X

Siz hayatı kaç boyutta yaşıyorsunuz?

Hayatta bulunduğumuz memnuniyet seviyesini aslında bakış açımız belirler. Örneğin; eğer para bizim için olmazsa olmaz bir kavramsa veya kazandığımız paranın her daim daha fazlasını kazanmamız gerektiğini düşünüyorsak asla tatmin olamayız. Sürekli etrafımızda insanlar olsun, bizi eğlendirsinler istiyorsak, yalnız kalıp bir kitabın derinlerine dalmanın vereceği hazzı hiçbir şekilde algılayamayız. Eğer yüksek derece aksiyon tutkumuz var ise sinemaya gitme kavramı bize sıkıcı gelirken, birçok insandan farklı olarak hafta sonumuzu bir dağ kampında geçirmek belki en güçlü tutkularımızdan biri olabilir.

İşte tüm bunlar hayatta yaşamımıza kattığımız boyutları belirler, bu boyutlar bir yönden iç içe geçmişken, diğer yönden ise ancak bizim farkındalık ve tercihlerimize göre şekillenir. Sevgili Deepak Chopra ‘’Sırlar Kitabı’’ isimli eserinde, bu boyutları o derece güzel analiz etmiştir ki, adeta şaşırıp kalabilirsiniz;

Saf  Varlık Boyutu

Bu boyut yavaşlamakla ilgilidir. Kendimize ayırdığımız zaman, meditasyon ve olanı kabul ederek, yavaşlamayı hayatımızın bir parçası olarak yaşayabilmeyi tanımlar. Hepimiz günlük yaşantımızda o derece yoğun bir koşuşturma içinde kalırız ki; dengemizi, düşüncelerimizi ve iç akışımızı kendimize yoğunlaştırmak üzere her gün çalışmamız ve kendimize tek başına geçireceğimiz, rahatlayarak yeniden dikkatimizi kendimize yönlendirebileceğimiz bir zaman yaratmamız gerekir. Bu boyut sadece oluşumuzu, olduğumuz gibi kucaklama yeteneğimizdir.

Şartlı Mutluluk Boyutu

Bu boyut tüm şartlı mutluluklardan vazgeçmeyi içerir. Sadece varlığımızın oluş hali ile mutlu olmak ve bu mutluluğu koruyabilmeyi hedefler. Böylece gelecekte veya geçmişte mutluluk – mutsuzluk kavramını aramayız. ‘Şu hayatıma girince’, ‘Bu olay şöyle gerçekleşince’ gibi mutluluğumuzu şartlar ile sınırladığımız tüm akışı ortadan kaldırmış oluruz. Yalnızca varlığımız bile bizim ana mutluluk kaynağımızdır, hayat mutluluk olur.

Bilgelik Boyutu

Bu boyut tüm şüphenin kaybolmasıdır. Hayatta başımıza gelen ve karşımıza çıkan her şeyin bizim en iyi yararımıza olduğunu, tam zamanında ve sadece bizi ‘en iyi ben’ haline ulaştırmak için gerçekleştiğine sonsuz bir güven duyma halidir. Böylece hayata karşı güvensizlik, sorgulama veya şüphe kaybolduğunda, ortaya çıkan her durum bir fırsata dönüşür.

Mit ve Arketipler

Bu boyut hayatımıza bize örnek olacak, hayattaki tercihlerimize yol gösterecek önderleri takip etmemiz üzerinedir. Arketiplerimiz, varlığımız ile özdeş, daha iyi ben haline ulaşmakta bizi bilinçlendirecek kavramlardır. Kendimizi daha iyi tanıdıkça, arketipler şekillenir ve bu boyutta hayatımıza davet ettiğimiz yol göstericilerin bizimle olduğu kabulü gerçekleşir.

Sezgi

Sezgi boyutunda, mantık artık geri plandadır ve duyuların yönlendirmesine başvururuz.

Bu boyut mantığın geri planda kaldığı, duyuların yönlendirmesini kabul etmektir. Sezgileri hayatımıza davet etmek, karşılaştığımız tüm durumlar veya almamız gereken kararlar konusunda kalbimizin sesine kulak vermemizi sağlar. Mantık ile hareket edebilmek kadar duyularımızı kullanmamız, daha dengeli bir hayat yoluna bizi taşıyacak çok önemli bir kaldıraçtır.

İlgili yazı: Olduğun gibi güzelsin: Bedeninizi olduğu gibi kabul etmenin kişisel gelişiminize katkıları

Hayal gücü

Estetik kavramını hayatımıza davet ettiğimiz, hayat amacımıza ulaşmakta kendimizi sanat ile ilişkili hobi veya estetik anlayışı ile geliştirmeye odakladığımız boyuttur. Hayal gücümüz her daim özgür olmalıdır, yaratıcı bir yaşam tatmin olmuş bir verme duygusu için hayal gücümüzü açmak, evrenin bize verdiği tüm güzellikleri  bambaşka bir gözle görmemizi sağlar.

Mantık

Bu boyut; bildiklerimizi bilmemiz yanında, öğrenmeye ve gelişmeye açıklığımızı da simgeler. Karşılaştığımız ve hayatımıza giren her insanın; önemini, bize öğretebileceklerini ve bu sayede bilgimizin genişleyeceğinin farkında olma halimizdir. Verdiğimiz kararlarda inkar etmeden, küçümsemeden ya da ayırım yapmadan tüm mesajları, düşünceleri ve olasılıkları aynı uzaklıkta değerlendirebilmemizi sağlar.

Duygu

Bu boyut, saklamadan ifade edebilme akışıdır. Kendimizi blokladığımız, ‘Başkası ne der?’, ‘Nasıl yorumlar?’, ‘Nasıl ayıplar?’ gibi düşünce ve ön yargılardan arınarak, sadece ürettiğimiz duygular ile barışık olabilmeyi, onları bastırmaya çalışmadan paylaşabilmeyi ve böylece kendimizi ifade edebilmeyi içselleştirdiğimiz boyuttur.

Fiziksel beden

Fiziksel beden boyutu temelde, kendi bedenimizin farkında olduğumuz ve bedenimize değer verdiğimiz boyuttur.

Her ne yaşta veya fiziksel olarak ne yaratılışta olursak olalım, kendimize değer vermemiz, kendimize özen göstermemiz ve bedenimizin en değerli varlığımız olduğunun farkında olduğumuz boyuttur. Bedenimizi güçlendirmek ve fiziksel bedenimize özen göstermek, hayatımıza, kendimize ve diğer kişilere olan saygımızı, öz güvenimizi ve aynı zamanda hayata olan pozitif bakış açımızı da geliştirerek güçlendirecektir.

Chopra’ya göre tüm bu boyutlar hayatımızda ulaşacağımız denge için bir miktarda olsa gereklidir. Aynı eserde şöyle ifade eder;

….’’Bizler çok boyutlu yaratıklarız…Picasso muhteşem bir ressamdı (hayal gücü), ancak berbat bir kocaydı (sevgi); Mozart ilahi bir müzik yaratıcısıydı (hayal gücü ve sevgi), ancak fiziksel olarak zayıftı; Lincoln bir mit ve arketip ustasıydı, ancak duygusal olarak harap oldu. Kendi yaşamınızda da aynı dengesizlikler meydana gelebilir…’’

Yaşamımız seçimlerimizden oluşur, hepimiz farklı sınavlar, farklı yol ayrımları ve farklı dönemeçler ile karşılaşırız. Hepimiz farklı rollere bürünmüşüzdür, bir anne, bir teyze, bir eş, bir sevgili veya bir serseri olabiliriz. Başkalarına göre her ne  rolde olursak olalım, yaşamımızın boyutları bize aittir, tüm bu boyutları biz yaratırız. İnançlarımız, algımız, sevdiklerimiz ve önem verdiğimiz her şey bizim kaç boyutta ve hangi boyutlarda yaşadığımızı da belirler.

Yaşamınıza bugün bambaşka bir boyuttan bakın; siz kaç boyutta yaşıyorsunuz? Bunu değiştirmek elinizde.

Yaşamınız her anınız ve her nefesiniz değerlidir…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale