X

Sevginin gücü, güce olan sevgiye üstün geldiğinde

Sevginin gücü, güce olan sevgiye üstün geldiğinde, dünya barışı tanıyacak.” Jimi Hendrix

Bir kez daha, bir müzisyenin alıntısından etkilenerek sorgulamaya başladım. Bence, bizi yöneten politikacıların konuşmalarındansa, sanatçıların yazdıklarına daha sık kulak vermeliyiz.

Karışıklık, manipülasyon ve umutsuzluk ortamında, “güç” ve “sevgi” kelimelerini, her geçen gün daha da fazla duymaya başladık. Bu kelimelerin olmadık yerlerde kullanımından o kadar rahatsız olmuş durumdayım ki, bazen duymaya ve hatta telaffuz etmeye dayanamıyorum.

Sevginin gücü, güce olan sevgiye üstün geldiğinde, dünya barışı tanıyacak.

Bazı insanlar ya da reklam kampanyaları, herhangi bir şeyi vurgulamak istediklerinde, kasıtlı olarak “sevgi” ve “güç” kelimelerini kullanıyorlar.

Nitekim, bu kelimeleri o kadar çok konuşmada duyuyor ve o kadar çok gazete, dergi köşesinde görüyoruz ki, gerçek anlamlarını ve etkilerini yitirmeye başladılar. Güç ve sevgi gibi iki değerli, kuvvetli kelimenin, yanlış kullanımları yüzünden sıradan hale gelmesine üzülüyorum.

Bu iki kelime etkisini nasıl bu denli kaybetti ki, şu an gerçek anlamlarıyla kullandığımızda bile kulağa zayıf ve sığ geliyorlar? Bunun sebebi sözcük dağarcığının yetersizliği mi, yoksa ilgisizlik mi? Gereğinden fazla kullanıldıkları için, artık derin anlamlarını ve değerlerini mi yitirdiler?

Dondurmamızı da SEVERİZ, çocuğumuzu da… Bu durumda “zavallı çocuk” mu, yoksa “şanslı dondurma” mı dememiz gerekir? Bir tarafta politikacılar “güç” savaşı içindeyken, diğer yanda bizim “güç yogası” (power yoga) geliştirme ihtiyacına kapılmamız nasıl mümkün olabiliyor? Neyi vurgulamak istiyoruz ki, daha iyi anlaşılabilmek umuduyla, bu kelimeleri gereksiz bir şekilde kullanıyoruz?

İç dünya ve dış dünya olmak üzere, iki ayrı dünyamız var.

Benim çıkarımım şu… İç dünya ve dış dünya olmak üzere, iki ayrı dünyamız var. Dış dünya, sonuçların, yargıların ve durumların dünyası. İç dünyamız ise duyguların, düşüncelerin, içsel gücümüzün ve sevginin dünyası.

Dış dünyaya tepki vermek yerine, iç dünyamızın tepkilerine uygun yaşarsak, her şey daha kolay, daha basit ve daha saf olur. Bu sayede gerçek iç gücümüzü kullanabileceğimiz gibi, gerçek sevginin de ne demek olduğunu ve nasıl hissettirdiğini yürekten anlayabiliriz.

O zaman, politikacıların “güç” dediği şeyin egolarını besleyecek bir silah olduğunu ve reklam panolarında yazan “Sizi seviyoruz.” sloganlarının ne kadar boş ve iki yüzlü olduklarını görebiliriz.

İç dünyamız, kendimizden başka bir şey olmadığımız yerdir. Aslında hepimiz saf “sevgi”yiz ve inanılmaz bir içsel “güç” sahibiyiz. Özümüze ve hayattaki amacımıza odaklandığımız zaman, sevgi ve güç kavramlarını bir araya getirerek içselleştirebiliriz. Biz bu kavramlar ile, bu kavramlar sayesinde doğduk.

“Peki, burada huzurun yeri neresi?” diye sorabilirsiniz. Huzur, sürekli devam eden iç ve dış dünya çatışmasına bir son verdiğimiz yerde ortaya çıkar. İç dünyamıza, dış dünyamızdakilere göre tepki vermekten vazgeçtiğimizde başlar. Güç ve sevgi olduğumuza, sevginin gücünün anlayabileceğimizin ötesinde olduğuna inandığımızda bulunur.

Güce ihtiyacımız yok, çünkü güç biziz. Sevgiye ihtiyacımız yok, çünkü sevgi biziz.

O halde güce ihtiyacımız yok, çünkü güç biziz. Sevgiye ihtiyacımız yok, çünkü sevgi biziz. Bunları dışarıda aramamızın bir manası yok, çünkü ikisi de burada ve şu andalar.

Sevginin gücüne sahipken, gücü nasıl sevebiliriz?

Güç sevgisi, huzuru engelleyen, bitmek bilmeyen bir arayış. Sevginin, yagâne insan bilincini aşan duygu olduğuna inanırsak, o zaman huzuru bulabiliriz.

Korkunun yüceltildiği, hepimize sevgisiz ve güçsüz olduğumuzun dayatıldığı bir dünyada, huzur bulmak ve sorunlarımızla baş etmek için çözümü dışarıda arıyoruz. Bu noktada sizinle bir bilgi paylaşmak ve yazımı sonlandırmak istiyorum.

Ekonomist Jeffrey Sachs’s göre, 100 milyar dolar ( Amerika’nın yıllık askeri savunma bütçesinin 7’de 1’i) 10 yıl içinde dünyadaki sefaleti bitirebilir.

Bu bilginin üzerine meditasyon yaparak biraz düşünelim ve tüm şüphesi olanları bu bilgilerle aydınlatabilmek için, sevginin gücünü kullanalım.

MindBody Goes Blogging w Stephanie Sayegh: Öğrencilerimin içsel yolculuklarında ve fiziksel eğitimlerinde bir rehber, Fransız Yoga, Pilates ve Pranayama eğitmeni ve aynı zamanda MindBody Festival Istanbul’un kurucusuyum. Sınıflarımı edindiğim hayat tecrübelerim ve içsel keşiflerime göre şekillendiriyorum. Uluslararası düzeyde tanınmış eğitmenlerin yanı sıra, önde gelen Ashtanga, Jivamukti, Anusara, Iyengar ve Pilates okullarında felsefi ve pratik eğitimimi aldım. Sınıflarım, nefesinizi doğru kullanmanızı, fiziksel ve zihinsel güç ve esneklik kazanmanızı, eğlenceli, akışkan, zaman zaman da zorlayıcı ve güçlü bir süreç ile sağlayacak. Sizi, içsel dünyanızdaki esin kaynağınıza, yaratıcılığınıza ve sevgiye ulaştırabilecek gerekli araçlarla desteklemek istiyorum. Hayat öğrencisi olmak yolunda, matınızı alıp benimle birlikte bu inanılmaz yolculuğa çıkmak için bundan daha iyi bir sebep olabilir mi?

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale