X

Öğrenmek: En iyi stres giderme yöntemlerinden biri

En son ne zaman yeni bir şeyler öğrenmekle uğraştınız?” diye sorsam, çoğunluğun yakın zamanları işaret edeceğini tahmin ediyorum. Hayat akışlarımızda “pandemi etkisi” denebilecek ve yoğunluğu değişse de hala devam eden bu dönemin belirgin sonuçlarından biri, yeni şeyler öğrenmeye eğilmemiz oldu. Bunu hem zaman zaman Instagram hesabımdaki nabız yoklamalarıma gelen yorumlardan, hem eğitimlerde katılımcıların anlattıklarından, hem de kendi çevremde aktif çalışmaya devam edenlerden biliyorum.

Çok sayıda insanın aynı sırada bu davranışı benimsemesi altında farklı tetikleyiciler yatıyor olabilir. En sık rastladığım sebep, bu dönemde eksilen etkinliklerden kazanılan zamanları doldurma isteği. Kimileri için hep ertelenen, ilgi duyulan bir konuya eğilme fırsatı. Bu dönemde işleri azalan, biten ve yeni bir alanda çalışmaya hazırlananlar için zorunlu bir etkinlik. Bir diğer sebep ise, stresle mücadelenin en etkili yöntemlerinden biri olması olabilir. Bu sonuncusu, bu yazımın da odağını oluşturuyor.

İş stresi, son yıllarda gitgide daha çok üstünde durulan ve hem kurumların verimliliğini, hem çalışanların sağlık ve mutluluğunu, kısaca esenliğini etkileyen önemli bir konu. Pandemi etkisi altındaki günlerde ise, çalışılan kurumun kültürüne, ekonomi ve politika gibi dış etkilere ya da kendimiz ve yakınlarımızın sağlık durumlarına bağlı olarak iş stresini yönetmek daha çok gündemimize girdi.

İş stresinin yol açabileceği olumsuz sonuçlar sadece bireyler bazdaki kaygı ve sağlık sorunları değil. Organizasyonlar nezdinde de etik dışı davranışlar, çalışanlar arası iletişim sorunları gibi önemli olumsuzluklara yol açıyor. Kapsamlı araştırmaların özetini içeren bir makaleye göre, işteki stresle baş etmek için genellikle 3 ana stratejimiz var:

  1.  Stres yaratan işin üzerine giderek daha çok eforla halletmeyi seçmek.
  2. Rahatlamak için uzaklaşmak, hoşumuza giden şeyler yapmak ve molalarla tazelenmek.
  3. Bir şeyler öğrenmeye odaklanmak.

Yazılarımı ve podcast bölümlerimi takip edenler, öğrenme konusuna sık vurgu yaptığımı biliyor olabilir ve işin araştırma boyutu da, yukarıdaki stratejilerden en çok sonuncusunun etkili olduğunu söylüyor. Her biri ayrı birer yazı konusu olabilecek olan bu stratejilerden, en etkili olanın öğrenme olmasının birkaç sebebi var: Öğrenmek konusunda kapasitemizin bir sınırı yok, yani tükettiğimiz bir kaynak değil. Bir diğeri de, o anda sağladığı stresle temasımızı kesme faydasının yanında, geleceğe yönelik sonuçlar da yaratması ve gerektiğinde kullanmak üzere elimize yeni araçlar vermesi. Ancak elbette istek ve merak gibi ön koşulları var. Ayrıca öğrenmeyi de bir “iş” ya da “görev” gibi görmek, amaçlanan faydayı -buradaki şekliyle, iş stresini iyi yönetmeyi- sağlamayacaktır.

Öğrenmek ile kastettiğimiz ne?

İş stresini yenmede öğrenme etkinliğini araç olarak kullanacaksak, strese neden olan konuyla ilgili bir şeyler öğrenmek de, ilgisiz başka konulardaki bir öğrenme de işimize yarayabilir. Her ikisinin de işe yarama sebebi, öğrenme moduna geçen zihnin, stres faktörüyle aramızda bir tampon bölge oluşturarak olumsuz etkiden bizi ayırması.

Öğrenme eyleminin, aşırı veya çok az olmayan, dozunda bir zorluk içermesi beceri geliştirmek için gereklidir ve beynimize ihtiyaç duyduğu odaklanmayı sağlayacak, dikkatimizi sorundan alarak çözüm yoluna odaklayacaktır. (Meraklısı için: Uygun dozda zorlanmanın getirdiği performansa ilişkin en ünlü teori, Csikszentmihalyi’nin Akış Teorisi.) Eğer büyük bir stres yaşadığınızı düşünüyorsanız, bu zorluk konusunu abartmamaya dikkat etmek akıllıca olacaktır. Mizaç olarak ulaşması zor ya da uzun vakit alacak hedeflere yatkınsanız, kendinizden beklentiniz genelde başkalarından beklentinizden daha yüksekse, bu defa farklı strateji belirlemek öğretici olacaktır. Örneğin, kolayca halledebilecek ya da ilgilenmekten zevk duyulacak bir konuyu seçerek, küçük görünen bir hedef yolunda çok sayıda keşif yapmaya çalışmak gibi.

Yansıtma yapmak ya da derinlemesine düşünmek de etkili bir öğrenme tekniğidir. Seçtiğiniz öğrenme konusunda yaşadıklarınızı tanımlamak, anlamlandırmak, neler öğrendiğinizi ve daha öğrenmeniz gerektiğini düşünmek, hatta daha da iyisi, yazmak yeni kapılar açacaktır. Bu düşünme yöntemi için, bir alt başlıktaki soruları da kullanabilirsiniz. Bunun için bolca gözlem yapmak işe yarayacaktır. Gözlemi hem kendi üzerinizde, hem de başka insanlar üzerinde yapmak yeni keşiflere imkan yaratır. Her zaman olduğu gibi, bunu yaparken de yargısız olmak, amacın keşif olduğunu unutmamak kritiktir. Keşifler yaptıkça kararlar almak, kendine ödevler vermek, denemelerde bulunup her denemenin değerlendirmesini yapmak, yansıtma yapabilmek için bolca malzeme sağlayacaktır.

Bir diğer önemli nokta, öğrenme amaçlı ele alınan konu ne olursa olsun, ilerlememizi gözlemleyebilmektir. İlerlediğini görmek insana hem motivasyon verir, hem de içselleştirme fırsatı.

İlerleme nasıl gözlemlenebilir?

Bir kurs ya da derse katılarak bir şeyler öğreniyorsak, bu daha kolaydır. Ön test-son test gibi uygulamalar, ödevler, sınavlar, bilgi ve becerimizi aşamalar arasında ölçmek bunu sağlar. Eğer böyle yapılandırılmış bir öğrenme ortamında değilsek ve kendi kendimize bir konuyu araştırıyor, okuyor ya da sadece seçtiğimiz konuya bakış açımız ve davranışlarımız üzerinde kendi başımıza çalışıyorsak, kendimize aşağıdaki soruları sorarak ilerlemeyi değerlendirebiliriz. Bu soruları öncelikle en başta sormak, beklenenden de fazla netleşme sağlayabilir. Daha sonra ise, zaman hedefleri de koyarak belli aşamalarda aynı soruları tekrar sormak, kat edilen yolu değerlendirmeye ve öğrenimlerimizin sürdürülebilir hale gelmesine yol açacaktır.

  • Bu konu hakkında neyi öğrenmek/geliştirmek istiyorum?
  • “Öğrendim” demem için neleri görmem gerek? Ne vakit “öğrendim/ilerledim” diyebilirim?
  • Hedeflediğim aşamaya gelmek için her zamankinden farklı ne yapabilirim?
  • Neleri denedim ve nasıl sonuçları oldu?
  • Başarısız denemelerim bana neyi farklı yapmamı söylüyor?
  • Sırada deneyebileceğim neler var?
  • Başarılı uygulamalarım bana neyi öğretti? Bundan sonra hangi durumda nasıl yapmalıyım?
  • Şu anda, başlangıç noktamdan ne kadar ilerlemiş haldeyim? Gelmek istediğim noktaya ne kadar yakınım?

Öğrenmeye alan açmak

Bir şeyi öğrenmeye karar vermek ve harekete geçmek, elbette kendi inisiyatifimizdedir. Ancak bazen, özellikle kurumsal hayatta karşımıza farklı fırsatlar da çıkabilir. Kurumsal eğitimler, koçluk ve mentorluk programları gibi. Bunları bazen biz talep edebiliyorken, bazen zorunlu olarak bize sunuluyor da olabilir. Her hâlükârda inisiyatif yine bizdedir. Cebimizden ücret çıkmadan sağlanan bu imkanlar için harcayacağımız zamanı nasıl lehimize kullanabileceğimizi önden düşünmek, alacağımız faydayı dramatik şekilde artırır.

Eğer işyerinde yetki sahibiysek, öğrenme fırsatları için ekibimize de alan açmak çok iyi bir fikir. Öğrenme veya bunu bir stres yönetim aracı olarak kullanma konusunda herkes aynı düzeyde talepkar ya da bilinçli olmayabilir. İş stresiyle etkili şekilde baş edebilen insanlar hem kendilerine fayda sağlayacak, hem bizim stres seviyemize olumlu yönde etki edecek, hem de iş ve takım performansı artacaktır. İnsanları öğrenme konusunda teşvik etmek, iş stresiyle ilgili faktörler veya başka konular hakkında öğrenme adımları atmalarını desteklemek, iyi bir liderlik örneğidir.

Bütünsel bakış açısıyla, ailemiz ve arkadaşlarımız gibi yakın çevremizde de iş stresinin olumsuz etkilerine maruz kalanları görüyorsak, onlara da bu konuda ön ayak olmak ya da uygun desteği sağlamak çok iyi bir fikir olabilir.

Öğrenmenin yaşı

Öğrenmenin yaşı yoktur” şeklindeki atasözümüz, tüm atasözleri gibi, nesillerce aktarılan bir bilgeliğe işaret ediyor. Hangi konuda ne öğrenmek istediğimize bakmak, ilgi duyduğumuz konuyu seçmek, akıllıca bir yaklaşım olabilir. Çünkü ilgimizin ve isteğimizin yüksek olduğu konuda harcayacağımız çaba daha gönüllü olacak, öğrenme becerimiz de daha yüksek olacaktır. Öte yandan, eğer iş stresini yenmek amacıyla yola çıkıyor ama konu seçiminde kararsızlık yaşıyorsak ya da amacımız öncelikle herhangi bir konuda hızlı ilerleme kaydetmek ve motivasyon artırmak ise, bulunduğumuz yaş grubuna göre de bir seçim yapmak mümkün.

Farklı yaş gruplarında farklı becerilerin zirveye çıktığı, pek çok araştırma yapılarak bulunmuş. Şu sıra en gelişkin dönemini yaşayan becerileriniz ne ise, bunları kullanacağınız bir konuyu öğrenmek ya da çalışmak için seçmek, yukarıda bahsettiğim hızlı sonuçları almanızı sağlayabilir. Bunun için aşağıdaki özet listeye bir göz atmanızı öneririm. (Becerilerin yaşlarla ilişkisi hakkında daha ayrıntılı bilgiyi burada bulabilirsiniz.) Bu listedeki yaşları sarsılmaz sabit birer yaş olarak değil, yaklaşık dönemler olarak dikkate almakta fayda var. Ayrıca her yaş grubu için aşağıda yer alan aktivite önerilerinin sadece öneri olduğunu, daha uygun fikirleri düşünerek kendinizin bulabileceğinizi unutmayın.

18 yaş: Beynin bilgi işleme gücü ve ayrıntıları takip etme becerileri zirvede. Her tür yeni bilgiyi, konuyu öğrenmek için uygun dönem. Detayı çok veya önemli olan konularda özellikle başarı yüksek olacaktır.

22 yaş: Farklı isimleri hatırlama gücünün en yüksek olduğu yaş. Sosyallik ve insanlarla temas içeren aktiviteler içeren uğraşlar iyi fikir.

32 yaş: Yeni yüzleri öğrenme. Yine sosyal görevler, aktiviteler ve çalışmalar yüksek performansla gerçekleştirilebilir.

43 yaş: Konsantrasyon ve odaklanma yükseliyor. Doğal ilgi duyulan herhangi bir alanda, uzun okumalar yapmak gerekiyorsa uygun yaş bu dönem. Diğer insanları dinleme ve anlama içeren aktiviteler de görece daha rahat öğrenilebilir.

48 yaş: İnsanların duygularını doğru anlama becerisi. İnsanları etkileme, gruplar üzerinde etki yaratma, eğitmenlik, danışmanlık, mentorluk, koçluk, kişilerle birebir çalışma gerektiren konular, destek rolleri bu yaş grubunda en iyi öğreniliyor. Duygusal zeka konusunda kendini geliştirmek bu yaşta daha kolay.

50 yaş: Yeni bilgileri anlama ve öğrenme, aritmetik becerisi. İlgi alanındaki konuları araştırıp öğrenmek için iyi zaman. Hesap kitap içeren aktiviteler de dahil edilebilir.

67 yaş: Kelime haznesi. Yazmak, konuşma yapmak, içerik hazırlamak gibi eylemler, ilgi duyulan yabancı dilde kendini geliştirmek veya çeviri yapmak gibi konular seçilebilir.

Dünya Ekonomik Forumu’nun son yayınladığı Geleceğin Yetkinlikleri listesinde de gördüğümüz üzere, öğrenme konusu sadece stres azaltıcı olarak kalmayacak, bugün ve gelecekte hemen her alanda amacımıza yönelik kullanacağımız bir özelliğimiz olacak gibi görünüyor. Hayatın karşımıza çıkardığı tüm zorlanmaların aslında bu yönümüzü güçlendirmek için birer fırsat olduğunu hep hatırlamak dileğiyle…

Kaynakça:

https://hbr.org/2018/09/to-cope-with-stress-try-learning-something-new
https://www.businessinsider.com/best-age-for-everything-2017-3#people-are-most-likely-to-make-big-decisions-when-their-age-ends-in-a-9-22
https://www.businessinsider.com/smartest-age-for-everything-math-vocabulary-memory-2017-7#peak-vocabulary-skills-happen-around-age-67-8
https://www.weforum.org/reports/the-future-of-jobs-report-2020/digest

İlginizi çekebilir: Birlikte öğrenme deneyimi: Öğrenme grubunuzu oluştururken dikkat etmeniz gereken 7 nokta

Ece Ağabeyoğlu, ACC: 1998 – 2014 arasını kapsayan tam zamanlı kurumsal çalışma döneminde sigorta ve bankacılık sektörlerinde satıştan risk analizine, oradan eğitmenliğe ve koçluğa uzanan yerli ve küresel kurumlardaki yolculuğunda giderek iş tatmini ve insana merak saldı. Örgütsel Psikoloji alanında danışmanlık, profesyonel koçluk, eğitmenlik, iş ve meslek danışmanlığı şapkalarını taktı. Son yıllarda denge kavramına ilgi duyuyor. Ece, kurumsal eğitimler vermenin dışında, kendi yolunu kendi çizmek isteyen bireylere meslek seçimi, kariyerdeki adımlar ve iş tatmini gibi konular etrafında destek veriyor. Öğrenmeyi ve paylaşmayı seviyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale