X

Panik atak ile başa çıkmak: Paniği değil sakinliği besle

On sekiz yaşındaydım. Çok stresli günler geçirdiğim bir dönemdi. En yakın kız arkadaşımla her zaman gittiğimiz kafede otururken içimde birden daha önce hiç hissetmediğim bir duygu belirdi. Bulunduğumuz ortamdan bir an önce çıkmak, koşmak istiyordum. Arkadaşıma seslenerek kendimi iyi hissetmediğimi ve hemen kalkmamız gerektiğini söyledim. Arkadaşımın koluna sıkı sıkı sarılmış bir şekilde yürürken içimdeki garip duygu giderek büyüyordu. Doğup büyüdüğüm Nişantaşı sokakları gözüme bir tuhaf gözükmeye başlamıştı. Kalbim hızlı hızlı atarken, ellerim de terlemişti. Çok korkuyor ve bana ne olduğunu bilmiyordum.

Evet, panik atak geçiren okuyucularım neden bahsettiğimi hemen anlamışlardır. O gün başıma gelen bir panik atak nöbetiydi.

Halk arasında panik atak olarak bilinen panik bozukluk, (yazımızda da panik atak olarak geçiyor) sebepsiz ve birden ortaya çıkan şiddetli iç sıkıntısı ile buna eşlik eden fiziksel ve bilişsel belirtilerden oluşan, panik ataklarla kendini gösteren bir anksiyete bozukluğudur. Bozukluk genellikle ergenlik ile 30 yaş arasında başlamaktadır. Ortalama başlangıç yaşı 25’tir ve tedavi için başvuranların çoğu 25-45 yaşlarındadır. Yaşlandıkça panik bozukluğu sıklığı azalmakta ve 65 yaş üzerinde ise nadiren görülmektedir. Başlangıç yaşının, özellikle kadınlarda, erken başlangıçlı (15-34 yaş) ve geç başlangıçlı (45-54 yaş) olarak bimodal yaş dağılımı gösterdiği saptanmıştır (Tükel 2000).

Panik bozukluğu geliştiren kişilerde stres veren yaşam olaylarının daha sık olduğu gözlenmiştir. Ayrıca, semptom şiddeti; interpersonel çatışmalar, sağlıkla ilişkili problemler ya da işyerinde sorunlar gibi negatif yaşam olayları ile koreledir. (Ergil, G. 2006) Kronik stresörlerin varlığı da panik bozukluğu kötüleştirir, yakın zamanda gerçekleşen bir kayıp ya da ayrılık da panik bozuklukta depresyon komorbiditesi oluşması riskini artırır (Simon ve Fischmann 2005).

DSM-IV panik atağı için tanı ölçütleri

Aşağıdaki semptomlardan dördünün ya da daha fazlasının birden başladığı ve 10 dakika içinde en yüksek düzeyine ulaştığı, ayrı bir yoğun korku ya da rahatsızlık duyma döneminin olması:

  • Çarpıntı kalp atımlarını duyumsama ya da kalp hızında artma olması
  • Terleme
  • Titreme ya da sarsılma
  • Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma duyumları
  • Soluğun kesilmesi
  • Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi
  • Bulantı ya da karın ağrısı
  • Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma
  • Derealizasyon (gerçekdışılık duyguları) ya da depersonalizasyon( benliğinden ayrılmış olma )
  • Kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu
  • Ölüm korkusu
  • Paresteziler ( uyuşma ya da karıncalanma duyumları )
  • Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları

Bütün diğer tanı ölçütlerini karşılayan ancak somatik ya da kognitif dört semptomdan daha azı bulunan ataklar semptomları sınırlı olan ataklar olarak adlandırılır (Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, Dördüncü Baskı).

Peki panik bozuklukla başa çıkmak için neler yapabilirsiniz?

Yardım isteyin: Panik bozukluğu olduğunu düşünen kişinin öncelikle bir doktor tarafından muayene edilerek rahatsızlığının panik bozukluk olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Panik bozukluğu, tedavisi mümkün olan bir rahatsızlıktır. Panik bozukluğun tedavisinde etkili bulunan ilaçlar vardır. Bu tedaviler için bir psikiyatristten destek alabilirsiniz. Araştırmalar ilaç tedavisi dışında en etkili yöntemin kognitif-davranışçı terapi olduğuna dikkat çekiyor. Bu terapide, panik atak belirtilerine ilişkin yanlış inançların düzeltilmesi ön planda. Kognitif terapide, panik bozukluğun tedavisi için çok etkili yöntemler kullanılır, fakat unutmamak gerekir ki burada önemli olan kognitif terapi yöntemlerini bilen bir terapiste gitmektir. Terapistinizle birlikte panik atak nöbetleriniz ardında yatan gerçek nedenleri bulabilirsiniz. 

Kendinizi etiketlemeyin: Kendinizi fotoğraflarda etiketlemenizden bahsetmiyorum tabii ki. Kendinizi etiketlediğiniz, sevmediğiniz bir huyunuzu sahiplendiğiniz zaman o huyunuzun daha da belirginleştiğini fark ettiniz mi? Örneğin kendinizden söz ederken “ben sinirli biriyim” dediğinizde kendinizi sinirli biri olma rolüne hapsediyorsunuz demektir. Ya da “benim panik atağım” var deyip panik atağı sahiplendiğinizde, beyninizi bu atağa şartlandırıyorsunuz demektir. Evet zaman zaman sinirlenebilirsiniz ya da panik atak geçirebilirsiniz ama siz bunlardan daha fazlasısınız. İçinizde her duygunun karşıtı mevcut. Sinirliyseniz aynı zamanda sakinsiniz,  öfkeliyseniz aynı zamanda dinginsiniz.  Neden kendinizi belli kalıpların içine hapsedesiniz ki? Eğer bu durumdan herhangi bir çıkarınız yoksa kendiniz hakkında “bende panik atak var, ben panik atak hastasıyım” şeklinde cümleler kurmaktan vazgeçin. Panik hissine değil sakinliğe odaklanın.

Stresi iyi yönetin: Panik bozukluk araştırmaların da bize gösterdiği gibi aşırı derecede yüksek seviyelere ulaşan stres, ve kaygı nedeniyle meydana geliyor. O halde kaygı ve stres seviyenizin yükselmemesi için kendinize iyi bakmanız gerekiyor. Kendinize gün içinde nefes alma alanları yaratın. Benim kendime ayıracak on dakikam yok demeyin. Sosyal medyaya ayıracak zamanınız varsa, kendinize ayıracak zamanınız da vardır. Her gün disiplinli bir şekilde en az on dakikanızı sizi sakinleştirecek aktivitelere ayırın. YouTube’da kendi başınıza yapabileceğiniz meditasyon ve yoga videoları bulabilirsiniz. O videolar eşliğinde meditasyon ya da evde yapılacak kolaylıkta yoga hareketleri yapabilirsiniz. Stresi iyi yönetmekle ilgili yazdığım iki yazıyı da okuyabilirsiniz.

Yaşam tarzınızı gözden geçirin: Size stres verecek aktivitelerden uzak durun. Örneğin durmadan şiddet içerikli filmler, diziler seyrederek stres seviyenizi yok yere yukarı çıkarmayın. Elbette ki burada kendinizi cam bir fanusun içine almanızdan bahsetmiyorum ama panik bozukluk sürecinden geçerken kendinize iyi bakmaya gayret edin. Çok sevdiğim doktorlardan Dr. Andrew Weil’in önerisine kulak verip zaman zaman haber detoksu yapın ve haberleri izlemeyin. Bu arada eğer çok çay ve kahve tüketen bir insansanız bu alışkanlığınızı da gözden geçirmenizde fayda var. Yapılan araştırmalar aşırı kafein tüketiminin panik atağı tetikleyebileceğini gösteriyor. En iyisi kahve, çay ve kola tüketiminizi azaltmak. Ya da yapabiliyorsanız hiç içmemek.

Beyninizi sakinliğe alıştırın: Bilişsel kurama göre panik bozukluğu fiziksel ya da mental kökenli içsel duyumların yanlış olarak, katastrofik biçimde yorumlanmasına bağlıdır. Katastrofik yanlış yorumlama, bedensel duyumların gerçekte olduğundan daha tehlikeli olarak algılanması şeklinde ifade edilmektedir (Ergil, G. 2006).

Bir panik atağı yaşayan kişi atak sırasında oluşan belirtileri bedensel ya da ruhsal açıdan tehlikeli, zararlı ve hatta ölümcül olabileceği inancına kapılır. Hastalar anksiyete belirtilerinden korkmaya başlarlar. Bir anlamda panik hastaları “korkudan korkmakta” ve dikkatlerini bu belirtilere yoğunlaştırmaktadır. Sürekli olarak bedenlerinde olası bir panik atağını düşündürecek belirtiler ararlar. Bu katastrofik inançlar yeniden anksiyeteye ve dolayısıyla daha fazla bedensel belirti ve duyuma neden olurlar. Bu durum bir kısır döngüye dönüşür. Sonuçta, koşullanmış uyaranlara (örn. palpitasyon), koşullanmış yanıtlar (panik atağı) ortaya çıkar (Tükel 2000).

Panik nöbetleri genellikle on-on beş dakika içinde yatışmakla birlikte, birkaç saate kadar da uzayabilmektedir. Panik nöbetinin yatışmasının ardından, sıklıkla yeni bir nöbet geçirme korkusu (beklenti anksiyetesi) gelişmektedir (Tükel 1997). Yani panik bozukluk geçiren kişi korkunun kendisinden korkmaya başlar. İçinde hep “ya yine panik nöbeti geçirirsem” endişesi taşır. Eskiden panik atak geçirmiş bir psikolog olarak size rahatlıkla şunu söyleyebilirim, panik atak sırasında yapabileceğiniz en iyi şey sakinleşmeye çalışmanızdır. Biliyorum bunu yapmak size çok zor geliyor ama yapabilirsiniz. Bir kere panik atak nöbetinin size bir zarar veremeyeceğine iyice bir inanın. Ve bir daha panik atak geçirirseniz sakinleşmeye çalışıp, düşünebileceğiniz en mutluluk verici şeyi düşünün. Bu bir deniz kenarı olabilir, bir arkadaşınız olabilir. Korkmayın, siz ne ölüyorsunuz, ne de aklınızı yitiriyorsunuz. Bu sadece çok yoğun kaygı yaşadığınız için ortaya çıkan bir olay. Size hiçbir şey yapamaz. Daha önce panik atak geçirdiniz. Başınıza korktuğunuz şeyler geldi mi? Gelmedi. Unutmayın aynı anda hem sakin hem de panik içinde olamazsınız. Beyninize gün içinde yapacağınız meditasyon, yoga gibi aktivitelerle sakinliği öğretin ve bu sakinlik halini hayatınızın her alanına yaymaya çalışın.

Aslında panik atak ruhunuzun ve bedeninizin size “bizi çok zorluyorsun” demesidir. Panik bozukluk kendinize iyi baktığınız, ruhunuzu ve bedeninizi zorlamadığınız ve gereken psikolojik yardımları aldığınız takdirde tedavisi olan bir rahatsızlık. Bana ne olduğunu soracak olursanız yazının başında bahsettiğim gün ve psikoloji eğitimime başladığım gün arasında geçen on senelik zaman diliminde iki, üç kere daha panik atak geçirdim. Psikoloji eğitimime başlayıp, stres yönetimi konusunda uzmanlaştıktan sonra da hiç geçirmedim. Size de stresi iyi yönetmeyi öğrenip, paniği değil sakinliği besleyeceğiniz günler diliyorum.

Sorularınız için bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. Stres yönetimiyle ilgili psikoloji egzersizlerini ise Instagram hesabımdan paylaşıyorum. 

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

İlginizi çekebilir: Panik atak geçiren birine nasıl yardım edilir?

Kaynaklar:

  • Ergil, G. (2006) Panik Bozukluğu Hastaları ve Birinci Derecede Akrabalarında Afektif Mizacın Araştırılması. Uzmanlık Tezi.
  • Simon N.M, Fischmann D (2005). The Implications of Medical and Psychiatric Comorbidity with Panic Disorder, J Clin Psychiatry; 66 (Suppl 4)
  • Tükel R (1997). Panik Bozukluğu ; Psikiyatri Dünyası ; 1: 12-17
  • Tükel R (2000). Anksiyete Bozuklukları, Çizgi Tıp Yayınevi, Ankara
Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale