X

Sığ sulardan derinlere: Sahte maskeleri bırakıp gerçek olmak

Hayatın mutluluktan ibaret olması gerekliliği ve sanrısının insanlığımızı sığ bir noktaya taşıdığı kanaatindeyim. Hepimiz hayatımızın bu döneminde sanki Migros raflarında yerini alan ve almaya çabalayan organik, içeriği belli belirsiz ürünler gibiyiz.
Dışarı algımız o kadar yüksek ki, gönül dili zayıflamış, gönül kulağı sağırlaşmış, janjanlı paketleriz.
Biraz sert söylemlerim, evet!
Çünkü bazen silkelenip ayağa kalkmalıyız, çünkü bazen o janjanlı hayal dünyamızın Alice’i olmaktan vazgeçip, reel olarak adım atmalıyız.
Mutlu olmaya çalışmaktan çok duyarlı olmayı öğrenmeliyiz. Emeklere, yaşamlara, insan haklarına, özgür iradeye saygılı olmayı…

Sosyal medyanın sahte gülüşleri ve mutluluk naralarından hepimiz bahsetsek de, her şeyi oradan satın alan ve oradan satmaya çalışanlar olarak, tutunduğumuz kimlikleri sarsmayacak tutumlar izliyoruz. Sürekli mutlu olanlar, sürekli eğlenenler, hep en çok sevilenler..! Oysa ayna karşısında yeni ağlamış gözlerinin şişkinliğine bakıyordur belki de evinde.
Yaşamda varolmak yerine, oralarda, hani o dünya yerle bir olsa bile, insanlık yok olsa bile, tüm insanlığın yüklediği enerjiden dolayı artık bir varlık kadar güçlü olan ve yaşamına bizsiz de devam edip, ful makyajı ve 32 dişiyle poz veren Instagram’ın yaşayacağı mecrada olmayı tercih ediyoruz. Çünkü adım atmak, eşsiz olmak, kendin olmak için çabalamak çok zor!
Bu mecrada her şey o kadar tesadüfi, o kadar emeksiz ki, emeğe, yaşanmışlığa, bedellere saygımız kalmıyor doğal olarak. Her şey o kadar birbirinin aynısı ki, yeni bir şey yapmaya, yaratıcılığını kullanmaya kimsenin eli gitmiyor. Kanser hücreleri gibi tekrarlardan oluşuyoruz ve tabi ki tezahür ediyor bedenlerde..!
Çünkü hepimiz bir şekilde kurtarılmayı bekliyoruz, kısa yoldan, “evrenin mucizesiyle”, her şeyi halletmeyi. Eskiden beyaz atlıydı beklenen, şimdi “yaratım”, “evrenin mucizesi” oldu…
Bazı şeyleri yanlış anlamış olabiliriz!?

Oysa ne emekler veriliyor bir yandan, hani o Migros raflarına girmemiş, daha içiyle uğraşmaktan paketini tasarlayamamış olanlar da bazen…

Aynı şekilde, terapiler için de geçerli bu durum. Danışanlarımın bir çoğu, sihirli değneği nereye sakladığıma bakıyor. Çünkü hemen her şey bir kerede düzelecek, çünkü “evren onları seviyor”!
Hatalı olanlar onlar değil, reklamlar!
Derya deniz, katman katman, sonsuz olasılıklar diyarını bir seferde anlamayı ve anlatmayı vadediyor.
Boşuna yazmış Rumi, Hayyam, Gurdjieff cilt cilt de, yine de yetmedi diye içerlemiş.

Bu yüzdendir bu dönem çılgın gibi yükselen hap bilgiler, ayahuascalar, peyoteler…

Yanlış anlaşılmasın, eleştirdiğim her şey benim yolumun kutsal araçları aynı zamanda.
Saygım, hürmetim, borcum çok büyük…

O yüzden işte belki, öğrendikçe, daha çok öğrenci olmam…

Ve aynı yüzden hayal kırıklığım… Bunca güzelliğin, kutsal emanetin, emeğin, hürmetin karşılığı defter arasında düzlediğim çokomel kağıdı olmamalı.
Bunu derken, en son Star Wars filminde (Last Jedi), Yoda’nın jedi kitabını yakışını anımsadım, manidar oldu.
Eğer bunu anımsadıysam şunu da eklemeliyim demek ki; bir şeylerin kutsallığına inanma halini putlaştırıp tanrılaştırmak değil elbette bahsettiğim. Bilginin kendisi olmak, kendi algın ve süzgecinde harmanlayıp senin hamurun ve kokun ile ifade etmek kısmındayım.
Çünkü diğeri yine kendine şirk koşmak olur. Ezberleyip, başının üzerinde taşımak hali. Örneklerini hepimiz yakından biliyoruz..!

Bugün Galata kulesinden 27 yaşında bir genç kadın atladı…
O tıkış tıkış herkesin fotoğrafını çekmekten yüzünü kızarttığı kulenin sokaklarında hiçbir şey değişmedi. Bu sefer kulenin altında yatan cansız bir beden de, Instagram story’lerinde yerini aldı..

Sözsüzlük..

O kadar alıştık ki, filmlerle, dizilerle ölümlere… Bize birinin acısından çok, film karesini çağrıştırıyor artık böyle şeyler.
İllüzyonun büyüklüğüne bakın!
Ailesi, sevenleri, benzer acılar yaşamışların duyguları… Hiçbir şey yok, sadece nadir görülecek olan bir sahnenin tanığı olmanın gizli sevinci ve dışarıya aktarımı var.

Bu sadece bir örnek, o kadar.

Vicdani bağlarımız kendimize doğru değil, var olmayan, yarattığımız yeni tanrılara doğru. “Vicdan coğrafyadan coğrafyaya değişir” diye bir resim yapmıştı kardeşim. Evrensel vicdandır bahsettiğim tam da bu yüzden! Evrensel olan, sevgidir, saygıdır, özgür iradedir.

Kendimize gelelim, kendimize dürüst olalım artık.
Kaçmaktan, “mış” gibi yapmaktan, kurduğumuz sahte kimlikleri yüceltmekten ve gücümüzü bunlara aktarmaktan vazgeçelim. Azıcık çaba…

Her birimiz, olduğumuz şu hale gelene kadar ne acılar çektik, ne bedeller ödedik. Sadece bazı şeyleri fark etmek için bile ne yollardan geçtik. Değer verelim, önce kendimize. Yaşadıklarımıza, hayat yolculuğumuza…

Eskiden bir kızın yastığını koklardık dedi bir arkadaşım, şimdi zaten Instagram’da her hali var…

Yastığı koklanan olmayı özlemediniz mi?

Gerçek yaşama, gerçek olana yürümek için neden bekliyoruz?

Sanarak değil de, olarak, yaparak varolmayı, gerçek yaşamın gerçek bireyleri olmayı haketmiyor muyuz? Yaşamı hak etmiyor muyuz?

Sorun kendinize, neyi hak etmiyorsunuz? Yaşamınız emeğe değmez mi? Yaşamınız gerçeğe değmez mi? Siz, var olmaya değmez misiniz?

İnsanlık dediğimiz şey, büyük bir gönül yarası gibi. Her birimizin acısı, her birimizin emeği, hepimizin. Kendi haklarımız kadar başkalarının haklarını da korumak zorundayız. Kimse bizden ayrı değil, dışarıda kimse yok!

“Tanrının canı acıyor mudur?” diyorum bazen, “ah” diyor mudur? Hiç müdahale etmeden izlerken… Sırf özgür iradeye saygısından…
Doğanın canına okurken, hayvanların, bitkilerin yaşamlarını sorumsuzca sonlandırırken, doğanın canı acıyor mudur? Bizim de döneceğimiz o toprak, cansız bedenimizi kucaklarken seçmeden alacak ya ta koynuna… Gık demeyecek ya…!
Öyle bir yürek yarası bahsettiğim ve öyle bir sevgi.

Sahip çıkın olur mu? Sizi var eden acı tatlı her şeye, sizi siz yapan tüm hallerinize ve ürettiklerinize. Ne olursa olsun! Aldığınız hiçbir nefesi boş yere vermeyin.
Yoksa “insansıların” basamakları oluruz.

Ezoterik bilgi ehil olandan ehil olana aktarılır. Ehil olmayana verilmez, çünkü cahil olan bilgiyi çokomel kağıdı sanır. Oysa korunmalıdır varoloşun bilgisi ve niyete teslim edilmelidir. Bizler, evrenin çocukları, varoluşun parçaları, hayata dair her birikimimizi aynen ezoterik bilgiler gibi, sadece ehil olana vermeliyiz. Buna ışığımızı korumak denir.

Bu yaşam, hepimizin oyun bahçesi. Bazen düşeriz, bazen dallardan erikler toplar bir güzelin gülüşünde kendimizden geçeriz. Kıymetli ve özenli. Zarafet öyle mühim ki, yumuşacık gönüllerin sıcacık yastığıdır o. Çıkarın ortaya o güzelliği, çıkarın ki oyun bahçemizde güller açsın. Kabilemizin gözleri ışıldasın, gönüllerinde dinleneceğimiz insanlarımız olsun gerçek ve naif.

Bu ikilik dünyası bize yarışmamızı, cezalandırmamızı, en en en … olmamızı söylese de, gerçek olan her şey dürüstlükten, nezaketten, hürmetten geçer.

Kendine ve diğerine, emeği geçenlere gönülden selam olsun…

*** tüm bireysel ve grup çalışmalarımı, haftalık yazılarımı https://www.magicalchildoftheworld.com adresine üye olarak takip edebilirsiniz***

İlginizi çekebilir: Dünyanın sırrına ermek: Yol, kendi sırrımıza ermekten geçiyor

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale