X

Sadeleşmek: Hayat küçük şeylerle büyür

Eskiden kahve dışında her şeyde sadelik aradığımı söylerdim; artık kahveyi de sade içiyorum. Hayatta fark yaratan şeyler detaylarda saklıdır. Sadelik arayışı da biraz böyle bir yolculuk aslında; küçük detaylar yeterli her şeyi daha büyük kılmaya…

Sadeleşmek, azaltmak ya da azalmak demek değildir, tam tersi daha fazlasına hâkim olmak ve büyük resmi bilmekten başlayan bir damıtma, öze inme yolculuğudur. Bir konu hakkında ne kadar bilgili olduğunuzu, onu en özet şekilde anlatabildiğinizde gösterirsiniz.

Elinizde tutmanız gereken parçaları bulabilmek için önce bütün parçaları bilmelisiniz. Toplamadan önce biraz dağıtmak gerekir yani. Bazı deneyimler sizi tahmin etmediğiniz yerlere götürebilir. Bazen yoldaki manzaradan, bazen yolculuktaki insanlardan bir şeyler öğrenirsiniz. İnişler ve çıkışların getirdiği hareket aslında bizleri yolda tutan şeydir. Yol almak için her zaman yokuş yukarı tırmanmak gerektiği yanılgısına düşmeden, ilerlemenin peşine düşmektir esas olan. Yolda dağılanlar olabilir, olacaktır da. Olmasına izin vermek de yolculuğun bir parçasıdır. Bazen dağılan bir bavulun içinden unuttuğunuz bir eşya ya da unuttuğunuz bir beceriniz gün yüzüne çıkabilir. Tam ihtiyacınız olan anda yeniden sizinle buluşabilir.

Elinizde neler var, derli toplu olanlar, dağınık olanlar; hepsine şöyle bir bakmak lazım önce. Sonra da bir yerden başlamak lazım, sadeleşmeye. Önce ağırlıklardan kurtulmak lazım, neticede hepimiz yerçekimine karşı yaşıyoruz. Ağırlıklardan kurtulmak biraz zaman alabilir, bize ağırlık yapan şey bir kişi ise ilişkimizi gözden geçirmeli, kendi duygu ya da düşüncelerimiz ise neden ağırlık yaptıklarını bulmalıyız önce. Artık bize iyi gelmediği halde bırakmadığımız, adeta tutunduğumuz şeyler olduğunu fark ediyorsak eğer, artık avuçlarımızı açma ve bırakma vaktinin geldiğini hatırlatmalıyız kendimize. İhtiyaç duyuyorsak yardım da istemeliyiz.

Çevremizdeki ağırlıklardan da kurtulmalıyız. Fazla eşyalar, fazla giysiler, fazla kitaplar, bizimle olan yolculuğunu bitirmiş her şeyi yeni yolculuklarına göndermeliyiz. Onlardan faydalanacak yeni kişilerle buluşturmalı, paylaşmalıyız. Bu kısım biraz daha kolay olabilir, eşyaların yerini değiştirmek düşüncelerin yerini değiştirmekten çok daha kolay çünkü. Ama herkesin tutunduğu şey kendi özelinde değişir, birine zor gelen öbürüne çok kolay gelebilir.

Sadece ağırlıklardan kurtulmak sadeleşmek demek değildir, ama hafiflemek demektir ve güzel bir başlangıçtır. Bütün ağırlıklardan da bir anda kurtulamayabiliriz, bir yandan bu sürece devam etmeli, bir yandan da tutunduğumuz şeylerden edindiğimiz farkındalıkları kendimize rehber edinmeliyiz.

Sadeleşebilmek için zamanımızı daha iyi yönetmeyi de öğrenmemiz gerekiyor. Zaman çok değerli ve elimizde sadece bu “an” var. Dolayısıyla ona çok iyi bakmalıyız. Günümüzde her alanda uzmanlaşmayı, aynı anda 5 işi birden yapabilir halde olmayı dayatan düzende kendimize molalar yaratmalıyız. Aynı anda 5 iş yapmanın doğru olmadığını kabullenerek bile işe başlayabiliriz. Odaklanmak yapılan işin kalitesini artıracak, dolayısıyla bizleri daha başarılı kılacaktır. Bu nedenle zamanımızı en iyi şekilde yönetmek için çabalamalıyız.

Zaman yönetiminin bir başka konusu da, hayattaki önceliklerimizi iyi belirleyebilmektir. Ne kadar büyük işler başarıyor, ne kadar çok para kazanıyor olursanız olun, eğer gün içinde sevdiğiniz biriyle sohbet edemediyseniz, kafanızı kaldırıp gökyüzüne bakamadıysanız, kendinizle 10 dakika baş başa kalamadıysanız, çok verimsiz bir gün geçirmişsiniz demektir.

Sadeleşmek için çok önemli bir şey daha gerekli; biriktirmek. Demin fazlalıklardan kurtulmaya çalışırken şimdi biriktirmek de nereden çıktı? Biriktirmemiz lazım, çok fazla bilgi, çok fazla anı ve çok fazla tecrübe. Sade olan az olan demek değil, öz olan demektir. Öze ulaşmak ustalaşmayı gerektirir. Daha çok okudukça, ufkumuzu genişlettikçe, deneyimler edindikçe ve bunlardan öz olanı damıtmayı öğrendikçe gerçekten sadeliği yakalayacağız. Sadeleşmek bir yolculuk, her katmanda biraz daha hafifleyerek, biraz daha öze yaklaşmamız mümkün.

Dilde de sadeleşmek gerek. Esas olanı anlatmak için süslü cümlelere hiç lüzum yok. Anlam yaratmak için “çok” gerekmiyor, sadece “gerçek” gerekiyor. En yalın haliyle gerçek olan neyse, saf olan neyse onu tutmalıyız sözümüzde. Sözcüklerin sadeleşmesi çok güçlü etkiler yaratır. Bizler konuşarak iletişim kuran varlıklarız, her bir sözümüz dalga dalga büyüyerek çok fazla yere dokunuyor, tıpkı suya atılan taşlar gibi. Burada yakalayacağımız sadelik, ilişkilerimizde aradığımız saflığı bulmamıza da yardım edecek.

Sadeleştikçe derinleşir ve çoğalırız. Hayatta bizi mutlu eden şeyler, küçük şeylerdir esasen. Belki de sık sık bunu hatırlatmalıyız kendimize. Çok fazla yüzeysel ilişki yerine, az ama güvene dayanan saf ilişkiler, çok fazla eşya yerine gerçekten lazım olan kaliteli eşyalar, çok süslü laflar yerine doğru ve samimi birkaç söz; sadeleşmek için bunlar lazım bize. Bir de unutmamak lazım; hayat küçük şeylerle büyür.

İlginizi çekebilir: Bahar temizliğinin tam zamanı: Zihnimizin tozunu almakla başlayalım mı?

Ceyda Tepret: İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği bölümü mezunudur. Koç Üniversitesi’nde MBA eğitimi alıp, Madrid’deki IE Business School’da International MBA programında eğitimini tamamlamıştır. Pazarlama alanında bir kariyer tercih etmiştir ve bu alandaki çalışmalarına devam etmektedir. İnsan davranışları ve psikolojiye duyduğu ilgi onu koçluk eğitimi almaya yöneltmiştir. ICF sertifikalı profesyonel bir koç olarak, danışanlarına kendi yolculuklarında destek vermektedir. Pazarlama profesyoneli kimliğiyle marka hikayelerinin, profesyonel koç kimliğiyle de insan hikayelerinin peşindedir.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale