X

Şimdiye kadar inandığınız her an, elde ettiğiniz bugüne eşit

Birden düşünceler üşüşür değil mi, gün içerisinde beynimizden binlerce iyi kötü düşünce geçer? “Yapabilecek miyim? Başarabilecek miyim? Beni beğenecek mi? Acaba böyle mi demek istedi? Yeterli miyim? Elimden gelenin en iyisini yapabildim mi? Bu arkadaşımı kırdım mı? Çocuklarıma yeterince vakit ayırabildim mi?”

Sorularla gelmelerine de gerek yok, hepimiz aşinayız; “Pınar şunu yapamadın, buraya geç kaldın. Bunu yapmayı unutma, kimi aramadın, bir zaman bulamadın, bu hafta istediklerinin hepsine yeterli zamanı ayıramadın. Bu tatlıyı yemeyecektin, bugün çok kahve içtin” gibi binlerce düşünce…

Peki şunu düşünelim; ya düşüncelerimiz anında tezahür edebilseydi? Örneğin öyle anlar olur ki hayatımızda “şu an ölmek istiyorum” deriz, çok yoğunuzdur… Veya öyle bir anımız olur ki bir diğerinin kötülüğünü isteyebiliriz “keşke bir şeye takılsa da düşse” deriz değil mi? 

Her ne düşüncemiz olursa olsun, bunlar anında tezahür etmemektedir, bu bizim iyiliğimiz içindir… Yani kainatımızın da iyiliği için. Bir kere düşünün, birimiz “savaş çıksın” diye bir düşünce geçiriyor içinden ve o an bu gerçekleşiyor… İşte hayatımızı bu “inançlarımız” şekillendiriyor. Yani bizler neden niye diye sorguluyoruz fakat her anımız aslında “neye inanırsak onu elde ettiğimiz” inancının, yani içimizden geçirdiğimiz o can-ım düşüncelerimizin bir karşılığı olarak hayatımıza yansıyor. Eğer “yeterince iyi” olmadığımızı düşünüyorsak bunu sesli olarak işitiyoruz… Yeterince sevilmeye layık hissetmiyorsak aldatılıyoruz, yeterince gerçek değilsek neden dürüst olmadığımız ile ilişkili bir soru adeta tokat gibi suratımıza çarpıveriyor. Eğer sonuna kadar inanırsak ve her ne olursa olsun vazgeçmezsek tüm düzen (bize karşı gözükse de) bir anda bizimle birlikte akmaya başlayıveriyor…

İşte bu yüzden her an inandıklarımız ile aslında hayatlarımızı adeta birer heykeltraş gibi şekillendiriyoruz. Korkuları işlersek korktuklarımız ile karşılaşıyoruz, yeterince cesaretimiz var ise istediklerimizle ve kısacası “inanmayı seçtiklerimizle”…

Bakın sevgili Vishen Lakhiani eseri Olağanüstü Yaşamlar İçin Olağandışı Kurallar ile bu durumu ne kadar güzel örneklerle açıklıyor;

“…Örneğin, Dr. Ellen Langer ve Dr. Alia J. Crum 2007 yılında Psychological Science (Psikolojik Bilim) dergisinde yayınlanan bir çalışma yaptılar. Seksen dört otel temizlik görevlisine ne kadar egzersiz yaptıklarını sordular. Otel odalarını temizleme işlemi fiziksel çaba gerektirdiği için “Hiç sormayın. Sürekli!” demelerini beklersiniz. Fakat günce on beş oda temizlemelerine rağmen üçte biri hiç egzersiz yapmadıklarını, üçte ikisi de düzenli olarak egzersiz yapmadıklarını söyledi.

…Araştırmacılar temizlikçilerin zihinlerine yeni bir gerçeklik modeli yerleştirdiler. Temizlikçilerden kırk dördüne günlük görevlerinin Hastalık Kontrol Merkezleri’nin tavsiyelerini karşıladığını ve Genel Cerrah tavsiyelerinin de üstünde olduğunu söylediler. Ayrıca onlara çeşitli temizlik işlerinin ne kadar kalori yaktığını gösteren bir tablo verdiler ve benzer bilgileri temizlikçilerin görebilecekleri yerlere koydular.

…Aradan bir ay geçti. Araştırmacılar gözlemlemeye devam ettiler. Şaşırtıcı bir şekilde kendilerine yaptıkları egzersizlerle ilgili bilgi verilen temizlikçiler ortalama bir kilo kaybettiler, daha düşük kan basınçları vardı ve hepsinin kilo, vücut kitle endeksi ve bel-kalça oranları ölçümlerine bakıldığında “büyük ölçüde daha sağlıklı” oldukları görüldü. Ve tahmin edin ne oldu? Temizlikçiler araştırmacılara çalışma şekillerinde herhangi bir değişikliğe gitmediklerini söylediler. Tek değişiklik araştırmacıların anlattığı, kendilerine verilen doğru bilgilerdi.

…Bir başka ifadeler, sonuçların özel bir ilaç tedavisi ya da tıbbi tedaviden kaynaklanmadığını, onun yerine yalnızca insan zihni sayesinde meydana geldiğini belirttiler.

…Otel temizlikçileriyle yapılan çalışma açıkça göstermektedir ki gerçeklik modeliniz, siz olmamasına rağmen sizi siz kılan şeydir. Bunu fark ettiğinizde kötü ya da eski modelinizi daha sağlıklı bir modelle değiştirebilirsiniz ve dünyanızı değiştirecek inanılmaz bir güç elde edersiniz.”

İnançlarımız dünyayı algılama şeklimizdir. Dünyayı algımız aslında gerçekliğimizi oluşturur; neye inanmayı seçiyoruz; yeterince başarılı olduğumuza mı, başarı için ne kadar çalışırsak çalışalım yeterli olmadığımıza mı veya sevginin hayatımıza kolaylıkla girdiğine mi veya sevilmeye layık olmadığımıza mı veya bolluk ve bereketin dünyanın sonsuz nimetlerinin bizlere kolaylıkla ulaştırıldığına mı zengin ve bolluk içerisinde olmanın utanılması gereken bir durum olduğuna mı? Gerçekten ne inanıyoruz?

Bugün farkında olmadığımız birbirinden “basit” inanç parçaları bir araya gelerek adeta bir yapboz gibi hayatımızın haritasını önümüze çizerler. Bugün inanmayı seçtiklerimizi değiştirmek elimizdedir. Bir ilişkinin her daim “güvensizlik” ile sonuçlanacağına inanırsanız aldatılmak ve aldatmak kaçınılmazdır. Fakat bir ilişkide aşk, gerçek sevgi ve sonsuz bir güvenin varlığına gerçekten inanmayı seçerseniz dünyanızın gerçekliği bu olur. Evrene güvenmek elinizdedir… Ve güven, sadece bir “düşünce” kalıbı kadar uzağınızdadır…

Uzak mesafelere tek başınıza “gidemeyeceğinize” inanırsanız, o uzak mesafeler asla hayatınızın en güzel maceralarına dönüşmeyecektir. Bir maratonu koşamayacağınıza inanırsanız bunu gerçekleştirmeniz de mümkün değildir. Haketmediğinize inanırsanız size ulaşan aşkı, sevgiyi, bolluğu, varlığı, kısacası “evrenin sunduklarını” almanız ve görmeniz de mümkün değildir…

Mümkün olmayanı mümkün kılmak sadece bir “inanç kalıbını” değiştirmek kadar yakınınızdadır. Bugün bu yazımı okuyorsanız hayatınıza en az bir tane “mümkün değil”inizi “mümkün” ile değiştirmenizi dilerim… Siz kalıplarınızı değiştirdiğinizde hayatınız değişir… Sonsuz gücünüzü kabul etmeye hazır mısınız?

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale