X

Shadow Work: Aradığın şeyi gölgende bulacaksın

Lisans eğitimimi de sayacak olursak, 20 yıldır insanın gerçek potansiyelini nasıl gerçekleştirebileceğinin izinde birçok psikoterapi yaklaşımının eğitimini aldım ve hayatımın bu aşamasında bir ruh sağlığı profesyoneli olarak diyebilirim ki, mutlu ya da “bütün ve tam” hissedememenin en temel sebebi “gölge” ile yüzleşememek.

Gölge (Shadow) terimi ilk defa İsviçreli psikiyatrist ve Analitik Psikolojinin kurucusu Carl Jung tarafından, kendimizde olduğunu reddettiğimiz özellikleri tanımlamak için kullanılmış bir kavram. Gölge tarafınız muhtemelen çocukluk döneminde bastırmaya karar verdiğiniz ve bilinçsiz olarak hala bastırdığınız taraflarınız. Çocukken yaşadığınız travma ve zorluklarla, çocuk olarak baş etme stratejileriniz olan gölge yanlarınız, yetişkin halinizde size artık hizmet etmez. Aksine, sizin kendinizi bütünüyle ortaya koymanızı ve potansiyelinize ulaşmanızı engeller, enerjinizi tüketir ve asla gerçekte kim olduğunuzu bilemezsiniz.

Carl Jung, “kişiliğin karanlık yönlerini” tanımlamak için psikolojik bir terim olarak “gölge”yi kullanmıştır. Tanımı gereği gölge, belirsiz, bilinçli farkındalığın ve ışığın dışında kalanla ve aynı zamanda da kötü veya zararlı olanla ilişkilendirilir. Gölgenin içindeki psikolojik materyal, aktif olarak yıkıcı veya zararlı olma potansiyeline sahiptir. Ancak bu sadece bir potansiyeldir ve gerçekleşip gerçekleşmeyeceği kesin değildir. Hiçbir zaman ifade edilmeyebilir ama gölgenin bir yönünün amaçlı ve yaratıcı bir şekilde kullanılması ve yönlendirilmesi mümkündür.

Karanlığın belirsizliğine ek olarak, gölgenin doğasında başka bir nitelik daha vardır, yani gölgenin bir karşılığı vardır. Fiziksel düzlemde bir gölge, yalnızca bir nesnenin üzerine düşen ışığın bir sonucu olarak var olur, böylece gölge o nesnenin ikincil bir işlevi olarak kalır. Bu ölçüde psikolojik gölge işlevi fiziksel olana benzer: Bir “öteki” ile ilişkili olarak var olur. Bu durumda diğeri, Jung’un (1971) “ego” terimini kullandığı ve Rogers’ın (1951) “benlik yapısı” olarak adlandırdığı kişiliğin bilinçli yönlerini içerir.

Ancak fiziksel alemde bildiğimiz gölge ile gölgenin psikolojik işlevi arasında bir fark vardır. Bir nesnenin üzerine düşen ışığın oluşturduğu gölge, o nesnenin doğrudan bir temsilidir. Bozulabilir ve parçalanabilir, ancak esasen gölge, ilgili olduğu üç boyutlu nesneyi iki boyutlu olarak yansıtır. Psikolojik düzlemde, ego ve gölge arasındaki ilişki kesinlikle daha karmaşıktır. Gölge sadece egonun bir aynası değildir, ancak egonun içinde doğrudan karşılıkları olacak gölge unsurları olacaktır. Ayrıca, kişiliğin bilinçli olarak kabul edilen yönlerinde kökleri o kadar kolay görünmeyen gölgenin başka yönleri de olacaktır.

Kişisel gölgenin temelleri erken yaşta atılır, ancak tezahürler genellikle yetişkinliğe kadar ortaya çıkmaz. Bir çocuk olarak büyürken değer verilen davranışlar, nitelikler, beceriler, duygular ve arzular teşvik edilir ve bilinçli olarak deneyimlenen benlik duygunuzla bütünleşme eğiliminde olursunuz. Genellikle, çocukken üzerinizde etkisi olanlar tarafından tercih edilen yönleriniz ve içinde bulunduğunuz sosyal ve kültürel bağlam tarafından yönetilen kişisel bir kimlik veya benlik duygusu oluşturursunuz. Bu arada bir yandan gölge tarafınız oluşur ve böylece, üzerinizde etkisi olan kişiler tarafından sevilmeyen veya kabul edilemez olduğunu öğrendiğiniz yönlerinizi bastırarak gölgeye gönderirsiniz ve benliğiniz bir çeşit bölünme yaşar.

Ancak böyle bir bölünmenin psikolojik bir bedeli vardır: İfade edilmemiş duygular psişik enerjinizi önemli derecede tüketir. Bunu Bly’ın (1988) gölge tanımından gayet iyi anlayabiliriz: “Gölge sürekli sürüklemek zorunda olduğumuz ve karşılaştığımız tüm istenmeyen yönlerimizi doldurduğumuz ağır bir çantadır.” Bu tanımdaki görüntü, gölgeye sahip olmanın etkisini daha iyi anlamamızı sağlıyor: Ağır bir çantayı sürekli sürüklemek zorunda kalırken, yaşam boyunca ilerlemek zordur! (Page, 1999).

Buraya kadar sadece gölgeyi tanımlamak bile, onunla ilgili bir şeyler yapmamız gerektiğine işaret ediyor. Çünkü doğası gereği ifade edilmemiş gölge, bilinç dışında gittikçe büyümeye devam eder. Sadece bu sebeple bile gölge üzerinde çalışmak çok önemli. Gölge taraflar benlikle birleştirildikçe, onun yıkıcı olduğu kadar yaratıcı ve ilham verici olma potansiyeline de sahip olduğunun farkına varırız.

Shadow Work (Gölge Çalışması) nedir?

İşte Shadow Work, İsviçreli psikiyatrist ve Analitik Psikolojinin kurucusu Carl Jung’un insanın gölge yanlarına işaret etmesiyle ortaya çıkmış derin bir çalışmadır. Klinik psikolog Jennifer Sweeton Shadow Work, “Hepimizin kendine ait farklı parçaları var. Bu parçaların bir kısmı sürgüne gönderilmiştir ve işte bunlar gölge yanlarımızdır” diyor. Bütünsel bir klinik sosyal hizmet uzmanı olan Djuan Short da, herkesin tipik olarak çocuklukta gelişen bir gölgesi olduğunu söylüyor. Short, “Çocukken birçok kez size bir şeyi yapmayı bırakmanız söylenir, bu şekilde ya da herhangi bir nedenle kabul edilemez olduğunu düşündüğünüz parçalarınızı bastırırsınız” diyor ve devam ediyor: “Pek çok insan kendisinden parçalar halinde bahsediyor. Danışanlarla ‘parçalarıyla’ çalıştığımda bu onların bir bütün olabileceklerini ve her zaman öyle olduklarını anlamalarına yardımcı oluyor ve aslında bu kendilerini parçalanmış hissetmelerine neden olan şeyin, paradigması değişmemiş yaşam deneyimleri olduğunu görüyorlar.”

İşte Shadow Work, bir kişi olarak parçalarınızın entegre olduğunu hissetmenizi, başkalarıyla daha iyi etkileşim kurmanızı, kuşak travmalarınızı iyileştirmenizi, ihtiyaçlarınızı karşılamanın sağlıklı yollarını öğrenmenizi ve kendinizi daha bütün hissetmenizi sağlıyor. Başkalarıyla etkileşim kurma biçiminize yardımcı oluyor. Öz farkındalığınız arttıkça kendinize daha fazla güveniyor ve bu iç gözlemi ilişkilerinizde kullanabiliyorsunuz. Örneğin, çocukluğunuzda size “cevap vermemeniz” söylendiyse ve bir yetişkin olarak kendinizi savunmakta zorlanıyorsanız, Shadow Work ile sınırlarınızı geliştirerek gerçeğinizi söylemeye başlıyorsunuz.

Shadow Work ile özellikle son zamanlarda oldukça popüler olan “kuşak travmasını” da çalışabilirsiniz. Bu çalışmayla genellikle ebeveyn gibi birincil bakıcılarla ilgili çocukluk yaralarınızı iyileştirmeniz mümkün. Short, “Özellikle gölge deneyimi içinde kuşak travmalarını ele almaya başladığınızda, hem kendinizi, hem ebeveynlerinizi, hem de soyunuzu iyileştirebilirsiniz” diyor ve devam ediyor: “Shadow Work aile dinamiklerinize bakarak, bu ailemle devam ettirmek istediğim bir şey mi diye düşünmenize yardımcı oluyor, yani ihtiyaçlarınızı daha sağlıklı yollarla karşılayabileceğinizi görmenizi sağlıyor.”

Jennifer Sweeton, gölge benliğimizin yıkıcı davranışlara neden olabileceğini söylüyor. Örneğin, biriyle yakın olmak istemenin “yapışkanlık” olduğu öğretilen kişiler, gelecekteki ilişkilerinde sorun yaşayabiliyor ve partnerlerini aldatabiliyorlar. Bu nedenle kişi başkasına yansıttığı gölgesini keşfederek daha yapıcı ilişkiler ve alışkanlıklar buluyor ve daha da önemlisi kişi “dürüstleşiyor.” Sweeton, “Kendinizden hiçbir şey saklamadığınızda ve kendinizi tam olarak görebildiğinizde, kendinizi kontrol etmeniz çok daha kolay olur” diyor (healthline.com).

İşte gerçek benliğinize ulaşmanın yolu başkalarına yansıttığınız ama bilinçli olarak farkında olmadığınız gölge yanınızla yüzleşerek onunla bütünleşmekten geçiyor. Shadow Work bunu yapmanın en etkili yolu diyebilirim. Gölge ile yüzleşmenin önündeki en büyük engel ise ego. Adeta bir “düşünce üretme makinesi” olan ve size hikayeler anlatan bu ego makinesinin esaretinden çıkmak için eninde sonunda gölge ile yüzleşmek gerekiyor.

Analitik Psikoloji ile çalışan bir psikolojik danışmandan online psikolojik danışmanlık almak ve detaylı bilgi edinmek isterseniz bana ayselkeskin2004@yahoo.com üzerinden ulaşabilirsiniz.

Kaynak
Bly, R. (1988). A Little Book on the Human Shadow (edited by William Booth), San Francisco: Harper & Row.
Jung, C.G. (1971). Psychological Types, Collected Works Volume 6, London: Routledge & Kegan Paul.
Page, S. (1999). The Shadow and The Counsellor: Working with darker aspects of the person, role and profession. London and NewYork: Routledge.
Rogers, C.R. (1951). Client Centred Therapy, London: Constable.
healthline.com

İlginizi çekebilir: Altın karanlıkta bulunur: Kendini keşfetmek için önce gölgeni tanı

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale