X

Teknoloji unutma hakkını kullanmaya ne kadar izin veriyor?

“İnsanlar hayatlarını yaşamanın değil de; ezberlemenin peşinde daha çok sanki. Unutulan her bir detay bir engel olabilir, mümkünse yaşadıkları her anı nedenleriyle birlikte kayıt altında tutmalıyız!”

Bu satırlar bir distopyada iki bilim insanının arasında geçen esrarengiz bir diyalogdan alıntı değil. Öyle olsaydı da eminim pek sırıtmazdı. Hayatımızın aslında tam da göbeğinde yer alan ‘kayıt’ olgusu, kapasitesi giderek genişleyen ortamlarla hayatlarımızı içine almaya devam ediyor. Yaşadığımız kayıt çılgınlığı artık bilim kurgu motifleri taşımaktan uzaklaşarak, gerçeğin bizatihi kendisi haline gelmiş vaziyette. Şimdilerde yarım terabaytlık Mikro SD hafıza kartlarından bahsediyor Amerikan Doları!

Sandisk’in 512 gb’lık mikro SD kartı

Nasıl doldurabilirim ki bu kadar büyük bir diski?

Hakikaten bir savaştan korkar gibi değilse bile, ürpermemek elde değil. Kayıt altına alınmadık hiçbir şeyin kalmadığı tuhaf bir dünyanın bilinciyle güne başlamak kolay olmuyor bazen. Hatırlarım, ilk taşınabilir harici belleğimi aldığımda (300 GB) kutusundan çıkarıp bir süre hayran hayran bakmıştım. Kapasitesinin büyüklüğü karşısında hayran olmamak elde değildi.

İlk harici belleğimi nasıl dolduracağımı bilememiştim.

Dolduramam sanıyordum, yanılmışım. Doldurabilirmişim; hatta onu, ondan başka ve daha büyük olanlarını da! Resimler, videolar, yazılar, oyunlar, filmler, diziler… Hepsi birden anında üşüşmeye başladılar içine. Hücum ettiler adeta ve tahmin edemeyeceğim kadar hızlı doldular. Giderek artan dosya boyutlarının da etkisiyle oburlaşmaya devam etti koca koca harici diskler.

‘Hafıza-ı beşer nisyan ile malûldür!’

“Zihnimizin en büyük kusuru unutmaktır” diyor bu veciz söz. Dünyaca ünlü bellek üreticileri için sağlam bir düstur olabilir belki. Şahsi fikrim bu eksikliği bir kusurdan çok, bir ödül gibi algılamamız gerektiği yönünde. Geçirdiğimiz bir kaza esnasında anlık hafıza kaybı yaşıyoruz ve bu sayede; yaşadığımız korkunun dışında hiçbir şeyi hatırlamıyoruz. Tabii olayın şokunu üzerimizden atlattıktan sonra, bedenimiz hasar tespiti yapıyor ve başımıza gelenin tam olarak ne olduğunu o vakit öğreniyoruz. Bunun gibi pek çok örnek bulabiliriz unutmanın faydalarına has.

Hafıza kaybı demişken, zihnimizin karmaşık yönlerinden ilham alınarak çekilen filmlerin listelendiği hayli ilginç bir site mevcut, ilgilenenler buyursunlar. Benim seçimim Elli ilk öpücük’ oldu. İzleyenler bilir, bir hafıza kaybı yüzünden sonu gelmeyen bir ‘ilk buluşmalar’ girdabına kapılan Adam Sandler ve Drew Barrymore çiftinin başına gelmedik kalmıyordu. Bence o halleriyle sinema tarihinin en tatlı çiftlerinden biri olmuşlardı.

Bence Adam Sandler ve Drew Barrymore sinema tarihinin en tatlı çiftlerinden biri olmuşlardı.

Unutulma hakkını unutmayalım

Sözün kısası dört bir yandan geliştirdiğimiz teknolojilerle unutmayı ve unutulmayı giderek zorlaştırıyor, imkânsız hâle getiriyoruz. İyi yönleri var elbet. Gelecek nesiller için bugün olduğundan çok ama çok daha kolay olacak arayıp bulmak. Ama unutmak gibi insanın en doğal yönlerinden biri de günün birinde tarih olacak. Bir arkadaşım doğduğu andan itibaren yaşadığı her şeyi hatırladığından bahsetmiş, beni benden almıştı. Böylesi geniş bir hafızayı isteyip istemediğime ben şahsen emin değilim.

En son Google için açılan ‘unutulma hakkı’ dosyasını da hatırlayacak olursak, “İnsanların unutulmasını istediği anlar, kareler, yazılar vardır; olacaktır, olmalıdır” der, son sözü size bırakırım efendim.

İyi hafta sonları!

Gürsoy Ercan: 2004 yılında Galatasaray Üniversitesi’ni kazanmış, Fransızca temelli eğitim veren bu kurumda, altı yıl boyunca İletişim Fakültesi’ne devam etmiştir. 2006 yılında henüz üniversiteye devam ederken, çalışma hayatına da adım atmıştır. Eurosport Türkiye adlı spor kanalında yedi yıl boyunca dünyanın dört bir yanında, gerçekleştirilen yüzlerce farklı turnuvadan spor müsabakalarının canlı anlatımlarını başarıyla gerçekleştirmiştir. Son yıllarda teknoloji felsefesi ve gastronomi üzerine okumalarına devam etmekte olup; öğrenmeyi ve öğretebilmeyi çok sevmektedir.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale