X

Stresin zararlarını unutun, zararlı etkilerinden kurtulun

Hayatınız boyunca yaşayacağınız stresler ileri yaşlarda kalp krizine sebep olabilir ama yaşayacağınız aynı stresler sizi sağlıklı ve mutlu bir 90. yaşa götürebilir. Harika bir haber değil mi? İşte stres araştırmalarının en yeni sonuçları artık bunları söylüyor.

Hepimiz yoğun hayatlar sürüyoruz. Zaman neredeyse hiç kimseye yetmiyor. Bu sebeple bu yazımı sizler için basit ve amaca yönelik olarak hazırladım. Stresli hayatlarınıza rağmen nasıl sağlıklı, mutlu ve huzurlu yaşayabileceğinizi öğrenmiş olacağınızı ümit ediyorum.

Stres, zorlandığımız durumlara uyum sağlama sürecidir. Eğer var olan durumla mücadele edecek kadar gücümüzün olduğuna inanıyorsak “savaşırız”, Baş edemeyeceğimize inanıyorsak “kaçarız”, eğer kaçacak kadar dahi gücümüzün olmadığına inanıyorsak “donup kalırız” (frozen) tepkisi verilir. Bu üç farklı stres tepkilerini birçok fizyolojik ve psikolojik etken belirler.

Stres kendisini nasıl gösterir?
Stres, zorlandığımız durumlara uyum sağlama sürecidir.

Aslında duygusal, zihinsel ve davranışsal tepkiler diye üç başlık altında özetleyebiliriz:

  • Duygusal: Kızgınlık, yoğun öfke, korkular, sinirlilik hali, ani duygusal değişimler, hassasiyet, apati.
  • Zihinsel: Odaklanamama, unutkanlık, takıntılı olma, kabus görme.
  • Davranışsal: Hiperaktivite, hareketsizlik, HBS (huzursuz bacak sendromu), dolaşan ağrılar, hayattan çekilme, saldırganlık.

Gördüğünüz gibi bazı insanlarda stres yoğun kızgınlık, öfke ve sinirlilik haline sebep olurken bazı insanların hayattan kopmasına ve geri çekilmesine sebep olabiliyor. Yine benzer bir şekilde bazı insanları yerinde duramaz hale getirirken diğerlerini tamamen uyuşturabiliyor.

Stresin öyle ya da böyle yaşanıyor olması sadece farklı kişilik özelliklerimizden kaynaklanmaz.

Stres tepkilerimizin asıl sebebini detaylı konuşmadan önce, stres konusunda biraz kendinizi tanımanızı istiyorum. Bunun için lütfen aşağıdaki soruları cevaplamak üzere kendinize zaman tanıyın ve titizlikle cevaplamanızı öneriyorum.

  • Sizin için “stres” nedir, lütfen tanımlamaya çalışarak bir kağıda not alın.
  • Kendi stres listenizi oluşturun. Kendinize “bana en çok hangi durumlar ve kişiler stres yaratıyor” sorusunu sorun ve listenizi hazırlayın.
  • Son olarak da kendi stres tepkilerinizi fark edin. Stresli durumlar sizi nasıl etkiliyor? Daha çok duygusal tepkiler mi veriyorsunuz yoksa zihinsel olarak mı etkileniyorsunuz? Stresli olduğunuzu çevreniz hemen gözlemleyebilir mi? Mümkünse 7 gün boyunca kendinizi gözlemleyin. Bunun için; önümüzdeki haftayı kendinize “farkındalık haftası” olarak ilan edin ve bunu hemen şimdi ajandanıza not edin!

Bu minik uygulamalar size “bir şeyler” fark ettirecek, o yüzden lütfen bunları hafife almayın. Çok basit bir uygulama gibi görünse de aslında değil. İnsanın kendisiyle uğraşması zordur her zaman…

Strese farklı bir bakış

Bundan sonra strese farklı bakmanızı istiyorum. Stres aslında düşmanımız değil, belki de çok iyi bir dostumuz. Bu durumu daha iyi anlamak için 8 yıl süren ve 30.000 yetişkin üzerinde yapılan en güncel araştırma sonuçlarına bakalım birlikte:

Bu araştırmada kişilerin yaşadıkları tüm stresler, yaşadıkları sıkıntılar, kendi ve yakınlarının hastalıkları gibi durumlar takip edilir. Aynı zamanda hem fizyolojik hem psikolojik stres düzeyleri ölçülür ve stres hakkında ne düşündükleri raporlanır.

Bu araştırmanın iki çarpıcı sonucu var:

  • Aşırı stres yaşayan insanların ölüm riski %43 daha yüksektir.
  • Bu risk ancak stresle ilgili olumsuz düşünenler için geçerlidir.

Yani stresin zararlı olduğunu düşünen insanlar için stres gerçekten çok zararlı hatta resmen ölüm kalım meselesi!

Peki, çok stresli hayatlar yaşayan ancak bunun zararlı olduğuna inanmayanlar için durum nedir?

Onlar için bu erken ölüm riski geçerli değildir, hatta onlar ölüm ihtimali en düşük olan gruptur. Az stres yaşayanlardan bile daha düşüktür. Bu durumda insanlar, yaşadıkları stresten hastalanmıyor ya da stresten hayatlarını kaybetmiyor. Stresin zararlı bir şey olduğuna inandıkları için hastalanıyorlar. Şimdi bu araştırma sonuçları beni neden bu kadar heyecanlandırdı anlıyorsunuz değil mi?

Stres hakkında düşündüklerimizi değiştirirsek bu sağlığımızı etkiler mi?
Stresle ilgili bakış açınızı değiştirirseniz, vücudunuzun strese verdiği tepkileri de değiştirebilirsiniz.

Araştırma sonuçlarına baktığımızda:EVET! Stresle ilgili bakış açınızı değiştirirseniz, vücudunuzun strese verdiği tepkileri de değiştirebilirsiniz.

Nasıl mı? Bunu daha iyi anlamanız için Stanford Üniversite’sinde yapılmış bir araştırmaya da bakalım. Biz bunlara “sosyal stres testi” diyoruz. Bu tarz testlerde deneklere çok zor durumlar yaşatılabiliyor. Sözde uzmanlar, gerçekte oyuncu ya da araştırma ekibinden kişiler oluyor. Örneğin; çok büyük bir sahnedesiniz, spotlar gözlerinizi zorluyor, kameralar var, siz zayıf yönleriniz hakkınızda konuşmak zorundasınız ve bu bahsettiğim sözde uzman kadrosu sizi sürekli bölüyor, beden dillerini sizi demoralize etmek için kullanıyor vs.

Üstüne bir de matematik bölümü var. 996’dan hızlıca 7 çıkartarak saymanız bekleniyor, yine sürekli hızlanmanız gerektiğini mırıldanan bir jüri var. Tam bittiğini zannettiğiniz an buna benzer farklı durumlar yaşıyorsunuz.

Nasıl? Sevdiniz mi sosyal stres testlerini? Bu testlere katılan kişi olsaydınız nasıl hissederdiniz? Belki kalbiniz hızlanırdı, nefesiniz de, belki de hafif terleme, titreyen ya da buz gibi eller, heyecandan ağırlaşan bacaklar, yumuşayan dizler… Neyse daha fazla saymayayım, durumu anlamışsınızdır siz.

Biz psikologlar, yıllarca bu durumlarda verilen tepkilere isimler verdik. Heyecan dedik, anksiyete dedik, “baskı altında sağlıklı tepki verememe” bile dedik (halen de diyen var). Ancak tüm bu olanları, vücudumuzun doğal enerji artışı olarak algılarsak ve birazdan baş edeceğimiz belirsizlikle baş edebilmek için mükemmel bir ön hazırlık olduğunu anlarsak ne olur biliyor musunuz?

Tam olarak bu yapıldı:

Harvard Üniversitesi’nde bir gruba sosyal stres testlerine girmeden öncesi stres tepkilerinin onlara tamamen yardımcı olan unsurlar olarak tek tek anlatıldı. Örneğin, kalbin hızlanması, harekete geçebilmemiz için bir ön hazırlık olduğu, nefes alış verişimizin artmasının beynimize daha fazla oksijen gitmesini sağlaması, dolaysıyla baş etmeniz gereken her türlü görevle çok daha rahat ve hızlı baş edersiniz gibi her türlü stres tepkisinin oldukça anlamlı olduğu anlatıldı.

Şimdi sonuçlara bakalım, çok çarpıcı. Stres tepkilerini tamamen destekleyici ve duruma yardımcı olarak gören katılımcılar çok daha rahat ve daha başarılı çıktılar bu testten. Bu beklenen sonuçtu. Ama asıl çarpıcı sonuç: fizyolojik değişim.

Bakın tipik bir stres durumunda kalbimiz hızlanır ve damarlarımız daralır, burada olduğu gibi. Bu yüzden uzun süreli stres altında olan kişiler kalp damar sorunları yaşar; damarlarımızın uzun süreli daralması sağlıklı bir şey değil.

Ancak bu araştırmada; stresi yardımcı bir unsur olarak gören katılımcıların damarlarında daralma görülmedi. İnanılmaz değil mi? Hatta şu durumdalardı:

Gayet rahatlar. Hızlanan bir kalp var ama damarlarda daralma yok! Bu çok sağlıklı bir sonuç. Bunu çok iyi anlamanızı istiyorum. Damarlarımız hangi durumlarda bu şekildedir biliyor musunuz? Mutluluk ve sevinç içinde olduğumuzda ve cesur davrandığımızda. Yani stres hakkında ne bildiğiniz ve ne düşündüğünüz çok önemli.

Streslerinizle daha iyi anlaşın.

Şimdi bunları okuyup da, “stresini arttır uzun yaşa” diye bir mesaj çıkarmayın tüm bunlardan. Tek istediğim streslerinizle daha iyi anlaşabilmeniz. Stres tepkilerinizi düşman olarak değil, sizi her an destekleyen arkadaşlarınız olarak görmeniz. Aslında böyle bakmanız için de şimdiden oldukça yol kat ettik.

Bir sonraki kriz anında kalbinizin hızlandığını hissettiğinizde bugün okuduklarınızı hatırlayın ve daha fazla gerilmek yerine belki vücudunuzun bu tepkisi için şükredin. Siz böyle düşündükçe, vücudunuz size inanır ve stres tepkiniz çok daha sağlıklı sonuçlara sebep olur.

Bu yazıyı okuduktan sonra belki hayat stresleriniz azalmayacak ama kazandığınız farklı bir bakış açışıyla çok daha rahat edeceksiniz.

Stresinizle barıştığınız bir hayatınız olması dileğiyle…

Bu konuda desteğe ihtiyacınız varsa bana www.ilknurustunucar.com/tr/ adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlıkla ve sevgiyle kalın.

 

İlginizi çekebilir: Stres için yoga terapi uygulamaları – Video 

Uzman Psikolog İlknur Üstünuçar: Uzman Klinik Psikolog İlknur Üstünuçar Freie Üniversitaet Berlin - Tıp Fakültesi’nde Psikoloji Uzmanlık eğitimini tamamladı. Yıllarca klinik deneyimleri yanı sıra bir çok ülkede çok sayıda eğitim ile hep kendini geliştirmeye devam etti. (Gestalt-terapi, Geliştiren Koçluk, Allen Carr terapisti, Nefes ve Gevşeme Teknikleri uzmanı) 2000 yılı itibariyle kendi Eğitim ve Danışmanlık şirketini kurdu ve binlerce insan ile çalışma imkanı buldu. Halen kendini ve çevresini iyi hissettiren ve geliştiren çalışmalar sürdürmekte. Bu kapsamda stresi yönetme, orta yaş krizlerini anlama ve fırsata çevirme, beynin yapısı ve duygu yönetimi, konularında 60 dakikalık pratiğe yönelik, keyifli ve interaktif seminerler verir. Evli ve iki oğlu var.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale