X

Sosyal medya ve yöneticiler: İlham verici bir yönetici olmak için ne yapmak gerekir?

Yöneticilerden beklentilerim büyük… İşim gereği sosyal medyada birçok iş insanını takip ediyorum. Neden mi? İlham almak için elbette. Bunca pozisyonlara geldiklerine göre bizlerle paylaşacak mutlaka bir şeyleri olmalıdır diye düşünerek. Ne yazık ki çok azından etkileniyorum.

Bunun başlıca sebebi çalıştıkları şirketlerin reklamını yapmayı pek seviyor olmaları. Çalıştığımız şirketle ve ürünleriyle gurur duymamız çok doğal ama bir yönetici olarak sosyal medyadaki mevcudiyetimiz bununla sınırlı kalmamalı. İkinci ilham alamama sebebim kendi reklamlarını yapmayı da pek seviyor olmaları. Efendim ödül mü almışlar, ya da X konferansta, canlı yayında konuşmacı mı olacaklar? Ekipleriyle bir toplantı mı yapmışlar? “En güzel ekip bizimki”, “dream team” konulu fotoğraflarla…

Sakın yanlış anlamayın. Bunların hiçbiri aslında tuhaf değil. Ben de çok yaptım. Hala da ödül falan alacak olsam paylaşırım. Yaptıkları yanlış değil. Sadece sıradan. Bu tip sıradan paylaşımlar bünyede dopamin salgılatmıyor. Dopamin nedir? Dopamin vücudumuzda bazen salgılanan, bazen de salgılanmayan bir kimyasaldır. Peki ne zaman salgılanıyor? Zihnimize ters köşe yaptıracak, beklemediğimiz bir durumla karşılaştığımızda. Mesela sürpriz bir hediye aldığımızda. Dopamin aynı zamanda beynimizin kaydet tuşu. Bu sebeple bu paylaşımların hiçbiri bende (ve bence birçok insanda da) iz bırakmıyor. Kişiler ve söylemleri zihnimize kaydolmuyor. İlham vermiyor. Çünkü sıradan. Onlar gibi davranan çok yönetici var zaten. Elbette ki şirket çalışanları onların tüm paylaşımlarını beğeniyorlar. Çünkü o beğenilerin çoğu da otomatik zaten. Oysa ki ben üst düzey yöneticilerden çok farklı şeyler bekliyorum. Neler mi mesela?

Onca tecrübe var bir kere. Onca yaşanmışlık. Bunları genç nesillere aktarmalarını bekliyorum. Neler öğrendiler bu hayatta? Neler işe yaradı, neler işe yaramadı? Hikayelerini dinlemek istiyorum ama başarısızlık hikayelerini de dinlemek istiyorum. Hiç hata yapmamış olamazlar değil mi? O hikayelerinden de öğrenmek istiyorum. “Aaa o da düşmüş bu hayatta” diyerek kendimle özdeşleştirmek istiyorum. Çünkü hepimiz zaman zaman düşüyoruz. Onun da düştüğünü bilmek istiyorum. Ama kalkmak için gücü nereden aldığını da öğrenmek istiyorum. Böylece bağ kurmak istiyorum. Mükemmel bir portre çizmelerini istemiyorum. Öyle olmadıklarını biliyorum çünkü.

Mesela sahip oldukları gücü, bağlantıları, toplumun yaralarını sarmak için kullanmalarını bekliyorum. Çünkü Sabahattin Ali’nin de dediği gibi “İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.” Öyle değil mi? Bir insan da üst düzey yönetici olunca sadece çalıştığı kurumun çıkarlarını gözetmiyor olmalı.

Ülkemizin, yakın çevremizin, uzak çevremizin o kadar çok sorunu var ki… En büyük sıkıntı da maalesef pek azını üstümüze alınmamız. “Aman canım koskoca devlet var, belediye var, şu var, bu var!” diyoruz. “İlla birileri ilgilenir” diyoruz. Oysa ki o birileri biziz. Biz ilgilenmezsek kimse ilgilenmiyor. Kurumumuzun gücünü de ardımıza alıp birlikte yapabileceğimiz o kadar çok şey var ki… Mesele birini seçmek ve samimi adımlar atmak. Sadece dibine ışık veren mum olmamak. Yetkinin ötesinde bir liderlik sergilemelerini bekliyorum.

Bir de ben bu yöneticilerimizden gençlerle daha sık bir araya gelmelerini bekliyorum. Sosyal medyada onlardan gelen mesajlara cevap vermelerini bekliyorum. Bağ kurmalarını bekliyorum. Onlar bizim ülkemizin gençleri, bizim geleceğimiz. Bu konuda sorumluluk hissetmelerini bekliyorum. O iki satırlık cevaplar, onlar için o kadar büyük önem taşıyor ki… Herkese yardımcı olmak mümkün değil elbette, ama mesajları cevapsız bırakmak? Yazanı hiçe saymak anlamına gelmez mi sizce? O kadar çok genç iş arıyor ki… O kadar çok insan iş dünyasında yönünü bulmaya çalışıyor ki… Maalesef profesyonel hayat çoğunlukla gençlere çalışmadıkları yerden soruyor, çünkü okullarda kimse onların başına iş yaşamında nelerin geleceğini anlatmıyor. Bizler de gençlere doğru yolu göstermeyeceksek, kim gösterecek? Ne dersiniz? Çok mu şey bekliyorum yöneticilerden sizce?

İlginizi çekebilir: İş dünyasında öne çıkmanız için 12 altın kural

Özlem Sökmen: Koşucu, anne, sokak hayvanı aşığı, eğitmene dönüşmüş ex İnsan Kaynakları insanı. TED Ankara Koleji ve Hacettepe Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu. Unilever, Turkcell, Lafarge, BC ve Arçelik gibi birçok çok uluslu şirketin İnsan Kaynakları departmanında 20 yıl boyunca yerel, bölgesel ve global düzeyde yönetsel kadrolarda görev aldı. Kurumsal hayata en büyük hayali olan “iş hayatına yeni atılanlara profesyonel hayatı ‘hack’lemeyi öğretme aşkıyla” veda etti. Personal Best isimli şirketin kurucusu ve aynı isimli eğitimin yaratıcısı. 2016’da 3 adet uluslararası maraton koşmuş olan Özlem, 15 yaşında bir kız ve sokaktan sahiplenilmiş iki kedi ve iki köpek annesi. İşi, kızı ve sevdikleriyle geçirdiği zamandan arta kalan her anını ormanda, koşu pistlerinde geçiriyor ve genel olarak güzel yemekler, güzel şaraplar ve güzel tatiller için yaşıyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale