X

Sen zihnin değilsin: Beden zihne tabidir ve yaşam zihnin hikayelerinden fazlasıdır

“Ego ya da küçük benlik, düşünce ve eylemin ardındaki faildir. Hayatta kalmak için egonun gerekli ve elzem olduğuna inanılır. İnsan bilincine hakim olan görünmez enerji alanları (çekiciler, fraktallar ve kaos teorisi) tarafından sürüklenmenin sonucu olan bir dizi yerleşik düşünce alışkanlığı olarak düşünülebilir. Tekrarlar ve toplumun fikir birliği ile pekiştirilirler. Daha fazla pekiştirme dilin kendisinden gelir. Dille düşünmek kendi kendini programlamanın bir biçimidir. Ben zamirinin özne ve dolayısıyla tüm eylemlerin zımni nedeni olarak kullanılması en ciddi hatadır ve otomatik olarak bir özne ve nesne ikililiği yaratır.” Dr. David R. Hawkins, Psikiyatrist

“Çoğumuzun yaşadığı hayat değil, hayal kırıklığı. Çözüm: Dirençli hayaller kurun. Başka insanlara, ideolojilere, yerleştirilmiş inançlara dayanmasın mesela. Hayaliniz sadece “sizsiz” imkansız olsun. Taptaze olacaksınız. Deneyin. Bedava!” Prof. Dr. Sinan Canan, Sinir Bilimi Uzmanı

Hayatlarımızın hayal kırıklığına dönüşmemesi için yapabileceğimiz en önemli şey “kendimizi bilmek” olsa gerek. Ama diğer taraftan “ben kimim” sorusu cevabı belirsiz bir soru. Bu belirsizliğin sebebi, bedenimizin ve zihnimizin her daim değişiyor olması. Bu durumda kendimizi daha yakından tanımak istiyorsak ne olmadığımıza bakmakla işe başlayabiliriz. Örneğin siz şu anda sahip olduğunuz zihnininiz değilsiniz. Sürekli değişen beyin ve zihin sizi tam olarak tanımlamıyor. Ama beden zihne itaat ediyor. Yani beden, zihnin inandığı şeyi ortaya koyma eğiliminde. Dolayısıyla beden ister bilinçli ister bilinçsiz olsun, zihinde tutulan inançları ifade ediyor.

Zihnin beden üzerindeki gücü klinik araştırmalarla kanıtlanmış durumda. Örneğin bir çalışmada, bir grup kadına regl dönemlerini iki hafta erken başlatmak için hormon enjeksiyonu yapılacağı söylenmiş ve aslında onlara sadece plasebo (hiç bir etkisi olmayan ama ilaç olduğu söylenen madde) aşısı yapılmış, buna rağmen kadınların yüzde 70’inden fazlasında erken regl öncesi gerginlik semptomları görülmüş. Başka çalışmalarda, çoklu kişilik bozukluğu (dissosiyatif bozukluk- tek bedende farklı alter kimlikler) olan vakaların, aynı bedendeki kimliklerinin elektroensefalografik beyin dalgalarında (EEG) değişiklikler olduğu, yazı yazarken farklı el kullandıkları, ağrı eşiklerinin, elektiriksel deri tepkilerinin, IQ’larının, regl dönemlerinin, sağ-sol beyin baskınlıklarının, dil yeteneklerinin, aksanlarının ve görme duyularının birbirinden çok farklı olduğu gözlenmiş. Hatta alerjisi olduğuna inanan alter kimlik devreye girdiğinde kişinin gerçekten de alerjik reaksiyon gösterdiği, ancak başka bir kimlik devreye girdiğinde alerjilerin tamamen ortadan kalktığı kaydedilmiş. Bir alter kimlik gözlüğe ihtiyaç duyarken diğerinin görme yetisinin tamamen sağlıklı olduğu, bu farklı kimliklerin aslında göz içi basıncı ve diğer fizyolojik ölçümlerinde kayda değer farklılıklara sahip olduğu da görülmüş (Hawkins, 2020).

Yukarıdaki çalışmalara paralel olarak Nobel ödüllü Sir John Eccles, ömrü boyunca süren araştırmalarının sonunda bilim ve tıbbın inandığı gibi beynin zihnin kaynağı olmadığını, tam tersi olduğunun anlaşıldığını belirtiyor. Eccles’ın çalışmalarına göre zihin, bir alıcı istasyon (radyo gibi) davranan beyni kontrol ediyor, düşünceler radyo dalgalarına, beyin ise alıcıya benziyor. Beyin, düşünce formlarını alan ve daha sonra bunları nöronal işleyişe ve hafıza depolamaya çeviren bir alıcı set, bir santral gibi. Yakın zamana kadar kasların istemli hareketlerinin beynin motor korteksinden kaynaklandığına inanılıyorken şimdi Eccles’in bildirdiği gibi, hareket etme niyeti beynin motor korteksinin yanındaki ek motor alanı tarafından kaydediliyor. Dolayısıyla beyin, zihnin niyeti tarafından harekete geçiriliyor, tersi değil (Hawkins, 2020).

İşte beden, zihnin sahip olduğu bilinç dışı ve bilinçli inanışların her türlü etkisine maruz kalıyor. Bu nedenle bedenlerimizi değiştirmenin yolu, olumsuz  duyguları, olumsuz düşünce ve inanışları bırakarak zihinle aramıza mesafe koymaktan geçiyor. Bilincin (gözlemci ve düşündüğünün farkında olan parçamızın) görevlerinden biri de, nasıl görünürseniz görünün kendinizi aşağılamadan/küçümsemeden/yargılamadan ne iseniz onu kabul etmek. Ne kadar olumsuzluk taşıyorsanız olumsuz ve akıldışı mesajları kabul etmeye de o kadar yatkın olursunuz. Suçluluk duyan bir kişiye kendini yargılamayı, korkan bir kişiye de bir hastalıktan korkmayı yutturmak çok kolay. Öyleyse kendinizi iyileştirme adımlarını şöyle sıralayabiliriz:

  • Duygulara direnmekten vazgeçmek.
  • Bu duygu ve deneyimlere bir isim ya da etiket koymamak.
  • Bu içsel duyumların deneyimini karşılarken hiçbir sözcük kullanmamak.
  • Zihinsel etiketi, düşünce biçimini ve inanışları bırakmak, bunların mutlak hakikati yansıtmadığını fark etmek.
  • Geçmişi değiştirmeye zorlamayan, olmuş olanı kabul eden, şefkatli ve yargısız yaşam alanını seçmek.

Yeni Bir Bilinç Atölyesi ile kalbine ve yaşama yer aç

Şimdi size güzel bir haberim var. Zihninizle aranıza mesafe koymakta size yardımcı olacak ve yepyeni bir bilince geçmenizi kolaylaştıracak bir çalışma hazırladım. “Yeni Bir Bilinç Atölyesi” olarak isimlendirdiğim ve (talebe göre bireysel de gerçekleştirilebilecek) online bu atölyede şu sorulara yanıt bulacaksınız:

  • Hayatın getirdiği kayıplar, hayal kırıklıkları, stres ve krizlerden kaynaklı iniş çıkışlar ile nasıl baş edebilirim?
  • Olumsuz duyguların ilişkilerim, iş yaşantım ve iyi oluşum üzerine olan etkilerinden nasıl kurtulabilirim?
  • Mevcut bakış açımın işe yaramadığının farkındayım. Yepyeni bir bakış açısı ile hayatta isteklerimi nasıl gerçekleştirebilirim?

Bu çalışmada neler yapacağız?

  • Sizi bugüne kadar sınırlandırmış inanışları/kavramsallaştırmaları fark edecek,
  • Algı ile olgu arasındaki farkı anlayacak,
  • Ego ile Self arasındaki farkı ve “Benlik” konusunu kavrayacak,
  • Olaylara ve kendinize “gözlemciden” bakmaya başlayacak,
  • Ve yeni bir bilince alan açacaksınız.
  • Böylelikle hayatınızda sürdürmek istemediğiniz şeyleri bırakmayı öğrenecek veya olmasını istediğiniz değişime izin vereceksiniz.

Yeni Bir Bilinç Çalışmasının dayandığı bilimsel temeller ve felsefe ise şöyle:

Yeni Bir Bilinç Çalışması hayatınızdaki sorunların kaynağının zihninizdeki bazı kavramsallaştırmalar ve algı biçimi olduğu üzerine temellenmiştir. Bu çalışma bilimdeki yeni paradigmaya uygun şekilde psiko-fizik, bağlantısal bütünsellik, holistik (bütünsel) yaklaşım temelli ve Rasyonel Duygucu Bilişsel Davranışçı Terapi, sinirbilim, Carl Gustav Jung’un Analitik Psikolojisi, Alan (Field) Teorisi ve “Öznelerarasılık” gibi bilimsel yaklaşımlara dayanan bir çalışmadır. Bu çalışma hayatınızı istediğiniz doğrultuda yönlendirmenizi sağlar ve bugüne kadar kendiniz zannettiğiniz kimliğinize gözlemci konumundan bakarak bambaşka düşünmenize yardımcı olur. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak hayatınızın değiştiğine şahit olursunuz.

Yeni Bir Bilinç Atölyesi veya online psikolojik danışmanlık hakkında detaylı bilgi almak için bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresi üzerinden ulaşabilirsiniz. Kalbinizle daha çok bağlantıda olduğunuz günler dilerim.

Kaynakça: Hawkins, D. R. (2020). The Map of Consciousness Explained A Proven Energy Scale to Actualize Your Ultimate Potential. Hay House Inc.

İlginizi çekebilir: Kalbini nerede bıraktın: Yepyeni bir bilinç ile yaşama yer aç

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale