X

Tayland’ın Hindistan cevizi adası Koh Samui’de görmeniz gereken yerler

Bu soğuk Şubat sabahında sizi sımsıcak bir yere götürmek istiyorum. Hindistan cevizi adası olarak da tabir edilen, Tayland’ın bence en egzotik adası Koh Samui’ye. Aslına bakarsanız şu an kendimi de bu egzotik adaya ışınlasam ne tatlı olur ama malum euro ve doların hali ortada… Neyse buna çok fazla girip hevesinizi kaçırmayacağım. “Her zaman güzel bir tatil yapmak için zaman ve imkan yaratılmalı” diyenlerdenim çünkü ben.

Bu soğuk Şubat sabahında sizi sımsıcak bir yere götürmek istiyorum. Hindistan cevizi adası olarak da tabir edilen, Tayland’ın bence en egzotik adası Koh Samui’ye.

Tam da muson zamanı bu adaya yolum düştü aslında benim. Meşhur, bayram tatillerini birleştirme huyumuz kurusun, Güney Amerika mı Uzak Doğu mu derken kendimizi Kuala Lumpur’da bulduk önce. Oradan destinasyonumuzu Langkawi – Surat Thani – Koh Tao – Koh Samui ve Bangkok olarak belirledik. Her birinden ayrı ayrı keyif alsam da, gözlerimi kapatıp düşündüğümde en çok iç geçirdiğim yer Koh Samui oldu. Koh Samui’nin insanı kendine çeken farklı ve mistik bir havası kaldı çünkü bende…

Tam da muson zamanı bu adaya yolum düştü aslında benim.

Adaya ayak bastığınız ilk an saçlarınızda farklı bir rüzgar dolaşarak sizi kendine çekiyor. Abartmıyorum tam da böyle oldu bende. Malezya’nın karışıklığından mıdır tam olarak bilmiyorum fakat Malezya sonrası Tayland ilaç hatta bal kaymak gibi geldi bana. 2 günümüzü geçirdiğimiz Langkawi adasından kalkan uçağımız önce Surat Thani adasına indi ve buradan feribota bindiğimizde yaklaşık 4 saatlik yolculuğumuz sonunda Tayland Körfezi’nin en güzel yerine konmuş olan Koh Samui adasına ulaştık. Tamam Türkiye’de de çok ama çok güzel adalar, kıyılar var zaten; deniz tatilinde Ege, Akdeniz sahillerinin üstüne tanımam fakat dedim ya masalsı bir yer burası. Bu yüzden belki de balayı için bu kadar fazla tercih ediliyor olması Samui’nin. Adayı biraz hayalinizde canlandırmanız için size Leonardo Di Caprio’nun Kumsal filmini hatırlatabilirim.

Biz adaya deniz yoluyla geldik fakat eğer havayoluyla gelmeyi tercih ederseniz Kuala Lumpur ya da Bangkok aktarmalı Koh Samui havaalanına inebilirsiniz. Bu hava alanının dünyanın en otantik ve egzotik hava alanı olduğunu söyleyenler oldukça fazla. Fakat deniz ulaşımı da oldukça keyifli. Tek zor yanı uçak iniş biniş saatlerinizi feribotlara göre ayarlama zorluğu. Yine de hiç sıkıntı yapmayın uçakla ilgili herhangi bir rötar yaşadığınızda oldukça fazla yardımcı oluyorlar ve otobüsleri bekletiyorlar siz binene kadar. Hatta internetten feribot biletinizi alırken, size uçağınızın iniş saatlerini sordukları bir alan var, orayı dolduruyorsunuz ve eğer aktarma için yeterli zamanınız yoksa site, size en baştan o bileti satmıyor. Ne muhteşem bir uygulama değil mi? İki aktarma arası maksimum limiti 50 dk olarak belirlemiş sistem. Arada 1 saat varsa eğer o bileti satmıyorlar, fakat sistem manuel, eğer yetişebileceğinizi düşünüyorsanız yanlış bilgi verebilirsiniz ama siz yine de vermeyin derim.

Adada dolu dolu 3 gün geçirdik. Bu 3 gün için arabamız hep altımızdaydı. Gitmeden önce bisikletle tüm adayı dolaşırsınız yazılarını okumuştum fakat o işler pek öyle olmuyor, iyi ki de araba kiralamışız diyoruz. Bu arada oldukça uygun fiyatlı arabalar var, çok lükse kaçmak istemiyorsanız. Trafik sağdan aktığı için direksiyon konusunda biraz sıkıntı yaşamanız muhtemel ilk başta, fakat alışmanız 1 saat. Türkiye’ye döndüğümüzde hiç soldan akan trafik görmemiş gibiydik hatta, o derece alışmışız. 

Konaklama

Kaldığımız yerlerden biraz bahsetmek istiyorum size, hatta uzun uzun anlatasım var çünkü; yazarken bile içimi müthiş bir mutluluk kaplıyor. Son birkaç senedir zaten aşırı huzurlu, sessiz, sakin yerlere çok büyük bir ilgim vardı. Koh Samui’de kaldığımız yerler de üzerine cuk oturdu diyebilirim.

İlk kaldığımız otelin adı Charming Fox Samui’ydi. Çok zor şartlarda bu oteli bulmamıza rağmen (çok alakasız bir tepede, otelin olamayacağını düşündüğümüz bir yerde karşımıza çıktı kendisi) çıkmak istemedik buradan. Kiraladığımız aracı bile ilk başta iade mi etsek diye düşünmedik değil. Kahvaltı, odalar, havuzu, çalışanları, mimarisi neresini anlatsam bilemedim, en iyisi aşağıdaki fotoğraflara bir göz atın siz.

İlk kaldığımız otelin adı Charming Fox Samui’ydi.

Diğer otelimiz ise aylarca ne araştırmalar yaparak bulduğumuz Bandara Resort Samui. Ne yalan söyleyeyim burası da enfesti be dostlar. Biraz şımarıklık yapalım dedik ve upgrade bir oda seçtik, havuzumuz içinde olsun, her şeyiyle bize ait olsun dedik. Değdi de… Hem insan kendini bazen şımartmalı bence, yaşadığımız onca stresi düşünürsek İstanbul’da. Tatil ve seyahat için yaşayanlardanım ben de. Neyse..

Küçük detaylarda tatiliniz farklılaşıyor.

Otel bildiğiniz Antalya’daki 5 yıldızlı tatil köyü konseptinde aslında. Ne farkı var derseniz dediğim gibi adanın mistik havası otellere de ayrı bir dokunuş katmış. Küçük detaylarda tatiliniz farklılaşıyor. Onlarca çeşit egzotik meyveler kahvaltınızı renklendiriyor, diğer tarafta müthiş doğanın içerisinde Thai Box eğitmeni size enerji veriyor, günün diğer kısmında da kendinizi bırakıyorsunuz palmiyelerin altına, Hindistan cevizi suyunuzu yudumlamaya başlıyorsunuz. Gitmiş kadar oldum bak yine, yaşıyorum resmen o anı her anlatışımda. 

Chaweng ve Lamai’ye göre daha lüks otellere sahip bu bölge genelde balayı için tercih ediliyor.

Her iki otel de adanın kuzeyi olan Bophut bölgesinde yer alıyor. Gitmeden oldukça fazla araştırdım, adanın hem en merkezi hem de denizinin en iyi olduğu yer konusunda. Chaweng ve Lamai’ye göre daha lüks otellere sahip bu bölge genelde balayı için tercih edilse de bence her açıdan daha kaliteli. Naçizane ada tavsiyelerim ise aşağıda!

Wat Phra Yai

Adanın en bilinen yeri olan Budist tapınağı. Tam tamına 15 metre yüksekliğinde olan bu Büyük Buddha heykeli 1972 yılında inşa edilmiş ve meditasyon yapan bir Buda resmedilmiş.

Giydiğim miniminnacık şortum yüzünden tabii ki de görevliler merdivenlerden yukarı çıkmama izin vermediler. Malezya’da gördüğüm onca Buda’dan sonra çok da ısrar etmedim doğrusu. Heykelin üzerinde bulunan iki yılan ise, Buda’nın kendisini yoldan çıkartmaya çalışan güçlerle mücadelesine yardım eden Nagaları temsil ediyormuş bu arada. Enteresan.

Plai Laem Tapınağı 

Adanın kuzeydoğusunda bulunan bu tapınağın üzerinde merhamet tanrıçasının 18 kollu heykeli bulunmakta. Gidip görülebilir. Biraz çizgi film gibi bir an yaşıyorsunuz bu tapınağa bakarken. Vaktiniz varsa görebilirsiniz fakat kesinlikle görmelisiniz de demiyorum.

Wat Khunaram

İşte en ilgimi çeken tapınak. Mumyalanmış gerçek bir keşişi, bağdaş kurmuş bir şekilde, bir camekan içinde sergilendiğini görebilirsiniz burada ve gerçekten inanılmaz bir deneyim.

Fisherman’s Village

Burası bizim de kaldığımız ve denize girdiğimiz yer olan Bophut Bölgesi’nde ve sahile oldukça yakın. Kısa bir yürüyüş ve yemek yemek için en doğru adres. Birbirinden farkı mutfakların olduğu restoranlara ev sahipliği yapıyor ve gerçekten kafanız karışıyor nerede, ne denesek diye. Adada seyahatimiz süresince çok farklı mutfakları tercih ettiğimiz için, değişiklik olsun diyerek, İtalyan güzel bir hanımefendinin açmış olduğu ekstra şirin bir İtalyan restoranında müthiş deniz mahsullü pizza ve makarnalar denedik. Kesinlikle tavsiye ederim.

Samui Hayvanat Bahçeleri  

Samui Hayvanat Bahçeleri’ni yazmayacağım, çünkü gerçekten çok üzülüyorum para uğruna hayvanların uyuşturulup görsel malzeme olarak sunulmasına. Çekilmeyin arkadaşım o kaplanla, fille fotoğraf ne olacak. Sanki hayatınız boyunca kaplanlarla iç içe yaşadınız. Yapmayın, etmeyin.

Ben çektirmedim mi evet çektirdim ama tamamen çiftlik ortamında doğal yaşayan fillere birkaç muz verdim, o sırada da hatıra fotoğrafı çekildim ama hiçbir maddi amacı yoktu fil sahiplerinin bu fotoğraflar çekilirken. 

Koh Samui’nin insanı kendine çeken farklı ve mistik bir havası var…
Na Muang Şelalesi 

Ben gitmedim fakat gidenlerin mutlaka gitmeniz gereken yerlerden biri olarak anlata anlata bitiremediği yerlerden biri, gidin bana da fotoğraf yollayın.

Chaweng Beach

Koh Samui’ye gitmeden önce en fazla duyduğum plaj burasıydı, fakat biraz araştırdığımda Bophut’u tercih ettim ve iyi ki de etmişim. Evet adanın merkezi burada, her şey Chaweng’de, fakat çok kalabalık olduğu için plajın tadını çok çıkaramıyorsunuz. Biz 1-2 saat güneşlendik, hızlıca denize girip çıktık. Deniz de çok temiz değildi doğrusu. Buraya akşam yemeği için tekrar geldik çünkü geceleri gerçekten çok hareketli ve ışıl ışıl. 

Lamai Beach 

Adanın batısında bulunan Lamai en az Chaweng kadar popüler adada. Bungalov tarzı otelleri burda tercih edebilirsiniz. Gece hayatı olarak da en az Chaweng kadar hareketli olduğuna dair bolca yazı okudum dostlar. Malum biz balayımsı bir tatil yaptığımız için dımtıs bizi çekmedi ama siz gençsiniz eğlenin. 

Son olarak belki duymuşsunuzdur; Tayland’da her yer masaj salonu dolu, abartmıyorum iki adımda bir masaj salonuna rastlamanız mümkün. Bu salonların iyileri olduğu gibi kötüleri de tabii ki mevcut. Koh Samui yukarıda da bahsettiğim gibi biraz daha özel bir ada olduğu için masaj salonları da tasarım ve konsept olarak daha farklı. Kendimize güzellik yaparak hemen hemen her gün kendimizi masaj için profesyonel ellere teslim ettik, ne de olsa masajın anavatanındaydık. Konsept aynı gördüğünüz gibi, önünüz deniz içerisi çok şık.

Koh Samui, en iyi geçirdiğim tatiller listesinde şu an ilk 3 sıraya girdi efendim kendisi. Daha iyileri gelene kadar şimdilik hepinize kocaman sevgiler.

 

İlginizi çekebilir: Filipinler’in sakin ve huzurlu doğasında büyük bir macera sunan köşesi: Oslob

Merlin Türkyılmaz: 2010 yılında Kadir Has Üniversitesi Endüstri Mühendisliği programını burslu olarak bitirdim 2011 yılında stratejik pazarlama ağırlıklı MBA programını tamamladım. 2011’den bu yana çeşitli firmalarda kategori ve ürün yönetimi üzerine çalışmaktayım. Hobilerim arasında spor büyük yer kaplamakta. Yapmaktan hiç sıkılmadığım, en sevdiğim aktivite diyebilirim. Bunun haricinde yeni ülkeler keşfetmek için her an fırsat kollar şekilde yaşamaktayım. Mottom, “Gez, gör, hareket et, kendini mutlu eden şeylere yoğunlaş, paran mı var seyahate yatır”

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale