X

Pavlov’un köpeği ve özgür irade meselesi: Davranışlarının kontrolü kimde?

“Her şeyin önceden belirlenmiş olduğunu, yapacak bir şeyin olmadığını iddia eden insanların bile, karşıdan karşıya geçerken sağına ve soluna baktığını fark ettim.” Stephen Hawking

Ivan Pavlov’un meşhur köpek deneyini duymuşsunuzdur: Henüz yemeğini görmeden, kendisini beslemeye gelen bakıcının ayak seslerini duyar duymaz ağzı sulanan bir köpek ve köpeğin bu tepkisini zil sesine koşullayan bir psikolog. Pavlov’un bu deneyi, dışarıdan müdahale ile köpeklere istediğimiz bazı davranışları yaptırabileceğimizi göstermiştir. Daha sonra Amerikalı psikolog John. B. Watson, Pavlov’un deneylerinde gözlemlenen koşullanmanın insanlara da uygulanıp uygulanamayacağından hareketle birçok deney yapmış ve Davranışçı Ekolü kurmuştur. Peki bir psikoloji ekolünün özgür irade ile ne gibi bir ilgisi olabilir? Gelin bir göz atalım.

Tarihsel sürece baktığımızda, bilimsel gelişmelerin dönemin zeitgeist’inden (zamanın ruhu-çağın düşünce ve duygu biçimi) etkilendiğini görürüz. İşte Davranışçı Yaklaşımın ortaya çıktığı bu dönemde, bilime pozitivizm hakimdi. Pozitivizm doğası gereği determinist, yani evrenin neden-sonuç ilişkisine ve zorunlu yasalara tabi olduğunu, bu nedenle gözlenebilir olgular üzerinde durulması gerektiğini ifade eden bir görüştür. Bu görüşte “Niçin” ve “Nasıl” sorularına yer yoktur; evren, toplum ve hatta insan belli yasalara göre işleyen mekanik bir sistemdir. “Neden varız?”, “Öleceksek neden dünyaya geliyoruz?”, “Davranışlarımızı seçme özgürlüğüne sahip miyiz?”, “Davranışlarımız önceden belirlendiyse iyilik ve kötülük niye var?” gibi sorular pozitivizmde yeri olmayan sorulardır. Zira davranışlarımızı seçme özgürlüğü, pozitivizmin mekanik ve determinist yapısı nedeniyle zaten cevabı verilmiş bir sorudur: “Özgür iradeli davranış olamaz.” İşte Davranışçı Yaklaşım, tam da böyle bir dönemde, sanayi devriminin etkisindeki makine çağında ortaya çıkmıştır.

Davranışçılıktan kişiliğin edilgen olduğu, adeta “denetimimiz dışındaki güçler tarafından biçimlendirilmekte olduğumuz” sonucu çıkar. Tam bu noktada akla ‘özgür irade’ kavramı gelmektedir. Eğer insan uyaran-tepki sürecinden ibaret mekanik bir varlıksa, davranışları önceden belirlenmiş yasalara göre gerçekleşiyorsa, özgür iradeden bahsedebilir miyiz? Pek değil. Bu bakış açısı kişiyi tamamen kaderci ve pasif hale getiren, bilişsel süreçleri reddeden, mekanik bir görüştür. Daha sonraları, bilişsel süreçleri de işin içine katarak, insanın seçimlerine göre şekillendiğini söyleyen Gestalt Yaklaşımı, Hümanistik Yaklaşım ve Bilişsel Yaklaşım gibi ekoller doğmuştur. Bu yaklaşımlar insanı anlamaya çalışırken, bireysel farklılıkları, insan iradesini ve zihinsel süreçleri de ele almışlardır. Artık o yıllarda bilimde zeitgeist de değişmeye başlamış, Fizikteki “güç alanları” fikrinin kabul edilmesiyle manyetizma konusu gündeme gelmiş ama bu konu klasik Newton’cu terimlerle anlaşılamamıştır. Bu durum fiziği indirgemeci bir halden, daha sistemik bir hale getirmiştir. Fizikteki bu gelişmeler, kaçınılmaz olarak psikolojide insan davranışını uyaran-tepki bağlamına indirgemekten fazlasıyla açıklama ihtiyacı doğurmuştur.

Özgür irade, kişinin davranışlarını herhangi bir zorlama olmadan bilinçli olarak belirlemesi ve kontrol altında tutabilmesidir. Bilinç ve sorumluluk özgür iradeyi belirleyen temel unsurlardır. Bilince sahip insan sorumluluk alabilir. Bu nedenle insan davranışlarını basit bir içgüdü, refleks ya da uyarıcılara verilen otomatik tepkiler olarak açıklayamayız. Bu tepkileri verme görevi ilkel beynimizindir. İlkel beyin tehdit ve aciliyet durumlarında bizi korumak ve hayatta tutmak için devreye girer ve bu tepkileri verir. Ama biz sadece ilkel beyinden ibaret değiliz ve düşüncelerimiz üzerinde denetim kurma kabiliyetimiz var. Bu nedenle davranışlarımızı değiştirme ve koşullarımızı yaratma gücüne de sahibiz. Koşulların bizi yönlendirdiği ve güçsüz olduğumuz düşüncesi bizi bu düşüncenin gerçekliğinde tutar. Koşullarımızı değiştirebileceğimiz düşüncesini seçip, bunun sorumluluğunu aldığımız takdirde ise, bunun gerçekliğini yaşamaya başlarız. Bazen ne yaparsak yapalım sınırlarımızı aşamadığımızı düşünürüz. Bu durumda ilkel beynimizin bizi korumak için sıkı sıkı tutunduğu olumsuz otomatik inançlara bakmak gerekir. Bu inançlar köklü ve eski olabilir, ama sabırlı ve istikrarlı bir çalışmayla bunları tamamen değiştirebiliriz. Değişim, en büyük dirençlerimizi ortaya çıkarır ancak zihinsel özgürlük için bunlarla yüzleşmeye değer.

Bu konuda desteğe ihtiyacınız varsa bana ayselkeskin2004@yahoo.com üzerinden ulaşabilirsiniz. Sağlıkla ve sevgiyle kalın.

 

İlginizi çekebilir: Varoluşsal krizin görünen yüzü: Anksiyete

Kaynaklar:
Duane P. & Sydney Ellen Schultz, Modern Psikoloji Tarihi, Kaknüs Yayınları
Jürgen Habermas, Doğalcılık ve Din Arasında: Özgürlük ve Belirlenimcilik, Yapı Kredi Yayınları

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale