X

Popüler kültürden ‘Aşk-ı Memnu’ ve tarihin toz tutmuş sayfalarından ‘Gönül Yuvası’

Hiç şüphesiz ki edebiyat, sınırları çizilemeyecek kadar geniş bir alan ve dipsiz bir kuyu… Bu nedenle zaman zaman derinliklerinde barındırdığı hortumla yazarları ve eserleri yutmakla tehdit edebilir. Her ne kadar bu dipsiz kuyu, her duyguya, düşünceye ve kendini ifade etmek isteyene kapısını açsa da; dönem şartları, düşünce farklılıkları, değişen ve gelişen zihniyetler gibi pek çok sebepten dolayı hepsini içinde uzun soluklu barındırmayabilir. Bu yüzden birçok yazar ve eser arka plana ötelenerek unutulmaya mahkum edilir. Burhan Cahit Morkaya da bu gibi sebeplerden dolayı zamanında popüler olmasına rağmen günümüzde unutulmuş yazarlarımızdan biri.

Burhan Cahit Morkaya 1892-1949 yılları arasında yaşamış, Cumhuriyet Devri gazetecisi ve romancısı. Öğrencilik yıllarında gazeteciliğe başlamış ve konusunu 1. Dünya Savaşı ve sonrası yıllarının Türkiye’sinde meydana gelen toplumsal değişmelerden alan romanlarıyla tanınmış. Gazeteciliğin yanında, gazetecilikten hiç ayrılmayan bir çalışma tarzıyla romancılık yapmış ve pek çok başarılı esere imza atmış.

Yapıları birbirinden farklı olan eserlerinde genel olarak konular bireysel problemlerden seçilmiş, oradan sosyal problemlere ve konulara bağlanmış. İki farklı gelişme çizgisi takip eden yapılarına rağmen konuları itibariyle Türk romanının asli konularından biri olan modernleşme/değişme/batılılaşma konusunda birleşir. Bahsedeceğim eseri “Gönül Yuvası” da bu konuda kaleme aldığı başarılı eserlerinden biri.

“Gönül Yuvası” aşk-gurur, akıl-kalp ve sadakat-sadakatsizlik gibi çatışmalarla zenginleştirilmiş ve eserin psikolojik derinliğini sağlayacak tarzda oluşturulmuş bir aşk romanı. Onu çok daha eşsiz kılan özelliklerinden biri ise Halid Ziya Uşaklıgil’in bilinen, televizyon serisine de uyarlanmış olan eseri Aşk-ı Memnu ile konu ve yapı olarak benzerliği.

Gönül Yuvası da tıpkı Aşk-ı Memnu gibi bir yasak aşk romanı ve benim gibi Aşk-ı Memnu fanlarının ilgisini çekebilecek bir eser. Zenginlik her iki romanda da oldukça ön planda. Aşk üçgeninin aynı evin içinde yaşanması ve bir yalıda geçmesi kısımları da yine iki roman arasındaki en büyük benzerlikler arasında. Ana kahramanımız Elvan, gösteriş düşkünü olmayan zengin bir aileden geliyor, aşık olduğu kuzeni Ziya’nın kendisine ihanet ettiğini düşünerek kendisinden yaşlı bir adamla -Şefik Bey’le- evleniyor. Fakat Ziya’ya olan aşkı da Ziya da peşini bırakmıyor ve aşkı ilerleyen zamanlarda yeniden alevleniyor. Ne yapacağını bilemez bir halde yaşantısını sürdürmek için çabalıyor. Bir yandan evlilik onuruna leke sürdürmemeye çalışırken, diğer yandan da yasak aşkını içinde büyütmeye devam ediyor. İşte tam da bu noktada Aşk-ı Memnu Bihter’den ayrıldığını fark ediyoruz.

Aşk-ı Memnu’nun yasak aşk yaşayan kadın karakteri Bihter, evliliğine duyduğu saygıyı hiçe sayarak aşkını gizli kapaklı yanlış bir şekilde yaşarken; Gönül Yuvası, Elvan’ın evliliğine saygısızlık etmeden ve ahlaksız etiketini üzerine almadan aşkıyla birleşme mücadelesini anlatıyor. Elbette burada aldatmanın sadece fiziksel yakınlıkla ilişkili olup olmadığını, duygusal bir aldatmanın da evlilik kurumuna saygısızlık olarak algılanıp algılanmadığını tartışmak yerinde olabilir. Bir senaryo diğer senaryodan daha mı ‘masum’, Bihter ‘suçlu’ iken Elvan değil mi, gibi sorular tartışmaya açık. Ya da tartışılması gereken karakterler sadece Bihter ve Elvan mı, aşk iki kişilik ise Behlül ve Ziya’nın da rolü en az onlar kadar değil mi? Üzerine çok çeşitli tartışma konuları çıkabilir her iki romanda da.

Aşk-ı Memnu’nun özellikle televizyon dizisine uyarlanan versiyonunda her şey apaçık ortadayken, Elvan’ın hikayesinde yani Gönül Yuvası’nda yaşananların üstü biraz daha kapalı. Sanki ‘olması gereken’ zaten buymuş ya da hayatın doğal akışında olaylar böyle gelişmeliymiş gibi bir hissiyat veriyor kitap okurken. Bu konuda yazarın anlatım başarısını takdir etmek gerek.

Okumak isteyen olursa diye kitabın sonunu paylaşmak istemiyorum ama şu kadarını ekleyebilirim ki hikayenin sonu, okuyucuda tatminsizlik yaratmaya çok müsait. Gerçek ve haklı bir kavuşma mı, kaderin bir oyunu mu yoksa herkes hak ettiğini buldu mu, tartışmalı…

İlginizi çekebilir: İstanbul İçin Son Çağrı: Evlilikte ben ve biz olmak üzerine harika bir yapım

Ecem Şenyurd Efecan: Selam, ben Ecem! Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra çeşitli özel kurumlarda çalışıp akademi özlemiyle soluğu yine üniversitede aldım, daha öğrenilecek çok şey vardı! Mindfulness üzerine tez yazıp 'an'da kalmayı hala başaramayan biri olarak insana iyi gelen ne varsa bulmaya, uygulamaya, hayatımın bir parçası haline getirmeye çalışıyorum. Tam bir kahve severim, günlük sınırsız doz alımıyla hayatımın olmazsa olmazı. Üretmeye bayılıyorum! :)

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale