X

Rutinlerinde kaybolduğun hayatının farkında ol; her “an”ın birer mucize

“Hayatı yaşamanın iki yolu vardır. Biri hiçbir şeyin mucize olmadığını düşünmek, diğeri; her şeyin bir mucize olduğunu düşünmek…” -Albert Einstein

Evet her gün görebilmekteyizdir, belki her sabah birlikte uyanabilmekteyizdir, belki de artık eskisi kadar heyecan verici gelmiyordur değil mi elini tutmak, gözlerinin içine bakmak… Bu sadece ikili ilişkilerimiz için geçerli değildir aslında bir de işimiz vardır. Her gün aynı insanları görmek, belki her gün aynı işi yapmak, aynı sokaklardan geçmek… Her günü aynı şekilde geçiriyor olmak…

Şimdi gelin hep birlikte hayatımızda o “rutin” deyip de bir kenara attıklarımıza, artık içimizi ısıtmayanlara bambaşka bir gözle bakalım bugün… Bu konu nereden çıktı diye sorgulayabilirsiniz, hemen paylaşmak isterim. Bu hafta yakın bir arkadaşımla birlikte Yunanistan’ın Kos Adası’nda bir köye gittik. Özellikle muhteşem bir gün batımı izlenimi olduğu için burada bulunmaktaydık. Ve son derece keyifli bir şekilde sohbet ederken konu bir şekilde buraya geldi, bu köyde oturmakta yani onlarca insan sadece bu köye bir “gün batımına tanıklık etmek” üzere gelmekteyken, bazı kimseler için “sadece rutin” bir gün batımıydı aynı manzara…

Sonra düşündük daha da derinlere daldık, hayatımızda aslında böyle “rutin” diye görmezden geldiğimiz ne çok güzellik vardı aslında. Bizler her gün rutinimiz olan, örneğin sabah yürüyerek işimize gidebilmek olanağımızın muhteşemliğini görmezden gelmekteyiz aslında. Yani başka bir insanın yardımına ihtiyaç duymadan, kendi kendimize, tam bir sağlık içerisinde ve şükrederek gelebildiğimiz bir işimiz olması gerçeğine değil de genel olarak odaklandığımız “her sabah aynı sıkıcı işe gitmek” olarak hayatımızda yer almaktadır…

Veya başka bir örnek verelim, bizi her sabah uyandıran o güzeller güzeli eşimizin artık “eskisi kadar” çekici olmadığını da düşünüveririz. Peki hayatımızda olmasının bize kattığı güzellikleri, sevdiğimiz bir kişinin elini tutabilmek olasılığının ne denli düşük olduğunu yani aşkı bulmuşken bir de karşılığını alabiliyor olmanın güzelliğini görebiliyor muyuz? O güzelim eşimiz “nasıl olsa her daim bizi bekliyor olan” oluverir; kıymetini ve hayatımıza katmakta olduğu değeri unutuveririz…

Sonra başka rutinlerimiz vardır, gece örneğin yatmadan önce kendimize neler söyleriz… Oysaki benliğimiz yani kendi kendimiz bizden birazcık olsun sevgi beklemektedir. Ama rutindir ya kendimizle kalmak kendi kendimize bakmak, bedenimiz bize ne söylüyor diye sormayız. Kendi iç sesimizi ben ne yapıyorum bu hayatta şu anda kime faydam var ne hayatımın amacı nedir gibi ağır sorulara girmeyiz… Aslında rutinimiz öyle bir yadsımak öyle bir “görmemek” haline gelir ki tüm hayatımız boyunca bizi her yere taşıyan o güzelim ayaklarımızın kıymetini bilmeyiz… O muhteşem ellerimizin tüm gün bizim için yapmakta olduklarına, açtıkları kapılara, tokalaştıkları insanlara ve en önemlisi yemek yiyebilmemizi sağlayan kaşık ve bıçak tutabilmelerine şükretmek için “bir dakikalık” zamanımız bile yoktur…

Sonra “rutin” olarak hayatımızda “her zaman nasıl olsa orada olacaklar” diye düşündüğümüz annemiz ve babamız vardır değil mi? Onlar asla yaşlanmayacaktır, asla bize muhtaç olmayacaklardır veya asla yoksunluk durumlarını bilmeyeceğiz diye düşünürüz… Nasıl olsa hayatımızın muhteşem rutinleri arasında yer alırlar… Oysa bir gün annemize “seni seviyorum” diyebilmemiz sadece beş dakikamızı alır veya babamız ile bir konuda görüşmemiz fikrini almamız veya sadece “seni özledim” diyebilmemiz aslında o güzel rutinimizin bir dakikasına karşılık gelir…

O bizim rutin diye nitelendirip de kıymetini bilemediğimiz ve her gün bizimle olduklarına bir an olsun durup da teşekkür etmeyi çoktan unuttuklarımız sevgili arkadaşlarımız vardır sonra… Nasıl olsa hayat hep izin verecektir, bu akşam görmezseniz, üç ay sonra, beş ay sonra göreceksinizdir. Yıllar geçer ve siz onların hep orada aynı şekilde kalacaklarını düşünürsünüz… Nasıl olsa “rutinlerdir” yani varlardır, her gün için sizin elde ettikleriniz arasındadırlar… Fakat işte bizim koşa koşa özel olarak izlemeye gittiğimiz gün batımı kadar özeldirler aslında… Yani siz Kos Adası’nın muhteşem köyü Zia’da oturuyor ve bundan önceki belki binbir farklı gün batımına eşlik etmiş olsanız bile bir sonraki gün batımını görebilecek olma “olasılığınız” ancak bir gününü bu muhteşem manzaraya ayırma şansını bulabilmiş ben kadardır…

Her ne kadar hayatımızın o “rutin” diyerek görüp de yadsıdıklarımız arasına çoktan dahil olmuş olsalar da, hayatımızın her anı hayatımızdaki her kişi aynı derece özeldir. Bizler yıllardır aynı yüzleri görüyor, aynı elleri tutuyor ve artık “bu durum  rutin” haline gelmiş olsa da bunun kıymetini anlamamız için bu muhteşemliği yitirmemiz gerekmez. Asıl güç ve asıl değer bizler ancak bu “rutin” içerisinde tüm bu hayatımızda var olanların güzelliğini anlayabildiğimiz durumda oluşur… Bizler şükrettikçe, onları “rutin” olarak görmekten çıkıp her anımızı “çok özel bir an” olarak nitelendirdikçe hayatımızın her anı dönüşür… Kos Adası’nın muhteşem köyü Zia’da bir gün batımına tanıklık edebilmek zevkine erişmek kadar güzeldir her akşam aynı manzarayı görebilmek keyfi… Önemli olan bu “keyif” güzelliğine aynı hayranlıkla bakabilmektir… İşte bu ancak bizler o “rutin” olarak nitelendirdiklerimizin gerçek değerini anladığımızda gerçekleşebilir…

Bu yüzden bu yazımı okuyan sen, şu anda hayatında “rutin” olarak görüp de zaman ayırmadığın kim var ise ve her ne var ise, yeniden “aşık” gözlerle bak… Hayran gözlerle bak… Her seferinde ilk sefer görmüş gibi bak… Sadece yitirdiğinde kıymetini anlamak durumunda kalmamak için aslında o muhteşem “rutin”lerini çok ama çok sev…

Ellerine, ayaklarına, vücuduna, varlığına, nefesine, sen olmaya ve hayatına girmiş olan tüm güzelliklere şükürle bak… Onlar “rutin” değil, onlar sadece sana eşlik eden muhteşem güzellikler. Çünkü hayatının her anı, her günü, her saati bir diğerinin aynısı olsa da ve bizler onu ancak “rutin” olarak görüp basitleştirmiş olsak da; mutlak birer mucize olarak yaratılmıştır…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale