X

Sağlıklı beslenmek tehlikeli olabilir mi: Sağlıklı beslenme takıntısı ortoreksiya nervoza

Yeme bozukluklarını her ne kadar anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza, tıkanırcasına yeme bozukluğu gibi kategoriler altında görsek de, gerek teşhis ve semptomları, gerek tedavi süreçleri bakımından bu rahatsızlıkların sınırlarını kesin çizgilerle belirlemek kolay değil. Zihinsel rahatsızlıklar olmaları, psikolojik travmalar sonucu oluşmaları gibi nedenler bu hastalıkları son derece kişisel kılarken, bir taraftan da hayatı deneyimleme ve beslenme alışkanlıklarımız değiştikçe yeme bozukluğu vakaları da gittikçe karmaşıklaşıyor, hatta yeni türleri ortaya çıkıyor.

Sağlıklı beslenme takıntısı olarak açıklayabileceğimiz ortoreksiya nervoza da modern insanı gittikçe etkilemeye başlayan bir rahatsızlık olarak gündemde. Aklımıza ister istemez şu soru düşüyor: Sağlıklı beslenmek nasıl olur da tehlikeli bir rahatsızlığa dönüşür?

Bu soruya yanıt aramadan önce sağlıklı beslenme takıntısının literatüre nasıl girdiğine bakalım. Dr. Steven Bratman 1997’de “orthorexia nervosa” terimini geliştiriyor. “Ortho” doğru veya iyi olan şey; “rexia” ise istek, arzu anlamına gelmekte. Dolayısıyla, “orthorexia” ya da Türkçe kaynaklarda genellikle kullanıldığı şekliyle “ortoreksiya” doğru olanı yapma arzusunu ifade ediyor. Sağlıklı beslenme yönünde duyulan istek ne zaman ki kişide bir saplantı halini alıyor, işte o zaman yeme bozukluklarının tekinsiz sularına adım atmış oluyoruz.

Johns Hopkins Yeme Bozukluğu Programı başkanı Dr. Angela Guarda, The Guardian gazetesine verdiği bir röportajda, “Sağlıklı beslenmek sizin yararınızadır ama bir uç nokta olduğunu unutmayalım; sınır aşıldığında her şey zehirlidir,” diyor.

Dolayısıyla, sağlıklı beslenmek için attığımız masum, zararsız adımlar ölçü kaçırıldığında saplantıya dönüşerek fiziksel ve ruhsal sağlığımızı tehdit edebiliyor, günlük hayatımızı olumsuz yönde etkileyip bizleri alışkanlıklardan ibaret kısıtlı bir yaşam sürmeye zorlayabiliyor.

Ortoreksiya nervoza nasıl ortaya çıkıyor?

Dr. Steven Bratman’e göre, ortoreksiya, kişinin kendini yiyeceklerle kurduğu ilişki üzerinden cezalandırması şeklinde gelişiyor ve başta zararsız olarak kabul edilen yiyeceklere karşı bile önyargılar oluşmaya başlıyor. Sağlıklı beslenme üzerine düşünceler neredeyse günlük hayata nüfuz ediyor, öyle ki bir süre sonra hayatın diğer alanları gitgide daralırken, kişi karşılaştığı her olumsuzlukta ortoreksiyayı kalkan gibi kullanıyor, kendi değerini ve hayatının anlamını ne kadar sağlıklı beslendiğiyle ölçmeye çalışıyor. Yalnızlık, ruhsal gerginlikler, hatta bedenin zarar görmesi gibi sonuçlarla karşılaşılıyor.

Dahası yeme bozuklukları çoğunlukla bir türden diğerine evriliyor veya kişi bir taraftan anoreksiya nervoza sonucu yediklerini kısıtlarken bir taraftan da yediklerinin ne kadar sağlıklı ve kaliteli olduğundan saplantıya varacak boyutta endişe duyabiliyor. Bu süreç beynin ve bedenin açlık moduna girmesine neden olarak tıkanırcasına yeme epizotlarıyla sonuçlanabiliyor. Dolayısıyla kişi, kendini, yediklerini kısıtlama-sağlıklı yeme saplantısı-tıkanırcasına yeme şeklinde devam eden bir döngüye hapsediyor.

Bu durumu Elisa Oras’ın deneyiminden yola çıkarak daha iyi anlayabiliriz. Oras’ın Follow the Intiution (İçgüdülerine Kulak Ver) adlı internet sitesini ve videolarını yetersiz beslenmenin beyin üzerindeki tahribatını araştırırken keşfetmiştim. Oras, geçmişte anoreksiya, bulimiya, tıkanırcasına yeme, ortoreksiya, yani hemen her yeme bozukluğuyla mücadele etmiş. Rahatsızlıklarının kökenini kendini yeterince beslememekte bulunca yediklerini kısıtlamaktan vazgeçmiş ve her lokmasının “süper sağlıklı” olması gerekmediğine inanmaya başlamış. Bakın ne diyor:

“Meyve sebze yemenin ve sağlıklı bir beslenme alışkanlığı sürdürmenin kendi başına yeme bozukluğu yaratacağına inanmıyorum. Fakat sağlıklı yeme isteğiniz tıkanırcasına yeme bozukluğuna yol açıyorsa, kafanızın içi yiyecekler hakkındaki düşüncelerle doluysa, yiyeceklerden korkuyorsanız ve bu durum beslenme ihtiyacınız üzerinizde büyük bir baskı oluşturuyorsa, sağlıklı beslenmenin faydalarını görmek bir yana, bedeniniz ve ruh sağlığınız ciddi derecede yara alır. Sağlıklı beslenmenin sağlıksız olmaya meylettiği bir sınır var ki işte buraya bir çizgi çekmek gerekiyor.

Ben yeme bozukluklarımdan tamamen kurtuldum. Açlığımı bastırmaya çalışmıyor, neyi ne kadar istersem yiyorum. İyileştiğimden beri cildim daha parlak, sindirim sistemim daha iyi çalışıyor, sağlıklı bir kilodayım ve artık kendimi tıkanırcasına yerken bulmuyorum. Zihnimdeki ‘iyi ve kötü yiyecekler’ listesini sildim. Yediğim her şeyi kontrol ettiğim ve bir süre sonra açlığa dayanamayıp aşırı boyutta yediğim zamanlara göre sağlığım da, beslenme şeklim de çok daha dengeli, çünkü her şeyden önce bedenime güveniyor ve ona kulak veriyorum.”

Sağlıkçıların açıklamalarını ve Elisa’nın deneyimlerini göz önüne alınca ortoreksiya nervozanın hayli olumsuz sonuçlar doğurabileceğini fark etmemek mümkün değil. Endişe verici bir boyutu var ve sağlıklı beslenmenin insan sağlığı pahasına bir sektör haline dönüştüğü günümüzde endişelenmemiz de gerekiyor. Peki ne yapacağız? Sağlıklı beslenme arzusundan vazgeçmek mi gerekiyor? Tabii ki hayır! Elisa Oras’ın yıllar süren mücadeleden sonra ulaştığı başarı ortada. Ayrıca Bratman de aşağıdaki sözleriyle “dengeyi bulmanın” önemine dikkat çekiyor. Yazıyı onun sözleriyle bitirelim:

“Denge nerede yatıyor? Benim gibi çoğunlukla koruyucu, antibiyotik ve kimyasal madde içermeyen organik gıdalar yemeyi tercih ediyor ve birçok işlenmiş gıdanın tıpkı benim gibi gerçek yiyecekler olmadığını düşünüyor olabilirsiniz; ama yine de her zaman bu ilkelere bağımlı yaşamak zorunda değilsiniz. Bunun adı mükemmeliyetçiliktir, saplantıdır. Bu ortoreksiyadır.
İşleri biraz akışına bırakın. Kendinize karşı nazik olun. Daha kaliteli ve daha uzun bir hayat için çabalarken hayatı yaşamayı unutmayın!”

Kaynaklar:
www.womenshealth.com.au
www.theguardian.com
www.orthorexia.com (Dr. Steven Bratman’in internet sitesi)
brainoverbinge.com

Okuma Önerisi:
-Dr. Steven Bratman’in geliştirdiği “Orthorexia Self-Test” sağlıklı beslenme alışkanlıklarınızı değerlendirmek için yol gösterici olabilir.
www.orthorexia.com
-Konuyla ilgili Türkçe yazılmış bir makale için:
Sağlıklı Beslenme Takıntısı – Feyza Bayraktar

İlginizi çekebilir: Yeme bozukluklarıyla mücadeleye yeni bir bakış: Yeme bozukluğunuz aslında bir alışkanlık olabilir mi?

Burcu Uluçay: Sözcüklerle, cümlelerle dahası dille uğraşmayı hep sevdim. Bunun üniversitede mütercim tercümanlık okumamda önemli bir payı oldu. 2012’de Marmara Üniversitesi’nden mezun olduğumda bir sene kadar çeşitli alanlarda çevirmenlik yaptım. “Şirket-bazlı” çevirmenliğin pek bana göre olmadığını anlayınca daha “naif” bir yönü olan yayıncılık dünyasına yöneldim. Fakat The University of Westminster’da Cultural and Critical Studies (Kültürel Çalışmalar) yüksek lisans programını burslu okuma şansı kapımı çalınca –pırrr– Londra’ya uçtum. 2014’te elimde afili diplomamla yurda döndüm. Ama yalnız değildim: Ben ve anoreksiya nervoza birlikte gelmiştik! Londra’ya gitmeden de ufak ufak “yoldayım” dese de pek aldırış etmediğim bu yeme bozukluğu artık sağlığım başta olmak üzere tüm hayatımı etkiliyordu ve kendisini yenmek için halen mücadele veriyorum. Bir taraftan asıl mesleğimi yani çevirmenlik ve editörlük çalışmalarımı sürdürsem de altı aydan uzun bir zamandır tam zamanlı işim buymuş gibi anoreksiya nervozadan iyileşmeye çalışıyorum. Yeme bozukluklarının nedenlerini, tedavi yollarını, iyileşen hastaların öykülerini ve güncel araştırmaları didik didik edip okumaya başladığımda tüm isteğim kendimi bu azaptan kurtarmaktı. Fakat zamanla yeme bozuklukları hakkında Türkçe yazılmış kaynakların İngilizcedekilere göre yetersiz kaldığını gördüm. Üzücü değil mi sizce de? Hele de yeme bozuklukları dünyanın hemen her yerinde bütün yaş grupları için gittikçe tehlikeli bir hal alırken. Tabii bir de yeme bozukluğu yaşayan kişilerin ailelerini, yakınlarını, arkadaşlarını düşünmek lazım. Sevdiklerine yardımcı olmak için daha güvenilir ve güncel içeriklere ulaşsalar ne güzel olur! Böylece önce kendi ailem ve yakınlarım için okuduklarıma dayanarak çeviriler ve derlemeler yapmaya başladım. TEDTalks’ta yeme bozuklukları, kaygı bozukluğu, yoga ve meditasyon gibi konularda ilham verici konuşmalar olduğunu biliyordum çünkü hemen hepsini izlemiş/dinlemiştim. Aralarında Türkçe altyazı çevirisi olmayanlar vardı. TEDTalks’un gönüllü çevirmenler projesine dâhil olup çeviriler yaptım. Sonra blog açma fikri geldi. Blogumda hem yabancı kaynaklardan edindiğim bilgileri hem de kendi deneyimlerimden yola çıkarak yazdığım içerikleri paylaşmaya başladım. Yazdıkça yazdıkça anladım ki paylaşmak ihtiyacım varmış. İtiraf etmek. Yeme bozukluklarının ciddi bir zihinsel rahatsızlık olduğunu, dahası bunu bizim “seçmediğimizi” bilin demek. Böyle böyle Uplifers’la yollarımız keşişti. Yeme bozuklukları hakkında yerleşmiş yanlış düşünceleri değiştirmek için buradaki birlikteliğimizden aldığımız güç önemli bir adım olsun. Yeme bozukluklarının zihnimize işkence eden kötücül sesine birlikte “dur” diyebileceğimize inanıyorum! Bana buradan ulaşabilirsiniz: burcu.ulucay@yahoo.com Bloguma göz atmak isterseniz: https://sahteseslereelveda.wordpress.com/

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale