X

Tarihinden felsefesine detaylı bir bakış: Paleo diyeti nedir ve nasıl yapılır?

Çığ gibi büyüyen diyet akımlarından birisini bu hafta sizin için tüm ayrıntılarıyla yazdım. Sosyal platformlarda ve paylaşım sitelerinde arama sıralamasında ilk 10’a demir atmış ve zirveye doğru ilerliyor. Pastane, restoran ve hatta 3. nesil kahve dükkânlarının menülerine, tarifleri birer birer ekleniyor.

İşte karşınızda sosyal ortamların fenomeni Paleo Diyeti.

Paleo diyeti tarihi

Yontma Taş Devri veya bilimsel adıyla Paleolitik Çağ olarak tanımlanan Eski Taş Çağı günümüzden yaklaşık 2 milyon yıl önce başlamış ve 10.000 yıl önce son bulmuştur. İnsanlık tarihinin %99’u gibi çok büyük bir bölümünü kapsayan bu çağ, aynı zamanda ilk insan atalarının ortaya çıkışı ve ilk aletlerin üretimi yoluyla insanın kavrama yeteneği ve temsil etmesiyle de söz konusu tarihin gelişimi içinde çok önemli bir yer tutmaktadır.

Hangi yiyeceklerden uzak durmalı?

Doğanın sınırlayıcı ve belirleyici baskısı altında yaşayan Paleolitik Çağ insanları ekonomik açıdan, avcı ve toplayıcı toplulukları temsil ederler. Besin üretmeyi bilmeyen bu insanlar, yalnızca yaşadıkları ortamda bulunan yabani sebze, meyve ve kökler ile avlandıkları hayvanları yiyerek beslenmişlerdir.

Paleolitik diyet (diğer adlarıyla Mağara adamı diyeti, Taş devri diyeti veya Avcı-toplayıcı diyeti), modern yiyecekler dahilinde olmak üzere Paleolitik çağında yaşayan insanların yediği yabani bitkiler ve hayvanlar ile beslenmekten oluşur.

Diyetin en önemli unsurlardan bir tanesi, Paleolitik zamanında bulunmayan yiyeceklerden uzak durmaktır. Örneğin, işlenmiş hayvansal gıdalar (tereyağ, salam, sosis gibi), buğday ürünleri, baklagiller, rafine yağlar (sebze yağı, mısır yağı, margarin gibi) ve rafine şeker bunlardan bazılarıdır.

Atalardan gelen genetik yapı şu anki genetik bileşimimizi etkilemiştir. Şu ana kadar hayatta kalmamız doğal seçilim sayesinde olduğunu ve bunun ana sebebi beslenme şeklimizden kaynaklandığını savunmaktadırlar. Atalarımızın tükettiği gibi yemeklerden uzaklaştığımız için bazı insanlar da beslenme ile ilgili hastalıklarla karşılaşmaktadır. Diyabet, hipertansiyon, kolesterol, metabolik sendrom ve obezite gibi…

Paleolitik diyetin felsefesi

Paleolitik diyetin felsefesi evrimsel tıptan gelmektedir. Özellikle, diyetin altyapısı evrimsel uyumsuzluk hipotezi denilen savdan ortaya çıkmıştır. Bu hipoteze göre, Batı toplumlarında ortaya çıkan kronik hastalıkların ve dejeneratif durumların sebepleri şu anki hayat tarzın Paleolitik Devri’ndeki atalarımızın genlerine uyuşmamasından kaynaklanmaktadır. Paleotik diyetin ilkeleri, besinsel önerilerini evrimsel uyumsuzluk hipotezi üzerinden uygulanmaktadır. Modern insanların Paleolitik atalarının diyetlerine, mümkün olduğunca, benzer bir diyete uymalarını savunuyorlar.
Özellikle dikkat edilmesi gerekenler, yenilen yiyeceklerin Paleolitik çağında olup olmadığıdır.

Batı beslenme sistemlerinde proteinler günlük beslenmenin yüzde 15’ini oluşturuyor. Avcı-toplayıcı dönemde ise bu rakamın yüzde 19-35 aralığında olduğu düşünülüyor, modern çağın Paleo diyetinde et, deniz ürünleri ve diğer hayvansal ürünler beslenmenin başlıca unsurlarını oluşturuyor.

Bu beslenme modelinde, karbonhidrat kaynağı olarak nişasta içermeyen meyveler ve sebzeler kullanılıyor ve günlük kalorinin yüzde 35-45’i bu gıdalardan sağlanıyor. Tamamı düşük glisemik indeks değerine sahip olan bu gıdalar kan şekerinin yavaş yükselip yavaş düşmesini sağlıyor, uzun süre tokluk hissettiriyor.

Sağlıklı beslenmede liflerin önemi kabul ediliyor, ancak bu diyette bunun kaynağı olarak tam tahıllar değil, nişasta içermeyen sebzeler kullanılıyor. Buna göre trans yağları, çoklu doymamış yağları ve Omega 6’yı beslenmenizden çıkarıyor ve tekli doymamış yağlara ve Omega 3’e ağırlık veriyorsunuz.
Paleo diyetinde vitamin, mineral alımı için doğru adresin et, sebze ve meyve olduğu ifade ediliyor.

Paleo diyeti nasıl yapılır?

Tüm diyetlerde olduğu gibi Paleo diyetine başlamadan önce de yapılması gereken kan tahlilleri ve ölçümler vardır. Paleo diyetine başlamadan önce yapılması diyet gereken 6 nokta vardır:

1. Açlık kan şekeri
2. Vücut bileşimi: Vücuttaki yağ, kas, su oranı, vücut bölgesindeki iç yağlanma, bel-kalça oranı ve beden-kitle indeksi.

3. Testosteron seviyesi: Bu hormon hem erkekler hem de kadınlar için önemlidir. Testosteron her iki cinsiyette de vücut bileşimini kontrol eder ve formda kalmak için önemlidir. Testosteron seviyesinin düşüklüğü; vücut seviyesinin bozukluğu, depresyon, tansiyon, kuvvetsizlik, enerjisizlik ve metabolik sendromla ilişkili olabilir.

4. C-Reaktif protein: Vücuttaki C-Reaktif protein düzeyi kalp ve damarlardaki inflamasyonların ve kalp hastalıklarının ölçütlerinden biridir.

5. HDL ve LDL
6. Trigliserit

Bol yağsız et ve balık yenmesi gerektiğini fakat süt ürünleri, bakliyat ve tahıl gibi beslenmeye yiyecek pişirmenin ve tarımının keşfedilmesinden sonra giren gıdalardan uzak durulması gerektiğini vurgular.

Paleo diyetinin temelinde; modern insanın Paleotik dönemdeki avcı-toplayıcıların beslenme tarzına tarzına göre evrim geçirdiği ve genlerimizin tarımsal gıdalara olmaya zaman bulamadığı fikri yatıyor.

Paleo diyetinin ilkeleri

1. Tam yiyecekler yiyin. Doğada yetişen orman meyveleri, av hayvanları, doğal yumurta, glisemiks indeksi düşük sebzeler gibi.
2. Yiyeceklerin en azından bir kısmını çiğ tüketin. Günde bir kez salata ya da meyve yiyin.
3. Çok çeşitli yiyeceklerle beslenin. Çok çeşitli besinlerle beslenmek toksinlerin vücudunuza çok kere girmesini önler.
4. Gün boyunca çok sayıda küçük öğün tüketmeyin. Günde 3 öğün yeterli.
5. Beslenme şeklinizin üçte birini çiğ sebze ve meyve, üçte birini pişmiş sebze ve üçte birini et ya da balık oluştursun.
6. Kendinizi yiyecekten yoksun bırakmayın. Kalori hesabı yapmayın.

Diyette; beyaz un, şeker gibi rafine gıdaların, işlenmiş ve içeriğinde katkı maddesi bulunan market gıdalarının tüketimi yasaktır. Diyette doğal beslenmeye ağırlık verildiğinden pastörize süt ve süt ürünleri, konserve veya dondurulmuş sebzeler ve işlemden geçmesi sebebiyle bitkisel yağların mümkün olduğunca tüketilmemesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Diyette özellikle tüketilmesi istenen yiyecekler; doğal ortamda yetişen hayvanlardan elde edilen et ürünleri, serada yetiştirilmemiş sebze ve meyveler, mandıra sütleridir. Diyette patates, havuç, turp gibi sebzelerin glisemik indeks değerleri (kan şekerini yükseltme özellikleri) fazla olduğundan tüketilmemesine özen gösterilmesi vurgulanmıştır. Diyetin içeriğindeki besin öğeleri incelendiğinde düşük karbonhidrat, yüksek protein ve yüksek yağ içeriğine sahiptir.

Paleo diyeti, 6 basamaklı bir piramitten oluşuyor:

En alt tabanı(temeli) oluşturan su. Susadıkça su iç felsefesi! Bir üst basamağı, nişasta içeriği düşük sebzeler oluşturuyor. Üçüncü basamakta ise et, balık ve yumurta olmak üzere hayvansal proteinler var. Yaklaşık günde 425 gr et, balık tüketilmesi öneriliyor. Dördüncü basamakta meyveler var. Günde 4 porsiyon meyve tüketin. Beşinci basamakta kabuklu yemişler ve iyi yağlar var. Son basamağı ise taze baharatlar oluşturuyor.

Paleo diyetinde kullanılan tariflerin asla bu gıdaları içermemesi gerekiyor:

-Buğdaylı yiyecek ürünleri
-Baklagiller
-Süt ürünleri
-Mayalı gıdalar
-İşlem görmüş şekerler
-Patatesler
-İşlenmiş yağlar (belirli ölçülerde belirten yağlar hariç)

Tüketilebilen yiyecekler

Çim ile beslenmiş hayvanlar, balık ve deniz mahsulleri, taze meyveler ve sebzeler, yumurta, kuruyemiş, çekirdekler, ve sağlıklı yağlar (zeytinyağı, ceviz yağ, avokado yağ ve hindistan cevizi yağ).

Haftaya bu yazımın devamı sizlerle olacak. Takipte kalın.

Sağlıklı, mutlu ve huzur haftalar…

Selin Şahin: Araştırmayı, içimdeki öğrenme ateşini hep canlı tutmayı, okumayı, kalemimi kağıtla buluşturmayı ve yeni şeyler öğrenmeyi kendine görev edinmiş bir diyetisyenim. Psikoloji, felsefe, moda, spor, farklı tatlar, doğa ve hayvanlar ise ilgi alanlarım arasında. Üretmeyi ve üretim deviniminin içinde yer almayı seviyorum. Üniversite eğitimimden sonra sektörün önde gelen sağlık gruplarından birinde stajımı tamamladım. "Leptin Direnci ve İnsülin" alanında yazdığım tezimle mezun oldum. Şu anda ofisimde sağlıklı beslenme ve diyet danışmanlığı yapıyorum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale