X

Profesyonel sporcular için alkali iyonize suyun önemi

Hareket etmek doğamızda var. İnsanlık; tarihi boyunca hareket etmiş, yürümüş, işlerini makinesiz olarak yapmıştır. Günümüzde hepimiz hareketsizliğin zararlarının farkındayız ve kabul etmekteyiz. Bu nedenle yeni nesil olarak daha fazla egzersiz yapmaya çalışıyoruz. Yeni yıl hedeflerimize her sene, “spora başlamak” maddesini ekliyoruz.

Biliyoruz ki spor yapmak keyiflidir, rahatlatır, zindeleştirir insanı. Kafamızdaki sorunlardan uzaklaşırız. Form tutmaya yardım eder, sosyalleştirir. Keyifli bir aktivite olarak hayatımızda yer alır. Sporu günlük hayatına bir aktivite olarak dahil edenlerin yanı sıra sporu meslek edinmiş profesyonel atletler de vardır.

Sporu meslek edinmiş kişiler için yarış kazanmak, rekor kırmak, ülkelerini temsil etmek esas konulardır. Beslenme, dinlenme, motivasyon, sakatlanma gibi konular çok ciddidir. Sporcunun kariyerinin odak noktası ise performansıdır. Bu nedenle profesyonel sporcuların performanslarını ufacık dahi arttıracak her türlü bilgi onlar için değerlidir.

Suyun sporcu performansı üzerindeki etkisi

Performans açısından suyun önemini tüm sporcular bilir. Hangi sporda ne kadar performans harcanacağı, hava koşullarının, kilonun, yaşın ve diğer etkenlerin nasıl değişkenlikler gösterdiğini, susuzluğun performanslarını nasıl olumsuz etkileyeceğini son derece iyi bilirler.

Sporcular performanslarını yükseltecek birçok yöntemi denerler. Triatlon, maraton, futbol, basketbol gibi uzun süren ve yüksek performans gerektiren sporlarda yüksek oranda su kaybı yaşanması nedeni ile, su ayrı bir önem taşır.

Alkali su ve sporcu performansı

Son yıllarda suyun performans üzerindeki etkilerinin yanı sıra, (yüksek) alkali suyun atletlerin performansını arttırdığına yönelik iddialar ortaya konulmuştur ve konu hakkında çalışmalar devam etmektedir.

Dr. Robert Burns ve Dr. Susan Lark’ın yazdığı “Başarının Kimyasal Sırrı: Pik Performansın 6 Sırrı” adlı kitaplarında profesyonel atletler için iyonize su konusuna yer vermiş ve şu şekilde açıklamıştır:

Rekabetçi, elit sporcular ve spor eğitmenleri, pH’daki ufak değişimlerin genel sağlık, yorgunluk, ağrı ve antrenman yeteneği üzerinde derin etkileri olduğunu bilmektedirler. Kaslarımız hassas bir pH aralığında çalışmaktadır. Dinlenirken kas pH seviyemiz 6,9 iken kanımızın pH seviyemiz 7,4 tür. Egzersiz yaptığımızda, enerji için artan glikojen kullanımı kasların pH seviyesini düşüren laktik asit, pirüvik asit ve karbondioksit üretmektedir. Ne kadar ağır egzersiz yaparsak kaslarımız o kadar hızlı asidik olur. Bu durum da yorgunluk oluşumuna neden olur. Diğer taraftan asit birikimi, enerji molekülü ATP üretimini kısıtlamasına neden olur ve enerji üreten enzimlerin aktiviteleri aksar.

Dr. Robert Burns laktik asit birikmesinin veya hidrojen iyon fazlalığına en önemli sorun olduğunu belirtmektedir. Bedenimiz gıdaları sindirdiğinde, asidik atıklar üretilir ve bu atıkların böbrekler, ciğerler ve deri ile atılması veya nötralize olması gerekmektedir. pH dengesi ve asit tamponlamanın insan sağlığı ve yaşlanma sürecinde önemli rol oynadığını belirtmektedir. Atletler, koçlar ve medikal alanda çalışanlar bu konuya daha da fazla ilgi duymaktadır. Alkali iyonize su ile, atletlerde oluşabilecek asidozun olumsuz etkilerine karşı tamponlama veya yavaşlatmanın mümkün olduğunu da belirtmektedir.

Çoğu sporcu da dahil olmak üzere genellikle insanlar; yemiş, meyve ve sebze gibi alkali açısından zengin besinler tüketmezler. Bunun yerine diyetleri et, balık, kümes hayvanları, yumurta ve süt gibi asit oluşturan gıdalar içerir. Bu diyet dengesizliği nedeniyle genel sağlık ve spor performansını etkileyen artmış asidoz riski altında olabilirler.”

Yani, tükenircesine antrenman yapıldığında kaslarda salgılanan laktik asit kasların pH seviyesini düşürmektedir. Normalde yaklaşık 6,9 pH seviyelerinde olan kasların pH seviyesi yoğun antrenman ile yaklaşık 6,6 pH seviyelerine inebilmektedir. Laktik asit arttıkça düşen pH seviyesi nedeni ile kaslar zayıflar, güçsüzleşir ve yorulur. 6,5 pH’ta kaslar tamamen işlevlerini yerine getiremez hale gelirler. Tamamen tükenmiş hissedersiniz. Dokularda biriken laktik asit nedeni ile ağrı, acı ve katılık hissedersiniz.

Kasların pH seviyesi düştüğünde, tekrar normal değerlerine dönmesi ve laktik asidin uzaklaştırılması birkaç saat sürebilmektedir.

Alkali iyonize su dokulardaki laktik asidi nasıl etki eder?

Alkali iyonize su içmek, aşağıdaki özellikleri sayesinde egzersiz sürecinde oluşacak laktik aside karşı koyar ve kasların normal pH seviyesine gelme süresini hızlandırır:

  • Küçük küme yapısı: normal küme yapısına sahip su oranla yaklaşık 6 kat daha fazla hidrate etme özelliğine sahiptir.
  • Alkali pH: Hidroksil (OH) iyon içeriği sayesinde kasların ve dokuların pH seviyesini düzenleye yardımcı olur.
  • Antioksidan içeriği: Antrenman sürecinde oluşan serbest radikallere karşı düşük ORP (Oksitleme İndirgeme Potansiyeli) içeriği ile güçlü bir antioksidan görevi görecektir.
  • Alkali mineraller: egzersiz sürecinde ter yoluyla kaybedilen minerallerin tekrar yerine gelmesine yardımcı olur.
  • Oksijen: egzersiz sürecinde ihtiyaç duyulan ve performansı da etkileyen oksijen, Hidroksil  (OH) sayesinde karşılanmış olunur.   

Alkali iyonize su, yukarıda sayılan özellikleri ile hiçbir maddeye benzemez.

Egzersiz öncesi, sürecinde ve sonrasında alkali iyonize su içmek kas yorgunluğunu ve asit birikini önlemeye yardımcı olacaktır. Ekstrem fiziksel antrenmanlarda hidrate kalmanızı sağlayarak hücresel seviyede alkaliniteyi koruyacaktır. İçerdiği oksijen ve mineraller sayesinde hücrelere enerji sağlayacaktır.

Alkali suyun tüketilmesi, kasları egzersiz yaparken asit yoğunluğunu azaltır, egzersiz yoğunluğunu ve iyileşme süresini iyileştirir.

Alkali iyonize su içen tanınmış bazı sporcular:

  • Magic Johnson
  • Wade Lightheart
  • Michael Robinson
  • Jillian Michaels
  • John Geraghty
  • Dan Hill
  • Wade Lightheart
  • Joe “Daddy” Stevenson
  • Phil Michelson
  • Clara Hughes
  • Tiger Woods
  • Kapono Nahina
  • Landon Wilson
  • Carlos Moore
  • Toney Freeman
Oya Milli Sülün: Sulak bir ülke olan Hollanda'da doğup, büyümeme rağmen, kendimi bildim bileli bir bardak su içmez, üniversite yıllarında okurken de içme suyu ile ilgili hiçbir çalışma yapmak istemezken, yaşam beni "canlı su" uzmanı yaparak hayatın ne kadar ironik olduğunu kanıtladı. Ben de hayatın bana verdiği cevaba karşılık, suyun bilinmeyenlerinde önce bir güzel kayboldum sonra da kendimi de bulup çıktım… Siz de su deyip geçmeyin, çünkü SU: aşktır, sanattır, sevgidir, barıştır, bununla birlikte aynı zamanda şifadır, enerjidir, yakıttır, güçtür, bazen de afettir, seldir, çığdır...

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale