X

Otomobilin geleceğinin elektrikli otomobillerde olmasının 9 nedeni 

Günümüzün vazgeçilmez ulaşım araçlarından olan otomobiller, teknolojik gelişmeler doğrultusunda her gün farklı özelliklerle yeniden karşımıza çıkıyor. Teknolojinin yanı sıra artan çevre bilincinin de etkisiyle, son dönemin en çok konuşulan otomobilleri ise hibrit ve elektrikli araçlar.

Her ne kadar henüz kullanım oranları oldukça düşük olsa da, elektrikli araçlara yapılan yatırım gün geçtikçe artarken, bu araçlar pek çok otorite tarafından “geleceğin otomobili” olarak adlandırılıyor. Peki elektrikli otomobiller neden “geleceğin otomobili” olarak görülüyor?

#1: Daha az karbon ayak izi

İnsan faaliyetlerinin doğaya verdiği, üretilen sera gazı miktarı açısından hesaplanan ve birim karbondioksit cinsinden ölçülen zarara karbon ayak izi deniyor. 2016 yılında Environmental Protection Agency tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Amerika’daki sera gazı emisyonunun %30’unun sorumlusu ulaşım olarak görülüyor.

Fosil yakıtlarla çalışan otomobillerin çok yüksek karbondioksit salınımı bulunuyor. Ne var ki elektrikli otomobillerde bu oran oldukça düşük ve yalnızca aracınızı şarj etmek için üretilen elektrik için salınan karbondioksit miktarı baz alınıyor.

#2: Hava kirliliğine karşı

Volvo XC90 ile tanışmak için tıklayın.

Hava kirliliği, obeziteden sonra İngiltere’nin en büyük sağlık problemi olarak görülüyor. Ayrıca karbon ve sera gazlarının emisyonu gezegenimizin ısınmasının öncelikli sebepleri arasında yer alıyor. Fosil yakıtlarla çalışan araçlar egzoz gazları nedeniyle hava kirliliğinin en büyük sebeplerinden olurken; fosil yakıt kullanımını azaltan hibrit araçlar ve sıfıra indiren elektrikli araçlar, hava kirliliğine karşı olma özelliği taşıyor.

#3: Yalnızca çevre değil gürültü kirliliğine de karşı

Benzinli otomobillere göre daha sessiz çalışan elektrikli araçlar, çevre kirliliğinin yanı sıra gürültü kirliliğinin de azalmasına yardımcı oluyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanların en büyük problemlerinden olan ses kirliliği, elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla gittikçe azalacak.

#4: Sürdürülebilir bir alternatif

Dünya üzerindeki fosil yakıtların miktarı gün geçtikçe azalırken, özellikle yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektrik enerjisi sürdürülebilir bir kullanım sağlıyor. Kısa bir zaman önceye kadar elektrikli araçlarla ilgili en büyük soru işareti, elektrikli araçlar için kullanılan elektriğin termal santrallerde üretiliyor olmasıydı ve bu durum elektrikli araçları sıfır emisyon özelliğinden uzaklaştırıyordu. Ne var ki, gün geçtikçe daha çok ülkenin yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih etmeye başlamasıyla, elektrikli ve hibrit araçlar daha temiz ve daha yeşil bir seçenek olmayı başarıyor.

#5: Gelişen batarya gücü

Batarya teknolojisi hızla gelişirken, bu durum günümüzde tüm elektrikli otomobillerin içten yanmalı motora makul ve akıllı bir alternatif olmasını sağlıyor. Volvo Twin Engine motorları lityum-iyon batarya teknolojisini kullanırken, bu bataryalar arcın ömrü boyunca dayanacak şekilde tasarlanıyor.

#6: Gün geçtikçe artan performans

Elektrikli ya da hibrit araçların benzinli araçlardan daha düşük performansa sahip olduğu yanılgısı geçmişte kaldı. Eğer gün içerisinde yüzlerce kilometre yol yapmanız gerekiyorsa durum başka; ancak pek çok elektrikli araç gibi Volvo Twin Engine plug-in hibrit otomobillerin menzili de, ortalama günlük işe gidiş ve geliş için yeterli olacak şekilde tasarlandı. Diğer yadan Volvo plug-in hibrit modellerinin temel avantajı, şarjlar arasında her zaman yedek olarak benzinli motorun bulunması ve böylece menzilin hiçbir zaman sorun olmaması.

#7: Yaygınlaşan kullanım ve olanaklar

Volvo S90 ile tanışmak için tıklayın.

Yakın bir geçmişe kadar elektrikli otomobillerle ilgili soru işaretlerinden biri “nerede şarj edeceğim” iken, elektrikli araçların kullanımının yaygınlaşmasıyla artık pek çok noktada şarj ünitesi bulmak mümkün. Türkiye Elektrikli ve Hibrit Araçlar Platformu (TEHAD) verilerine göre, 2017 yılında elektrikli ve hibrit otomobillere hizmet veren 1500 adet şarj istasyonu bulunuyor. Bu istasyonların çoğunluğu İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde olmakla beraber Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde de şarj istasyonları mevcut.

#8: Daha az bakım ve daha düşük maliyet

Gün geçtikçe miktarı azalan ve fiyatı artan fosil yakıtlar bir yana; günümüzde elektrik daha hesaplı bir seçenek olmayı sürdürüyor. Diğer yandan elektrikli motorlar daha az bakım gerektirirken, bataryaların maliyeti de artık elektrikli otomobil seçmenin daha mantıklı olacağı bir noktaya geliyor.

#9: Daha güvenilir

Elektrikli araçlar da tüm diğer araçlar gibi üretim aşamasında pek çok teste tabi tutuluyor. Güvenlik bakımından alınan, özellikle kaza durumunda bataryaya giden elektriğin kesilmesi gibi tedbirler, ciddi yaralanmaların da önüne geçebiliyor.

Dünya üzerindeki her yetişkin otomobil sahibi olursa, kullanılacak kaynaklar için tam 5 dünya daha gerekiyor.

Eğer insanlık dünya üzerinde yaşamaya devam etmek istiyorsa, doğayı korumamız şart. Bu noktada atılabilecek en etkili adımlardan biri ise doğa dostu özellikleriyle elektrikli araçların kullanımının artması.

Değişim zamanı: Volvo ile “Doğal’a Çevir”

1970’li yıllardan beri elektrikli hareket sistemleri üzerinde çalışan 2017 yılında ailesindeki her otomobili elektrikli hale getirme taahhüdü ile yola çıkan Volvo Cars, değişim dönemini başlatıyor. Elektrikli araçlarında kullandığı teknolojilerle araçların gücünü ve çevresel ayak izini iyileştiren Volvo ile verimlilik ve düşük karbondioksit emisyonları için güçten ve üstün sürüş özelliklerinden ödün vermenize gerek kalmıyor.

Hiç kimse her şeyi yapamaz ama herkes bir şeyi yapabilir. “Pure” moduna geçerek, günlük işe gidiş gelişler veya kısa gezilerde sessiz bir yolculuk yaparken hiç yakıt tüketmeyecek ve hiç egzoz gazı üretmeyeceksiniz. 

Bu içerik Volvo katkılarıyla hazırlanmıştır. Siz de Volvo elektrikli araçlarla tanışmak için tıklayın.

Volvo: Yaptığımız her şey insanla başlıyor. Bu nedenle insanların hayatlarını daha kolay, daha güvenli ve daha iyi yapma misyonumuz bize çok doğal gelen bir şey. Volvo Cars'ın doğal yaklaşımı bu. Her zaman olduğu gibi şu anda da üç temel değerimize çok önem veriyoruz: güvenlik, kalite ve çevreye saygı.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale