X

Plajda zero waste anlayışını benimsemek mümkün mü?

Plaj günlerinin rahatlatıcı ve yenileyici olduğuna şüphe yok. Sonuçta masmavi suların serinliği ve güneşin tatlı ışınlarıyla dolu bir gün ne kadar kötü olabilir ki? Buraya kadar her şey çok güzel. Peki ya plajdan ayrılırken geride bıraktığınız etki hiç aklınıza geldi mi?

Sahilin tek kullanımlık şişeler, plastik poşetler ve yiyecek-içecek atıkları; denizin ise doğada çözünmeyen vücut kremi izleriyle dolu olduğu bir senaryoda bu plaj günü o kadar da keyifli bir etkinlik olmazdı sanıyoruz. Eğer siz de bizimle aynı düşüncedeyseniz, gerçek anlamda harika bir sahil etkinliği için zero waste anlayışını benimsemenin tam zamanı! 

Zero waste nedir?

Zero waste, en genel tanımla “sıfır atık” anlayışı. İlk bakışta geri dönüşüm ile eşleştirilen bu kavram aslında çöpleri ayırmaktan ya da kompost yapmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor. Çağımızın en büyük sorunlarından iklim değişikliğini kontrol altına alma amacıyla ortaya çıkan bu yaklaşım, gün içinde tekrarladığımız alışkanlıkları tekrar gözden geçirmeiz gerektiğini hatırlatıyor. Buradaki en kritik eylemlerden birinin ise atık yönetimi olduğunu, ancak sadece bununla sınırlı kalmayarak hayatın tüm alanına yayıldığını ifade ediyor.

Yani zero waste alışkanlığını benimserken giyilen kıyafetlerden tutun da tüketilen besinlere kadar her şeyi çok katmanlı şekilde düşünmek gerekiyor. Satın alınan bir eşyanın üretim ve dağıtım şartları, içeriğindeki materyaller ve üstüne üstlük markanın savunduğu etik, sosyal ve politik fikirler tüm sürecin ayrılmaz bir parçası haline geliyor. 

Ama bu sizi korkutmasın! Çünkü aslında bu katmanlı sistem sayesinde bireysel olarak kullandığımız ürünlere ve yaşam alışkanlıklarımıza biraz daha dikkat ederek tüm ekosistemde sürdürülebilir bir kelebek etkisi başlatabiliriz. Özellikle yaz aylarında plajda edineceğiniz bu alışkanlıklar zero waste anlayışını bir yaşam biçimine dönüştürmek için ihtiyacınız olan teşviği sunabilir:

1. Tekrar kullanılabilir şişeler edinin.

Sahile giderken litrelerce suya ihtiyacınız olacağı doğru. Ancak her seferinde tek kullanımlık plastik şişelerle su içmeyi tercih ettiğiniz zaman doğadaki plastik atık miktarına ekstra katkı yapmış olursunuz. Bunun yerine tekrar kullanılabilir şişeler edinerek kendi suyunuzu yanınızda taşıyabilir ve çok daha sürdürülebilir bir alışkanlık kazanabilirsiniz. Üstelik bu şişeler renk renk ve çeşit çeşit üretildiğinden plaj şıklığınızı bile pekiştirebilir.

2. Eşyalarınızı bez çantalarda taşıyın.

Sahilde yanınıza alacaklarınızı plastik poşetlerle taşıma alışkanlığını bir an önce sonlandırsanız iyi olur. Her ne kadar çöplerinizi toplayıp atsanız bile plastik poşet kullandığınız sürece ekosisteme pek yardımcı olmuş sayılmazsınız. Denize giderken yanınıza alacağınız eşyaların ve diğer ihtiyaçlarınızın bulunduğu çantaları doğa dostu ürünler arasından seçebilirsiniz. Bez çantalar ve geri dönüştürülmüş materyalden üretilen modeller ihtiyaçlarınızı taşırken tarz görünmenize de yardımcı olur. 

3. Paketli gıdadan mümkün oldukça uzak durun.

Bol bol yüzme, güneşlenme ve aktivite dolu bir plaj gününde acıkmamak mümkün değil. Ancak sahile giderken tüketeceğiniz gıdaları sürekli paketli olanlar arasından seçmeniz hem sağlığınız hem de gezegen açısından oldukça tehlikeli. Her paketli gıda, içeriğinde olmasa bile paketleme ve lojistik aşamalarında var olan adımlar sebebiyle karbon ayak izini artırır. Bunun yerine evde kendi sağlıklı atıştırmalıklarınızı hazırlayarak ve onları tekrar kullanılabilir kaplara yerleştirerek oldukça yeşil bir anlayış geliştirebilirsiniz.

4. Yiyecek içecek alışverişini yerel pazarlardan yapın.

Sahile giderken bazı şeyleri yoldan alacağınız zamanlarda ilk seçiminiz her zaman yerel üretici pazarları olsun. Özellikle biraz gözden uzak ve sakin bir koya gidiyorsanız bu pazarlara ya da yol kenarında tezgah açmış üreticilere uğramama şansınız yok. Yol üstünde vereceğiniz kısa bir alışveriş molası ile dalından koparılmış taptaze ürünler alır, atık miktarını minimuma indirir ve yerel üreticiyi desteklersiniz. E daha ne olsun?

5. Nano içermeyen güneş kremleri kullanın.

Güneşlenirken kullandığınız saç ve vücut ürünlerinin içeriğine dikkat etmeniz de oldukça önemli. Çünkü birçok güneş kremi ve vücut spreyi, deniz canlılarının yaşamını tehdit eden nano bileşenle doludur. Bu nedenle plajda etkili bir zero waste anlayışı edinmenin en kritik adımlarından biri de satın aldığınız bu tür ürünlerin içeriğine biraz daha dikkat etmektir.

6. Başkalarının çöplerini toplamaktan çekinmeyin.

Bu adım bazen en zor olanıdır çünkü kimse, bir başkasının pisliğini temizlemek istemez. Fakat gezegenin hepimizin ortak alanı olduğunu akılda tutarak, bu konuda kendinizi motive hissedebilirsiniz. Üstelik emin olun, sizin etrafınızdaki çöpleri topladığınızı görenler kendilerini sorumlu hissetmekten kaçınamayacak ve benzer şekilde davranacaklardır. Yani tek başınıza bir farkındalık çağrısı yapmak istiyorsanız harika bir adım!

Özetle, sahilde sıfır atık anlayışını benimsemek sandığınızdan daha kolay. Çünkü kazanacağınız ufak farkındalıklar bile sizi geri dönüşü olmayan pozitif bir döngüye sokabilir. 

Plajda zero waste alışkanlık kazanmanın artısı ne?

Plajda zero waste alışkanlık kazanmanın önemini tam kavrayamıyor olabilirsiniz. Ama mutlaka, özellikle son yıllarda okyanuslardaki mikroplastik miktarının ne kadar arttığı ve buna karşılık oksijen seviyesinin ne kadar azaldığı birçok yerde karşınıza çıkmıştır. Dolayısıyla okyanusları doğrudan kirlettiğinizi düşünmüyor olsanız bile bu, sulardaki mikroplastiklerin bir şekilde sofranıza geldiği ve maalesef kirlenme konusunda hepimizin payı olduğu gerçek. Sulara en yakın yerlerden olan plajlar ise konuyla doğrudan ilişkililer. Bu nedenle sahilde atacağınız ufak çevre dostu adımlar bile sandığınızdan büyük bir fark yaratmanıza yardımcı olabilir. Üstüne üstlük bu süreçte, başkalarının sizden ilham almasını sağlayarak önlenemez bir pozitif döngü başlatmanız da mümkün. Sadece kullandığınız ürünlerin çevresel etkilerini dikkate almanız veya plajı terk etmeden önce dönüp arkanıza bakmanız bile başlangıç için gayet yeterli!

Kaynak: ecocycle, zerowastestore

İlginizi çekebilir: Sıfır atık dışında yapabileceğiniz uygulamalar: 6 çevre dostu öneri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale