X

Sıfır atık yaşam adına kendin yap-ma-man gereken şeyler

Sıfır Atık hayat tarzı ile ilk tanıştığımda, bu konular hakkında bilgi edinebildiğim tek kaynak bloglardı. Sıfır atık yaşayan insanların araştırmalarını ve deneyimlerini okudum, benzer araştırmalar yaptım ve önerilerini uyguladım. Kimi uygulamalar bende işe yaradı, kimini hayata geçirmekte başarısız oldum ama zamanla daha fazla okuyup daha fazla öğrenerek kendimi geliştirdim.

Geçmiş yazılarımda söyledim, hala da söylüyorum; ben de sizler gibi öğrenciyim. Öğrendiklerimi deneyimliyorum, deneyimlerimi yazıya döküp sizlerle paylaşıyorum. Çünkü dünyamı seviyorum ve dünyaya verdiğimiz zararın en aza indirilmesini istiyorum. Bu benim için bir tutku ve bu tutkumu başkaları ile paylaşıp başka insanların da bilinçlenmesine vesile olmak beni mutlu ediyor.

Tek kullanımlık maskeler ve lateks eldivenler olmadan sokağa çıkamadığımız, hijyen kuralları sebebiyle poşetlenmemiş tek bir gıda ürünü bile alamadığımız şu pandemi günlerinde, plastik tüketimimi azaltamamanın verdiği üzüntüyle, bunun dışında neler yapabilirim diye araştırma yapıyordum – bu konuda ilginç şeyler buldum, onları da en kısa zamanda paylaşacağım –ancak konu konuyu açtı ve şöyle bir makaleye denk geldim: Evde yapılan dezenfektanların ve doğal ürünlerin patojenler üzerindeki etkisi [1] (Rutala ve ark. 2000).

Araştırma makalesinin yayın tarihi eskiydi ama yapılan deneyler doğruluğunu koruyordu ve deney sonuçları sirke, karbonat ve benzeri doğal ürünler ile evde yapılan temizlik ürünlerinin bakteri ve virüsleri, kimyagerler tarafından formüle edilmiş ürünlere kıyasla, dezenfekte etmekte yetersiz kaldığını gösteriyordu. Tamamen etkisiz değil, yine de yetersiz.

Bu araştırma beni şaşırttı ve de üzdü. Şaşırttı, çünkü bilgi ve tecrübelerine güvendiğim blogger’ların bu araştırmaları yapmadan insanları yanlış yönlendirdiklerine hayret ettim. Üzdü, çünkü söylediklerinin doğruluğunu kendi araştırmalarımla teyit etmeden kendi hayatımda uygulamıştım, hatta kendi deneyimlerimi sizinle paylaşmıştım. Dolayısıyla bu yazıyı hem bir özür yazısı, hem de sıfır atıkta doğru bilinen yanlışları anlatan bir bilgilendirme yazısı olarak okuyun. Çünkü tek yanlış, temizlik ürünleri değil.

Kendin-Yap ürünleri hem yapması zevkli olduğu hem de kişiye özel üretildiği için insanların çokça tercih ettiği bir uğraş. Bazıları gerçekten işe de yarıyor. Ancak işe yarar olanları, olmayanlardan ayırt etmek zor. Dolayısıyla kendin-yap projeleri, kıyafet gibi nispeten zararsız projeler dışında, riskli olabiliyor.

Bu yazıda sizlere, sıfır atık adına kendin-yap denilen ama aslında asla-kendin-yapma kategorisindeki ürünlerden bahsedeceğim.

1. Güneş koruyucular

Kendi güneş kremini yapmak, cilt sağlığı için büyük risktir. UV ışınları, erken yaşlanma belirtilerinin, cilt lekelerinin, kırışıklıkların ve cilt kanserinin bir numaralı sebebidir. İnsan derisi için formüle edilmiş, tüm tıbbi ve kimyasal testlerden geçmiş, gerekli kurumlardan ve bakanlıklardan onay almış ürünler cilt sağlığı için daha güvenilirdir. Güneş kremini kendiniz yapmaya çalışırken çinko oksit solumanız halinde akciğerleriniz zarar görebilir, kaldı ki homojen bir ürün elde edilemeyeceği için cildi eşit oranda koruyamayacaktır. Aynı hatayı yapmış biri olarak şunu söyleyebilirim; risk almayın ve firmalara güvenin.

Benim cildim beyaz, çilli ve özellikle sivilce sonrası lekelenmelere meyilli. Vücudumda hâlihazırda çok sayıda ben var. Dolayısıyla cilt kanseri riski yüksek bir cilde sahibim ve onu korumak için daha çok özen göstermeliyim. Ancak çevreyi de korumak istiyorum, ne yapabilirim? Yaptığım araştırmaların sonucunda, sağlığımı bozmadan çevreye verdiğim zararı en aza indirmenin yolunun mineral filtreler olduğunu buldum.

Güneş koruyucularda kimyasal ve mineral olmak üzere iki çeşit güneş koruyucu filtre kullanılıyor. Çoğu üründe her ikisi de kullanılırken, hassas ciltlere özel bazı ürünler sadece mineral filtre kullanıyor. Üzerlerinde “chemical filter-free” yazan ürünleri seçmeye çalışıyorum, çünkü Oxibenzone, Benzophenone, Octinoxate gibi kimyasal filtreler okyanusları kirletir ve mercan adalarına zarar verirken, mineral filtreler (zinc oxide ve titanium dioxide) çok daha çevre dostu (imiş). Üstelik hassas ciltlerin de güvenle kullanabileceği bir filtre çeşidi ve hem UVA hem de UVB ışınlarından koruyor. Ciltte biraz beyaz kalıntı bırakıyor, sonra uyarmadı demeyin, ancak bu benim için çok da büyük bir sorun değil.

2. Diş macunu

Kendi diş macunumu uzun bir süre kendim yaptım, hala da bir kavanoz hazır yapılmış macunum banyoda duruyor. Ben zaten diş macununu tamamen bırakmamıştım, sabahları kendi yaptığım Hindistan cevizi yağı ve karbonat karışımı ile, akşamları da marketten alınmış diş macunu ile fırçalıyordum. Yaptığım araştırma sonucunda karbonat hakkında şunu öğrendim: ağız içindeki asitleşmeyi engellemesi iyi ancak diş eti hassasiyeti yapma riski var. Hindistan cevizinin ağız temizliğinde kullanımında şimdiye dek kanıtlanmış bir zararı yok, ancak kanıtlanmış bir faydası da bulunmuyor.

Henüz üzerinde yeterince çalışma yapılmadığı için ben işi riske atmayalım, derim. Çürüklere sebep olan fiziksel ve biyolojik etkenler üzerinde etkisi kanıtlanmış ürünlerle, bildiğimiz normal diş macunları ile ağız sağlığımızı korumaya devam edelim.

3. Tıbbi ilaçlar / Alternatif tıp

Çeşitli sağlık sorunları için evde yapılabilen ve iyileştirici etkisi olduğu söylenen karışımlar, “daha doğal daha iyi” felsefesine inanan kişilerce sıkça uygulanıyor. Plastik atık oluşturmadığı ve toksik kimyasallar içermediği için sıfır atık yaşayanların da zaman zaman başvurdukları bu tip ilaçlar, ilaç değildir. Çoğu tarif hiçbir işe yaramayıp sadece malzeme ziyan edilmesine neden olur, bazıları ise sağlığı daha da kötü bozabilir. Bir sağlık sorununuz varsa, doktora gidin ve insan vücudunu hepimizden iyi bilen doktorlara, test edilip onaylanmış ilaçlara güvenin.

4. Cilt bakım ürünleri ve kozmetik

Sıfır atık yaşamanın benim açımdan en eğlenceli kısmı kuşkusuz kendi cilt bakım ürünlerimi yapmaktı. Birkaç ay boyunca sadece kuşburnu çekirdeği yağı, hindistancevizi yağı, balkonumdaki aloe vera ve salatalık suyu gibi malzemelerle kendi yaptığım ürünleri kullandım. Sonuç faciaydı; cildim yer yer kurudu, yer yer yağlandı, sivilcelerim ve lekelerim arttı. Ben de eski ürünlerime geri dönüp kullandığım doğal malzemeler ile ilgili akademik bir araştırma yaptım. Bulduklarım hiç de hoşuma gitmedi.

İşlemden geçirilmemiş, saf Aloe vera jelinin doğrudan kullanımı kanserojen etki gösteriyormuş. Gıda olarak tüketilmesi son derece tehlikeliyken, cilt üzerine uygulama konusunda yeterince araştırma yok. Ancak biz cildimizi riske atmasak daha iyi olur.

Hindistan cevizi yağının cilde faydaları olduğu kadar zararları da var. Aşırı kuru (atopik) ciltlerde cilt bariyerini onarmakta yardımcı olduğu, ayrıca ciltteki bakteri ve mantar enfeksiyonlarına karşı da etkili olduğunu gösteren çalışmalar var. Ancak komedojenik değeri çok yüksek (1 en düşük, 5 en yüksek değer olmak üzere, Hindistan cevizi yağının değeri 4), yani cildinizdeki gözenekleri tıkar. Gözeneklerin tıkanması demek, sivilceler ve siyah noktalar demektir.

Ayrıca cildi nemlendirdiği söylentisi sadece bir söylenti, cildin üzerinde kalın bir katman oluşturup kurumasını engelliyor belki ama cilde ihtiyacı olan nemi de vermiyor. Eğer cildiniz kuruysa, kuruluğunu koruyor. Son olarak, Hindistan cevizi yağının pH’ı 7-8 civarı, cildin doğal pH’ı ise 5,5. Bu da cildin asit-baz dengesinin bozulması anlamına geliyor.

Kendin-yap makyaj ürünlerinde de benzer doğal yağlar kullanıldığı için, aynı riskler makyaj ürünleri için de geçerli. Benim deneyip de memnun kaldığım tek makyaj ürünü renkli dudak balmı (kakao yağından yapmıştım) oldu. Maskara kirpiklerimden akıp göz çevreme bulaştı, pudra ya da fondöten gibi ürünleri yapmayı denemedim bile ama yüzde topaklandıklarına dair kullanıcı yorumları okudum, hatta bazı kişilerde, kullandıkları doğal malzemeler sebebiyle, ciltte sivilce ve kızarıklıklara sebep olmuş.

Ben zaten fazla makyaj yapan bir insan değilim, bu nedenle kozmetik ürünleri satın alırken çevreye zarar veriyorum diye pek endişelenmiyorum. Ancak cildim için durum aynı değil. Kendin-yap faciasından sonra oldukça bozulan cildimi toparlayabilmek için pek çok dermokozmetik ürünü edinmem gerekti. Sülfat içermeyen temizleyiciler, salisilik asit (BHA), Niacinamide (B3 vitamini) ve C vitamini içeren ürünler ve yaz veya kış, bulutlu veya güneşli, kapalı veya açık alanda, yani her koşulda güneş kremi kullanmak zorunda kaldım. Bunların hepsi plastik ambalaj demek. Ben bu sorunu, olabildiğince cam paketlemeye sahip ürünleri ya da biyobozunur plastik kullanan firmaları tercih ederek çözmeye çalıştım. Ancak artık biliyorum ki, önce sağlık.

5. Temizlik ürünleri

Sirke ve karbonat yüzeydeki kirleri ve lekeleri temizlemede başarılı, evet ama dezenfektan etkisi çok düşük. Bu da, özellikle küresel bir virüs salgını ile mücadele ettiğimiz şu zorlu dönemde, herkesin bilmesi gereken önemli bir detay. Evet, çamaşır suyu cilde ve akciğerlere zarar veriyor olabilir. Evet, sirke ve karbonat zararlı kimyasallara maruz kalmadan temizlik yapmamızı sağlıyor olabilir. Ancak burada ölümcül bir virüsten bahsediyoruz. Alkolün bile dezenfektan etkisi %60-80 arasında, etkili ama o bile tam olarak yeterli değil.

Yeterli olan nedir peki derseniz, maalesef ki çamaşır suyu. Mikroorganizmalara karşı, kanıtlanmış, geniş spektrumlu dezenfektan etkisi olan bir kimyasal temizleyici. Kendinizi küresel Covid-19 salgınından korumak adına, en azından salgın bitene kadar, çamaşır suyunu temizlik rutininize dâhil edin.

Peki ne yapmalıyız?

Şu durumda bizlerin yapabileceği pek bir şey yok maalesef. Bireysel olarak yapabileceklerimiz, gelir/gider dengemizi ve sağlığımızı bozmayacak düzeye kadar sınırlı. Bunun ötesindeki çevre kirliliği konularında elini taşın altına atması gereken asıl merciler, şirketler ve devletlerdir. Selüloz, patates nişastası ve biyoplastik gibi biyobozunur paketleme yöntemlerinin yaygınlaştırılması ancak büyük şirketlerin insiyatifinde. Bizim tek yapabileceğimiz, bu şirketlere daha sürdürülebilir üretim yapmaları yönünde tüketici baskısı oluşturmak.

Dünyamızı korumak, çevre dostu yaşamak elbette önemli ancak sağlığımız her şeyden daha önemli. Her duyduğumuza inanmamak, her okuduğumuzu doğru saymamak, iyi araştırıp doğru kaynaklardan bilgi edinmek gerekiyor. Şahsen ben, dürüstçe söylüyorum, dersimi aldım. Keşke kendi sağlığımı bozmadan önce akıl edebilseydim ama artık ah-vah etmek için çok geç. Yine de, zararın neresinden dönülse kardır. Umarım bu yazı pek çok kişiye ulaşır ve pek çok kişiyi bu hataları yapmaktan alıkoyar.

Evinizde kalın, sağlıkla kalın.

Kaynaklar
Rutala et al. Antimicrobial activity of home disinfectants and natural products against potential human pathogens. Infect Control Hosp Epidemiol. 2000 Jan;21(1):33-8. DOI: 10.1086/501694 https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/10656352
Less Waste World: https://www.lesswasteworld.com/blog-1/2020/1/6/things-not-to-diy
Waste Free PhD: https://wastefreephd.com/2018/11/18/are-natural-non-toxic-chemical-free-cleaners-bogus/
Hyram – It’s Time To Talk About Skin Care & Sustainability: https://www.youtube.com/watch?v=6nhtC2d5KhU
National Oceanic and Atmospheric Administration (NOAA) – Skincare Chemicals and Coral Reefs: https://oceanservice.noaa.gov/news/sunscreen-corals.html
Giokas D.L. et al. UV filters: From sunscreens to human body and the environment. Trends in Analytical Chemistry, Vol. 26, No. 5, 2007. DOI: :10.1016/j.trac.2007.02.012 https://www.researchgate.net/publication/222326775_UV_filters_From_sunscreens_to_human_body_and_the_environment
CNN Health – If you use salt or baking soda to whiten your teeth, here’s why you should stop: https://edition.cnn.com/2019/10/03/health/salt-baking-soda-teeth-whitening-wellness/index.html
National Toxicology Program – Aloe Vera Fact Sheet: https://www.niehs.nih.gov/health/materials/aloe_vera_508.pdf
Meika Foster, Duncan Hunter, and Samir Samman. Herbal Medicine: Biomolecular and Clinical Aspects. 2nd Edition. Chapter 3: Evaluation of the Nutritional and Metabolic Effects of Aloe vera. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK92765/
Memorial Sloan Kettering Cancer Center – Aloe Vera: https://www.mskcc.org/cancer-care/integrative-medicine/herbs/aloe-vera
Skin Resource.Md. – No, You Should Not Use Coconut Oil On Your Face: https://skinresourcemd.com/blogs/news/no-you-should-not-use-coconut-oil-on-your-face
Tzu-Kai Lin et al. Anti-Inflammatory and Skin Barrier Repair Effects of Topical Application of Some Plant Oils. Int. J. Mol. Sci. 2018, 19, 70; DOI:10.3390/ijms19010070 https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5796020/pdf/ijms-19-00070.pdf
Skinterrupt – 4 Reasons Why Coconut Oil Is Bad For Your Skin: https://www.skinterrupt.com/coconut-oil-is-bad-for-your-skin/
Medical News Today – Is coconut oil good for your skin?: https://www.medicalnewstoday.com/articles/coconut-oil-good-for-skin#types
Centers For Disease Control And Prevention – Chemical Disinfectants: https://www.cdc.gov/infectioncontrol/guidelines/disinfection/disinfection-methods/chemical.html

İlginizi çekebilir: Farkındalığınızı artıracak 5 çevre belgeseli – 1

Çağla Lotinac Akman: AgeSA'da birikim ve güvence danışmanı ve çevre aktivisti. Hafta içi 9-5 danışanlarına finansal danışmanlık vererek insanları daha varlıklı hale getirmek, hafta sonu da deniz kenarında sabah koşusu yapıp koşarken kumlardaki çöpleri toplayıp ayrıştırmak en büyük hobileri arasında. Uplifers'ta 2018'den beri çevre kirliliği, sıfır atık, gezegen dostu yaşam, koşu, kişisel finans ve bütçeleme konularında yazılar hazırlamakta, gezegenimiz için farkındalık yaratmayı ve finansal okur yazarlığı arttırmayı hedeflemektedir. Kendisine ulaşmak ve ücretsiz finansal danışmanlık almak için: (0530)-767-24-64.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale