X

Renkler yaşam alanımızı nasıl etkiler: Jotun renk uzmanı Lisbeth Larsen ile renkli bir sohbet

Pandemi nedeniyle evimizle hiç olmadığı kadar sıkı fıkı bir ilişki içindeyiz. Mutfağımızdaki her aleti keşfettik, salondaki her köşeyi değerlendirdik, hatta evimizin içinde kendimize mini ofisler yarattık. Evde bu kadar çok vakit geçirirken, duvarlara da bol bol bakacak vaktimiz oldu tabii. İşte bir renk uzmanı tam da bu noktada ihtiyacımız olan kişi. Jotun Global’in renk uzmanı Lisbeth Larsen, renkler ve dekorasyon hakkındaki bilgisiyle hepimizin işine yarayacak ipuçları veriyor. 

Koronavirüs sonrası hayatlarımızda, pandemi süreci ile birlikte yaşam alanlarımız nasıl ön plana çıktı?

Lisbeth Larsen: İçinde bulunduğumuz dönemle birlikte yaşam alanlarımızda daha fazla vakit geçiriyoruz. Huzur ve dinginlik veren alanlar eskisinden çok daha fazla önem taşıyor. Çünkü evimizin ve yakın çevremizin bize güven verdiğini, bizi koruduğunu hissetmek istiyoruz. Çevremizde olup bitenlerden uzaklaşıp sadece kendi kendimize kalacağımız alanlar yaratmanın önemine inanıyorum. Bununla birlikte ailenin bir araya toplandığı salon da özellikle bu dönemde yeniden önem kazandı. Uzun sohbetler, aile ile oynanan oyunlar, hobi köşeleri ve belki küçük bir kitaplık… Hepsi salonda hayat buluyor. Belirli alanlar tanımladığımız, doğa ile bütünleşmiş evler bizi daha güvende hissettiriyor.

Yaşam alanlarımızda sizce neler önem kazandı? Dekorasyonda nelere dikkat etmeliyiz?

Lisbeth Larsen: Geçmişte yaşadığımız ve hatırlamak istediğimiz güzel anılarımızı evlerimizde yeniden yaşamak istiyoruz. Yaşadığımız dünyadan ilham alan, geçmişin izini taşıyan ve zamansız mekanlar yaratmanın değerli olduğuna inanıyorum. Evimizde doğal ışıklarla yarattığımız gölgeler, doğal ve transparan cam objeler ve bitki kullanımları, bu dönemde yaşam alanlarımızın olmazsa olmaz parçaları haline geldi. Daha kullanışlı alanlar önem kazandığı için kimi alanlar dönüştürülüp farklı amaçlar için yeniden değerlendirilebilir. Renkler de fikirlere ve tasarıma hayat verirken, boş mekanları anlamlandırma konusunda vazgeçilmez bir dekorasyon aracı. Topraktan gelen renklerden, yumuşak doğal tonlara, gökyüzü mavilerinden dingin pastellere… Yeniden Keşif koleksiyonumuzda yer alan renklerle evinizde kendi hikayenizi anlatmaya başlayabilirsiniz.

12123 Contemporary White

Bugün yaşam alanlarımızda nelere dikkat etmeliyiz? Bu konuda bizlere önerileriniz neler olur?

Lisbeth Larsen: Yaşam alanımızla ilgili önceliğimiz, bize kendimizi huzurlu ve güvende hissettirmesi olmalı. Ev içi alanların ve sınırların belli olduğu durumlarda kendimizi çok daha iyi hissediyoruz. Bunun yanında evimiz için seçtiğimiz renkler kim olduğumuz ve dünya görüşümüz hakkında ipucu veriyor. Bir odaya baktığımızda sayısız renkle çevrelendiğimizi görüyoruz. Eviniz için özenle seçtiğiniz parçaların renkleri, tesadüf değil; yarattığınız hikayenin bir parçası. Renklerle gezgin veya sanatçı ruhunuzu yansıtabilir ya da belki daha sakin tonlarla yaşam alanınız ile uyum içerisinde olmayı tercih edebilirsiniz.

“Yeniden Keşif” koleksiyonunun arkasındaki ilham nedir?

Lisbeth Larsen: Son dönemde yaşadıklarımızla birlikte kontrolsüz tüketimin ve sadece yeni olanı takip etmek uğruna yenilik getirmenin sonuna geldiğimizi görüyoruz. Neye sahip olursak olalım, sağlığımız, evimiz, ailemiz ve arkadaşlarımız varsa hayatta yeterli şeye sahip olduğumuza inanıyoruz. Yeniden Keşif’in renklerini dört farklı grupta, dört farklı hikayeyle bir araya getirdik. Evimiz de hayatımız gibi, bizim seçimlerimizle şekilleniyor. Hangi rengi seçersek seçelim; özenle tasarlanmış evlerin, zamana yenik düşmeden tarzını hep koruduğuna inanıyoruz.

Yeni koleksiyonla birlikte Jotun’un arşivinden hangi renkler eklendi?

Lisbeth Larsen: Jotun’da yaklaşık 60 yıldır renk tasarlıyoruz. Renk kütüphanemiz, her biri anlatacak bir hikayesi olan binlerce tona sahip. Şu ana kadar koleksiyonlarımızda hep yeni renklere yer verirken; bu sene arşivimizdeki renklerimizi yeniden keşfediyoruz. Koleksiyonumuzdaki tonlardan bazıları yeni, ancak renklerin çoğu, evlerimizde yeni hikayeler yaratmak üzere arşivimizden özenle seçildi.

12120 Desert Pink

Lisbeth Larsen: Yeni renklerimiz arasında yer alan 20167 Welcoming Red rustik kırmızı tonuyla kitaplıklar için ideal. Şeftali tonları içeren pembe 12120 Desert Pink ile de çok yakışıyor. Bu iki renk, içinde krem tonları barındıran rafine sarı tonu 12118 Hummus ile birlikte mükemmel bir uyum sağlıyor ve tabii terracotta hissi uyandıran turuncu tonu 12124 Natural Clay de bu renk ailesinin vazgeçilmez bir parçası.

Huzur ve dinginlikten bahsettik… Sakin ve duru 1303 Observe, grimsi sarı tonu 12126 Silhouette, şık ve zamansız 12125 Impression ve zarif ve modern 12123 Contemporary White gibi renklerle zihninizi arındırabilirsiniz.

Topraktan ilham alan koyu kahve tonu 12127 Earthy Brown, rustik ve kızıl kahverenginin ustalıklı karışımı 20162 Mellow, yumuşak ve derin 12119 Vintage Brown ve Belçika çikolatalarını anımsatan 10285 Belgian Brown ile nötr tonlara canlılık katabilirsiniz.

5503 Natural Blue

Ayaklarımızı yerden kesen gökyüzü ve deniz mavileri arasında yer alan açık ve ferah 4894 Ocean Air, sakin ve zarif 5503 Natural Blue ve sofistike koyu mavi tonuyla öne çıkan 5504 Coastal Blue’yu bir arada kullanabilirsiniz.

Son olarak, ismi gibi ikonik ve çekici pastel mint yeşili 6387 Iconic, biraz daha koyu versiyonu olan 6379 Cityscape ile birlikte mükemmel uyumu yakalıyor.

Evde eğer tek renk yerine birkaç renk birlikte kullanmak istesek hangi renkleri eşleştirmek daha iyi olurdu?

Lisbeth Larsen: Aynı renk ailesinin farkı tonlarıyla duvarlarınızda yumuşak geçişler yaratabilir veya kontrast renklerle vurgulamak istediğiniz alanları öne çıkarabilirsiniz. “Hayal Gücünüzü Besleyen Pastel Tonlar” paletinde yer alan 6379 Cityscape ve 6378 Iconic gibi aynı renk ailesinden gelen renkleri bir araya getirerek mekandaki bütünlük algısını arttırabilirsiniz. Benzer şekilde “Sıcak ve Rustik Tonlar” paletindeki 20167 Welcoming Red ve 12120 Desert Pink renklerini bir arada kullanarak yumuşak bir geçiş elde edebilirsiniz. Kontrast renklerle belirli bir alan vurgusu yapmak isterseniz, 4894 Ocean Air ve 12124 Natural Clay veya 10246 Velvet ve 6387 Iconic gibi renkler iyi bir tercih olabilir.

 

İlginizi çekebilir: Mekanlarda renk etkisi ve Feng Shui: Renkler ruh halimizi nasıl etkiler?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale