X

Sonbahar şarkıları: Joanna Sternberg, I’ve Got Me

Onun hakkında ne hissettiğimi tam olarak bilemiyordum başlarda. İlk bakışta biraz fazla depresif, kendine acıyan, hatta sinir bozucu bir tip gibi görünmüştü bana. Ama ben de öyle değil miydim zaman zaman? Bu da onda gördüğüm hüznün aslında kendi kalbime işlemiş olan derin melankolinin bir yansıması olduğu anlamına gelmiyor muydu aslında?

Başkalarında sevdiğimiz ya da nefret ettiğimiz her şeyin, kendi içimizde sahip olduğumuz ya da bir türlü elde edemediğimiz bambaşka bir şeye karşılık geldiğini biliyorum artık. Biliyorum ki hiç kimseyi tam olarak tanımamız mümkün değil bu hayatta, onların olduğu o beyaz tuvale kendi ruhumuzu resmedebiliriz olsa olsa.

Derken yeni şarkısını dinledim, I’ve Got Me adındaki şu tatlı şarkıyı… Ve yepyeni bir yol açıldı önümde birden. Daha dinlemeden, başlığını okur okumaz, biliyordum bunun benim yeni sonbahar şarkım olacağını…

Onu seviyorum. Yani, sanırım. Joanna Sternberg’den söz ediyorum. Kırılganlığını, utangaçlığını, kendini özgürce ifade etme konusundaki inadını, kimseyi takmayışını, kendini olduğu gibi kabullenişini, tuhaf şarkılarını ve daha da tuhaf çizimlerini düşünüyorum da… Evet, seviyorum onu. O, benim aksime ne övgü peşinde koşuyor ne de yergi. Hayır, hayır, nasihat da kabul etmiyor kimseden.

“Sabahları kendime sahibim, akşamları kendime sahibim, seni kendi hâline bırakıyorum, çünkü ben kendime sahibim”, diye başlıyor I’ve Got Me şarkısı. Bu da bana bir şekilde kendine ait olmayı ve kendi sorumluluğunu almayı başarmış insanların, başkalarının işine burnunu sokmaya tenezzül etmeyeceğini hatırlatıyor.

Hayatım boyunca bana karışan, bana nasıl yazmam ya da nasıl görünmem gerektiğini söyleyen, fikrini sormadığım hâlde söylemeden edemeyen, istemediğim halde tavsiyeler veren ve bunlardan da önemlisi, ne yaptığımı hep çok merak eden bazı insanların dertlerinin aslında kendileriyle olduğunu anlıyorum şimdi.

Düşünüyorum da, ben de aynısını yaptım sanırım. Kendimden memnun olmadığım, kendimi beğenmediğim dönemlerde başka kadınların görünüşlerine, yaşamlarına, seçimlerine taktım kafayı. Kendimi onlarla kıyasladım. Hep bir kendini üstün hissetme ihtiyacı içinde yaşadım. Başarısızlıklarım için hep başkalarını suçladım.

Sonunda kendimle barıştığımda ve hatalarımın sorumluluğunu üstlendiğimde, bambaşka biri oldum. Özgür biri… Onları rahat bıraktım. Artık başkalarına ihtiyacım yoktu kendimi tanımlamak için. Artık kendime sahiptim, tıpkı şarkıda dediği gibi.

“Kendinden nefret etmekle kendinin farkında olmak arasında çok ince bir çizgi var”, diye devam ediyor Joanna şarkısında. Kabul ediyor zaman zaman o çizgiyi aştığını, tıpkı benim gibi. Ama bu, dünyanın sonu değildir belki.

“Çok vakit kaybettim”, diye isyan ediyor sonunda da. Asıl beni üzen şey de tam olarak bu oluyor. Kendimi suçlayarak, kendime kızarak harcadığım onca zamanda yapabileceğim bütün o harika şeyleri düşünüyorum da! Japonca bile öğrenebilirdim. Ya da daha iyisi, kendimi çok sevmeyi öğrenebilirdim bu süre zarfında.

Eylül geldi, sonbahar kapıda. Tıpkı yapraklarını dökmeye hazırlanan ağaçlar gibi, bazı şeylerden vazgeçmeyi öğrenmeliyim ben de. Bana iyi gelmeyen her şeyi geride bırakmalı ve yeni bir yaşamı kucaklamalıyım. Değişime kollarımı açmalıyım. Başkalarının hayatlarını boş vermeliyim. Kendimi azarlayarak daha fazla vakit kaybetmemeli ve ne olursa olsun, kendime sahip olduğumu hatırlamalıyım. Joanna’da görüp rahatsız olduğum o şey her neyse, ona en başta benim sahip olduğumu fark etmeli ve bir an önce ondan kurtulmaya bakmalıyım.

I’ve Got Me…

Bu benim ilk sonbahar şarkım.

İlginizi çekebilir: Kitapları seven kız: Patricia Highsmith ile hamakta

Zeynep Alpaslan: Zeynep Alpaslan 1983’te İstanbul’da doğdu. Hem çocuklar hem yetişkinler için öykü, roman, şiir ve karikatür alanında eserler verdi. Tokyo (2018) isimli ilk çocuk romanı KYÖV Çocuk Edebiyatı ödülünü kazandı. Plüton Sakinleri isimli müzik grubu için şarkı sözleri yazdı. Resimleriyle karma sergilere katıldı. Zeynep kedileri Pogo ve Yoko ile birlikte İstanbul’da yaşıyor, boş zamanlarında resim yapıyor ve kendi çizgi romanlarını yazıp çiziyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale