye, olaya, bugün sesini duyamasam da yüzünü göremesem de kalbimde olan tüm çok sevdiklerime, dostlara, eski hatıralara, yaşanmışlıklara kısacası “hayata” sonsuz teşekkürler…

“Ben Hayat”, ben sana teşekkür ederim…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale