X

Saf gerçekliğe ulaşmanın ilk kuralı: Varsayımda bulunmayı bırakmak

2020 yılını kendime “kendimi gözleme” yılı olarak ilan ettim. Yeni kitap yok, yeni videolar yok; yeni bilgi yok. Zaten sahip olduğum milyonlarca bilgiyi gerçekten anlamaya, öğrenmeye ve içselleştirmeye karar verdim. Fark ettim ki çok fazla bilgi sahibiyim; bu zamana kadar çok ciddi birikimlerim olmuş fakat çok büyük bir yüzdesi sadece zihin düzeyinde kalmış.

Hani sorulduğunda teoride çok iyi biliyorum ne olduğunu, ama kendim tam olarak tecrübe etmemişim gibi. Dolayısıyla içselleştirilmiş bir bilgiden ziyade beynimin etrafında, havada uçuşan sayamayacağım kadar çok bilgi var. Bilginin olması müthiş bir şey ama onu hayatta kullanmadıkça var olmasının sebebi ne ki? Günlük hayatlarımızı kalitelileştirmek, kendimizi anlamak, sistemi anlamak ki bu sistemin içinde daha rahat var olmak için edinmiyor muyuz bilgileri? O zaman tüm hepsini artık zihinden alıp bedene indirme, hayata harmanlama zamanı. 

Mesela bırakmak deniyor ya her yerde? 
“Bırakın rahatlayacaksınız.”
“Bırakın zaten olması gereken olacak.”
“Bırakın, o zaman her şey daha akışında ilerliyor.”

Demesi ne tatlı, ne kolay değil mi? Tamam bırakalım da nasıl yapacağız bunu arkadaşlar? Söylenildiği kadar kolay mı bu iş? 2 günde halledebilir miyiz? Şahsen şu an kendi adıma bu konuda ne kadar zorlandığımı size anlatamam! Dün hayatımdaki bir konu hakkında arkadaşıma mesajım aynen şöyle oldu:

Alan tanımak ne kadar zormuş. Ya hep ya hiçti hayatım her zaman; ya siyah ya beyazlarım vardı. Evet, grilerin olduğunu kulaktan duymuş, biliyordum ama oraya hiç yanaşmıyordum. Fakat artık sadece siyah beyazlarda var olmak beni çok sıkıştırıyor ve yoruyor. Grilere adım atma zamanı ama şu an içinde bulunduğum hisle baş etmekte zorlanıyorum. İçinde bulunduğum konuya gene ‘var mısın yok musun uğraştırma beni’ gibi bir tavır sergilemek istiyorum. Bunu istiyorum çünkü bu benim en iyi bildiğim yol. Beyin 35 senedir otomatik olarak bu yoldan gidiyor ama şu an dur deme zamanı. Bu da beni şu an epey zorluyor.

Neyse ama tüm bu hislerimi paylaşıp arkadaşım tarafından anlaşılmak beni çok hafifletti ve o sıkışıklığı açtı hemen. Paylaşmak ne kadar önemli. İçindekileri dışarı bırakmak ve karşılığında da anlaşılmak sanırım bu hayattaki en kıymetli anlardan bir tanesi. Değerini bilelim.

Bugünkü asıl konumuza gelelim şimdi. Son 10 gündür kafamda bir konu dönüp duruyor. “Aradı mı aramadı mı, arar mı, ne düşünüyorlar, acaba şöyle mi oldu böyle mi oldu, ben arasam tuhaf mı kaçar, neden böyle oldu ki şimdi aslında şöyle demişlerdi?

Yazarken bile tekrar yoruldum şu an bu hislerden! Ne zor! Sonrasında ise asıl aydınlanmayı bu sabah, az evvel yaşadım. Uykumdan şöyle uyandım: “Aramadı.

Tek gerçek bu. Bu gerçeğin dışında ürettiğin, söylediğin, tahmin ettiğin her şey ama her kelime ya da her his sadece hikayeden ibaret Gamze. Bu kelimenin altına ya da üstüne ne bir his sıkıştır ne de bir düşünce. Eğer ki yaparsan bunların hepsi sadece senin subjektif inançlarından kaynaklanan birtakım varsayımlar olacak ve hepsi bu kadar. Hiçbir gerçekliği olmayacak! Hepsi sadece beyninin senin için kurduğu hikaye düzeyinde kalacak ta ki gerçeği karşı tarafın ağzından duyana kadar. Bu sebeple gerçeğe odaklan. Elinde var olan tek şey o.

Aramadı.” Bu kadar. Burada seni ne acıtacak bir his var, ne endişeye kapılmana sebep olacak bir durum. Kelimeye öylece baktığında ne kadar da düz. E tamam, artık saf gerçeklere, kelimelere anlam yüklemeden dümdüz yaşama zamanı ki gerçekte kal. Zihinde oradan oraya koşturarak hikayeler arasında koşturmaktan yorulma devrini kapatıyoruz. Kapatıyoruz çünkü sana iyi gelmediğini ve enerjini çok sıkıştırdığını anladın bu durumun ve adım atma zamanı.

Tamam, tabii ki bu bir anda olmayacak. Sonuçta zihninin 35 senedir gitmeye alışık olduğu bir yol var. Beyninin hiç düşünmeden, yorulmadan, ezbere gitmeye alışık olduğu bağlantılar var. Zaman, çaba, emek, vazgeçmemek gerekiyor fakat bu bağlantılara mahkum değilsin çok şükür. Yaratma gücümüz, insanoğlunun sahip olduğu en büyük güç bu hayatta. Yarat Gamze. Yeni bağlantılar yarat beyninde, yeni yollar öğret zihnine. Zihin seni korumak adına en kötü senaryoları düşünüp incinme diye seni eski bildiğimiz yollardan gidelim diye çekiştirecek.

Niyeti kötü değil, bir kez daha amacı seni acıdan korumak. Ama anladın ki bunların hepsi sadece bir ihtimalden öte değil ve ihtimallerle yaşamak gerçekten saçma gelmeye başladı artık. Ya deprem olursa, ya işimi beğenmediyse, ya benden sıkılmışsa; ve sonu bitmek bilmeyen ya ile başlayan cümleler. Hayatımda kotalarının dolduğunu hissediyorum artık ve büyük bir netlikle güle güle deme zamanı. Bana iyi gelmeyen bir şeyi hayatımda inatla tutmanın bir anlamı yok.

Sonra aklıma düşüyor bir anda 2 sene önce okuduğum kitap: Don Miguel Ruiz’in Dört Anlaşma’sı.

İnsanların bu dünyada daha rahat, sevgi dolu ve doğal yaşamasını amaçlayan bu öğretinin anlaşmalarından bir tanesi olan 3. anlaşma ne idi? “VARSAYIMDA BULUNMA”

Dört Anlaşma içerisinde yer alan bu anlaşmaya birkaç cümle ile bakalım:

Yaşamınızda üzüntülerin ve dramaların kaynağında kişisel algılamak ve varsayımda bulunmak vardır. Bu cümlenin gerçekliğinin üzerinde bir an olsun düşünün.” (s:69)
Gerçeği duymaya cesaret edemediğimizde ya da açıklama istemekten korktuğumuzda varsayımda bulunuyoruz. Sonra da varsayımlarımızın doğru olduğuna inanıyoruz.” (s:70)
Çünkü bir şeyi anlamadığımızda, varsayımlarda bulunarak ona anlam vermeye çalışırız.” (s:70)
Birileri bize bir şey söylediğinde varsayımda bulunuruz, bir şey söylemediğinde de varsayımda bulunuruz. Çünkü bilme ihtiyacımızı, ancak böyle doyuma ulaştırırız.” (s:72)
“ –Bunu yapabileceğimi zannediyorum. Bu varsayımı yaptığınızı düşünelim ve sonra da bunu yapmadığınızda kendinize öfke duyarsınız.” (s:73)

Üzerine yorum yapmayacağım, zaten her şey çok net. Kesinlikle ama kesinlikle okumanızı tavsiye edeceğim bir kitaptır; bunu söylemeden geçmeyeyim. İki sene önce okuduğumda her şeyin altını çizmişim, yanına notlar almışım, genel kavramı evet anlamışım ama tüm kalbimle ne demek istediğini ben şu an anlıyorum. Anlıyorum demek de iddialı, anlamaya başlıyorum demek daha doğru geliyor. Bir anı fark etmekle bundan sonra hep böyle gidecek diye bir şey yok. Yeni başlıyoruz. Her şey pratik işi. Dileğim nice çok çok pratikler olsun ki o gitmek istediğim yepyeni yollardan artık sıkışmadan, zorlanmadan, doğalım olarak gitmeye başlayayım.

Ve bu son cümleleri yazarken de tam şu an çok başka bir açıdan anladım neden her başımıza gelenin bir fırsat olarak değenlendirildiğini spiritüel insanlar tarafından. Doğru! Fırsatmış işte! Kendini istediğin yönde dönüştürmek için fark etme ve pratik fırsatları. Müthiş!

Nice farkında anlara ve çokça, bolca deneyimlere. Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Beklentilerinizin altında ezilmemek için: Hayata her an katkı sunduğunuzun farkında mısınız?

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale