X
    Kategoriler: EXPLORE UP

Roma Günlükleri: İtalyanca Aşk

Irmak Yazım ile Romada Evlilik!

“Aşk” son günlerde git gide anlamını yitiren bir his, sadece kulağa hoş gelen bir kelime olarak geliyor etrafımdaki bir çok kişiye! Nedeni de kimine göre içinde bulunduğumuz tüketim çağı, kimine göre dejenerasyon, kimine göre de giderek gelişen teknoloji. “Teknoloji ne alaka yahu?” demeyin. 1950’lerdeki aşklarla şimdiki aşklar bir mi? Eskiden mektuplaşma diye bir şey vardı. Zırt pırt edilemeyen telefonlarla iyice ortaya çıkan hasret vardı. Şimdiyse “Hamdi nerdesin?”, “Yalan söyleme, görüntülü arıyorum” tadında bir dönemdeyiz. Sıkıysa açma görüntülü çağrıyı oğlum Hamdi!

Şimdi cinsiyetim kız diye, kız tarafından bakıyorum diye feminist zannetmeyin, ama bu konuya parmak basmadan edemeyeceğim. Adamlar (ortaokul deyişiyle) “çıkma”dan önce bile kontrat imzalar hale geldiler neredeyse. İki kişi birbirinden hoşlanıyor, gelsin mesajlar, gitsin aramalar, aman efendim yemekler, evet efendim gece çıkmaları… vs derken baktı ki kız buzları eritiyor, biraz daha samimi olmaya başlıyor ve beklenen cümle geliyor: “Yalnız ciddi bir şeyler düşünüyorsan ben yokum!” O ne yahu! “Oğlum bir dur” diyesim geliyor böyle tiplere. Belki ilişki iki gün sürecek, belki iki ay, belki iki yıl… Neden daha hiçbir şey başlamadan kendini kasıyorsun! Sanki nikahına al dedik! Kızların tarafından bakınca ciddi anlamda böyle bir sıkıntı söz konusu. Belki erkeklere de bu önlemi almaya “Türk kızlarımız” itiyordur. Çünkü hatırı sayılır derecede de bir evlenme meraklısı kız olduğunu da gözardı etmemek gerek. Nasıl, objektif olabiliyor muyum? Ama yine de gelin genelleme yapmayın, her kızı evlenme meraklısı sanmayın, beni sinirlendirmeyin!

Burcu&Stefano, ilk buluştukları gün

Toplumsal bir soruna tatlı tatlı parmak bastıktan sonra, bu zırvalamaların kenarından bile geçmeyen bir aşk hikayesi anlatmak istiyorum sizlere. Günümüz gençliğinde, orta yaşlarında, geçkin aşklarda (o ne demekse?) uzun zamandır göremediğimiz cesaret; bir İtalyan’la bir Türk’ü aşkla buluşturuyor. Her zaman bana çok eksantrik gelmiştir iki yabancının aşkı, evliliği, anne-babası yabancı olan küçük, minik çocukların hayatları… İşte Stefano’yla Burcu’nun aşkları da bizi içinde bulunduğumuz cesaretsiz, içi geçmiş aşklardan alıp, başka bir boyuta taşıyor.

Burcu; İzmirli, İtalya’nın en iyi üniversitelerinden Bocconi’de master yapıyor. Tam da masterını bitirmesine bir ay kalmış, İtalya’da iş bakmış ama istediği gibi bir şey bulamamış ve Türkiye’ye dönmeyi planlıyor. Ama evdeki hesap çarşıya uymuyor! Arkadaşlarıyla dışarı çıkıyor ve buluştuğu arkadaşlarının yanında gelen kahramanımız Stefano’yla tanışıyor. Stefano; Venedik’e 70km uzaklıkta olan Rovigo’da yaşıyor ailesiyle. Arkadaşlarıyla kısa bir tatil yapmak için Milano’ya geliyor ve hiç hesapta yokken Burcu’yla tanışıyor. Bizim Burcu, Stefano’yu beğenince, iki yıl daha İtalya’da olacağını söyleyiveriyor bir anda. Bunun üzerine yüreğine su serpilen Stefano harekete geçiyor.

 

Aslında zaten “Gençler birbirini beğenmiş” ama tabi Stefano’nun tatlı jestleri, Burcu’nun “Aman Allah, ben Türkiye’ye dönmüyorum” kararıyla karşılıklı fedakarlıklar ve konumuzun mihenk taşı; “cesaret”le birlikte Stefano ve Burcu beraber Roma’ya yerleşmeye karar veriyorlar. Burcu’nun ailesi kızlarının kararının arkasında duruyor, İtalya’da kalmasına, kızlarına hasret duymaya “Tamam” diyorlar. Ama çocuğu tanımak istiyorlar. Bunun üzerine İzmir’de bir nişan yapmaya karar veriyorlar. Stefano; benimle İngilizce konuşurken ne de tatlı “bizde nişan diye bir şey yok” diyor, sadece “nişan”ı Türkçe söyleyerek.

 

Bizim kızın ailesi, geniş ailesi, sülalesi, arkadaşları derken 50 kişi Burcu’nun tarafından, 4 kişi de Stefano’nun tarafından olmak üzere “küçük” bir nişan yapılıyor. İtalya’nın bağrından kopup gelen anne baba için tam bir kültür şoku bu nişan! Stefanocuğum, bir anne, bir baba, bir de en yakın arkadaşıyla erkek tarafını temsil ediyor. Burcucuğum da simültane tercümeyle koca bir hafta geçirmekten dilinde tüy bitiyor! Nişanın en bomba sahnesi de Burcu’nun babasının, Stefano’nun babasına doğru göbek atması oluyor! Karşılıklı şıkıdımlaşarak muhteşem bir nişanı geride bırakıyorlar. Düğün tarihi koymuyorlar, kendilerini sıkıştırmıyorlar. Sadece vakitlerini birlikte geçirmek, aşklarını doya doya yaşamak istiyorlar. Ailelerin de tanışmasıyla çok şeker bir geniş aile oluyorlar.

Burcu & Stefano Nişan

Stefano da, Burcu da aşkları için fedakarlık yapıyorlar. Birlikte olabilmek için ailelerinden uzak, bilmedikleri bir şehirde çalışmaya çalışarak sürdürüyorlar hayatlarını. En büyük destekleri de birbirlerine duydukları aşkları oluyor. Roma’nın büyülü ortamında tanıştığım bu iki tatlı insanın hikayesini anlatmadan edemezdim. Roma’yı anlatıp da onları pas geçemezdim. Çünkü Roma seyahatimizin en romantik tarafını onların hikayesi oluşturuyordu. Ama onların aşkları sadece bu romantik şehrin büyüsüyle parlamıyor. Birbirlerine sevgiyle, aşkla baktıkça gözleri parlıyor, bizleri de kendilerine hayran bırakıyorlar.

Aslında her şey bu kadar basit. Sadece sevmek, düşünmeden, plan yapmadan, kontrat imzalamadan, söz vermeden, hiçbir şey için zorunlu hissetmeden sevmek. Tüm insanların içinde bulunan en saf duygularına; aşk ve sevgiye bu kadar eziyet etmeye, o hissi kısıtlamaya, kalıplara sokmaya gerçekten gerek yok. Burcu ve Stefano’nun cesaretinden bir kuple kendinize de pay çıkarın derim. Kırın zincirlerinizi, yıkın tabularınızı, çıkın kalıplarınızdan. Biraz özgür, özgüvenli olun. Bu yaşlar geri gelmeyecek diye bağlanmamayı bir şey zannederken, bütün saf duyguların nasıl gün geçtikçe kaybolduğunu görmezden gelmeyin, çünkü onları yaşamanız gereken yaşlar da aynı yaşlar ve geri gelmeyecekler! Günümüzde pek kalmayan, parmakla gösterilen ilişkilerden biri benim için Burcu ve Stefano’nun aşkı. Aileleri için de ne kadar zor bir durum olduğunu unutmayın. Aynı dili konuşamayan iki aile. Ama çocuklarının mutluluğunu görmek onlara yetiyor. Kısacası biraz fedakarlık, biraz cesaret, bir tutam aşk, kocaman yürek, bir salkım sevgi… Galiba her şeyin formülü bu kadar basit.

Irmak Yazım ile Romada Evlilik!
Irmak Yazım: Irmak Yazım // 1987’de İstanbul’da doğdum ama kendimi Rio’da veya Havana’da doğmuş gibi hisseden değişik bir canlıyım. Rio’nun Irmak demek olduğunu hesaba katarsak çok da garip gelmemeye başlıyor bir yerden sonra. Kapı gıcırtısına oynarım, gülmeyi, spor yapmayı, yemek yemeyi, insanları, hayvanları, kitapları, filmleri ve daha bir sürü şeyleri çok severim. Bir daha mı geleceğiz dünyaya bakış açısından yola çıkarak dünyayı gezmeyi kendime bir borç bildim. Hayatta kendimi en mutlu hissettiğim anların gezilerimi anlatırken olduğunu anlamamla birlikte bu mutluluğu sizlerle de paylaşmak istedim…

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale