X

Savaş, kaç, don ya da dinlen, sindir, hisset: Travmanın bilgeliği

Yaşamının direksiyonu kimin elinde? Zihninde yaşattığın karakteri hayata yansıtabiliyor musun? Yoksa farkında olmadan, zihninin kontrolsüzce sürüklediği yolda mı ilerliyorsun?

Şu an neredesin? Anda mısın? Geçmişin gölgesinde mi yoksa geleceğin bilinmezliğinde mi kaybolmuş durumdasın?

Zihninde bir anda beliren sahneler…
Kendine ve çevrene karşı yabancılaşma hissi…
Yıllar geçmesine rağmen zihninde dönüp duran, aynı travmalar…
Bazen bir müzik, bir mimik ya da bir mekan…
Ve her şey bir anda yeniden canlanıyor.

Hiç vermeyeceğin tepkileri veriyor, kendini tanıyamaz hale geliyorsun.
Kimi zaman öfkenin ateşinde yanıyor,
Kimi zaman peşinden biri kovalarcasına bu dünyadan yok olmaya çalışıyor,
Bazen de sadece dona kalıyor, hissizleşiyorsun.

Nedensiz gibi görünen ağlamalar…
İç sıkıntısı, göğsünü yakan öfke…
Yaşayamamak “şu anı”…
Sığ nefeslerle geçen günler, sürekli bir gerginlik, açıklanamayan bir panik hali…
Bitmeyen beden ağrıları, geçmeyen titremeler…

Verdiğin her tepki aslında neyin işareti? Belki de bedenin sana bir şey anlatmaya çalışıyordur: “Savaş, kaç ya da don.”

Bu sistem, otonom sinir sistemi (istemsiz) olarak beynin hayatta kalma odaklı, ilkel bir bölgesi olan Amigdala tarafından yönetilir.  Bilinçli farkındalık olmadan, milisaniyeler içinde tehdit algılar ve tepki üretir

Hipokampus: Zaman, yer ve anlam bağlamı kuran hafıza merkezidir., Travma  anında baskılanır ve olayın bilinçli olarak hatırlanmamasına fakat bedensel hafıza ile tetiklenmeler ile hissedilmesine yol açar.

Kaçmayı seçen zihnin iç sesi

Bazen içimde bir tehlike beliriyor…
O kadar büyük ve baş edilemez geliyor ki, onu atlatabilmek için her ihtimali analiz etmeye çalışıyorum.
Her şeyi kontrol altında tutmak için tetikte bekliyorum.
Ancak analiz ettikçe elim ayağıma dolanıyor; çünkü düşündüğüm her olasılık, dört bir yandan üzerime gelen bir canavarmış gibi hissediliyor.
Sürekli kaçtıkça, o tehlike zihnimde daha da büyüyor ve sonunda panik atak geçiriyorum.
Böylece tüm planlarım suya düşüyor.
Ve en sonunda fark ediyorum ki, tüm bu tehlike sadece zihnimin içinde yaşıyor.

Savaşmayı seçen zihnin iç sesi

Bazen de sınırlarımın çiğnendiğini hissediyorum.
Bu sınırları korumak için içimde bastırılmış büyük bir öfke patlıyor.
Ancak bu öfke, çoğu zaman sebebinden çok daha büyük oluyor.
Kendimi tanıyamıyorum; çünkü ne yaşadığımı, ne hissettiğimi anlayamıyorum.
Göğsümde yanan öfkenin alevi tüm bedenimi sarıyor.
Sınırlarımı savunmak isterken, çoğu zaman başkalarının sınırlarını aşmayı göze alıyorum.
Ve öfke durulduğunda, en çok kendi iç sınırlarımı yaktığımı fark ediyorum.

Donmayı seçen zihnin iç sesi

Bazı anlar ise sistem tamamen çöküyor.
Ne savaşacak ne de kaçacak gücüm kalıyor.
Konuşamıyor, tepki veremiyorum.
Zihnim de bedenim de uyuşuyor; ben bile kendime ulaşamıyorum.
Sanki dünyayla, insanlarla ve kendimle olan tüm bağlarım kopuyor.
Yabancılaşıyorum…
Sanki hiçbir yere, hiç kimseye ait değilmişim gibi.
Duygularımı ifade edemiyorum çünkü boğazımda düğümlenen kelimeler ağzımı kilitliyor.
Kendimi zorlasam da sesim çıkmıyor.
Ve o anlarda, yeniden kendime dönebilmek için…
Sadece sıcak bir gülümseme, bir sarılış bekliyorum.

Travmanın bilgeliğiyle tanışmak

İçinde, görülmeyi bekleyen bir öfke var.
Sınırlarını, ilk kez sınırsızlıkla karşılaştığında keşfettin.
Nereye dokunulsa canın yanıyor…
Neresi senin özünden gelen bir parça, neresi sadece savunma?
Senden daha iyi kim bilebilir?
Öfken, sınırlarını anlatıyor;
Sınırların ise karakterini şekillendiriyor.
Göğsünü yakan bu yoğun duygu, aslında sana seni anlatıyor.
Sınırlarınla bağ kurmanı ve yaralarınla kendine güvenli bir alan inşa etmeni istiyor.

Yaşam sana karşı değil; seninle birlikte yürümek istiyor.
Kontrol etmeye çalıştığın her şey, bir noktadan sonra seni kontrol etmeye başlar.
Belki de artık hayatın seni götürdüğü yerlere güvenmeyi denemelisin.
Felaket sandığın olaylar, aynı zamanda içinde güzellikler de taşır.
Hayat bir dengedir.
Yaralanmaktan korkarsan, içindeki bilgeliği de büyütemezsin.
Bırak, dalgalarla savaşmayı…
Nehir seni zaten o güzelliklere taşımak istiyor.

Bağ kurmayı, önce en yakınlarından öğrenirsin.
Kendinle ve yaşamla kurduğun bağ her şeyin temelidir.
Güvenmelisin…
Çünkü seni dinlerken kendini bulacak yüzbinlerce insan var.
İlk kez karşılaşacağın yüzlerde, ruhuna yakın bir sıcaklık var.
Kendini ifade edebileceğin pek çok yol,
Bedenini hissedebileceğin pek çok alan var.
O beden, ruhuyla bütünleşmek istiyor;
Yaşamın hüznünü ve sevincini birlikte hissedebilmek için.
Yaşamla yeniden bağ kurabilmek için…

Boğulma anında hayatımıza yön veremeyiz; önce içimizdeki dalgaları, kıyıdan tüm çerçeveyi görerek izlememiz gerekir. Bazen o fırtınanın içinde sakinlikle kalmalı ve bedenimizin bu kargaşayı hissetmesine izin vermeliyiz.

Ne savaşarak ne kaçarak…

Sessizlik. Farkındalık. Gözlemcilik. Derin nefes…

Sen şu an bedeninde ne hissediyorsun? Sessizleşip gözlemlemeye ne dersin?

İçindeki sakin limanları bulman, cesaretle ve bilgelikle izleyebilmen dileğiyle…

Ebru Meti: Merhaba, ben Ebru. Yüksek empati yeteneğim sayesinde, çocukluğumdan beri kendi iç dünyamı anlamaya ve ruhsal tekamülümü gerçekleştirmeye yönelik bir yolculuk içerisindeyim. Bu yolculukta yazmak, benim için hem yaratıcılığımı hem de içsel potansiyelimi keşfetmenin en güçlü yollarından biri oldu. Hayatımı sağlığıma ve bütünsel iyiliğe adama kararı aldıktan sonra, edindiğim tecrübeler ve öğrendiklerimle; benzer yollardan geçen yoldaşlarıma ilham olmayı gönülden istiyorum. Spiritüalizm ve psikolojiye duyduğum ilgiyle, içimden geçenleri kalbimin rehberliğinde, samimiyetle aktarıyor olacağım. Aynı zamanda bir Fitness ve Pilates Eğitmeni olarak, beden zihin-ruh bütünlüğünü destekleyen egzersizlerin hayatımıza nasıl entegre edilebileceğini ve bu sürecin bilimsel temellerini paylaşacağım. Amacım; içsel dengeyi, sağlıklı yaşamı ve dönüşümü birlikte en iyi şekilde gerçekleştirmek.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale