X

Sözünüz söz mü: Kendinize verdiğiniz sözlerin yerine öz şefkati koyun

Söz vermek bir şeyi yapacağını beyan etmek demek.
Eşinize, dostunuza, patronunuza, çalışma arkadaşınıza, annenize, babanıza söz vermek ve o sözü tutmak sizin için ne kadar önemli? Hiç düşündünüz mü?

Çoğumuz için güvenilirlik, dürüstlük, bütünlük gibi değerleri yansıtır sözünü tutmak. Toplum tarafından yüceltilen bu değerler aynı zamanda özen, ilgi, sevgi olarak da geçer karşı tarafa. Hal böyle olunca söz vermek bir ağırlık, hatta bir yük gelir, oturuverir omuzlarınızın üstüne.

Peki ya kendinize söz verir misiniz hiç?

Geçen gün çalıştığım gençlerden birine sordum bunu. “Hayır”, dedi. “Kendime söz vermem.”
İlginç… Çünkü ben kendime her gün birçok söz veririm.
“Nasıl bir şey acaba?” diye düşünmeden edemedim.

Tesadüf bu ya, sosyal medyada dolanırken çok sevdiğim Sadghuru’nun bir videosu çıktı karşıma. “Kendinize söz vermek diye bir şey yok” diyor ünlü guru: Söz bir diğer kişi ile aranızdaki yazılı olmayan anlaşmadır. Karşılıklı sözler imza görevi görür. Böylece ertesi gün ya da hafta vazgeçmezsin. Verdiğin sözün sorumluluğu seni bağlar.

Peki ben neden kendime sanki bir başkasıymışım gibi söz veriyorum o zaman?

Verdiğim sözler koyduğum hedeflere ulaşmamı, daha öz güvenli olmamı sağlıyor.
Vaat… Anlaşma… Taahhüt… Kararlılık… Bağlılık…

O kiloya ineceğim.
Bana böyle davranmasına izin vermeyeceğim.
Sigarayı bırakacağım.
Yeni bir iş bulacağım.
Gluten yemeyeceğim.
Her gün meditasyona oturacağım.
Yogaya başlayacağım.

Başkasına söz verdiğim zamanlardaki kararlılığım beni gaza getiriyor: Herkese verdiğin sözü tutuyorsun, bir zahmet kendine verdiklerini de tut!

Öyle olmuyor ama…
Kim bilecek ki kendime verdiğim sözü tutmazsam? Anlaşmayı bozarsam?
Kendim…
Kararıma ne kadar bağlıyım acaba?
Kime neyi vadediyorum ki?

Sözümü tutarsam da bozarsam da tek sorumlu olduğum kendim.
Bozulacak, darılacak kimse yok!
Sonuçta bir ben var benden içeri… O kadar…
İdare eder bence beni…

Bu düşünce yapısı sabote edici davranışları kolaylaştırdığı gibi bozulan taahhütler benim kendime olan inancımı ve güvenimi de olumsuz etkiliyor.
Kendine inanmak ve güvenmek başarmak için ne kadar da önemli halbuki!
Sözü bir kez bozdun mu, “Tamam” diyor iç sesin, “senden bir cacık olmaz… Sözleri ver, ver, sonra boz.”

Bir de verdiği sözü asla bozmayanlarımız var; bedenini ve ihtiyaçlarını hiç duymadan, fark etmeden sözünün esiri olanlar var. Yorucu, şefkatsiz, talepkâr, sert oluyorlar. İç sesleri ise: “Bir çeşit bedel ödüyorum verdiğim sözlerime karşılık”, “Bir esnersem tekrar aynı bağlılıkla ve kararlılıkla devam edemeyebilirim” diyerek ikna ediyor, yolda tutuyor kendini.

Dikkat ettiyseniz her iki durumda da kendimizle kurduğumuz ilişki belirliyor yönümüzü. Bu ilişki memnuniyet üzerine kuruluysa zaten yolda kalıyoruz ama dürtüsel ya da şefkatsiz bir ilişkiye dönüşmesi de çok kolay.

Kendinden memnuniyet

Mutluluğun, iç huzurun ve başarının sırrı bu. Kendine, yapabileceklerine inanıyorsan, zaten BAŞARIRSIN! Öyleyse gerek var mı sözlere?

İnanın, anın farkında ve bilincinde olmaya özen göstermek yeterli. Mindfulness çalışmaları insanın kendisiyle ve dış dünya ile ilişkisini düzenlemesinde çok etkili. Verilen sözlerin hepsi mutlu, başarılı, huzurlu olmaya çalıştığımızın göstergesi. Peki ya ıskaladıklarımız?

Söz vermek yerine seçimlerin farkındalığına gelmek

Söz verirkenki arzuların ile sözü bozarkenki arzuların çelişiyor. O çelişkiye bakmak önemli. Gerçek ihtiyacı bulmak ve o doğrultuda bilinçli seçimler yapmak. Her seferinde yeni bir seçim.
Seni destekleyen seçimler de yapabilirsin seni geride tutan seçimler de…
Hepsi senin…
Destekleyen seçimler kadar desteklemeyenler de farkındalık kazandırıyor.
Alınacak dersler var, o anın ihtiyaçlarına dair mesajlar var.

Şefkatle kendine yaklaşmak, yaklaşabilmek asıl kendinden memnuniyet.
O şefkat dönüştürücü.
Şefkat o seçimi yapan tarafını kucaklayabilme hali zaten.
Pamuksu, yumoş yumoş, sarıp sarmalayıcı olması gerekmiyor şefkatin.
Seni destekleyebilmesi için bazen “sert” de olabiliyor.

Sözlere son diyorum…
Bilinçli farkındalıklı seçimlere yer açabilmek için…
Sözümün esiri olmamak için…
İhtiyaçlarımı ve arzularımı duyabilmek için…
Seçimlerimin sorumluluğunu alabilmem için…
Sözlere SON!

En nihayetinde ben bir şirket değilim.
Kurumsal bir duruş sergilemeden de kendimi destekleyebilirim!
Kendimle arama mesafe koymadan, sizli bizli olmadan, “cezai uygulamalara” gerek kalmadan ilerleyebilirim.
Sözüm söz!

Kısa bir Zen hikayesiyle bitirelim üstüne düşünmeye davet ederek sizleri:

Öğrenci ustasına sormuş̧: “Zen nedir?”
Yanıt, “Bu sözden vazgeçebilirsin” olmuş.

Hoca, “Zen konuşulmaz, yaşanır. Sözlerden vazgeç̧, yaşama geçir” demek istiyor.

Kıssadan hisse…

İlginizi çekebilir: Sizi sabote eden iç seslerinizle tanışmak ister misiniz?

Aylin Geron: Ben Kimim? Yaşam boyu öğrenci, öğretmen, eğitmen, koç, danışman, mentör, yazar FMV Özel Işık Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatı Mezunuyum. Lisans eğitiminden sonra Sabancı, Harvard, Universiteit Leiden gibi seçkin kurumlardan eğitimler aldım. Detayları https://aylingeron.com/hakkimda/ bulabilirsiniz. Hayatıma yön veren en önemli değerlerden biri fayda sağlamak. Öğrenciyken arkadaşlarıma, çevremdeki çocuklara öğrendiklerimi paylaşarak başladım. Mezunu olduğum okula İngilizce öğretmeni olarak geri döndüğümde de çocuklarla ve gençlerle birlikte bu değerimi yaşatmaya çalışıyorum. Onlara fayda sağlarken ben de onlardan çok şey öğreniyorum. Her zaman öğrenmeye, değişime, yeniliğe meraklı ve hevesli oldum. Kendimi tanıma yolculuğuna çıkışım özgürlüğe verdiğim önemi ve yaşam tutkumu fark ettirdi: Öğrenme aşkı. Gençlerle öğretmenlikten öte bir yerlerde buluşma arzum ile önce 201eğitim ve öğrenci koçluğuna yöneldim. Ebeveyn koçluğu, DEHB koçluğu, mindfulness derken bilinçdışı ve Jung koçluğu ile tanıştım. Halen çocuklarla, gençlerle, ebeveynlerle ve hayatına değişim getirmek isteyen insanlarla işbirliği içinde çalışıyorum. Ben büyürken çevremi de büyütmek.. İşte mottom! İletişim: aygeron@gmail.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale