X

Sıfır Atık Rehberi 4: Atıksız alışveriş önerileri

Doğal çevremizi korumak ve kendimize daha temiz bir yaşam sunmak amacıyla sıfır atık yolculuğuna çıktık. Bu yolda önümüze çıkacak en büyük engellerden biri, dünyanın plastik etrafında dönüyor olması. Herhangi bir markete gittiğimizde plastikle kaplanmamış bir ürün bulmak neredeyse imkânsız! Plastik üretiminin %40’ını ambalaj üretimi oluşturuyor. Gıdaların bayatlamasını ve çürümesini engellediği, hava ve su geçirmediği, kolay kolay yırtılmadığı ve maliyeti muadillerine göre düşük olduğu için de hemen her üründe plastik ambalaj tercih ediliyor. Peki, plastik ambalajlar dört bir yanımızı sarıyor diye pes mi edeceğiz? Hayır! Plastik ambalajı var diye marketten elimiz boş dönüp taş mı yiyeceğiz? TABİ Kİ HAYIR! Bu yazıda sizlerle, atık oluşumunu olabildiğince azaltacak plastiksiz bir alışveriş planlayacağız.

Yapabileceğin/yetiştirebileceğin ürünleri evde kendin yap/yetiştir.

Bir ürünü alışveriş listenize eklemeden önce kendinize sorun: Bunu evde kendim yapabilir miyim? Eğer aynı ürünü evdeki imkânlarla kendiniz yapabiliyorsanız, o ürünü dışarıdan katkı maddeleri içeren ve ambalajlı halde almanıza hiç gerek yok demektir. Yoğurdunuzu, sirkenizi, turşunuzu, reçelinizi kendiniz yapın. Bir önceki yazımda bahsettiğim gibi tüm temizlik ürünlerini de birkaç basit malzeme ile kendiniz yapabilirsiniz. Kendin Yap fikirleri veren bloglarda biraz takılın, çok enteresan tarifler bulacaksınız.

Saksılarda yetiştirebileceğiniz ürünlerden kendinize ufak bir bahçe oluşturarak daha sürdürülebilir ve daha yeşil bir yaşam alanı oluşturabilirsiniz. Böylece alışveriş listesinden birkaç ürünü daha eksiltmiş olursunuz. Ben büyük bir balkonum olduğu için şanslıyım. Kendi cilt kremimi yaparken kullandığım Aloe vera, pesto sosuna kattığım fesleğen, sabah detoks suyuma ve yemeklerin üzerine bir iki dal koparıp koyduğum nane ve daha nice bitkiyi elimin altında bulabiliyorum. Cherry domateslerim ve çileklerim de var ama onlardan her mevsim faydalanmak mümkün değil. Yine de dalından koparıp yemenin ve herbisit/pestisit kalıntısı olmadığını bilmenin keyfi bir başka.

Paketlenmemiş olanı tercih et.

Evde yapılabilecek her şeyi eledikten sonra, alışverişe başlayabiliriz. İlk tercihimiz her zaman paketlenmemiş ürünler olmalı. Eğer bir ürünün açıkta satılan bir alternatifi varsa, her zaman açıktan almayı tercih edin. Semt pazarları, baharatçılar ve aktarlar bu iş için en ideal satış noktalarıdır. Meyveler, sebzeler, bakliyatlar, zeytin, baharatlar, kuruyemişler, yumurta, peynir, süt ve buna benzer pek çok ürünü bu satış noktalarından temin edebilirsiniz.

Yurtdışında yaşayanlar bu konuda daha şanslılar. Kuzey Amerika’da ve pek çok Avrupa ülkesinde açık ürünler satan sıfır atık marketleri mevcut. İhtiyaç duyabileceğiniz sıvı, katı ve toz haldeki hemen her ürünü bu marketlerde bulabiliyorsunuz. Ülkemizde henüz bu konsepte uygun işletmeler açılmadı ama bizde de bazı süpermarketler açık ürün reyonlarını genişleterek bu işin önünü açmaya başladılar.

Kendi paketlerini yanında alışverişe götür.

Paketlenmemiş ürünleri aldık almasına ama avuç avuç zeytinleri ceplerimize dolduracak da değiliz. Bu ürünleri alırken yanımızda kendi paketlerimizi götürerek bu sorunu çözebiliriz. Bez çantalar ve ağzı büzülebilen bez torbalar, fileler, kavanozlar ve saklama kapları, atıksız alışverişte en büyük yardımcılarınız olacak. Tüm bunları kolayca taşıyabilmek için iki tekerlekli bir pazar arabası veya sırt çantası da edinebilirsiniz. Bunu yapmanın kilit noktası ise, alışverişe çıkmadan önce ihtiyaç listesi hazırlamak. Ne alacağınızı bilirseniz, yanınıza ne kadar saklama kabı almanız gerektiğini de bilirsiniz.

Kavanozlar hem ağır oldukları, hem de birbirlerine çarparak kırılma riski taşıdıkları için ben pazar alışverişlerinde yanımda kavanoz taşımayı pek tercih etmiyorum. Bu iş için BPA içermeyen plastik gıda saklama kaplarını kullanıyorum. Mercimek, bulgur, yulaf, nohut gibi kuru bakliyatları, badem, kuru incir, kuru kayısı gibi kuruyemişleri ve toz baharatları bu kaplarla alıyorum. Ayrıca hayvansal gıdalar da genelde strafor tabaklara konulup streç film ile sarılarak paketlendiğinden, bu gıda ürünlerini koymak için de aynı malzemeden sızdırmaz kapaklı saklama kaplarını tercih ediyorum. Şarküteri ve kasaptan kıyma, tavuk, balık, peynir, tereyağı gibi ürünleri alırken satıcıyı özellikle strafor konusunda uyarıp, ürünü koyması için kendi kabımı uzatıyorum. Türk kahvesi ve filtre kahve alırken kahve dükkânına kendi cam kavanozlarımı götürüyorum. Temizlik için kullandığım karbonat, çamaşır sodası ve limon tuzu ile yüz maskesi yaparken kullandığım beyaz kil de aktardan kendi cam kavanozlarımla aldığım malzemelerden. Fırından aldığım ekmeği pamuklu bir kumaş ile sarıp bez çantama koyuyorum ki, sebzelere temas etmesin. Yapması zor gibi görünüyor ama alıştığınız zaman tüm bu uygulamalar doğal bir refleks haline geliyor.

Plastiksiz paketli ürünleri tercih et.

Alacağınız ürünü evdeki imkânlarla yapamıyorsanız ve açıkta satışı bulunmuyorsa, ambalajı plastik olmayan bir alternatifine yönelebilirsiniz. Ben evde kendi domates salçamı yapamıyorum mesela, salça alırken plastik ambalajlı olanı değil metal konserve kutu içinde satılanları alıyorum. Makarna ve yumurta alırken plastik yerine karton kutuda olana yöneliyorum. Sıvı yağ, Hindistan cevizi yağı ve beyaz sirke gibi ürünler için cam şişe ve kavanozda satılanları tercih ediyorum. Bu malzemelerin geri dönüşümü mümkündür, kendin yap projelerinizde kullanabilirsiniz ve çöpe atsanız bile toprağı, havayı ve su kaynaklarını plastik kadar kirletmezler (siz yine de çöpe değil, geri dönüşüm kutularına atın).

İhtiyacın kadar almaya özen göster.

Bozulacak, çürüyecek ve küflenecek ürünleri ihtiyaç duyduğunuzdan fazla almamak da sürdürülebilir bir yaşam için önemlidir. Artık aldığınız gıda ürünleri, onları bayatlamaktan ve küflenmekten koruyacak plastik ambalajlara sahip değiller. Dolayısıyla alınan ürünlerin çok zaman geçmeden tüketilmesi gerekir. Küflenmiş bir meyveyi kompost da yapamazsınız, çöpe atmaktan başka çareniz kalmaz. Hem gıda israfı, hem para israfı yapmış olursunuz.

İnternet alışverişini azalt.

Evden çıkmadan alışveriş yapmanın kolaylığı, mağazada bulamayacağınız indirimler ve ürünün kapınıza kadar getirilmesi elbette internet alışverişini cazip kılan özellikler. Fakat alışverişi elden yapmadığınızda, paketleme aşamasına da müdahale etme şansınız kalmıyor. Ürünler kapınıza baloncuklu plastik ambalajlarla, poşetlerle ve koli bantları ile geliyor ki hepsi de aslında birer tek kullanımlık plastik. Bu nedenle, daha çevreci bir alışveriş planı için mecbur kalmadıkça (ya da kargo şirketleri daha çevre dostu paketleme seçeneklerini tercih edene kadar) internetten alışveriş yapmaktan kaçının.

İkinci el ürünlere şans ver.

Tatilde manzara fotoğrafları çekmek için yeni lenslere ihtiyacınız olabilir ya da kendin yap projeleriniz için silikon tabancasına. Belki de kapsül gardrop oluşturmak istediniz ama tek eksiğiniz salaş bir hırka. Böyle durumlarda ikinci el ürünler satan tezgâhlara bir göz atmaktan çekinmeyin. Az kullanılmış, hasar görmemiş, hala iş görür nitelikte nice ürün sırf ürün sahibi tarafından artık ihtiyaç duyulmadığı için çöpe gitmesin. Çöpe atmadan önce değerlendirmek de sıfır atık yaşamın dört temel ilkesinden biri. Kütüphanede duran bir kitabı 15 kişinin okuması, aynı kitaptan 15 adet satın alınmasından daha çevreci bir yaklaşım.

Tek kullanımlık plastikleri hayatımızdan çıkararak çevre kirliliğine sebep olan plastiklerin %80’ini oyun dışı bırakmıştık. Alışveriş alışkanlıklarımızı değiştirerek de geriye kalan plastik ürünlerin %40’ından kurtulmuş olacağız. Plastik ambalajsız ürünleri tercih ederek BPA, DEHP gibi toksinlerin ve mikroplastiklerin vücudumuza girmesi ve ambalajların çevreyi kirletmesi olasılığını düşürebiliriz.

Hepinize atıksız günler dilerim…

Kaynaklar:
Madeleine Olivia
GRUNDIG – Ruhun Doysun

İlginizi çekebilir: Sıfır Atık Rehberi 3: Atıksız temizlik malzemeleri için ev yapımı tarifler

Çağla Lotinac Akman: AgeSA'da birikim ve güvence danışmanı ve çevre aktivisti. Hafta içi 9-5 danışanlarına finansal danışmanlık vererek insanları daha varlıklı hale getirmek, hafta sonu da deniz kenarında sabah koşusu yapıp koşarken kumlardaki çöpleri toplayıp ayrıştırmak en büyük hobileri arasında. Uplifers'ta 2018'den beri çevre kirliliği, sıfır atık, gezegen dostu yaşam, koşu, kişisel finans ve bütçeleme konularında yazılar hazırlamakta, gezegenimiz için farkındalık yaratmayı ve finansal okur yazarlığı arttırmayı hedeflemektedir. Kendisine ulaşmak ve ücretsiz finansal danışmanlık almak için: (0530)-767-24-64.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale