X

Sizin evreniniz hangi düşünceler ile titreşiyor?

“Korktuğum başıma geldi”… Kaç kez duyduk bu cümleyi bugüne kadar? Nedir korkulan? Öncelikle “ya bir kişiyi, bir sevgiliyi, bir eşi kaybedersem” korkusu vardır örneğin, veya para kaybetmekten korkarız değil mi? Bir arkadaşı kaybetmekten de korkabiliriz, sevdiklerimize, ailemize zarar gelmesinden korkarız… Hayatta başımıza gelebilecek “kayıp” diye düşündüğümüz oluşlardan korkarız kısacası.

Sağlığımızı yitirmekten korkabiliriz, istediğimiz tatile çıkamamaktan, sınavlardan istediğimiz notu alamamaktan veya sevgimize karşılık görememekten de korkarız örneğin. Peki tüm bu korku düşünceleri ne olur? Yani hayatımızda biz onları var ederiz değil mi, düşünerek öncelikle. Şimdi birlikte inceleyelim, bir kişi hayal ediyoruz, bir iş görüşmesine giriyor ve sürekli sonuçta negatif bir cevap almaktan korkuyor. Sonucu hayal ederken sürekli “korku” odaklı bir bakış açısı ile hayal kuruyor. Belki de çoğumuzun farkında olmadığımız üzere “ya böyle olursa” veya “ya kötü sonuç beni bulursa” diye düşünüyor…

İşte bu “düşünce” hayatımızda gözle görmesek bile bir olgu yaratmaktadır. Evet, bu düşüncemiz aynı bugün bizim tanımlayan ismimiz, bizi tanımlayan yaşımız, bizi tanımlayan tüm diğer sıfatlarımız gibidir, eğer duygusal biri isek bu özelliği el ile tutamayız göz ile göremeyiz fakat oradadır ve içimizden biliriz. Örneğin alçak gönüllü olabiliriz, örneğin endişeli olabiliriz ve örneğin kıskanç bir insan da olabiliriz. İşte düşüncelerimiz de aynı şekilde hayatımızda kim olduğumuzu tanımlamaktadırlar ve her anımızda bizimle kalırlar; her nerede olursak olalım her nasıl olursak olalım onları da birlikte götürmekteyizdir.

Şimdi örneğimize geri dönelim, bu endişeli korku düşünceleri ile girdiğimiz bir iş görüşmesinde sizce nasıl davranırız? Kendimize güvenimiz olmadığından ve düşüncelerimize sürekli “kaybetmeyi” kodlamış olduğumuzdan sizce karşımızdaki kişi belli etmese bile iç güdüsel olarak “korkumuzu” anlamayacak mıdır? Kendimizi düşünsek, siz kendiniz ile mülakat yapıyor olsaydınız kendi hakkınızda ne düşünürdünüz? Ne kadar güzel tüm sorulara açık yüreklilikle ve gerçeklikle cevap verdi, korkusuzca burada bulundu diyebilir miydiniz? Veya “verdiği cevaplar arasında oldukça uzun zaman duraksadı, zannediyorum bir güvensizliği ya da söyleyecekleri konusunda korkusu vardı” mı derdiniz?

Bu yüzden oluşturduğumuz her düşünce, evrende süregelen “enerji” akışını da etkilemektedir. Bizler düşük enerji olarak tabir edilen korku, endişe ve kaybetmek dolu düşüncelerde olduğumuzda, titreşimlerimiz evrene bunu muhteşem bir şekilde yansıtmaktadır. Ve bizler bir zaman sonra bu düşüncelerin tezahür etmiş halini de aynı şekilde evrenden alıyor oluruz…

Bakın sevgili Baird Spalding muhteşem eseri Ölümsüz Üstatların Yaşam ve Öğretisi isimli eserinde bu durumu nasıl açıklıyor:

“…Şimdi bu çakıl taşını bu su dolu kaba atıyorum. Gördüğünüz gibi, taşın suyla temas etmesinin neden olduğu titreşimler, merkezden giderek genişleyen halkalar halinde yayılıp, en sonunda suyun ya da kabın kenarına erişiyorlar; ve orada, sizin gözünüze, kuvvetlerini yitirip durur gibi görünüyorlar. Oysa gerçekte olan şudur: Titreşimler suyun sınırına erişir erişmez, taşın suya düştüğü noktaya geri dönmeye başlarlar, ve o merkeze erişene dek durmazlar. Aynı şey, düşündüğümüz ya da söylediğimiz her düşünce ya da söz için de geçerlidir. Düşünce ya da söz, belirli titreşimleri harekete geçirir, bu titreşimler, tüm evreni kapsayana dek, giderek genişleyen halkalar halinde yayılır. Sonra, onları çıkaran kaynağa, çıktıkları gibi geri dönerler. Düşündüğümüz ya da söylediğimiz, olumlu ya da olumsuz her düşünce ya da söz bize tam olarak aynı şekilde geri döner… Yollanan sözün ya da düşüncenin olumlu ya da olumsuz olmasına bağlı olarak, bu hüküm de olumlu ya da olumsuz olacaktır. Her fikir (düşünce ya da söz) bir tohum haline gelir; bu tohum fikir ruha ekilir (zihinde tutulur), daha sonra meydana gelecek ya da fiziksel formda ifade edilecek bir kavram ya da görüş haline gelir.”

Bu yüzden içimizi kemiren tüm korku ve endişe kaplı düşüncelerimiz evrene ilettiğimiz mesajımız olarak düşünülebilir. Ve bizler aynı bir konuşmada söylüyor olduğumuz sözler gibi bir cevap alacağız. Bu cevap geldiğinde, “neden bu şekilde oldu?” diye sorguluyor olabiliriz fakat fark etmek durumundayız ki burada açıklandığı üzere “bir mesaj vermiş” olan kaynak da bizlerizdir…

Her gün her an üretmekte olduğumuz hayallerimiz, fikirlerimiz ve sözlerimiz aslında cevaplarımızı ve karşılaşacak olduklarımızı da tanımlamaktadır. Seviyor fakat korkuyorsak korktuğumuz ile karşılaşacağız, seviyor ve bunu sevginin karşılığını hak ettiğimizi düşünmüyorsak, hak ettiğimizi düşünmediklerimiz ile karşılaşacağızdır, bir para hakkında kendimizi layık bulmuyorsak bunu kaybedeceğizdir, anne baba olduğumuz halde kendimizi yeterli görmüyorsak sevdiğimiz bir tanecik yavrularımız ile sınanacağızdır…

Fakat önemli olan, her anımızda, hayatımızda söylediğimiz her sözde ve oluşturduğumuz her düşüncede farkında olmaktır. Biz düşüncelerimize sözlerimize güzellik tohumları ekersek, bunların yetiştiği karşılıklar göreceğiz. Bu yüzden, bugün bu yazımı okuyorsanız, ilk “güzel düşünce günü”nüz olsun dilerim. Bugün sevdikleriniz için güzellikler dileyebilirsiniz, bir kişiyi affedebilirsiniz, daha önce kötü bir şekilde ayrıldığınız bir kişiye güzel düşüncelerinizi kalbinizden gönderebilirsiniz ve bugün kendiniz için güzel bir dilekte bulunabilirsiniz… İşte güzel bir şey yaratmak bu derece kolaydır, tüm güzel sözlerin güzel oluşların ve hayata katabileceğiniz en güzel titreşimlerin size ulaşması dileklerimle…

Her nefes alışımızda bu evrene “güzel bir şey daha” katabilmek niyetiyle…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale