X

Personal Training’e 360 derece bir yaklaşım: Samet Bayraktaroğlu ve SAM’S

Direk lafa gireceğim: “Personal Training” yalnızca, eğitmenin size birebir antrenman yaptırdığı özel bir ders değildir. Yani sizin aslında bir grup dersinde yapıyor olabileceğiniz bir antrenmanı, eğitmen gözetiminde birebir yapmanız değildir. Kişiye özel antrenman, özel dikim elbise gibi, kişinin hem hedefleri, fiziksel özellikleri, sakatlık-hastalık geçmişi, uyku-yeme düzeni, hayat tarzı, antrenmana ayırabildiği süre ve hatta belki psikolojik durumunu hesaba katarak, ona tam olarak uyan bir program oluşturmaktır aslında.

“Personal Training” yalnızca, eğitmenin size birebir antrenman yaptırdığı özel bir ders değildir

Son 2-3 senedir çok sık duyduğumuz “Personal training” ve “personal trainer” tabirlerini, bunu layıkıyla yaptığını düşündüğüm Samet Bayraktaroğlu’na sormak istedim.

MAC Kanyon’da Senir Personal Coach olarak çalıştığı sıralarda “Insanity” ve Fonksiyonel Antrenman yaptırdığı bir kaç grup dersine misafir olarak katıldığım, fakat hem derslerinden, hem görüştükçe yaptığımız konuşmalardan, hem de kendisiyle sık antrenman yapmış yakın çevremden duyduklarımdan dolayı araştırmacı, detaycı, sağlıktan ödün vermeyen bir bakış açısı oturtmuş ve kendini sürekli geliştirmeyi hedefleyen bir eğitmen olarak tanıyorum Samet Bayraktaroğlu’nu. 2014 yılında Emirgan’da kendi personal training stüdyosu SAM’SInsanity”’i açan Samet, o günden bu yana öğrencileriyle birebir ilgilenebildiği özel dersler veriyor.

Personal training’i neden tercih etmeli sence? Personal trainer seçerken nelere dikkat etmek gerekir?

Son dönemde popülerleşen bir branştan örnek vermek gerekirse, her yıl koşu sporuna başlayanların %75-80’i sakatlanıyor. Neden sakatlanıyorlar? Yanlış ayakkabı seçimi, yanlış koşu mekaniği, yanlış zemin, yanlış nefes alma, yanlış antrenman, yanlış yanlış yanlış… Buradan yola çıkarsak, Personal Trainer size nasıl ayakkabı seçeceğinizi de, nasıl beslenmeniz gerektiğini de, uyku saatlerinizi ve süresini de söyleyebilmelidir. Size en doğrusunu uygulatacak, sizin için en uygun olanı seçecek birinin desteği, performansınızı ve sağlığınızı tahmin ettiğinizden çok daha fazla etkileyecektir.

Antrenman yaptığınız gün kendinizi yıprattınız, organizmanızın bir sonraki antrenmana hazır hale gelmesini sağlayacak faktörleri, seçeceğiniz Personal Trainer eksiksiz olarak size aktarabilmeli. Antrenmandan sonra ne yemelisiniz? Antrenman bittikten sonra gün içinde nelere dikkat etmelisiniz? Gecikmiş kas ağrısı sendromu yaşıyorsanız, ağrılarınızı azaltma yöntemleri nelerdir? Ne kadar uyumalısınız? Antrenmana gelirken kendinizi nasıl motive edeceksiniz? Antrenman sırasında odaklanma problemleriniz varsa bunları nasıl bertaraf edeceksiniz? Sosyal hayattan kopmadan karın kaslarınızı nasıl ortaya çıkaracaksınız? Kısacası hayatınızı olumlu yönde etkileyecek ve istediklerinizi elde etmenizde size yardımcı olacak olan bu kişi, bütün bu konular hakkında size destek verebilecek mi? Yoksa size bir saat antrenman yaptırıp kenara mı çekilecek? Bence bütün bunları hayatınızın bir parçası haline getirebilecek biri ile Personal Training yapmaya başlayabilirsiniz. Personal Trainer seçerken sonuç odaklı olmasının yanı sıra, yeri geldiğinde sizi kendinizden bile koruyacak kadar dikkatli ve titiz çalışmasına ve sizi çok iyi tanımasına önem vermeniz gerekli.

Son olarak; “Everyone needs a coach!” diyor ya Bill Gates, evet herkesin bir koça ihtiyacı vardır. Konu spor olunca da sonsuz güvenebileceğiniz bir Personal Trainer ile yola devam etmenizi öneririm.

Sam’s Personal Training Studio’nun felsefesini ve spora bakış açışını anlatabilir misin?

Sözlükler “kas” kelimesini şöyle açıklıyor: Kasılma ve gerilme gücü ile vücuda devinim olanağı sağlayan telsi doku. Bu doku geliştikçe daha iyi görünüyor, daha sağlıklı hissediyoruz. Yani kendimize iyi geliyoruz. Tüm bu süreçte ihtiyacımız olan tek takviye, motivasyon.

Kendimizi bu motivasyonla her gün yeniden kurma becerisini gösterdiğimiz dakika, aslında geliştirmemiz gereken en önemli kası geliştirmiş oluyoruz; kalp kasımızı!

Bizi yürüten de, koşturan da, en ağır kiloların altına sokup rekorlar kırdıran da, kalp kasımız.
Sam’s Personal Training Studio’nun varlık sebebi, sporu severek ve isteyerek yapmamızı sağlayan en önemli kasımızı, kalp kasını geliştirme konusundaki iddiasıdır. Vücudu asıl geliştiren, spora tutkuyla bağlı kalmamızı sağlayan kalbimizdir!

SAM’S’de kalbin önemi logosundan belli

SAM’S Personal Training Studio, size sağlıklı ve güçlü bir kalp vadediyor. Eğer kalp kasınız, vücudunuzdaki tüm kaslardan güçlü olursa, fiziken istediğiniz şekle girmek çok daha kolay olacaktır. Arzu edilen gelişimin SAM’S Personal Training Studio’nun felsefesi doğrultusunda sonuçlanması, hayatınızda 2 önemli şeye yarayacak. Bunlardan ilki kendinize iyi gelmeniz, ikincisi ise aynada gördüğünüz kişiyi daha çok sevmeniz.

Kişiye özel antrenman programlarını oluştururken ne gibi kaynak ve araştırmalardan yardım alıyorsun?

Mesela sürekli elimin altında anatomi, egzersiz fizyolojisi, vücut biyomekaniği ve temel antrenman prensiplerini barından 3-4 tane farklı kaynak oluyor. Programlarımı yazarken mutlaka bu kaynaklardan temel bilgileri kaçırmamak için destek alıyorum. Sürekli yeni bilgiler geliyor. Temel bilgiler ile yeni bilgileri harmanlayıp programları güncel tutmaya çalışıyorum. NSCA, JSCR, ACSM, ACE, NASM, Research Gate, Pub Med gibi kaynakları ve Mike Boyle, Gray Cook, Stuart McGill, Kelly Starret, Todd Durkin gibi üstadları sürekli takip ediyorum. Bu sayede hem bilgilerimi pekiştiriyorum hem de yeni bilgileri SAM’S bünyesinde uygulatabiliyorum.

Şu ana kadar birlikte çalıştığın öğrencilerinin bazılarından örnek verebilir misin?

5 senedir beraber çalıştığımız öğrencim de var, daha 2 ders yaptığımız yeni öğrencilerim de. Mesela barfiks hareketi çoğu insanın baş belasıdır. Bir tane kadın öğrencim hayatta da kendini yukarı çekmek istediği için barfiks çekmek isterken, bir erkek öğrencim de kuvvet ve kondisyon gerekliliği için bir dakika içinde 18-20 tane barfiks yapmak istiyorum diyor. Personal Training olayını zevkli hale getiren unsurların en önemlisi de bu: kişisel ihtiyaçlara uygun olması.

Birlikte yeni çalışmaya başladığımız bir başka öğrencim ise, yıllardır veremediği kilolarından kurtulmak istediğini söyledi. SAM’S’e ilk görüşme gününe gelirken biraz yokuş tırmanması gerekti ve kapıdan içeri girdiğinde nabzı hiç durmadan 50 tane burpee yapmış kadar yüksek atıyordu.

Görüşme sırasında “4 ay sonra ne olacak şimdi?” diye sorduğu zaman “Kapıdan içeri girdiğin zaman nabzın yükselmiş olmayacak” demiştim. Planlı gidebildiğimiz için ilk hedefimize ulaştık. Kendisi program dahilinde kilo vermeye ve fitness seviyesini yükseltmeye devam ediyor .

Antrenman yapmak isteğiyle görüşmeye gelen 10 kişinin 6 tanesinde fıtık var. Dolayısıyla çalıştığım insanların arasında, omurgasında fıtık olanlar da mevcut. Onlara antrenman dışında omurgalarını nasıl kullanacakları ile ilgili sürekli bilgi veriyorum ve onları uygulatıyorum. Mesela boyun fıtığı olan bir öğrencim uzun yıllar Body Building sporu ile uğraşmış. SAMS’te ki antrenman programında da düzenli olarak Body Building sistemlerine yer veriyorum. 3 yıllık çalışmanın sonunda hem boyun fıtığı sonucu ortaya çıkan sorunları yok ettik, hem de kendisi Bench Press 1 RM (rep max, yani tek tekrar maksimum) ağırlığını 117.5 kiloya çıkardı.

Çalıştığım insanların arasında, omurgasında fıtık olanlar da mevcut.
Sam’s’de genel olarak “Personal training” anlayışını ve ilk defa seninle ders yapacak bir kişiyi nasıl bir süreç ve neler bekliyor?

SAMS’i kurmaya karar verdiğim zaman beni en çok motive eden konuların başında, çalıştırdığım insanların yaptığı antrenmandan zevk ve sonuç almasıydı. Bence işin “core” u bu. Çalıştırdığımız insanların isteklerini karşılayabilmek, aslında onlara sağlayabileceğimiz en önemli kazanım. Personal Training anlayışımın temelinde bu düşünce var.

Ders programları kişiye özel organize ediliyor. Kişi haftanın kaç gününü spora ayırabiliyor ya da kaç gün spor yapmaya ihtiyacı var ise ona göre bir program belirleniyor. En önemli konu doğru teşhisi koyabilmek. Bu konuda da bizi yönlendiren veriler, test ve analizler oluyor. Daha sonrasında ortaya çıkan tablo, “Nasıl bir antrenman yapmamız gerekiyor?” sorusunun cevabı oluyor.

Şu an çalıştığım grubun çoğunu 14-60 yaş arası sedanterler oluşturuyor. Hepsinin istekleri ve ihtiyaçları birbirinden farklı ama varmak istedikleri sonuç aynı, sağlıklı ve sakatlanma riski en aza indirgenmiş bireyler olmak.

Uzun yıllardır takip ettiğim ve makalelerini olduğum Fizik Tedavi Uzmanı Gray Cook diyor ki; vücudunuzda ki eklemleri stabilize etmeyi öğrenmeden önce, onlara mobil olabilme özelliğini kazandırın. Daha sonra bu mobilizasyon özelliğini kazanınca, doğru hareket etmeyi öğrenin. En sonunda ise bunların üzerine kuvvet ve dayanıklılığı koyun. Yani acele etmeden parçaları yerine doğru koyarak hedeflerinize ulaşın diyor. SAM’S’te ki antrenman sürecini kısaca bu şekilde açıklayabilirim.

Fotoğraf: B People dergisi
Gözde Mimiko Türkkan: Gözde Mimiko Türkkan, fotoğraf, sanatçı kitabı, video gibi çeşitli medyumları kullanarak toplumsal olarak inşa edilmiş kimlikler ve cinsiyet rolleri üzerine çalışmalar üretir. Eserleri, 2010’da Londra’da Central Saint Martins’de güzel sanatlar bölümünde yüksek lisansını tamamladığından beri yurtiçi ve yurtdışında çalışmaları sergilenmektedir. Öte yandan 15 yıl kadar önce başladığı dövüş sporlarına olan ilgisini ve deneyimini paylaşmak için Muay Thai ve CrossFit temelli dersler verdi. Ayrıca İstanbul’un ilk amatör koşu gruplarından olan İstanbul Koşu Kuvvetleri’nin ve Sosyal Güçlendirme için Spor ve Beden Hareketi Derneği BoMoVu’nun kurucularından. Muay Thai haricinde partneriyle beraber hayatlarında düzenli yer edinmiş snowboard, dalga sörfü, CrossFit, koşu ve yoga gibi sporlar ve bedensel aktivitelerini @sync.riders hesabından paylaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale