X

Şiddetsiz iletişim ve ilişkilerde dönüşüm 2: Gözlem ve yorum

Şiddetsiz İletişim yazı dizisinin bu ikinci yazısında, yine öğrenip yaşamıma uyguladığımda ilişkilerimin kolaylaştığını ve hafiflediğimi gözlemlediğim benim için çok değerli bir bilgi paylaşıyorum sizinle: Gözlem nedir? Yorum nedir? Ne farkı vardır? Bu farkı anlamak yaşamımı nasıl etkiler?

İşte o andan sonra iletişimimiz bambaşka bir yola giriyordu.

Gözlem:Birinin yaptığı veya söylediği bir şeyi bir kamera tarafsızlığı ile ifade etmektir. Somut ve ölçülebilirdir. Gördüğümüz, duyduğumuz, dokunabildiğimiz veya hatırladığımız şeydir” (Şiddetsiz İletişim Eğitim Kitapçığı’ndan alıntıdır).

Yorum: “Tanık olduğumuz bir olay, durum, davranış veya işittiğimiz bir sözle ilgili yorumlarımız, yargılarımız, çıkarımlarımız, analizlerimiz, teşhislerimiz, tahminlerimizdir (Şiddetsiz İletişim Eğitim Kitapçığı’ndan alıntıdır).

Basit gibi görünen bu ayrım öylesine değerli ve ilişkilerimi o kadar etkili şekilde dönüştürdü ki sizinle de paylaşmaktan büyük heyecan duyuyorum. Bu bilgi ilk defa bundan aylar önce Nalan Kahraman sayesinde girmişti hayatıma. Nalan, daha önceki yazılarımda bahsettiğim Tasarımını Yaşa Projemizi birlikte yürüttüğüm çok değerli bir arkadaşım.

Sinirden deliye döndüğüm bir anımda onu arayıp yaşadığım olayı anlattığımda beni tatlı bir sessizlikle dinlemiş ve sözlerim bitince “Diğdemcim, stratejik zihnin egemen olduğu bir dönemden geçiyoruz ve birbirimizin ağzından çıkan kelimeleri duymak yerine ardındaki stratejik yapıyı kestirmeye çalışarak yaralanıyor ve yaralıyoruz. Arkadaşının söylediklerini yorumlamak yerine onun ağzından çıkan kelimeleri olduğu gibi duymaya çalışmaya ne dersin?” demişti.

Konuşmamız bittikten sonra bir süre durup düşündüm. Duygu dalgalarımın yarattığı tsunami bitip sert rüzgarlarım yerini tatlı bir melteme bırakınca farkındalığım da gün yüzüne çıktı. Şunu duydum içimde: Kendimi bile anlamak bu kadar zorken bir başkasını anlayıp yorumlamak nasıl mümkün olabilir ki? Ben o bir başkası olmadan onun yaşadıklarını yaşamadan ve onun algısına sahip olmadan onu nasıl anlayabilirim ki? Bu saçma, o zaman bir başkasının söylediklerini yorumlamak da bir o kadar saçma ve faydasız bir alışkanlık değil mi? 

O günden beri yaşama gözlemci olmayı deniyorum.

Sonraki birkaç hafta hatta ay sadece bu konuyu anlamaya odaklandım. İnsanların ağızlarından çıkanları gerçekten duymaya çalıştım. Şunu gözlemledim: Arkadaşım konuşmaya başlıyordu ve onu dinlemeye odaklandığımda bir süre tertemiz, sadece onun söylediklerini dinleyebiliyordum ama bir süre sonra söylediği bir kelime bir anda içimde bir şeyleri harekete geçiriyordu. Bir tepki oluşturuyordu bende, ifade bulmak isteyen yutulmuş bir cümle, öyle terliği pijamasıyla çıkıvermek istiyordu ağzımdan, hücrelerimden. İşte o andan sonra iletişimimiz bambaşka bir yola giriyordu.

Tıpkı yeni bir spora başlar gibi defalarca bu pratiği yaptım. Eski alışkanlığım olan “duyduklarıma tepki verme” davranışını bırakıp sadece gözlemleyerek dinlemeye odaklandım. Hem onun söylediklerini gözlemliyordum hem de duyduklarımla içimde oluşan hareketi…

Birkaç hafta sonra sevgili Şükrü Bozkurt’un yürüttüğü Haklının Haksızın Ötesinde Şiddetsiz İletişim Eğitimi’ne katıldığımda aynı konu farklı ve güçlü bir anlatımla yeniden karşıma çıkınca eski bir dostu görmüş gibi gülümsedim. ‘Gözlem ve Yorum’ arasındaki farklar ve iletişime yansıması öyle güzel anlatıldı ki kafamın içinde güzel bir tamamlanma yaşadım. 

O günden beri yaşama gözlemci olmayı deniyorum. Her pratik gibi bunun da belirli bir sayıdan sonra kolaylaştığını gözlemliyorum ve “hayat böyle daha kolaymış” dediğim bir bilgiye dönüşüyor benim için. 

Yaşamı olduğu gibi görmek yerine onu genellemeler, varsayımlar ve tahminlerle yorumlamak benim için eski bir alışkanlık. Ancak, güzel olan şu ki fark ettikçe daha az yapıyorum bunu ve fark ettikçe fark etmek de kolaylaşıyor. Tabii, tüm eski alışkanlıklar gibi yerine yenisinin geçmesi biraz zaman alıyor. Ancak, hafifleten her kıymetli bilgi gibi bence bu da uğruna emek harcamayı fazlasıyla hak ediyor.

Peki günlük konuşmalar içinde hangilerinin gözlem ve hangilerinin yorum olduğunu nasıl ayırt edeceğim?

İşte günlük yaşamda karşılaşabileceğiniz birkaç örnekle gözlem ve yorum arasındaki fark:

Yorum: Nazlı işe hep geç gelir (abartı, bir gözleme dayanmayan genel bir ifade).

Gözlem: Nazlı 3 haftadır her Pazartesi işe geç geliyor (somut ve ölçülebilir, gördüğüm bir gerçek).

Yorum: Ali, bu işi zamanında bitiremez (çıkarıma dayalı bir yorum, somut bir gerçek değil).

Gözlem: Projenin teslimine 2 gün kaldı ve Ali henüz çalışmaya başlamadığını söyledi (somut ve ölçülebilir, kim tarafından, ne söylendiğini belirten içinde yorum olmayan bir gerçek).

Yorum: Erkekler kadınların alışveriş tutkusunu anlayamazlar (genelleme, tüm erkekler için genel bir yargıda bulunulmuş).

Gözlem: Ayşe’nin erkek arkadaşı ona alışveriş tutkusuna anlam veremediğini söylemiş (somut ve ölçülebilir, kim tarafından ne söylendiği belirli bir ifade bir gerçek).

Peki Gözlem ve Yorum arasındaki farkı anlamak yaşamımı nasıl etkiler?
En sıradan başlayan konuşmalarımın bile derin ve bağ kuran sohbetlere dönüşebildiğini gördüm. 

Gözlemin somut ve ölçülebilir olduğunu anladığımda ve kullandığım cümleleri ufak tefek birkaç dokunuşla gözlemci ifadelere dönüştürdüğümde insanlarla çok daha kolay ve temiz bir iletişim kurabildiğimi gözlemledim. Öncesinde günlük konuşmalarım içinde ne kadar çok yorum yaptığımı görebilmeye başladım ve yorumları bıraktığımda başkalarını da sözlerimle yaralamamaya başladım. Yaralamadığımda da yaralanmamaya başladım ve en nihayetinde bu gözlemci modunu koruyabildiğimde, en sıradan başlayan konuşmalarımın bile derin ve bağ kuran sohbetlere dönüşebildiğini gördüm. 

Bir sonraki hafta Perşembe günü bu yazı dizisinin yeni konusu yayında olacak: “Duygular ve duyguları ifade etmek”. O güne kadar iletişiminizde gözlemci olmayı pratik etmek ister misiniz?

Şiddetsiz İletişim topluluğuyla ilgili daha detaylı bilgi almak, etkinlik ve eğitimleri hakkında bilgi edinmek isterseniz buradan ulaşabilirsiniz. Son gelişmelerden haberdar olmak ve şiddetsiz iletişim alanındaki paylaşımları takip etmek için Facebook’taki Şiddetsiz İletişim Türkiye grubuna da katılabilirsiniz. 

 

İlginizi çekebilir: Şiddetsiz iletişim ve ilişkilerde dönüşüm 1: Duymak ve dinlemek

Diğdem Girici: İnanıyorum ki doğru bilgiye ulaşabilen ve bu bilgiyi hayatında doğru şekilde kullanmayı öğrenen her insan hayal ettiği yaşamı yaratabilir. İşte bu yüzden yazıyorum, yaşamımı hafifleten bu muhteşem bilgiler daha çok insana ulaşabilsin ve daha çok insan yaşamdan keyif alabilsin diye. Sorularınız veya paylaşımlarınız için bana giricidigdem@gmail.com adresimden veya @digdemgiriciyoga Instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz. Sevgiler.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale