X

Suçluluk hissetmeden hayır diyebilmek: Sınırlarınızı koruyor musunuz?

Bir Pazar klasiğiydi benim için Erkan Yolaç’la Evet/Hayır yarışması. Mehter Marşıyla alırdı sahneye yarışmacıyı, İzmir Marşıyla yollardı. Sorduğu sorulara “Evet” ya da “Hayır” ile cevap vermemek gerekiyordu. Hızlı hızlı sorduğu basit sorulara telaşla yanıt vermeye çalışan yarışmacı strese girerdi ve kolaylıkla zokayı yutardı. Sakinlikle soruları yanıtlayanlar başarılı olurdu ve şaşırtıcı olansa çoğu kişinin ilk üç, dört sorudan sonra elenmesiydi. Ben izlerken bile heyecanlandığımı hatırlıyorum.
EVET…
HAYIR…
Ne kadar da kolayca ve hızla dökülüveriyor ağzımızdan. Bir soruya yanıt vermenin en kestirme yolu. Pisagor’a göre en eski ve en kestirme yanıt belki ama en çok düşünülerek söylenmesi gereken kelimeler.
Hayat da sanki Erkan Yolaç’la evet, hayır yarışması gibi.
Hızlı.
Hemen yanıtlaman gerekiyor.
Heyecanlanırsan ya da strese girersen yanarsın… İstemediğin şeylere evet demiş buluverirsin kendini. Ya da hayır dediklerinin fırsat olduğunu sonradan anlarsın.
Pisagor haklı… Düşünmeden, kendinle bağ kurmadan kullanmamak gerek bu iki kelimeyi…

Sadece telaş ve stres değil tabii bu otomatik cevaplarımızın sebebi, bilinçaltımızdaki kodlamalarımız da karar verme mekanizmamızı etkiliyor. Henüz küçük bir çocukken oyuncağımızı paylaşmak istemediğimizde, aile büyüklerinin taleplerinde ve hatta öğretmenlerimiz teneffüste bizden bir şeyler istediğinde öğrendik “hayır” demenin kötü bir şey olduğunu. Eleştirildik, yargılandık, hatta belki cezalandırıldık. Kendi tercihlerimizi ifade etmenin ayıp olduğunu, kaba olduğunu, uygunsuz olduğunu, bencilliği çağrıştırdığını öğrendik. Kibarlık, iyi olmak, sevilebilir olmak için uygun kelime “evet”miş, öğrendik. Bu çarpıtılmış inanç kalıbının üstüne kurduk kendi öz değerimizi ve ilişkilerimizi.

Büyürken empati kurmayı öğrendik. Şimdi çarpık inanç kalıplarının üstüne empati becerimiz de bize engel oluyor çoğu zaman. Hayır denilen olmayı sevmediğimizden hayır diyemiyoruz. Karşı tarafı reddetmenin o çok değerli bağlarımıza zarar verme ihtimalinden kaygılanabiliyoruz. Aramızda sorun olmasın, kimse darılmasın, bozulmasın, küsmesin diye hayır diyemiyoruz. Kendine ihanet, kendi gerçeğini ve sınırlarını yok sayma, sevilebilir olmak için ödediğimiz bedele dönüşüyor. Değer mi?

Eğer bedeninde dayanılmaz bir gerginlik ve huzursuzluk hissediyorsan sor kendine, değer mi? Kendini soktuğun durumdan bir an önce kurtarmaya çalışıyorsan, değer mi? Bahaneler üretmene, hatta yalan söylemene sebep oluyorsa, değer mi? Nelerden vazgeçiyorsun sevgi, kabul, onay ve aidiyet uğruna?

Hayır demeyi öğrenmek gerek.
Suçlu hissetmeden.
Özür dilemeden.
Açıklama yapmadan.
Yalan söylemeden.
Bahane üretmeden.
Ertelemeden.
Oyalamadan.
“Bakarız” demeden.
Nezaket içinde H A Y I R diyebiliriz.

Net, özgüvenli, kendini seçen kişi olmak kulağa nefis geliyor. Hepimiz temelde bu özelliklere sahip olmak istiyoruz, ancak sosyal kaygılarımız işte, evde, arkadaşlıklarımızda bizi “manipüle” ediyor. Öz bakım adına detoks, masaj, egzersiz, meditasyon yapıp “öz”ümüzün özgürlüğüne, ihtiyaçlarına kulak tıkayabiliyoruz.

Kendini seçen olma yolunda faydalı olacağını düşündüğüm bazı ipuçları paylaşmak istiyorum:

Her şeye yetişemem. Bu gerçeği kabul ederek başlayabilirim. Benim de bir günde 24 saatim var ve bunun bir kısmını hijyen, uyku gibi standart şeylere harcıyorum. Kalan zamanımı nasıl yöneteceğimi ben seçebilirim. Bana keyif veren, değerlerimle örtüşen, besleyici seçimler. İşim de bu seçimin bir parçası. “Para kazanmak zorundayım, nefret etsem de bu işi yapmaya devam etmeliyim” diye düşündüğüm zamanlar beni sadece tükenmişliğe iter. Yaptığım iş, çalıştığım şirket orada olmayı sürdürdükçe benim de evet dediğim bir durum. Değiştirmek mümkün. Her seçim gibi.

Önceliklerimi belirleyebilirim. Neyin önemli, neyin acil, neyin delege edilebilir olduğunu fark etmek ve ona göre kara vermek de kendini seçmek adına önemli bir adım olur. Herkesi memnun edemem. Pizza değilim! Ne dersem diyeyim, ne yaparsam yapayım sorun yaşayabileceğim durumlar, kişiler olacak. Bari sorunum kendimle olmasın.

“Başkalarına evet dediğinizde, kendinize hayır demediğinizden emin olun” diyor Paulo Coelho.

Bilinçli bir farkındalık eşlik etsin seçimlerinize, sözlerinize. Baskı altındayken yanıt vermeyin. Kendinizle temasa geçin. Derin birkaç nefes sizi size bağlar. Çok da zor değil, yeter ki hatırlayın.

İlginizi çekebilir: Aşırı düşünmekten mi mustaripsin: “Overthinking” için ne yapabiliriz?

Aylin Geron: Ben Kimim? Yaşam boyu öğrenci, öğretmen, eğitmen, koç, danışman, mentör, yazar FMV Özel Işık Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatı Mezunuyum. Lisans eğitiminden sonra Sabancı, Harvard, Universiteit Leiden gibi seçkin kurumlardan eğitimler aldım. Detayları https://aylingeron.com/hakkimda/ bulabilirsiniz. Hayatıma yön veren en önemli değerlerden biri fayda sağlamak. Öğrenciyken arkadaşlarıma, çevremdeki çocuklara öğrendiklerimi paylaşarak başladım. Mezunu olduğum okula İngilizce öğretmeni olarak geri döndüğümde de çocuklarla ve gençlerle birlikte bu değerimi yaşatmaya çalışıyorum. Onlara fayda sağlarken ben de onlardan çok şey öğreniyorum. Her zaman öğrenmeye, değişime, yeniliğe meraklı ve hevesli oldum. Kendimi tanıma yolculuğuna çıkışım özgürlüğe verdiğim önemi ve yaşam tutkumu fark ettirdi: Öğrenme aşkı. Gençlerle öğretmenlikten öte bir yerlerde buluşma arzum ile önce 201eğitim ve öğrenci koçluğuna yöneldim. Ebeveyn koçluğu, DEHB koçluğu, mindfulness derken bilinçdışı ve Jung koçluğu ile tanıştım. Halen çocuklarla, gençlerle, ebeveynlerle ve hayatına değişim getirmek isteyen insanlarla işbirliği içinde çalışıyorum. Ben büyürken çevremi de büyütmek.. İşte mottom! İletişim: aygeron@gmail.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale